Sevgili dostlarım,
Bundan yıllar evvel bir İsrael’li bana “İsrael’in
en büyük problemi ya da düşmanı Araplar değildir, sudur” demişti. Gerçekten
de NASA’nın verilerine göre doğu Akdeniz, son 900 yılın en büyük kuraklığıyla
karşı karşıya. İsrael devletinin, su işlerinden sorumlu bir müdürü; “ülkenin
herhangi bir yerindeki musluğu açıp suyun gelmediğini görmeye çok ama çok
yaklaşmıştık” diyor.
İsrael’in doğal su kaynakları kısıtlı.
Kuzeyde Tiberya gölü ülkenin en büyük tatlı su kaynağı. İkinci olarak Ürdün
nehri var. Ancak bu akarsuyu, İsrael komşularıyla paylaşmakta. 60lı yıllarda
Suriye ve Ürdün bu nehrin yatağını değiştirip İsrael’in sudan faydalanmasını
önlemek istediler. 1967 Arap İsrael savaşının en önemli nedenlerinden biri de
buydu.
Bunlardan başka bir de yeraltı suları var.
Ancak yer altı suları azalan yağmurlarla birlikte giderek kurumakta. Bir de son
yıllarda toprağın denizden tuz emmeye başladığı ve yeraltı sularının giderek
tuzlanmaya başladığı tespit edildi. Giderek bütün doğal koşullar İsrael’in
aleyhinde gelişmekteydi.
2009 yılına geldiğinde artık basında “İsrael kuruyor” konulu yazılar çıkmaya
başlamıştı. Durum son derecede ciddiydi.
Hükümet ilk önce su işlerinde ciddi bir
düzenlemeye gitti ve bakanlıklar arası güçlü bir kurum olan “Su İşleri Müdürlüğünü”
kurdu. 2007 yılında çalışmaya başlayan bu müdürlükten evvel su sorunundan birden fazla bakanlık sorumluydu. Bu bakanlıkların her
birinin kendi çıkar ve lobileri vardı. Su İşleri Müdürlüğünün halkla ilişkiler
temsilcisi El Feinerman bu konuyla ilgili bir yorumunda “çok sayıda su politikası mevcuttu, ancak sağ
elin yaptığını sol el bilmiyordu” demişti.
Su İşleri Müdürlüğü kurulur kurulmaz
önlemler peş peşe gelmeye başladı. Halk bilinçlendirildi. Hortumla araba yıkamak
yasaklandı. Evlerin bahçe çimlerinin ve bitkilerinin yalnız gece sulanmasına
müsaade edildi. Pek çok bahçe sahibi çimleri söküp yerine yapay çim koydu.
Halktan duş süresinin 2 dakika ile sınırlanması istendi. “Dişlerini fırçalarken
suyu kapa” her kesin kesinlikle uyduğu bir kural oldu. Damlayan musluk veya
benzeri bir kaçak anında tamir edildi.
Önceleri halktan su vergisi alınıyordu.
Bu terkedildi. Kişi başına bir su kotası belirlendi. Kotasından daha fazla
kullanana su, daha pahalıya satıldı. Bu, halkı zorunlu su tasarrufuna yöneltti.
Suyu ileten boruların yapılması ve
denetimi özel şirketlere devredildi. Kaçaklar en üst seviyede önlenmiş oldu. Su
İşleri Müdürlüğünün elemanları ev ev dolaşıp musluklara, duş başlıklarına ücretsiz
bir cihaz takmaya başladılar. Bu cihaz suyu havayla karıştırıp tazyikli bir
hale getiriyor ve üçte bir su tasarrufu sağlıyordu.
İstatistikler tutulmaya başlandı. Evlerde
ve ortak alanlarda kullanılan suyun saatleri ayrıldı. Takip edilen istatistiklere
göre, suda beklenilenden daha fazla bir harcama görüldüğünde, ev sahipleri
depolarında çatlak vs. olabileceği hakkında uyarıldı.
Çiftçilerin kullandığı suya önemli oranda
kısıtlama getirildi. Bu da çiftçileri suyu daha tasarruflu kullanmaya yöneltti.
Vahşi sulama neredeyse tüm ülkede terk edildi. Damlama teknolojisi daha da
gelişti ve zaten bu tekniğin mucidi olan İsrael, bu konuda dünya lideri oldu ve
önemli bir ihracat başladı.
Bütün bu önlemler sayesinde ciddi bir
gelişme sağlandı ve su tüketiminde % 18lik bir tasarruf oranı yakalandı…
Ama bu sorunu çözmeye yetmiyordu.
En önemli gelişme atık sularda yaşandı.
İsrael atık suları, hatta evsel atık
suları arıtarak tekrar kullanmada % 85 gibi bir oran yakaladı ve bu konuda açık
ara dünya lideri oldu. Tarımda kullanılan suyun % 55i bu yoldan sağlandı.
Ama bu da sorunu çözmeye yetmedi.
Sonunda İsrael deniz suyundan tatlı su
elde edecek 5 tesis kurmaya karar verdi. Büyük yatırım gerekiyordu. Üstelik
suyun maliyeti de bir hayli pahalıydı. Yetmezmiş gibi bir de çok büyük enerji
lazımdı ve bu bir yandan da karbon salımını arttıracağından hayli önemli bir
çevre problemi oluşturuyordu. Fakat ne çare, susuz bir hayat yok ki…
· Kollar sıvandı ve iş başı yapıldı. Dünyanın en
büyük RO (reverse osmosis) tuzdan arındırma tesisleri kuruldu. Bu
güne gelindiğinde elde edilen sonuç çok muhteşem oldu.
Öncelikle yeni teknikler geliştirildi ve elde
edilen suyun maliyeti düşürüldü. Gelinen noktada bir yandan artık
katlanılabilir bir maliyete ulaşılırken diğer yandan bu tekniklerin ihracatı
şansı doğdu. Örneğin İsrael firmaları Kaliforniya’da 1 milyar dolarlık tuzdan arındırma
tesisi kurmakta…
Ve en önemlisi, artık İsrael’in su sorunu
kalmadı. David Goliat’ı yere serdi. İsrael en büyük düşmanını yendi… Kol
hakavod İsrael… (Aferin İsrael)
Bir yıldan kısa bir süre evvel yeni bir
proje hayata geçirildi. Deniz seviyesinden 300 metre aşağıda bulunan Tuz gölü
(ya da Ölü Deniz) susuzluktan dolayı kuruyarak ölmekte. Kızıldeniz’den, 180
km.lik altı boru hattı ile deniz suyu, ölü denize akıtılacak. Böylece ölü deniz
yeniden hayata dönecek. Üstelik bu deniz suyunun akışı elektrik türbinlerini
çalıştıracak ve elde edilen enerji ile tatlı su elde edilecek. İşte bu suyu
İsrael Filistin ve Ürdün ile paylaşacak. Bunun elbette İsrael’in en büyük
ümitlerinden biri olan barışa fayda sağlaması düşünülmekte… Bu projenin
maliyeti bir milyar dolar civarında ve dünya bankası, ABD ve bazı Avrupa ülkeleri tarafından
finanse edilmekte…
Bu arada İsrael’li bir start-up
firmasının havadaki su buharından temiz su elde etmeyi başardığını bildireyim.
Bu çoktan beri bilinen bir şeydi. Buradaki yenilik suyun çok çok temiz ve
kaliteli oluşunun yanı sıra gayet az bir enerji ile çalışabilmesi. Hatta bu enerji küçük bir güneş enerjisi panelinden
sağlanabiliyor.
Eylül 2017 de İsrael Watec su fuarında
10binden fazla ziyaretçiyi ağıladı. 160 yakın firma ürünlerini sergiledi.
Dünyanın en büyük RO tuzdan arındırma tesisine sahip olan İsrael (Sorek ve Hadera) bu konuda dünya lideridir.
Bilim adamları, dünyanın tatlı su
kaynaklarının, değişen iklim koşulları ve kirlenen doğa yüzünden azaldığını bildirmekteler.
İsrael teknolojileri sayesinde artık çocuklarımız için bu konuda endişe
etmemize gerek kalmadı.
İsrael oğulları, bir gün insanlık sana
dünyayı daha yaşanır bir hale getirdiğin için umarım teşekkür edecektir. Allah’tan
ümit kesilmez ama benim bunu görmem zannederim çok zor, fakat çocuklarımın veya
torunlarımın bu gururu yaşayacağından çok ümitliyim.
Bu hafta da bu kadar sevgili dostlarım.
Esen kalın.
Aaron Baruch (Ankaralı)
Kaynakça : İsrael Su Teknolojisinin
Gelişimi – Krizden Liderliğe…
Denizin Yardımıyla İsrail Eski Bir Düşmanı Yendi:
Kuraklık – New York Times
DERGİ - Dünyada tatlı su kaynakları tükeniyor mu? Tim Smedley BBC Future
Su ve İsrail
– Londra Gazete
Kızıldeniz’i Ölü denize
bağlayacak anlaşma ihaleye çıktı – Dünya Haber Bülteni