2014 savaşından sonra Hamas Gazze’de beklenilenden daha
çabuk yaralarını sardı. 2014’de dümdüz edilen Gazze yeniden imar edildi. Hatta
bu sefer neredeyse yeraltında kuruldu. Gazelliler’in “metro” dedikleri
tünellerin uzunluğu 100 km’yi buluyor. İçlerinde havalandırma, tuvalet,
dinlenme odaları, depolar her şey var. Bu tüneller esasında yer altından İsrail
tarafına geçip insan kaçırma dahil terör eylemlerini gerçekleştirmek amacıyla
yapılmaya başlandı. Fakat İsrail buna yer altına çelik+beton karışımı
engelleyici duvar ile cevap verdi. Geçemediler. Onlar da bu sefer Gazze’nin içerisinde yer
altında neredeyse bir şehir yaptılar.
Esas olarak Batı Şeria’da iktidar olmak isteyen Hamas hazır
olduğunu hissedince savaşın fitilini ateşledi. Hamas’ın hedefi Batı Şeria’da da
iktidar olmak ve milyarlarca doları kontrol etmek. Bunun için ilk önce Filistin
halkının gözünde kahraman olmak için Kudüs’ün savunucusu rolüne girmesi
gerekiyordu.
Zamanlamayı ayarladılar. Bu sene Ramazan, Nakba (İsrailin kuruluşu
dolayısıyla Arapların büyük yas günü) Yom Yeruşalayim (İsrailin her yıl
kutladığı Kudus’ün fetih günü) kadir gecesi ve Ramazan Bayramı, hepsi bir araya
geldi. Zamanlama çok uygundu. Şimdi Hamas’a bir de bahane gerekliydi. O da
oldu. Şeyh Cerrah olayları fitili ateşledi.
Nedir bu Şeyh Cerrah meselesi? Sene 1875. İki Yahudi kuruluşu
Doğu Kudüs’te Araplar’dan parasını verip toprak satın alıyor, o günün Osmanlı
idaresi de tapuyu veriyor. Yahudiler burada evler yapıyorlar ve oturuyorlar. Sene
1948. İsrail kuruluyor ve bir hafta sonara Arap İsrail savaşı başlıyor. Ürdün
Doğu Kudüs’ü işgal ediyor. Yahudileri Şeyh Cerrah’taki evlerinden atıyorlar ve
bu evleri Araplara veriyorlar. Yani “buyurun burada oturun”
diyorlar, tapu mapu yok. Sene 1967. 6 günlük Arap İsrail savaşı. Doğu Kudüs’ü
bu sefer İsrail işgal ediyor. Yahudiler Araplara diyorlar ki bu “evler
bizim, gidin.” Evlerde oturan Araplar diyorlar ki “gitmeyiz, bu
evleri bize Ürdün verdi, bizimdir.” Sonuç mahkeme. Dava yıllarca
sürüyor. Her mahkeme Yahudileri haklı buluyor. Sonra bir üst mahkeme, sonra
temyiz. Bugüne kadar gelindi. Son yüksek mahkeme diyor ki, “oturacaksanız
oturun ama kira vermeniz gerekli.” “Hayır” diyor Araplar “kira
mira vermeyiz” O zaman tahliye… Tahliye kararı çıkınca karar belirsiz
bir tarihe kadar ertelenmesine rağmen Araplar “evleri tahliye etmeyiz”
diye olaylara başladılar. Bu arada şunu söylersek daha iyi anlaşılır belki,
Kudüs’te bir Arap evini Yahudi’ye satarsa cezası ölümdür. Yani evler o derece
kıymetli…
Hamas bahaneyi bulmuştu. Zamanlama da tamamdı. Harekete
geçtiler. Şehy Cerrah tahliyesini protesto etmek için Mescidi Aksa’da oturma
eylemi başlattılar. Ramazan’ın son cuması içeriye taşları yığdılar. Güya oturma
eylemi, başladılar aşağıdaki ağlama duvarında bulunan Yahudilere taş atmaya. Polis
Mescidi Aksa’ya girmek zorunda kaldı. Araplar havai fişekler ve taşlarla karşı
koydular. Bu arada havai fişeklerden bir ağaç tutuştu. Yaygara başladı:
-Mescidi Aksa’ya girdiler, yakıyorlar, polis bomba gaz
plastik mermi atıyor…
Hamas Gazze’den ültimatom vermeye başlıyor.
-Eğer Şeyh Cerrahta tahliyeyi iptal etmez ve Mescidi
Aksa’dan polis çekilmezse Tel Aviv’i vururuz.
Bu arada balon terörü başlıyor. Yanıcı maddeler yüklenen
uçan balonlar Gazze’den atılıyor ve İsrail tarafında onlarca yangın çıkartıyor,
hasata hazır ekili alanlar yanmaya başlıyor.
Mescidi Aksa’da sivil Filistinlilerin arasına karışan Hamas
militanları olayları daha da kaşıyınca gerilimle olaylar zirve yapıyor ve sonuçta Hamas roketleri göndermeye başlıyor.
Hamas-İsrail 2021 Surların Koruyucusu savaşı başlıyor.
Hamas Demir Kubbe savunma sistemini aşmak için roketleri bir
arada onar onar ateşledi. Demir Kubbe 2014’ün aynı Demir Kubbesi ancak yazılımı
daha da geliştirilmiş. Buna rağmen yakalama gücü ancak %90 civarında. Yani
çoğunu yakalıyor ama ıskaladığı da oluyor. 2014 de 50 küsur günlük savaşta
toplam 5700 civarında roket atabilen Hamas bu defa 11 günde 4500 civarında
roket attı. En kuzeyde menzil Netanya’ya kadar uzadı. Yani daha güçlüydüler bu
savaşta. 2014 de roketler yüzünden ölen İsrail’li sivil olmamıştı. Bu sefer zarar
ziyan da oldu, ölenlerde…
İsrail ise bu defa taktik değiştirdi. Hamas’ın bütün
bürolarını karargahlarını depolarını teker teker vurup indirmeye başladı. Kimi
hedefler yüksek binaların içerisindeydi. O binalarda doktorlar, siviller, belki
yayın kuruluşları bir sürü hedef olmaması gereken birimler de vardı. İsrail o
binayı vurmadan önce sivillere “vuracağız, kaçın” diye tek tek telefonlarına
mesaj gönderdi, ardından binanın tepesine bir çata pat misli ses bombası attı
ve sonra esas bomba geldi. Yalnız nasıl bir bombaymış ki binanın dibine
atıyorlar ve bütün bina sanki planlı dinamitle yıkım gibi boş bir çuval gibi
bir anda yere yığılıyor…
Bu arada İsrail teknolojisi ve istihbaratı tünellerin yerlerini
ve güzergahlarını tespit etti. İşte tam bu noktada İsrail Hamas’a çok güzel bir
oyun oynadı. İsrail’in yetkili ağızları sanki karadan da giriliyormuş gibi
demeçler, şifreli sözler sarf etmeye başladılar. Tanklarda bir hareket filan gözlemlendi. Hamas kara harekatının başlayacağını zannedip
tünellere askerlerini yığdı ve savunma pozisyonu aldı. Ve birdenbire 100’den
fazla uçak bir anda tünelleri bombalamaya başladı. Önce bir uçak dalıyor ve
bombayı atıyor, bomba yüzeyi delip tüneli açığa çıkartıyor, peşinden ikinci
uçak geliyor çok güçlü ikinci bir bombayı aynı delikten içeri bırakıyor. Tünel
patlıyor…
Neticede uluslararası baskı geldi ve 21 Mayıs Cuma gecesi
02.00 de ateş kes sağlandı.
Kim ne kazandı ne kaybetti? Bence önce ölenler kaybetti.
Zarar gören Arap ya da İsrailli fark etmez, bütün siviller kaybetti.
Yaralananlar, evleri yıkılanlar, işini kaybedenler, zarar gören bütün siviller...
Hamas'ın en önemli başarısı İsrail’in Araplarını isyana
ikna etti, karşılık veren İsrailli Yahudiler de olaylara katılınca büyük bir karışıklık
çıktı. Linç olayları yaşandı. İsrail bu
isyanla çooook uğraşır. Anlaşılan odur ki İsrail’de Yahudiler ile Araplar aynı
şişedeki yağ ve su gibi… İstediğin kadar çalkala, bırakınca hemen ayrışır, asla
karışmazlar…
İsrail zaferi ise uluslararası camiadan büyük destek gördü. Bu
yıllardan beri ilk defa bu kadar yüksek oranda oldu. Çok büyük bir başarı ve
ümit kapısı. Hamas’a akan para durursa bu problem büyük oranda çözülür. Yoksa
yıkılan yakılanı Hamas yine 5-10 senede bundan evvel yaptığı gibi yeniden yapar
ve beşinci Hamas-İsrail savaşı da onlar hazır olunca bir bahane ile tekrar
başlar…
Ateşkes barış değil. Bir sonraki savaşa kadar ara verildi. Hamas
isteklerini kabul ettirebildi mi? Yok canım ne Şeyh Cerrah’ı halledebildiler ne
de Kudüs’ü. Ama Batı Şeria’da bugün seçim yapılsa Hamas sanki kazanır gibi geliyor
bana. Bunu da Hamas’ın kâr hanesine yazabiliriz. İsrail sanki önemli bir şey
kazandı ama bilemiyoruz. Bibi şifreli konuşuyor. “Halkın bilmedikleri
bizim de söyleyemediklerimiz var” diyor. İnşallah, bari bir şeylere
değsin bu kadar büyük yıkım olan savaş.
İsrailli ateşkesten memnun değil. “bu herifleri keşke
bari bu sefer dibine kadar bitirseydik” diyorlar. Ama ne yapalım, bütün
dünyayı da karşımıza alamayız ki…
Eğer bir gün İsrailli ve Arap siyasiler el ele tutuşup halkı
barışa ikna etmeye çalışmazlarsa bu savaş ve dolayısıyla ölümler bitmez. Ben
bunu görebileceğimi hiç zannetmiyorum, belki çocuklarım da değil ama belki
belki torunlarım, inşallah…
Yoksa ne savaş ne ilhak ne toprak karşılığı barış işe
yaramıyor. Denedi ve sonuç ortada…
Ne diyeyim,
Ümit fakirin ekmeği,
Ye Memet ye,
Ye Memet ye…
Aaron Baruch (Ankaralı)