İsrail’de seçimler bitti fakat tartışması henüz bitmedi. Yeni hükümet
kurulana kadar da devam edeceği de meydanda…
Bundan evvelki seçimlerde seçmenler Rak Bibi (Yalnız Netanyahu) ile
Rak lo Bibi (Netanyahu olmasın da kim olursa olsun) tercihleri arasında
oylarını kullandılar. Yani seçmenler Netanyahu ile karşıtları arasında bir
tercih yaptılar. Yapılan son 4 seçimde bu tercih net olarak belli olmadı ve
sağlam bir hükümet kurulamadı. Kurulanlar da çok yaşamadı.
Bu seçimde ise seçmenlerin önünde iki seçenek vardı.
1- Sol blok. Eğer bu blok seçimi kazanırsa kesin olarak Arap
partileriyle koalisyon yapmak durumdaydı. Sol blokun başka türlü mecliste çoğunluğu
matematik olarak sağlaması mümkün değildi. Sol blok siyasetçileri Araplarla
anlaşılabileceğini var sayıyorlar, bir gün barış yapabiliriz diye düşünüyorlar
herhalde. Ancak hükümette Arap milletvekillerini görmek pek çok İsrailli için
kabullenecek bir durum değildir. Kaldı ki bu Arap milletvekilleri koalisyona
girmek için elbette pek çok şart ileri süreceklerdi. Örneğin Arapların yoğun
yaşadığı yerlere pek çok yatırım isteyecekler ve bu yerleşim yerlerine deli
gibi para harcanacaktı. Ayrıca siyasi olarak kim bilir nasıl tavizler verilecekti?
Araplarla iç içe yaşayan Yahudiler bundan çok korkuyorlar. Arapların daha da
şımaracağı ve cesaretleneceği varsayıyorlar, dolayısıyla şiddet hareketlerinin ve
terörün artacağından ciddi olarak endişeliler. İsrail’de, Araplara pek çok tavizin
verildiği Oslo anlaşmasından İsrail’in her zaman zararlı çıktığı kanısı
hakimdir. Araplara ne verirsen ver doyuramazsın. Onlar hepsini, ama hepsini
istiyorlar. Öyle iki devlet bir arada, barış, sulh, şalom değil onların derdi, onlar
İsrail filan tanımıyorlar, külli (hepsi) Filistin diyorlar.
2- Sağ blok. Eğer bu blok seçimi kazanırsa Likud (Bibi’nin partisi)
ile bütün dinci haredi partiler bir araya gelip koalisyonu kurması
bekleniyordu. Nitekim de öyle oldu. 32 milletvekili çıkaran Likud partisi ile
toplam 32 milletvekili çıkartan haredi partiler 120 sandalyeli İsrail meclisi
Knesset’te çoğunluğu sağladılar. Başbakan Bibi (Netanyahu) başbakanlığında yeni
sağlam bir hükümetin kurulacağı ve bunun 4 sene sonraki seçimlere kadar
süreceği kesin gibi gözüküyor. Kurulması çok muhtemel bu hükümeti şimdiden eleştirenler
dincilere çok taviz verileceğinden endişeliler. Dinci partilerin birinin
başındaki milletvekili hapiste yatmış, Araplara düşman aşırı uçta bir kökten
dinci. Başka sıkıntılar da var. Örneğin
bütçeden din okulları yeşivalara deli gibi paralar aktarılacağından korkuluyor.
Ayrıca ders programlarında matematik, İngilizce ve
fen derslerini seçmeli ders olarak okutulacağı, onun yerine din ağırlıklı
derslerin çok daha fazla olacağı konuşuluyor. (Şu anda zaten buna yakın bir
durum var) Bu uzun vadede elbette İsrail için çok sıkıntı yaratır. Ayrıca dinci
partiler her halde cumartesi günleri İsrail’de otobüslerin, trenlerin
çalışmasına engel olacakları ve marketleri iş yerlerini kapatacakları
beklentisi var. Yani ülkede dinciler etkilerini arttıracaklar gibi gözüküyor.
Bu da seküler vatandaşları çok endişelendiriyor.
Neticede
İsrailli seçmen Araplar mı, harediler mi daha az zararlıdır diye karar verme
durumda kaldı ve çoğunluk Araplar yerine Haredileri seçti. Hayırlı olsun.
Bir başka konuya değinmeden bu haftaki yazımı bitirmeye niyetim yok. Seçimden
evvel, hatta sonrasında kendi görüşü seçimi kazansın ya da kaybetsin, sosyal
medyada karşı tarafa acımasızca ve terbiye sınırlarının ötesinde saldırılarda
bulunmasını kabullenemiyorum. Güya
kültürlü bir toplumuz, sosyal medyada neler okuyorum, inanamıyorum. Bir Fransız
lisesinden mezun yaşını başını almış İstanbullu bir hanım bir arkadaşının yeni
kurulacak hükümet hakkında “hayırlı olsun” temennisine “hıyarlara
hayırlı, bize değil” diye yanıt veriyor… Daha çok örnek var ama sadece bununla
yetineceğim. Kendimize gelmemiz lazım. Hiç yakışmıyor…
İnşallah her şey güzel olacak… Sevgiyle kalın…
Aaron Baruch (Ankaralı)