5 Kasım 2022 Cumartesi

HAREDİLER Mİ, ARAPLAR MI?





İsrail’de seçimler bitti fakat tartışması henüz bitmedi. Yeni hükümet kurulana kadar da devam edeceği de meydanda…

Bundan evvelki seçimlerde seçmenler Rak Bibi (Yalnız Netanyahu) ile Rak lo Bibi (Netanyahu olmasın da kim olursa olsun) tercihleri arasında oylarını kullandılar. Yani seçmenler Netanyahu ile karşıtları arasında bir tercih yaptılar. Yapılan son 4 seçimde bu tercih net olarak belli olmadı ve sağlam bir hükümet kurulamadı. Kurulanlar da çok yaşamadı.  

Bu seçimde ise seçmenlerin önünde iki seçenek vardı.

1-    Sol blok. Eğer bu blok seçimi kazanırsa kesin olarak Arap partileriyle koalisyon yapmak durumdaydı. Sol blokun başka türlü mecliste çoğunluğu matematik olarak sağlaması mümkün değildi. Sol blok siyasetçileri Araplarla anlaşılabileceğini var sayıyorlar, bir gün barış yapabiliriz diye düşünüyorlar herhalde. Ancak hükümette Arap milletvekillerini görmek pek çok İsrailli için kabullenecek bir durum değildir. Kaldı ki bu Arap milletvekilleri koalisyona girmek için elbette pek çok şart ileri süreceklerdi. Örneğin Arapların yoğun yaşadığı yerlere pek çok yatırım isteyecekler ve bu yerleşim yerlerine deli gibi para harcanacaktı. Ayrıca siyasi olarak kim bilir nasıl tavizler verilecekti? Araplarla iç içe yaşayan Yahudiler bundan çok korkuyorlar. Arapların daha da şımaracağı ve cesaretleneceği varsayıyorlar, dolayısıyla şiddet hareketlerinin ve terörün artacağından ciddi olarak endişeliler. İsrail’de, Araplara pek çok tavizin verildiği Oslo anlaşmasından İsrail’in her zaman zararlı çıktığı kanısı hakimdir. Araplara ne verirsen ver doyuramazsın. Onlar hepsini, ama hepsini istiyorlar. Öyle iki devlet bir arada, barış, sulh, şalom değil onların derdi, onlar İsrail filan tanımıyorlar, külli (hepsi) Filistin diyorlar.

2-    Sağ blok. Eğer bu blok seçimi kazanırsa Likud (Bibi’nin partisi) ile bütün dinci haredi partiler bir araya gelip koalisyonu kurması bekleniyordu. Nitekim de öyle oldu. 32 milletvekili çıkaran Likud partisi ile toplam 32 milletvekili çıkartan haredi partiler 120 sandalyeli İsrail meclisi Knesset’te çoğunluğu sağladılar. Başbakan Bibi (Netanyahu) başbakanlığında yeni sağlam bir hükümetin kurulacağı ve bunun 4 sene sonraki seçimlere kadar süreceği kesin gibi gözüküyor. Kurulması çok muhtemel bu hükümeti şimdiden eleştirenler dincilere çok taviz verileceğinden endişeliler. Dinci partilerin birinin başındaki milletvekili hapiste yatmış, Araplara düşman aşırı uçta bir kökten dinci. Başka sıkıntılar da var.  Örneğin bütçeden din okulları yeşivalara deli gibi paralar aktarılacağından korkuluyor. Ayrıca   ders programlarında matematik, İngilizce ve fen derslerini seçmeli ders olarak okutulacağı, onun yerine din ağırlıklı derslerin çok daha fazla olacağı konuşuluyor. (Şu anda zaten buna yakın bir durum var) Bu uzun vadede elbette İsrail için çok sıkıntı yaratır. Ayrıca dinci partiler her halde cumartesi günleri İsrail’de otobüslerin, trenlerin çalışmasına engel olacakları ve marketleri iş yerlerini kapatacakları beklentisi var. Yani ülkede dinciler etkilerini arttıracaklar gibi gözüküyor. Bu da seküler vatandaşları çok endişelendiriyor.

 

Neticede İsrailli seçmen Araplar mı, harediler mi daha az zararlıdır diye karar verme durumda kaldı ve çoğunluk Araplar yerine Haredileri seçti. Hayırlı olsun.

Bir başka konuya değinmeden bu haftaki yazımı bitirmeye niyetim yok. Seçimden evvel, hatta sonrasında kendi görüşü seçimi kazansın ya da kaybetsin, sosyal medyada karşı tarafa acımasızca ve terbiye sınırlarının ötesinde saldırılarda bulunmasını kabullenemiyorum.  Güya kültürlü bir toplumuz, sosyal medyada neler okuyorum, inanamıyorum. Bir Fransız lisesinden mezun yaşını başını almış İstanbullu bir hanım bir arkadaşının yeni kurulacak hükümet hakkında “hayırlı olsun” temennisine “hıyarlara hayırlı, bize değil diye yanıt veriyor…  Daha çok örnek var ama sadece bununla yetineceğim. Kendimize gelmemiz lazım. Hiç yakışmıyor…

İnşallah her şey güzel olacak… Sevgiyle kalın…

 

Aaron Baruch  (Ankaralı)