Sevgili kardeşlerim,
yeğenlerim ve
dostlarım.
TC Cumhurbaşkanı bu hafta Kudüs Vakıfları
toplantısında bir konuşma yaptı. İsrael’e verdi veriştirdi. Söylediği şeylerden
bazıları doğru değildi. Bir kısmını ise şahsen ben anlamakta zorluk çektim.
Açıklamalarda bulunmak ihtiyacını hissettim.
-RTE : Haçlı seferlerinde kılıçtan
geçirilen Yahudiler fetihten sonra Kudüs’e dönebilmişlerdir. Çözümün yegâne
kuralı başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin kurulmasıdır.
Şu fetih kelimesine takıldım. Osmanlı
Kudüs’ü alınca fetih oluyor da neden İsrail alınca işgal oluyor? Şimdi Yunanlı
da, Osmanlı Konstantinopolis’i işgal etti mi demeli? Ya da Konstantinopolis
Türker’in işgali altında mı demeli? Türkler alınca fetih, İsrael alınca işgal…
Saçma gelmiyor mu?
Sonra kim neyi işgal etmiş? Kimin malını
kim işgal etmiş? Bu şehri Yahudiler kurdu. Davud’un şehri. (David Ameleh –
İsrail oğullarının üçüncü kralı – MÖ 1000 – 962) Kalıntıları hala orda. Merak
eden gider görür. Ben gördüm. Çok güzel. Davud’un oğlu Süleyman (Şlomo Ameleh –
İsrail oğullarının dördüncü kralı – MÖ 962 -928) ilk tapınağı (Bet Hamikdaş)
babasının şehrinde yaptı. Ağlama duvarı o ilk tapınağın batı duvarıdır.
Ondan sonra gelen herkes, Babil’i de,
Asur’u da, Yunan’ı da, Roma’lısı da, Osmanlı’sı da, İngiliz’i de, Ürdün’ü de
hepsi işgalci. O şehri biz Yahudiler yaptık. Bu gün de bizimdir. Doğusu da,
batısı da, bizim egemenliğimizdedir. Başkentimizdir ve adı da YERUŞALAYİM’dir. Tora’da
( Yahudiler’in kutsal kitabı) Yeruşalayim 699 defa anılır. Kuran’da kaç defa
anılır biliyor musunuz? Sıfır kere. Anılmaz. Yeruşalayim konusunda kimseye laf
düşmez. Yunanlı ya da başka birisinin İstanbul için ne kadar laf söylemeye
hakkı varsa Yeruşalayim için de başkalarının o kadar söz söylemeye hakları var.
“Seni unutursam ey Yeruşalayim, dilim
damağıma yapışsın, sağ kolum hünerini unutsun.” 2000 sene dünyanın çeşitli yerlerinde
istenmeyen misafir olduğumuz bunca sene, biz Yahudiler böyle dua ettik. Her
Pesah (Hamursuz) bayramında “bu sene burada, seneye Yeruşalayim’de” diye Tanrı’ya yalvardık. Günde üç defa
topraklarımıza dönmek için Tanrı’dan izin istedik. Şimdi Yeruşalayim’den vaz
geçmemizi mi bekliyorsunuz?
5 Haziran 1967de İsrael paraşütçüleri
Tapınak Tepesi’ne İsrael bayrağını diktiği gün, anında zamanın İsrael savunma
bakanı Moşe Dayan, Mescidi Aksa’nın yönetimini İslami Vakıf’a teslim etti. O
günden beri Yeruşalayim’de herkes, ibadetini eksiksiz ve serbest bir şekilde
yapabiliyor. Mescidi Aksa’nın tamamı İslami vakıf tarafından yönetilmektedir ve
Müslüman İsrael askerleri tarafından korunur.
-RTE : Tika (Türk İşbirliği ve
Koordinasyon Ajansı) vasıtasıyla Doğu Kudüs’teki ev ve işyerlerinin
dekorasyonlarını üstleniyoruz. Yüzyıllara dayanan tecrübeyle bu
faaliyetlerimizi arttırarak sürdüreceğiz.
Aman Sayın Cumhurbaşkanımız, bu işte bir
yanlışlık var, sizin bu Tika dediğiniz var ya, buralarda pekiyi gözle
bakılmıyor. İsrael gizli servisi Şin-Bet açıklama yaptı. Dedi ki, “Tika
görevlisi Muhammed Murteca, Gazze’de insani yardım paralarını Hamas’a aktarmıştır.”
Hamas o paralar ile askerlerine düğünler yapmış, tünellerin yapımında
kullanmış, vs.
Muhammed Murteca tutuklandı. 45 gün
sorguda kaldı. Her şeyi itiraf etti. Hatta Türkiye’ye dönebilseydi bazı harita
bilgilerini alıp Hamas’a iletecekti. Bunu da itiraf etti. Geçen hafta mahkemesi
vardı. Tutukluluk halini devamına karar verildi.
-RTE : Sahilde top oynarken parçalanan
masum çocukların hesabının kendilerinden sorulmayacağını iyi biliyorlar.
Cezasız kalan suç faili azgınlaştırır.
İsrael oğullarının çocukları da öldü
Sayın Cumhurbaşkanım. İsrael’li üç öğrenci 2014 Haziranında kaçırıldı. Ordu ve polis çocukları aramaya
başladılar. Birkaç gün sonra öldürülmüş ve gömülmüş vaziyette buldular. İsrael
suçluları tutuklamaya, buna karşılık da Hamas İsrael’e roket atmaya başladı.
Nereye? Evlerimize, sivillere, hedef ayırmaksızın 4000den fazla roket attılar.
İsrael evini korumak için roket rampalarını vurmaya başladı. (2014 Sert Kaya Operasyonu) Ne yazık ki
kalleş Hamas, roket rampalarını okullara, hastanenlere, evlerin arasına,
camilerin içine yerleştiriyordu. Siviller de ölmeye başladı. İsrael Ordusu,
sivil yerleşim yerlerindeki hedefleri vurmadan önce gürültü çıkaran bombalar
atıyor, sivillerin kaçmasına olanak tanıyordu. Hatta telefon mesajı bile
gönderiyordu. Bazen “5 dakika sonra orayı vuracağız, kaçın” yazılı kâğıtlar
atıyorlardı. Sonuçta üç öğrencinin kaçırılması yüzünden başlayan savaşta ne
yazık ki 2000den fazla sivil öldü.
O üç öğrenci yanlışla filan ölmedi.
Planlı programlı kaçırıldılar. Acımasızca enselerine ateş edilerek
öldürüldüler. Bu aşağılık eylemi Türkiye’de konuşlanan Hamas’ın azılı katili
Salih Aruri planladı. Sizin himaye ettiğiniz Hamas teröristi. İsrael bir gün
mutlaka onunla hesabı kapatacaktır.
Yazımın en sonunda Hamas’ın İsrael’de gerçekleştirdiği
pek çok eylemin bir listesi var. İnsanlık namına lütfen bir okuyun. Belki
insafa gelir Hamas’ı artık himaye etmezsiniz. İnanın değmez. İktidar uğruna
bunca insanlık suçuna değmez. Artık anlayın, İsrael kendini savunuyor.
Bütün dünya Hamas’ın bu oyununu anladı.
Türk Halkı da anlayacak. Her ne kadar gazeteciler hapse atılıyorlarsa da,
Vikipedia özgür ansiklopedisi susturuluyorsa da sonunda gerçeği herkes görecek.
Anlayamadığım Türkiye gibi büyük bir ülke nasıl oluyor da Hamas gibi zavallı
bir terör örgütünden siyasi getirim bekliyor?
-RTE : İsrael’li yöneticilere hatırlatmak
istiyorum. İnancınıza güveniyorsanız bizim ezan sesimizden niye rahatsız
oluyorsunuz? Bu yasakçı zihniyete en güzel cevabı Kudüs’teki kardeşlerimiz her
sabah evlerinden okudukları ezanla cevap verdiler.
Müslüman olsun, Yahudi olsun, kimsenin
inancından şüphesi yok. Ayrıca kimsenin ezan sesinden rahatsız olduğu da yok.
Kimsenin ezanı susturmak gibi bir niyeti de yok, isteği de yok. Konu sadece
sabah ezanında hoparlörlerden okunan ezanın 80 desibel ses yüksekliği ile
sınırlandırılması.
Suudi Arabistan’da ezan hoparlörlerden
okunuyor ve orada da sorun yaratıyor. Şikâyetler var. 2009 yılında 45 civarında
camiden 100 kadar hoparlör, ses ayarının fazla yüksek olması nedeni ile
söküldü. 2012 yılından beri de ramazan ayı boyunca hoparlör yasaklandı.
Dubai’de desibeller devlet tarafından
sürekli kontrol ediliyor.
Mısır hoparlörleri yasaklıyor. El-Azhar
ulemalar hoparlörü “dinle ilgisi olmayan modern bir icat” olarak
yorumluyor.
Kuzey Kıbrıs’ta geçen sene etrafa rahatsızlık
verdiği için 3 camide sabah ezanlarının hoparlörden okunması mahkeme kararı ile
yasaklandı.
Hindistan 2005 yılında “din, gürültü
kanunlarını çiğneyemez” hükmü anayasa ile tescillendi.
Endonezya’da başkan yardımcısı2012
yılında “hoparlörlerin sesini kısın, insan sesi çok daha etkileyici” uyarısında
bulundu.
Ezanın hoparlörden okunması Fransa ve
İsviçre’de yasak. Hollanda ve Avusturya’da yalnız Cuma günleri hoparlörlerin
kullanılmasına izin veriliyor.
Türkiye’de de ezan düzenleme talimatı
var. Buna göre hoparlörlerin ses düzeyleri, çevreden duyulmasını sağlayacak,
fakat yakın komşuları da rahatsız etmeyecek şekilde ayarlanması lazım. Star
gazetesi yazarı Cemal Aydın diyanet işleri başkanına seslendi. “Hoparlör
zulmünü durdurun” dedi.
Milli Gazete yazarı, milli görüşün önemli
ismi Mehmet Şevki Eygi’de hoparlörden okunan ezan sesinden şikâyetçi. “Hoparlörden rahatsız olmak, ezandan
rahatsız olmak anlamına gelmez” diyor.
Şimdi bunların hangisi uluslararası bir
ezan krizine sebep oldu? Hiçbir. Ama söz konusu İsrael olunca “vay efendim,
ezanı yasaklıyorlar.” Yahu, ne alakası var, ne ilgisi var, Konu
hoparlöööör. Bu kadar basit.
İsrael’deki kanun tasarısı toplumun
huzuru için, sadece sabah erken saatteki ezan için hoparlörlere ses kontrolü
getirmeyi amaçlıyor. Esasında bununla ilgili bir kanun var. Ancak uygulamada
zorluklar çıktığı için bu kanun işlemiyor. Yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var.
Görüşülmekte olan kanun tasarısı bu düzenleme ile ilgili.
En önemlisi, Sayın Cumhurbaşkanım,
bunların hepsini siz zaten biliyorsunuz. Hatta muhakkak ki daha fazlasını da.
Ama neden bilmezlikten geliyorsunuz? Neden Türk Halkı’nı da, İslam Âlemi’ni de
İsrael’e karşı kışkırtmaya uğraşıyorsunuz? Fitnenin ne kadar büyük bir günah
olduğunu bilmiyor musunuz? Vikipedia özgür ansiklopedisini insanlar gerçekleri
öğrenmesin diye mi kapattırdınız?
-RTE : Ülkemizde yaşayan Musevi
vatandaşlarımıza bu tür olumsuz bir tavır almak gibi bir derdimiz yok.
Bununla ne demek istediğinizi anlamış
değilim Sayın Cumhurbaşkanım. Malum, şiirin manası şairin karnındaymış. Acaba “siz öyle yaparsanız, biz de böyle
yaparız” mı demek istediniz, yoksa aba altından sopa mı gösteriyorsunuz
veya sözlerinizi “bakın biz burada böyle yapıyoruz, siz de
orada öyle yapın” şeklinde mi anlamamız lazım pek çözemedim. Ancak
Türkiye’deki Yahudi kardeşlerim rahatsız oldular. Bundan eminim.
Son olarak İsrael’in TC Sayın
Cumhurbaşkanına verdiği yanıtı ileteyim. Türk basınında pek yer bulamadı da…
“Kendi ülkelerinde insan haklarını
sistematik bir şekilde ihlal edenler, bölgedeki tek gerçek demokrasiye vaaz
vermemelidir. İsrael, Yahudilere, Müslümanlara ve Hristiyanlara yönelik toplam
ibadet özgürlüğünü sürekli olarak koruyor ve buna karşı başlatılan asılsız
iftiralara rağmen bunu yapmaya devam edecektir.”
Bu hafta da bu kadar sevgili kardeşlerim,
yeğenlerim ve dostlarım. Hepinizi çok seviyorum. Hoşça kalın, sevgiyle kalın.
Aaron Baruch (Ankaralı)
Kaynakça ; Yukarıdaki ve aşağıdaki
bilgiler Vikipedia özgür ansiklopediden alınmıştır. Ne yazık ki Türkiye’de
özgür olamayan ansiklopediden…
HAMAS’IN TERÖR LİSTESİ :
- 6 Temmuz 1989 Kiryat Ye'arim yakınlarında meydana gelen bir intihar saldırı
sonucunda 22 İsrael’li öldü.
- 6 Nisan 1994 tarihinde Afula'da bir otobüste meydana gelen intihar saldırı
sonucunda 8 İsrael’li öldü.
- 13 Nisan 1994 tarihinde Hadera'da bir
otobüs durağında meydana gelen intihar saldırısının sonucunda 5 İsrael’li
öldü.
- 19 Ekim 1994 tarihinde İsrail'in
başkenti Tel Aviv'de meydana gelen bir intihar
saldırısı sonucunda 22 İsrael’li öldü.
- 11 Kasım 1994 tarihinde Netzarim'de
meydana gelen bir intihar saldırı sonucunda 3 İsrael’li öldü.
- 4 Eylül 1997 tarihinde Hamas
militanlarınca gerçekleştirilen Kudüs'teki Ben Yehuda Caddesi'nde meydana
gelen intihar saldırısı sonucunda 5i İsrael’li 8 kişi öldü. Ölen üç kişi
Hamas militanıydı.
- 1 Haziran 2001 tarihinde Tel Aviv
Dolphinarium'un kapısında meydana gelen intihar saldırısında yaşları 14
ile 21 arasında değişen 21 İsrael’li öldü ve 120'den fazla
insan yaralandı.
- 9 Ağustos 2001 tarihinde Kudüs'deki
Sbarro adlı restoranda meydana gelen intihar saldırısı sonucunda 7'si
çocuk 15 İsrael’li öldü ve 130 kişi yaralandı.
- 2 Aralık 2001 tarihinde Kudüs ve
Hayfa’da meydana gelen dört patlamada 26 İsrael’li öldü, 220 kişi
yaralandı. Saldırıları Hamas üstlendi.
- 9 Mart 2002 tarihinde Kudüs'te bir
kafeteryada düzenlenen intihar saldırısının sonucunda 11 İsrael’li öldü ve
54 kişi yaralandı.
- 31 Temmuz 2002 tarihinde İbrani
Üniversitesi'nde meydana gelen intihar saldırısının sonucunda çoğu ABD
vatandaşı 9 kişi öldü ve 100'e yakın kişi yaralandı.
- 5 Mart 2003 tarihinde Hayfa'da
düzenlenen bir intihar saldırısı 7 İsraillinin ölümü ile sonuçlandı.
Saldırının sorumluluğunu Hamas üstlendi.
- 11 Haziran 2003 tarihinde Kudüs'deki
bir intihar saldırısında 17 İsrael’li öldü. Saldırının sorumluluğunu Hamas
üstlendi.
- 19 Ağustos 2003 tarihinde Kudüs'de bir
intihar saldırısında 6'sı çocuk 23 İsrael’li öldü. Saldırının
sorumluluğunu Hamas üstlendi.
- 9 Eylül 2003 tarihinde Kudüs Hillel
Café'de gerçekleşen intihar saldırısı sonucunda 7 İsrael’li öldü ve 70
kişi yaralandı.
- 4 Ekim 2003 tarihinde Hayfa'daki bir
restoranda meydana gelen intihar saldırısı sonucunda 21 İsrael’li öldü.
Saldırının sorumluluğunu Hamas üstlendi.
- 4 Mart 2004 tarihinde Aşdod Liman'ında
gerçekleşen iki intihar saldırısının sonucunda 10 İsrael’li öldü ve 10
kişi yaralandı.
- 31 Ağustos 2004 tarihinde Beerşeba'daki
iki intihar saldırısı sonucunda 16 İsrailli öldü. Saldırının sorumluluğunu
Hamas üstlendi.
- 27 Aralık 2008 tarihinde İsrail'in
operasyonlarının ardından Hamas'ın gerçekleştirdiği roket saldırıları
sonucunda 4 İsrailli öldü.
Sayın Cumhurbaşkanım, desteklediğiniz Hamas
işte bu !..