Bu yazım kesinlikle Siyonizm ile ya da antisemitizm
ile ilgili değil. Hedef kitlem gençler ve onları yönlendirmekle yükümlü ebeveynleri.
Yahudi, Müslüman, ateist, Türk fark etmiyor. İnsan olsun yeter…
Dünya son on yılda çok farklı bir yere
gitmeye başladı. Aydınlanma çağı bitiyor ve bilişim çağı başlıyor. Bunu belki
bu günleri yaşamakta olan bizler çok fark edemiyoruz. Rönesans döneminde de
yaşayan sanatçılar da bir sabah uyanıp “Bu
gün öyle bir tablo yapacağım ki, yepyeni bir akım başlatacak” dediğini hiç
sanmıyorum. Üç yüz yıllık dönemi işaret eden bu terim ilk defa 19’ncu yüzyılda
Fransız tarihçi Jules Michelet tarafından kullanılmış ve sonradan
yaygınlaşmıştır.
Son on yılda gelişen bazı teknolojilerden
bahsederek ne demek istediğimi açıklamaya çalışacağım. Bugün, Amerika’da kasiyersiz
marketler açılmaya başladı. Raftan istediğin ürünü alıyorsun ve sonra kapıdan
çıkıp gidiyorsun. Kapıdaki algılayıcılar otomatik olarak ürünün bedelini senin kredi
kartından tahsil ediyor. Güle güle
kasiyerler. Amerika’da üç buçuk milyon, dünyada 800 milyon kasiyer bu teknoloji
yayıldığında işsiz kalacak.
Kredi kartı kullanırken nerelere para
harcadığınızı takip eden bankalar, şirketler sizin eğiliminize göre reklamları
cep telefonlarınıza, bilgisayarlarınıza gönderiyor. Aynı şeyi facebook yapıyor.
Açıkladılar ve itiraf ettiler. Kullanıcılarını dinliyorlar ve izliyorlar. Bu yolla
seçimleri kimin kazanacağını neredeyse hatasız biliyorlar. Bu analizleri
yapanlara “veri mühendisleri” deniyor. Önümüzdeki yılların en
parlak sektörü…
İnsanlara üç boyutlu yazıcılarda organ
basmanın eşiğindeyiz. Farelerde denendi ve üç ay yaşatıldı. Her şey hazır, onay
bekleniyor. Böbrek, karaciğer, pankreas ve diğer organlar üç boyutlu
yazıcılarda yapılabilecek ve hasta olanları ile değiştirilebilecek.
Bugün çişinizi yaptığınız klozetin size
her sabah idrar analizinizi yazılı olarak verebildiği bir dünyada yaşıyoruz.
Çok yakın bir gelecekte alyuvarlarınız boyunda “çipler” damarlarınıza
enjekte edilecek ve her an kan değerleriniz sizi takip eden tıp kurumu
tarafından izlenecek. O da yetmezmiş gibi, ne zaman müsait olduğunuzu, programınızı
yüklemiş bulunduğunuz cep telefonunuzdan takip ettiğinden biliyor olacak ve eğer
bir problem algılıyorsa, siz daha hasta olmadan evvel sizi takip eden tıp kurumundan
randevu alacak. Koruyucu hekimlik.
Laboratuvarlarda mevcut DNA’lar
değiştirilerek bugüne kadar hiç olmamış canlılar üretiliyor. Henüz mikrop
boyutunda. İnşallah bir gün o laboratuvarlardan kaçmazlar. Danimarka’da bir üniversite
karbon tozundan ilk proton hücreyi yaratmayı başardı. Tozdan canlı hücre… Bazen
okudukça dehşete kapılıyorum.
Farenin beynine yerleştirilen bir çip ile
hayvan acıktığında apple watch’a sinyal göndermeye başladı. Yüzyıldan daha uzun bir döneme imzasını
atmış büyük şirketleri düşünün. Mesela Siemens, dev Alman sanayi şirketi. Ürettiği
her şeyi görüp tutabilirsiniz. Sadece 15 yıl evvel kurulan Facebook’un değeri
Siemens’in on mislinden fazla. Hiçbir üretimi yok. Onun ürettiği hiçbir şeyi
tutamazsınız, göremezsiniz. Uber dünyanın en büyük taksi şirketi, oysa bir tane
bile taksisi yok.
Çok daha fazla örnekler var. Akılımızın alamayacağı
kadar ileri düzeyde işler gerçekleştiriyorlar. Bilim eskiden matematiksel olarak
büyürdü. Örneğin 1, 2, 3 gibi… Sonra geometrik şekilde büyümeye başladı. 2, 4,
16 gibi. Şimdi ise 100, 1.000, 10.000 gibi büyüyor. İşte içine girdiğimizi
düşündüğüm çağ bu. Asteroitlerden maden üretmeyi düşünen teknolojiler (şimdiden
bu konuda kurulmuş dört dev şirket var) bütün ameliyatlaiz hatasız yapan robotlar
(bazı hastanelerde şu an başarı ile kullanılıyor)
insansız siber ordular (İHA’lar,
insansız hava araçları) bu yenidünyanın somut delilleri…
Şimdi gelelim esas konumuza. Biz
kendimize sormalıyız. Biz bu dünyanın neresindeyiz? Belki artık bu ileri eğitimleri
almak için yaşımız çok ileri olabilir. Ama ya çocuklarımız? Ya torunlarımız?
Onları doğru yönlendirmemiz şart. Eğer o çocukların bu yeni dünyada kaybolmalarını
istemiyorsak onların bu bilişim çağına uyum gösterebilmeleri için ileri düzeyde
eğitim almaları şart.
Artık yalnız kimyacı isen işin zor. Hem
kimyacı, hem ekonomist hem de halkla ilişkiler uzmanı olman lazım. İngilizce
zaten şart, onun yanında Çince belki Rusça da bilsen çok iyi olur. Çok güzel
sesin olabilir, şahane bir vokalistsin. Konservatuar da bitirdin. Ama yetmez. Çok
da iyi dans etmelisin. Şair olmalı, söz yazmalı, beste yapmalısın. İşte böyle
bir dünya bekliyor gençleri. Artık annelerinin babalarının yaptıklarını yaparak
başarıya ulaşmaları mümkün değil. İmkânsız.
Neden Türkiye’yi terk etmeli? Çünkü
Türkiye’de bu eğitimi verecek hiçbir kurum yok. Türkiye’nin 175 üniversitesinden hiç biri dünyanın en iyileri sıralamasında ilk beş yüze giremediler. CWUR eğitim kalitesi sıralamasında Boğaziçi Üniversitesi
300’ncü sırada, İstanbul Üniversitesi 498’nci sırada yer aldı.
Uluslararası eğitim değerlendirme
PİSA testi 35’i OECD ülkesi olan 72 ülke ve ekonomik bölgede, 15 yaşındaki 540
bin öğrenci arasında yapılıyor. Türkiye 2018 yılında yapılan testte 50’nci
sırada yer alırken önceki testlere göre performansı geriledi. Türk halkı
okumuyor, okuduğunu da anlamıyor.
Davos’u bilirsiniz. Dünya ekonomik
forumu. Son yıllarda 144 ülkenin eğitim seviyelerini ölçüp yayınlıyorlar. İşte
Türkiye’nin durumu:
2008
– 2009 ….. 77’nci sırada
2014
– 2015 ….. 89’ncu sırada
2015
– 2016 ….. 92’nci sırada
2016 – 2017 …..104’ncü sırada
Gittikçe batıyor…
Türkiye’deki hocaların,
profesörlerin neredeyse yarısı bu Atatürk’çü, bu Feto’cu diye eğitim
kurumlarından uzaklaştırılırsa, eğitim
programları her eğitim bakanı geldiğinde değişirse, üniversitelerde eğitim
seviyeleri yükseltileceğine her ilde bir üniversite açılırsa, yani türbinlere
oynanırsa olacak olan budur. Bol bol işsiz, beyaz yakalı mutsuz,
geleceklerinden endişe eden gençler yaratırsınız.
Basit bir karşılaştırma; Kore’de bilgisayar
teknolojisinde alt yapının olmazsa olmazı fiber optik kablo kilometre kareye ortalama
6000 metre kullanılırken bu oran Türkiye’de 300 metre.
Türkiye’de eğitim hiçbir işe
yaramaz seviyededir. Üzgünüm, ama eğitiminizi Türkiye’de yapmak istiyorsanız bu
kararınızı bir kere daha gözden geçirin.
Müthiş bir BİLİM TSUNAMİSİ
geliyor. Bildiğiniz dünyayı yıkacak, her şey yeniden şekillenecek. Bu yeni dünyaya
ayak uydurmak için eğitimin yüksek olduğu yerlere gidin, ya da çocuklarınızı
torunlarınızı oralara gönderin. Egoistlik yapıp bu çocukları kanatlarınızın
altında tutmaya çalışmayın. Onların geleceğini düşünüyorsanız gönderin. Yoksa
bu dalga hepsini yutar…
Esen Kalın…
Aaron Baruch (Ankaralı)
Kaynakça :
Emin Çapa – Sizi öldürmeye
gelecekler.
https://www.youtube.com/watch?v=2q2a6hGVeuo&t=203s
BBC - NEWS
Türkiye Gazetesi
Haber vitrini:
http://www.habervitrini.com/egitim/turkiyede-kac-universite-var-338817
TÜRKİYE’DE EĞİTİM BATMIŞTIR… dedin sevgili Aaron Eee bana\veya bize NE dersek yerinde olurmu ??orada eğitim yapmayı düşünenler düşünsünler hemde bizimkilerden kim egitim yapmayı düşünebilir orada !
YanıtlaSilTR.de halen 14-15 bin Yahudi var. Bunların bir kısmı eğitim çağında veya daha küçük çocuklar. Sözüm onlara değerli kardeşim. İsrael'de fevkalade eğitim imkanları var. Buraya gelin dediğim zaman itici oluyorum, bizim aklımız bize yeter diyorlar. Ben pek çok kişinin bilip de bilmemezlikten geldiği gerçekleri yazdım. Bu yazıların yüz tanesinden etkilenen bir tek çocuğumuz eğitim almak için İsrael'i seçerse işte ben buna amacımıza ulaşmak derim. Esen kal...
SilSevgili Aaron Kardeşim,
YanıtlaSilYazdıklarına kesinlikle katılıyorum. Zaten Türkiye çağı yakalayamamışsa hep eğitim sisteminin geride kalmasındadır. İyi okullar dediğiklerimiz birer kıyım makinesi gibi çalıştı.Ben kenimden örnek vereyim St. Joseph orta okuluna 85 kişi başladık 48 kişi mezun oldu... Atatürk Lisesi 80 kişi başladık 17 kişi mezun oldu. Üniversite mezuniyet oranı belleğimde değil ancak %60-70 değildir bile.
İşin kötüsü artık dünya o kadar hızlı değişiyor ki bugün bile çocuklara vereceğimiz bilgiler 10 sene içerisinde gereksiz kalabilir. Aileler çocuklara hangi eğitimi vermeleri konusunda çok daha titizler. Türkiye'deki Yahudilerin artık ceplerinde bir İspanyol veya Portekiz pasaportu var , bu da AB içerisinde bir eğitimi de mümkün kılıyor.
Herkesin şansı açık olsun ...Sevgiler Avram Aji
Keşke siyasetçiler yüzünden bozulan Türkiye İsrael ilişkileri eskisi gibi iyi olsaydı da Türkiye'deki öğrenciler eğitimlerine İspanya ya da Portekiz yerine burunlarının dibindeki İsrael'de devam edebilmeyi düşünselerdi. İsrael'in sekiz üniversitesinin ikisi dünya sıralamasında ilk yüzde, diğer altısı ilk beş yüzde. Yorumun için teşekkürler kuzen...
YanıtlaSilMarhaba Aaron-İsrael'in sekiz üniversitesinin ikisi dünya sıralamasında ilk yüzde, diğer altısı ilk beş yüzde dedi ya. Söyle bir düsündüm.T.C.de 175 üniversite...Ne boktan istir bu? TC'de Rektör olacak,yandas 175 kisi nerede? Mevcutlarin konusmlarini izledk;eski Eminönü hammallarina ayip olacak seviyede önemli bir kismi.Her seyi kaldudo (+/- mübalagali) yapiyorlar.Geri kalmisligi azaltmak için ne yapilir,üniversite mi?Eh,200 tane yapalim...para bol,yandas da bol.Bazilarini dinlerken hakikaten tüylerim ürperdi.Kalan Cemaat için üzülüyorum,ama elden bir sey gelmez.Sevgiyle kal.
YanıtlaSil