23 Mayıs 2020 Cumartesi

KÂĞITTAN KAPLANLAR !








KÂĞITTAN KAPLANLAR…

Korona bütün dünyanın altını üstüne getirdi. Değerler, yargılar değişti, gözümüzde büyüttüğümüz kocaman kocaman ülkeler meğerse kâğıttan birer kaplanmış. Avrupa, Amerika, Rusya, dünyanın en büyük ülkeleri, hepsi korona karşısında sendelediler. Ne halkları pandemi karşısında disipline uyabildi, ne de sağlık sistemleri böylesi bir felakete karşı koyabildi… Meğerse içleri boş kocaman fıçılardan ibaretmişler. Hani boş fıçılar çok ses çıkarırlar ya, bunlar da öyle işte, toz zerresinden küçük bir virüs hepsini yere serdi.  Şu aşağıdaki sayılara bir göz atın:

USA                           97.655 kişi öldü
İspanya                     28.628 kişi öldü
İtalya                          32.616 kişi öldü
UK                              36.393 kişi öldü

Bu ülkelerin sağlık sistemleri hikâyeymiş… Hele İtalya ve İspanya gibi gelişmiş ülkeler hiç beklenilmedik bir şekilde cihaz ve malzeme sıkıntısı çektiler ve insanlarını ölüme terk ettiler. İnanılmaz görüntülere şahit olduk. Bu ülkelerde 21’nci yüzyılda öyle insanlık dramları yaşandı ki akıllara sığmıyor. Ne kadar acizmişler, ne kadar beceriksizmişler, ne kadar hazırlıksızmışlar…

Türkiye için burada ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Her ne kadar televizyonlardan cahilliğin en üst mertebesinde yaşayan insanların görüntülerini izliyorsak da Türkiye’de hiçbir hasta Avrupa’daki gibi yerlerde yatmadı. Herkese en iyi şekilde bakıldı. Hiç bir hasta suni solunum cihazı eksikliği çekmedi. Hatta acilen üretime geçildi ve kullanıma hazır. Hastanelerin doluluk kapasiteleri hep en üst seviyenin altında kaldı. Her hastanede yoğun bakım ünitelerinde ve normal odalarda boş yer var. Bütün dünyaya tıbbi araç gereç donanım gönderdiler. Bu arada İsrael’de Türkiye’den tıbbı donanım malzemesi satın aldı. Gerçi biraz sevkiyatta aksama oldu ama Türkiye’de tıbbi malzeme ihracatı yasaklanmış olduğu için bürokrasiye takılan sevkiyat kısa zamanda çözüldü ve malzemeler İsrael’e geldi. Bazı ülkeler de teberru olarak gönderilen malzemeleri standartlara uymadığı için kabul etmedi.

Sosyal bir patlama, protestolar ya da her hangi bir konuda sıkıntı çekilmedi Türkiye’de. Acemilikle maske dağıtımını beceremediler. Ama neticede aksak topal da olsa hallettiler. Şimdilerde satışı serbest. Tanesi 1 TL. Gıda ve tüketim maddeleri bol ve her yerde var. Evlere dağıtımda da sorun yaşanmadı.

Türkiye’nin pandemide en önemli problemi devlete olan güven eksikliği oldu. Halk, yabancı basın söylenenlere hep kuşkuyla baktı, inanmadı. Devlet inandırıcılığını kaybetmiş durumda.

Türkiye’nin bir başka problemi de ekonomisi. Son derece zayıf ve kırılgan. Dolar 7.30 TL. zirvesini gördü. Gerçi toparladılar ve şimdilerde doları 7 TL.nin altına indirebildiler  ama Türk ekonomisinde dolar için derler ki “doların hafızası çok kuvvetlidir, çıktığı yeri unutmaz…”

Gelelim İsrael’e, Pandemi krizi başladığında İsrael geçici bir hükümetle idare ediliyordu. Fakat hükümetin geçici olması krizi idare etme konusunda bir sorun olmadı. Belki İsrael bir hafta evvel kapanabilseydi daha iyi olabilirdi ama seçim buna mani oldu. Seçimden bir hafta sonra kapanmaya başladık.  

Halk büyük bir oranda disipline uydu. Ancak haredilerin yoğun yaşadığı Bnei Brak ve Yerushalim’in bazı mahallelerinde korona yasakları dolayısıyla dini eğitim ve dua etme aksayınca hayatları din olan bu insanlar tepki koydular, disipline uymadılar  ve hastalık bu yerlerde hızla ilerledi. Kontrol güçleşti. Bu arada kendisi de haredi olan İsrael sağlık bakanında “merak etmeyin, maşiah gelecek ve hastalık bitecek” beyanatı hafızalara kazındı.

İsrael’de markete kasaba telefon açıp siparişi birkaç saat sonra eve getirtmek imkânı yok. İnternetten sipariş verilebiliyor elbette ama en az bir-iki gün beklemek gerekiyor ve ayrıca genelde 30 şekel (60 TL) gibi bir ücreti var. Ama bu zor süreçte İsrail savunma Kuvvetleri (IDF) 9 milyonluk bu küçük ülkede 2,5 milyon adet koliyi ihtiyaç sahiplerine ulaştırdılar. O 18-19 yaşında aslan parçası çocuklar sabahlara kadar koşturdular, yerlerde kaldırımlarda biri birilerinin üzerine başlarını koyarak uyudular. Gönüllü kuruluşlar kendi aralarında organize olup masrafları da ceplerinden karşılayarak yardım kolileri hazırladılar, çiçeklere kadar, Shabbat mesajlarına kadar doldurdukları kolileri ihtiyaç sahiplerine götürdüler.

Makroekonomide güçlü İsrael ekonomisi krizi problemsiz atlattı. Dolar krizden evvel 3.45 şekeldi bu günde 3.52 şekel… Her şey yerinde, bana mısın demedi. Ben İsrael’e geldiğim 2011 yılında dolar 3.70 şekeldi.

Ancaaak mikroekonomide durum bu kadar iyi değil. 75 bin iş yerinin kapıları bir daha açılmayacak şekilde kapandı. 1 milyon 200 bin işçi işten çıkartıldı. Bunların maaşını devlet veriyor. (% 70) İşçilerini geriye alan iş yerlerine devlet yardım edecekmiş. Şimdilik bu işçilerden ancak 60 bini geriye dönebildi. Çekler ödenmiyor, çekleri imzalayanlar dört beş ay temdit istiyor. Kiraları ödemekte halk çok zorlanıyor. Emeklilerin durumu hala çok zorda. Devlet onlara da yardım ediyor ama bu ateşe kar mı dayanır? 500 şekel yardımdan ne olur? Neye yeter?

Büyük fotoğrafa bakmak lazım. Neticede İsrael sadece 279 can kaybetti. Benzer nüfusta ülkelere bakılınca pek çoğundan daha iyi, hatta en iyisi. Bu hastalığın insandan insana geçtiğini dolayısıyla dış ülkelerle temasın daha çok olduğu memleketlerde doğru orantılı olarak daha çok yayılma söz konusu oldu. Bu bağlamda İsrael gibi çok insanın seyahat ettiği  İsrael'i  çok başarılı olarak yorumlamak mümkün.  Örneğin bilim adamlarından başka kimsenin gidip gelmediği Antartika’da hiç korona yok. Şimdi Antartika çok mu başarılı…

Ülkede hiçbir hastanın bakımı eksik yapılmadı, hiçbir doktor ya da hasta malzeme, ilaç, alet, edevat, yatak veya yoğun bakım ünitesi sıkıntısı çekmedi. Belki hastanelerimiz beş yıldızlı oteller gibi değil, ama başta doktorlarımız ve tüm sağlık çalışanlarımız bilgi ve çalışkanlıklarıyla dünyanın en iyileri. Bu sayılara ve oranlara da yansımış durumda. Mümkün olan en az kaybı verdik. Keşke hiç vermeseydik.

İsrael krizi atlatma sürecini de çok kısa zamanda halletti. Neredeyse tamamen açıldık. 27 Mayısta kurallara bağlı olarak lokanta ve kafeler açılıyor. AVM’ler açıldı. Plajlar açıldı.  Okullar, yuvalar kısmen açıldı. Üniversiteler bir-iki hafta sonra açılacak.  Spor müsabakaları, konserler, tiyatrolar sinemalar kaldı.

Bu arada gerzek Araplar, özelikle Müslüman ülkelerin gönderdikleri yardımlar hava yoluyla önce İsrael’e geldiği için kabul etmeyerek geriye gönderdiler. İsrael ile Müslüman ülkelerin ilişkilerinin gelişmesinde köprü olmak istemiyorlarmış. Gerçekten aptallık sınırlarını zorluyorlar…

Forbes dergisi İsrael’i pandemi krizinde en güvenilir ülke seçti. Dünyanın her yerindeki İsrael’liler daha güvende olabilmek için ülkelerine geriye döndüler. Aliya % 20 arttı. Bu hafta Etopya’dan bir kafile geldi ve Aliya yaptı. Haftaya Ukraynalılar geliyor.

Gerek en az kaybı verme konusunda, gerek krizi atlatıp ülkeyi açmadaki çabukluğu dolayısıyla, gerek ekonomi olarak sağlam duruşuyla İsrael güven tazeledi, hatta kendisine olan güveni arttırdı. İsrael krizi başarıyla atlatmayı başardı. Dost da düşman da gördü ki 9 milyonluk bu küçük ülke dünyanın her bakımdan en güvenilir ülkesidir. Dünyanın her yerinde yaşayan Yahudiler, nerede yaşadığınız önemli değil, gurur duyun ülkenizle…

Aaron Baruch (Ankaralı)

KÂĞITTAN KAPLANLAR…



Korona bütün dünyanın altını üstüne getirdi. Değerler, yargılar değişti, gözümüzde büyüttüğümüz kocaman kocaman ülkeler meğerse kâğıttan birer kaplanmış. Avrupa, Amerika, Rusya, dünyanın en büyük ülkeleri, hepsi korona karşısında sendelediler. Ne halkları pandemi karşısında disipline uyabildi, ne de sağlık sistemleri böylesi bir felakete karşı koyabildi… Meğerse içleri boş kocaman fıçılardan ibaretmişler. Hani boş fıçılar çok ses çıkarırlar ya, bunlar da öyle işte, toz zerresinden küçük bir virüs hepsini yere serdi.  Şu aşağıdaki sayılara bir göz atın:

USA                           97.655  kişi öldü
İspanya                     28.628   kişi öldü
İtalya                          32.616  kişi öldü
UK                              36.393  kişi öldü

Bu ülkelerin sağlık sistemleri hikâyeymiş… Hele İtalya ve İspanya gibi gelişmiş ülkeler hiç beklenilmedik bir şekilde cihaz ve malzeme sıkıntısı çektiler ve insanlarını ölüme terk ettiler. İnanılmaz görüntülere şahit olduk. Bu ülkelerde 21’nci yüzyılda öyle insanlık dramları yaşandı ki akıllara sığmıyor. Ne kadar acizmişler, ne kadar beceriksizmişler, ne kadar hazırlıksızmışlar…

Türkiye için burada ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Her ne kadar televizyonlardan cahilliğin en üst mertebesinde yaşayan insanların görüntülerini izliyorsak da Türkiye’de hiçbir hasta Avrupa’daki gibi yerlerde yatmadı. Herkese en iyi şekilde bakıldı. Hiç bir hasta suni solunum cihazı eksikliği çekmedi. Hatta acilen üretime geçildi ve kullanıma hazır. Hastanelerin doluluk kapasiteleri hep en üst seviyenin altında kaldı. Her hastanede yoğun bakım ünitelerinde ve normal odalarda boş yer var. Bütün dünyaya tıbbi araç gereç donanım gönderdiler. Bu arada İsrael’de Türkiye’den tıbbı donanım malzemesi satın aldı. Gerçi biraz sevkiyatta aksama oldu ama Türkiye’de tıbbi malzeme ihracatı yasaklanmış olduğu için bürokrasiye takılan sevkiyat kısa zamanda çözüldü ve malzemeler İsrael’e geldi. Bazı ülkeler de teberru olarak gönderilen malzemeleri standartlara uymadığı için kabul etmedi.

Sosyal bir patlama, protestolar ya da her hangi bir konuda sıkıntı çekilmedi Türkiye’de. Acemilikle maske dağıtımını beceremediler. Ama neticede aksak topal da olsa hallettiler. Şimdilerde satışı serbest. Tanesi 1 TL. Gıda ve tüketim maddeleri bol ve her yerde var. Evlere dağıtımda da sorun yaşanmadı.

Türkiye’nin pandemide en önemli problemi devlete olan güven eksikliği oldu. Halk, yabancı basın söylenenlere hep kuşkuyla baktı, inanmadı. Devlet inandırıcılığını kaybetmiş durumda.

Türkiye’nin bir başka problemi de ekonomisi. Son derece zayıf ve kırılgan. Dolar 7.30 TL. zirvesini gördü. Gerçi toparladılar ve şimdilerde doları 7 TL.nin altına indirebildiler  ama Türk ekonomisinde dolar için derler ki “doların hafızası çok kuvvetlidir, çıktığı yeri unutmaz…”

Gelelim İsrael’e, Pandemi krizi başladığında İsrael geçici bir hükümetle idare ediliyordu. Fakat hükümetin geçici olması krizi idare etme konusunda bir sorun olmadı. Belki İsrael bir hafta evvel kapanabilseydi daha iyi olabilirdi ama seçim buna mani oldu. Seçimden bir hafta sonra kapanmaya başladık.  

Halk büyük bir oranda disipline uydu. Ancak haredilerin yoğun yaşadığı Bnei Brak ve Yerushalim’in bazı mahallelerinde korona yasakları dolayısıyla dini eğitim ve dua etme aksayınca hayatları din olan bu insanlar tepki koydular, disipline uymadılar  ve hastalık bu yerlerde hızla ilerledi. Kontrol güçleşti. Bu arada kendisi de haredi olan İsrael sağlık bakanında “merak etmeyin, maşiah gelecek ve hastalık bitecek” beyanatı hafızalara kazındı.

İsrael’de markete kasaba telefon açıp siparişi birkaç saat sonra eve getirtmek imkânı yok. İnternetten sipariş verilebiliyor elbette ama en az bir-iki gün beklemek gerekiyor ve ayrıca genelde 30 şekel (60 TL) gibi bir ücreti var. Ama bu zor süreçte İsrail savunma Kuvvetleri (IDF) 9 milyonluk bu küçük ülkede 2,5 milyon adet koliyi ihtiyaç sahiplerine ulaştırdılar. O 18-19 yaşında aslan parçası çocuklar sabahlara kadar koşturdular, yerlerde kaldırımlarda biri birilerinin üzerine başlarını koyarak uyudular. Gönüllü kuruluşlar kendi aralarında organize olup masrafları da ceplerinden karşılayarak yardım kolileri hazırladılar, çiçeklere kadar, Shabbat mesajlarına kadar doldurdukları kolileri ihtiyaç sahiplerine götürdüler.

Makroekonomide güçlü İsrael ekonomisi krizi problemsiz atlattı. Dolar krizden evvel 3.45 şekeldi bu günde 3.52 şekel… Her şey yerinde, bana mısın demedi. Ben İsrael’e geldiğim 2011 yılında dolar 3.70 şekeldi.

Ancaaak mikroekonomide durum bu kadar iyi değil. 75 bin iş yerinin kapıları bir daha açılmayacak şekilde kapandı. 1 milyon 200 bin işçi işten çıkartıldı. Bunların maaşını devlet veriyor. (% 70) İşçilerini geriye alan iş yerlerine devlet yardım edecekmiş. Şimdilik bu işçilerden ancak 60 bini geriye dönebildi. Çekler ödenmiyor, çekleri imzalayanlar dört beş ay temdit istiyor. Kiraları ödemekte halk çok zorlanıyor. Emeklilerin durumu hala çok zorda. Devlet onlara da yardım ediyor ama bu ateşe kar mı dayanır? 500 şekel yardımdan ne olur? Neye yeter?

Büyük fotoğrafa bakmak lazım. Neticede İsrael sadece 279 can kaybetti. Benzer nüfusta ülkelere bakılınca pek çoğundan daha iyi, hatta en iyisi. Bu hastalığın insandan insana geçtiğini dolayısıyla dış ülkelerle temasın çok yüksek olduğu bu ülkede can kayıbının bu kadar az olması takdire şayan. Alaska'da hiç can kayıbı yok, çünkü bu mevsimde oraya ne gelen var ne giden. Şimdi orada can kayıbı yok diye en başarılı üşlke mi oluyor? Bunu da göz önünde bulundurmak lazım. 

Ülkede hiçbir hastanın bakımı eksik yapılmadı, hiçbir doktor ya da hasta malzeme, ilaç, alet, edevat, yatak veya yoğun bakım ünitesi sıkıntısı çekmedi. Belki hastanelerimiz beş yıldızlı oteller gibi değil, ama başta doktorlarımız ve tüm sağlık çalışanlarımız bilgi ve çalışkanlıklarıyla dünyanın en iyileri. Bu sayılara ve oranlara da yansımış durumda. Mümkün olan en az kaybı verdik. Keşke hiç vermeseydik.

İsrael krizi atlatma sürecini de çok kısa zamanda halletti. Neredeyse tamamen açıldık. 27 Mayısta kurallara bağlı olarak lokanta ve kafeler açılıyor. AVM’ler açıldı. Plajlar açıldı. Okullar, yuvalar kısmen açıldı. Üniversiteler bir-iki hafta sonra açılacak.  Spor müsabakaları, konserler, tiyatrolar sinemalar kaldı.

Bu arada gerzek Araplar, özelikle Müslüman ülkelerin gönderdikleri yardımları hava yoluyla önce İsrael'e geldiği için  kabul etmeyerek geriye gönderdiler. İsrael ile Müslüman ülkelerin ilişkilerinin gelişmesinde köprü olmak istemiyorlarmış. Gerçekten aptallık sınırlarını zorluyorlar…

Forbes dergisi İsrael’i pandemi krizinde en güvenilir ülke seçti. Dünyanın her yerindeki İsrael’liler daha güvende olabilmek için ülkelerine geriye döndüler. Aliya % 20 arttı. Bu hafta Etopya’dan bir kafile geldi ve Aliya yaptı. Haftaya Ukraynalılar geliyor.

Gerek en az kaybı verme konusunda, gerek krizi atlatıp ülkeyi açmadaki çabukluğu dolayısıyla, gerek ekonomi olarak sağlam duruşuyla İsrael güven tazeledi, hatta kendisine olan güveni arttırdı. İsrael krizi başarıyla atlatmayı başardı. Dost da düşman da gördü ki 9 milyonluk bu küçük ülke dünyanın her bakımdan en güvenilir ülkesidir. Dünyanın her yerinde yaşayan Yahudiler, nerede yaşadığınız önemli değil, gurur duyun ülkenizle…

Aaron Baruch (Ankaralı)