1976
yılında İsrail meclisi Knesset konutlarda su ısıtmak için güneş enerjisi (dut şemeş)
kullanmayı zorunlu kılan bir yasayı kabul etti. 2012 yılında bu sayede İsrail %8
fosil yakıtlardan artırım sağladı.
İsrail
bu sonuçla cesaretlendi. Memlekette güneş bolca vardı. Arayışlar projeler
birbirini kovaladı. Bir hayal peşinde koşuluyordu. 2030 yılına kadar İsrail
ihtiyacı olan elektriğin %30’unu güneşten sağlamayı hedeflenmişti. Acaba böyle
dev bir hayali başarabilecekler mi?
İsrailliler
çöllerde tarım yapmayı başarmışlardı, 3000 yıllık İbraniceyi diriltmişlerdi,
hatta binlerce yıllık hurma ağacının tohumunu bile yeşerttiler, onların
becerdikleri mucizeleri yazmaya kalksak bu sayfa yetmez, ben size bugün sadece
güneş enerjisi hakkında yeni yeni neler yaptıklarını yazmakla yetineceğim.
Negev çölü bildiğiniz gibi güneşi çok bol bir coğrafya. Üç ya da
dört kilometrekarelik bir alan düşünün. Bütün bu alan 28 bin ton çelik yapı
kullanılarak enine ya da boyuna hareket edebilen iç bükey aynalarla (heliostat)
kaplanmış. Alanın tam ortasında bu konuda dünyadaki en büyük kuleyi dikmişler.
Tam 230 metre yüksekliğinde. Bir başka deyişle 80 katlı bir binaya muadil. Güneş
doğudan batıya doğru hareket ettikçe aynalarda güneşin yönüne ve yüksekliğine
göre açılarını değiştiriyor. Bu açı değiştirme işi 50 bin bilgisayarla
yapılıyor.
O ortadaki kule var ya, işte o kule suyla dolu ve onu da bir çeşit
düdüklü tencere gibi düşünün. Aynaların yansıttığı güneş ışığını tam ortadaki o
kuleye odaklamışlar. Hani ilkokulda iken bir deney yapardık. Elimize bir
büyüteç alıp güneş ışığını bir kâğıdın üstüne odaklardık. Kâğıt hemen
tutuşurdu. İşte o hesap, 50 bin bilgisayarın yönettiği 3-4 kilometrekare kadar
bir alana yayılmış aynalar o düdüklü tencere benzeri kuleye güneş ışığını
yönlendiriyor. Kuledeki su, basınçla 600 dereceye kadar ısınıyor su buharı
üretiyor. O buhar elektrik tribünlerini astronomik bir hızda çeviriyor ve böylece
çölün ortasında elektrik enerji elde ediliyor. Yani kum ve güneşten başka
hiçbir şeyin bulunmadığı Negev çölündeki Ashalim santrali elektrik üretiyor. Santralın
klasik güneş santrallarından farkı depolanması verimlilik açısından zor olan elektrik enerjisini depolama kabiliyetine sahip olması. Böylece santral güneşin olmadığı gece saatlerinde bile elektrik sağlıyor.
Ancak elde edilen bu başarı hedeflere ulaşmak için yetmiyordu. Bir
de şöyle bir problem var ki, Negev’de üretilen elektriği büyük şehirlere ulaştırmak
çok zor, ciddi yatırımlar gerektiriyor, yolda elektriğin bir kısmı da
kayboluyor.
Önemli enerji hedefleriniz, ancak çok az alanınız varsa ne yaparsınız? İsrail, yenilenebilir enerji hedeflerini ve hızla artan nüfusun elektrik taleplerini karşılamasına yardımcı olmak için Reuters tarafından yayınlanan bir rapora tüm yeni konut dışı binaların çatılarında güneş panelleri olmasını şart koştu.
Ülke bol güneş ışığına sahipolmasına rağmen, çevresi geleneksel, yoğun arazi kullanan fotovoltaik enerji santrallerine güvenmek için çok küçük. Rüzgâr enerjisive hidroelektrik alternatifleri de İsrail için önemli bir seçenek değil.
İsrail Enerji Bakanlığının Sürdürülebilir Enerji Bölümü Başkanı Ron
Eifer Reuter Haber Sitesine verdiği demeçte şunları dile getirmiş:
-İsrail yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak güneşe çok önemli ölçüde bağımlıdır. Ancak güneş enerjisi çiftliklerinin çok büyük araziye gereksinimi var. Bizim ise bu kadar arazimiz yok. Bu bizi dramatik adımlar atmaya mecbur bıraktı.
Ron Eifer’in dramatik adımlardan kastı konut olmayan binaların
tümünün çatılarını güneş enerjisi panelleriyle kaplamaktı. Knesset (İsrail
meclisi) bu yönde bir kanunu kabul etti. Böylece eski binalar panellerle
kaplanırken yeni binaların yaklaşık %60’ı hem çatı kaplama ve hem de güç üretme
amaçlı olarak yapılıyor.
Bakın sistem nasıl çalışıyor? Bankalar kredi veriyor, zaten güneş
enerjisi panelleri üretmekte tecrübeli ve usta olan İsrailli şirketler
binaların çatılarını en uygun şekilde güneş enerjisi panelleriyle kaplıyor.
Elde edilen elektrik ulusal sisteme aktarılıyor. Elektrik şirketi binanın
sahibine/sahiplerine aktarılan elektrik kadar ücret ödüyor. Yani o kadar
miktardaki elektriği satın alıyor.
Yapılan hesaplamalara göre yatırım 6-7 sene içerisinde kendini
amorti ediyor. Tabi bu hesaplar elektriğin bu günkü fiyatlarına göre yapılmış. 6-7
sene sonra elektrik şirketinin ödediği para tamamen kâr oluyor. Yani derenin
taşıyla derenin kuşunu vuruyorlar, nasıl, ilginç değil mi?
Şimdilerde İsrail’e gelirseniz yollarda etraftaki binaların
çatılarında güneş panellerini görmeniz çok mümkün. Olay bun dan ibaret…
Havayı kirletmek yok, fosil yakıta bağlılık yok, temiz enerji,
üstelik yenilenebilir enerji, maaliyet neredeyse yok. Süper bir olay. Bütün
bunlara rağmen İsrail’de yakın bir zaman evvel elektrik fiyatlarına zam
yapıldı. Herhalde dolar ile ilgili bu durum. İşler çok uzak olmayan bir
gelecekte tersine döneceğe benzer. Har gün daha iyiye inşallah…
Esen kalın…
Aaron Baruch (Ankaralı)
Kaynak :
İsrail, Dünyanın En Büyük Güneş ve Termal Elektrik Tesisini Tamamladı.
https://www.israelandstuff.com/israel-completes-worlds-largest-solar-thermal-electric-facility
AARON SEN YAZINCA ZEVKLE OKUYORUM ELİNE SAĞLIK AMA AZ YAZIYORSUN GİBİME GELİYOR BİLİYORUM YAZMAK ZORDUR AMA GÖNÜL İSTİYOR
YanıtlaSil