Hafız Esad Kasım 1970’de
kansız bir darbe ile Suriye’de iktidarı ele geçirmişti. Ülkede yaşayan
Yahudiler her geçen gün daha artan bir baskı ile yaşamak zorunda bırakılmıştı.
Pek çokları Esad'dan evvel kaçmışlardı. Ama hala geride kalan genelde yaşlı Yahudiler
vardı ve artık kaçamıyorlardı. Varlıklarını ülkeden çıkaramadıkları gibi bir
ailenin bütün fertlerinin bir arada yurt dışına çıkmasına da izin verilmiyordu.
Aileler özellikle Suriye’de artık evlenmek için Yahudi eş bulamayan az sayıda
kalan gençleri kaçırma ve hiç olmazsa onları kurtarma telaşındaydılar.
Ramsad (Mossad başkanı) Zamir, bir toplantı
odasında dört sağlam delikanlıya bilgi veriyordu. Bu delikanlılar Filotilla 13
deniz komandolarıydı. Hepsi Kuzey Afrika doğumluydu. Hepsi mükemmel
Fransızca ve Arapça konuşuyorlardı. Dördü de komando eğitimlerinin yanı
sıra Mossad tarafından eğitilmişlerdi. Dördü de yakın arkadaştılar ve
kendilerine "Cosa Nostra" komandoları diyorlardı. Ramsad,
Suriye'den bir mesaj aldıklarını söyledi ve devam etti:
-Suriye'de kalan Yahudi
kızlar koca bulamıyorlar. Tek ümitleri İsrail'e gelebilmek. Getirin onları...
-Bu bizim işimiz mi diye
sordu Mossad ajanı Davit Molad.
Ramsad:
-Düşman ülkelerdeki
Yahudileri kurtarmak Mossad'ın görevidir dedi.
Son zamanlarda Suriye’den
kendi imkânları ile kaçmaya çalışan bir grup genç kız ve bir kaç delikanlı
insan kaçakçıları yardımıyla kaçmayı denemişlerdi. Kimi vuruldu. Kimi
yakalandı. İşkence gördüler. Yine de Beyrut'a varabilenler oldu.
1970 Kasımında on iki genç
kız kaçmayı başarmıştı. Beyrut üzerinden
geliyorlardı. Mossad kızların haberini almıştı. Kızlar sahile ulaştıklarında bir
torpido bot onları aldı. Geminin kaptanı deniz kurdu denizaltıcı Albay Avraham (Zabu)
Ben-Zaav idi. Kızlar ıslanmışlar ve çok üşümüşlerdi. Ayrıca çok korkmuşlardı.
Zangır zangır titriyorlardı. Üzerlerine battaniye attılar. Sabah saat
04.00 de Hayfa'ya geldiler. Deniz üssünde başbakan Golda, IDF genelkurmay
başkanı Hayim Bar-Lev ve yardımcısı David (Dado) El’azar onları
bekliyorlardı. İsrail Başbakanı Golda Meir kızları yaşlı gözlerle teker teker
kucakladı. Küçük bir parti yaptılar. Sonra Golda Mossad başkanını aradı
ve şu emri verdi:
-Suriye’de sıkışan bu kızları
al ve buraya, İsrail'e getir.
Ramsad sessizlikten sonra
odadakilerin yüzüne bakıp kesin emri verdi.
-O kızları getireceğiz.
Görevimiz bu. Böylece battaniye "Smicha" operasyonu
başladı.
1971 Kasım ayı. Fırtınalı bir
gece. İsrail donanmasına ait bir torpido bot, ışıkları tamamen sönük olarak Hayfa'daki
donanma üssünden ayrılarak kuzeye yönelir. Suriye karasularına
girer. Lazkiye Limanını geçer. Türkiye sınırına yakın boş bir koya demir
atar. Deniz komandoları denize lastik botlar indirirler. Kamaranın birinden
dört adam çıkar, başlarını yalnız gözleri açıkta kalacak şekilde keyfiye
ile kapatmışlardır. Botlara atlarlar. Kıyıya doğru ilerlerler. Yeterince
yaklaşınca buz gibi suya dalarlar. Yüzerek kıyıya çıkarlar. Dört Mossad ajanı
"Cosa Nostra" artık Suriye topraklarındadırlar.
Yakalanırlarsa kesin olarak idam edileceklerini biliyorlardı.
O gece Suriye topraklarına
ayak basar basmaz kod adı Mamur olan liderleri Yonatan onları karşıladı. Kuru
elbiseler getirmişti. Her birinin su geçirmez çantasında sahte pasaportları
ve dolu tabancaları vardı. Hızlıca hazırlandılar ve gizlenmiş durumda
bulunan bir arabaya binerek şehrin trafiğine karıştılar. Hepsi ayrı
bir otele yerleşti.
Ertesi gün Mamur'a bir mesaj
ulaşır. Bir grup kız geceleyin karanlık bir sokaktaki kamyonet içerisinde bekliyor
olacaklardı. Gerçekten de öyle oldu. Ajanların ikisi öne ikisi arkaya bindi.
Yoldan bir kaç genç kız daha aldılar. Kuzeye yöneldiler. Tartus'ta boş bir
kumsala vardılar. İsrail Hücumbotları açıkta bekliyordu. İşretler alındı
verildi, botlar son sürat geldi. Herkes beline kadar suya girip botlara
tırmandı. Çalkantılı bir denizde ilerlediler ve nihayet hücumbotlara
vasıl olup İsrail'e doğru yola çıktılar.
Bir sonraki operasyonda
değişik bir taktik kullanıldı. Kızlar kamyonetle Lübnan sınırına yakın bir
noktaya getirildi. O noktada kamyonetten indirildiler ve ajanların
rehberliğinde yürümeye başladılar. Bu arada kamyonette yalnız sürücü
vardı. Sınırı sorunsuzca geçip Lübnan tarafında buluşma noktasına geldi ve
beklemeye başladı. Grup ellerinde ağır valizlerle saatlerce yürüdükten sonra
buluşma noktasına gelebildi. Ajan Claudie daha evvel Lübnan'a gelmiş ve
bir yat kiralamıştı. Kamyonet, grubu, kiralık yatın beklemekte olduğu sahilin
yakınına kadar getirdi. Kızlar ve ajanlar karanlıkta küçük botlara binip
yata çıktılar. Yat biraz sonra açılıp açıkta bekleyen donanma teknesine rampaladı.
Kızlar, askeri tekneye geçerek İsrail'e doğru yola çıktılar.
Cosa Nostra Eylül 1970 ile
Nisan 1973 arasında 120 genç kızı ve delikanlıyı İsrail'e getirmeye muvaffak
oldu. Yirmi operasyon yapıldı ve hiç bir başarısızlık olmadı. Bu
operasyonlar yirmi yıldan daha uzun bir süre gizli tutuldu. Daha
sonra Cosa Nostra da sona erdi. Ajanlar tüccar, turizimci filan oldular.
Bir gün Emanuel Allon
(Claudie) bir düğüne çağırılır. Onu gelinle tanıştırdılar. Claudie kızı tanır.
-Nerelisin diye sorar. Kız
bayılacak gibi olur. Eski ajanın kollarına atılır.
-Sendin, beni
kurtaran sendin, seni sesinden tanıdım diye bağırmaya başlar...
Allon, düğünden sonra, hafif
çakır keyif, evine doğru giderken çok önemli bir iş yapmış olduklarını anlar. "Risk
büyüktü ama değdi doğrusu" diye düşünür.
Acaba dünyada hangi ülke
vatandaşlarına İsrail kadar sahip çıkar?
Aaron Baruch (Ankaralı)
Kaynak :
Michael Bar-Zohar/Nissim Mishal - MOSSAD
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.