25 Ekim 2019 Cuma

İNSANLIK NAMINA MÜCADELE












Annesinin kucağındaki Muhammed uyuyordu. Her bebek gibi son derece masum bir görüntüsü vardı ama ne yazık ki ölümcül bir hastalığın pençesindeydi. Hasta olduğu fark edildikten sonra Muhammed, annesi ve babası ile hastane hastane dolaşmaya başladı. Bir sürü test yapıldı. Sıkıntılı bir süreç sonunda nihayet teşhis kondu. Lösemi...

Malum, bu hastalığın tedavisi, ilerlemiş evrelerde çok zor. Uygun bir donörden kemik iliği nakli lazım. Yaradan hiçbir kimseyi bu durumda bırakmasın. Evladının çaresiz bir hastalığa yakalandığını öğrenen bir anne baba neler hisseder? Nasıl anlatılır, nasıl tarif edilir? Evlerden uzak Yarabbi…

Teşhisi duyan anne ve baba boş gözlerle doktora bakmaya başladılar ve korka korka sordular:

“Ne yapacağız?”
“Uygun bir donör bulmak lazım. Muhammed’e kemik iliği nakli gerekli.
Derhal uygun bir kemik iliği aranmaya başlandı. Aile maşallah genişti. Muhammed’in beş kardeşi, bir sürü amcası dayısı teyzesi yani kan bağı olan bir sürü akrabası vardı. Maliyete katlandılar. Testler, testler, testler… Ne yazık ki hiç birisi uymuyordu. Çaresiz kalmışlardı. Doktorlar sonunda dediler ki:

“Araplar için kemik iliği bankası olan bir hastane var, oraya başvurun.”
“Öyle mi, hangi hastane bu, nerede, kim bilir ne kadar uzaktadır, Amerikada mı yoksa?”
“Hayır hiç uzakta değil, burnunuzun dibinde,  İsrael’de, Yeruşalayim’de… HADASSAH HASTANESİ…

Evet, sevgili dostlarım, İSRAEL, 1,2 milyon kendi vatandaşı ile birlikte dünyada yaşayan 400 milyon Arap için kemik iliği bankası kaydı tutan tek ülkedir ve Hadassah hastanesi de bu kayıtları tutan dünyadaki tek hastanedir.

Sonunda Hadassah Hastanesinin kayıtlarında uygun bir donöre rastlandı. Kemik iliği nakli gerçekleşti ve Muhammed’in hayatı kurtuldu. Allah uzun ömürler versin…



Muhammed ve donörü








Hadassah Tıp Merkezinde siyaset kapıya kadardır. İçeri giremez. İster inanın ister inanmayın saldırgan Filistinli ile kurban İsrael’li yan yana tedavi edilir. Bazen gerilim hastanenin steril duvarlarını aşıyor ne yazık ki… Hasta yakınları koridorlarda kapışıyorlar bazen.

Hadassa’nın Ein Kerem’deki (Yeruşalayim)  merkezi, nefret ve düşmanlıkla derin bir şekilde bölünmüş Yeruşalayim’de, ender bir arada yaşam modeli oluşturmakta. Yahudi ve Arap tıbbi personel yan yana hastaları, yaralıları iyileştirmeye çalışıyorlar. Onlar bu çatışmalara yabancı değiller. Son intifadada (Arap ayaklanması) hastanenin Yahudi personelinden 20 den fazlası ya öldü ya da yakınını kaybetti.  Onlar duygularını ayırmayı öğrendiler. Karşı tarafın da hastalarını tedavi etmeye alıştılar.

Dr. Daniel Weiss ameliyat ettiği kişinin kurban veya saldırgan olduğunun önemli olmadığını belirtiyor. “Dışarıdan bakıldığında gerçek dışı gibi gözüküyor ama hastaların hepsini tedavi ediyoruz.”

Benzer duyguları İsraelli Arap Dr. Ahmed Eid’de paylaşıyor. 13 yaşında bıçaklanan Yahudi bir çocuğu hastaneye getirdiler. Çok kan kaybetmişti ve nabzı çok düşüktü. Dr. Ahmed onun hayatını kurtardı. “Bu bizim için rutin bir durum oldu. Elbette ülkede olanlar bizi de etkiliyor ama doktorluğumuzu etkilemiyor. Hastane çok özel bir yer.”

Hastane koridorlarında geleneksel kıyafetleri ve başörtüleri ile Müslüman Araplar, başlarında kipalarıyla Ultra-Ortodoks Yahudiler yan yana. Ama bu herkes için uygun olmayabiliyor. Farklı düşünenler de var.

İsrael bugün hala Suriyeli yaralılara yardım etmeye devam ediyor. Yardım başladığından beri 2.500 Suriyeli İsrael hastanelerinde tedavi edildi. Geçtiğimiz Ağustos ayı ortasında 21 Suriyeli çocuk aileleriyle birlikte AMALİAH yardım organizasyonundan gönderilen bir otobüsle Tsfat’ta bulunan ZIV sağlık merkezine götürüldü. Yaralılar İsrael – Suriye sınırında olan Quinetra bölgesinden getirildi. Bu çocuklar beş sene içinde ilk defa bir hastanede tedavi gördüler. Bu güne kadar bu çocukların tedavileri İsrael halkının ödediği vergilerden karşılandı. Ancak artık masrafları Amaliah karşılayacak.

Elbette onlarca yıldır biriken nefreti silmek çok zor. Ancak İsrael yaptığı yardımlarla elbette ki gurur duyuyor.

İsrael insanlara dil din ırk renk milliyet dost düşman ayırmadan yardım ediyor. Ne yazık ki kör olası satılmış yandaş rezil ırkçı yazılı ve görsel basın (yalnız TR değil, tüm dünyadaki) bunları görmemezlikten geliyor.

Vatandaşın olmaktan gurur duyuyorum İsrael, bir gün insanlık için yaptıkların herkes tarafından öğrenilecek.

Aaron Baruch  (Ankaralı)




Kaynakça :
Dünyada Araplar için kemik iliği bankası kaydı tutan tek ülke: İsrail
İsrailli doktorlar Suriyelileri gizlice tedavi ediyor

Suriyeli çocuklar İsrail’de tedavi ediliyor

http://www.salom.com.tr/arsiv/haber-100628-suriyeli_cocuklar_Israilde_tedavi_ediliyor.html


19 Ekim 2019 Cumartesi

NANKÖR POLİTİKACILAR…










13 Ocak 2010 günü İsrael Ordusunda görevli Kıdemli Albay Ariel Bar’ın özel telefonu çaldığında etrafını çevreleyen askerlerle birlikte çeşitli elektronik aletleri takip ediyorlardı.

-Ben Albay Ariel, buyrun…
-Doktor, Haiti’de çok şiddetli bir deprem oldu. Bir kurtarma ekibi gönderiyoruz. Havaalanında olmak için bir buçuk saatiniz var. Allah yardımcınız olsun.

Albay hiçbir şey söylemeden telefonu kapattı. Etrafındaki askerleri kısaca bilgilendirdi ve hızlı adımlarla park yerindeki arabasına doğru yürümeye başladı. Eve varınca küçük bir çanta hazırladı. 6 yaşındaki kızını öptü, tam kapıdan çıkarken kızı arkadan seslendi:

-Aba, (baba) nereye gidiyorsun?
-Dünyanın öteki ucuna…
-Neden?
-Hayat kurtarmak için...

Albay Bar’ın uçağı havalandığında bütün ekip Haiti'nin baş kenti Port-au-Prince'e gittiklerini biliyorlardı ama neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı. Acaba hava alanı hasar görmüş müydü? İnmelerine izin verecekler miydi? Yanlarında getirdikleri tam teşekküllü 26 çadıra yayılan sahra hastanesini kurmak için onlara acaba nasıl bir yer tahsis edeceklerdi?

Haiti’ye ilk varan ekip İsrael oldu. Yere ayak bastıktan tam 12 saat sonra dünyanın gördüğü en mükemmel sahra hastanesini kurmuş ve yardıma başlamışlardı.

Sonraki haftalarda İsrael’li cerrahlar yüzlerce operasyon gerçekleştirdiler, sayısız hayati organı kurtardılar, bebekleri doğurttular, yeni doğanların bakımları üstlendiler. O kadar kendilerini yaptıkları işe kaptırmışlardı ki çok yoğun çalıştıkları bir anda yeni doğan bir bebeğe kan gerekti. Aranan o kan yoktu, doktor kendi kanını alıp bebeğe verdi ve kurtardı o bebeği.

Diğer taraftan mühendisler, mimarlar, kurtarma ekibi en modern teknolojilerle yanlarında getirdikleri  eğitilmiş köpekleriyle enkazların altına giriyor hayat kurtarmaya çalışıyorlardı. Tam sekiz gün durmadan dinlenmeden insanları kurtarmaya çalıştılar. Sekizinci günün sonunda bir enkazın altında kalan hala canlı birisini tespit ettiler. Zamana karşı müthiş bir yarış başladı, sonunda yaralıyı enkazın altından canlı çıkarmaya başardılar ve çılgınlar gibi sevindiler.

Birkaç gün sonra zamanın ABD başkanı Bill Clinton gazetecilere verdiği bir beyanatta aynen şunları söyleyecekti:

-Haiti’de İsrael hastanesi olmasaydı ne yapardık bilmiyorum.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) felaket bölgelerinde kurulan çadır hastaneleri takım yeterliliğine göre 1 den 3’e kadar derecelendirmeye başlamıştı. 2013 yılında İsrael’in kuzeyinde yapılan bir sivil savunma tatbikatı için kurulan sahra hastanesi, WHO delegasyonu tarafından derecelendirme amacıyla ziyaret edildi.

İsrael Ordusu söz konusu sınavdan şimdiye kadar hiçbir ülkenin alamadığı kadar yüksek bir not aldı. Delegasyon, İsrael Ordusunun sahra hastanesini DÜNYANIN EN İYİSİ olarak onurlandırdı. Derecelendirme sonrası basına konuşan komutan Kıdemli Albay Ofer Merin şunları söyledi:

-Sahra hastanesi içinde doktorlar olan birkaç çadır demek değildir. Bu tür bir hastane dünyanın her hangi bir yerine gidebilmeli, 12 saat içinde kurulabilmeli ve tam teşekküllü bir hastanenin yapabildiği her şeyi yapabilmeli…

17 Ağustos 1999 depreminde IDF (İsrael Savunma Kuvvetleri) Türk Halkı’nın zor gününde yardıma koşmuştu. IAF (İsrael Hava Kuvvetleri) 250 kişilik ekibi ve tüm donanımı C-130 ve Boeing 747 Jumbo Jet tipi nakliye uçaklarıyla Türkiye’ye taşıdı. Kurtarma timi en ileri teknoloji kurtarma araçlarının yanı sıra kurtarma köpekleri ile geldiler. Beraberlerinde tam teşekkülü sahra hastanesi ile yetişkin ve çocuklar için hastane yatakları, karantina odası, ameliyat odaları, röntgen laboratuvarları, iki adet klinik ve tonlarca tıbbi malzeme getirmişlerdi. Bunların yanı sıra 50 ton yardım malzemesi deniz yoluyla İstanbul’a gönderildi ve ayrıca Ashdod limanından prefabrik evler ve çadırlar yola çıkmıştı.
23 Ağustos tarihli Sabah gazetesi şunları yazmıştı:

“İsraelli 30 doktor ve 100 hemşire canlar kurtarıyor, yeni canlar dünyaya getiriyor. Adapazarı’nda ilk yardıma koşan İsrael oldu. Bir yandan enkaz altındakileri kurtarmaya çalışırken bir yandan da kurtulanlara ilk müdahaleyi yapan sahra hastanesini kurdular. Bu güne kadar 200 kişiyi tedavi ettiler. İsraelli doktorlar 2 si sezaryen 3 ü normal 5 doğum gerçekleştirdiler.”



Çınarcık’ta yapılan aramalarda dokuz yaşındaki İsrael vatandaşı olan Şiran Franko depremden tam 98 saat sonra İsrael arama kurtarma ekibi tarafından sağ olarak kurtarıldı.

Ne yazık ki Türkiye’yi idare eden nankör politikacılar bütün bunları unuttular. Belki oy kazanmak için, belki Arap dünyasına lider olmak arzusuyla İsrael’in düşmanı olmayı seçtiler. Sonuçta it itliğini, puşt puştluğunu yaptı ve Arap Ligi Türkiye’yi Suriye meselesinde dışladı. O kadar destekledikleri Filistin bile Türkiye’yi arkadan vurdu.

Şahsi kanaatim odur ki,   Türk politikacılarının halka aşıladıkları düşmanlık yüzünden Türk ve İsrael halkları çooook uzun yıllar biri birilerini sevemeyecekler, çok yazık. Oysa dost olarak ne kadar çok şeyler kazanılabilirdi…

Aaron Baruch  (Ankaralı)



Kaynakça :
HASTÜRK - 17 Ağustos depremi - http://www.hasturktv.com/turkiyede_bugun/615.htm
HÜRİYET GAZETESİ – Yardım yağıyor - http://www.hurriyet.com.tr/gundem/yardim-yagiyor-39096785
ŞALOM GAZETESİ -  İsrael Ordusunun  sahra hastanesi dünyanın en iyisi - http://www.salom.com.tr/arsiv/haber-100808-Israil_ordusu_sahra_hastanesi_dunyanin_en_iyisi.html
VİKİPEDİA – 210 Haiti depremi - https://tr.wikipedia.org/wiki/2010_Haiti_depremi
KÜÇÜK ÜLKENİN BÜYÜK HAYALCİLERİ – Avi Jorisch