İkinci dalga İsrail’i beklenmedik bir
şekilde vurdu. Nisan ayında dünyanın en güveni ülkesi seçilen İsrail’de
gündelik yeni vaka sayısı 2 binleri geçti. Toplam vefat edenlerin sayısı 450 ye
dayandı.
Nasıl oldu da her şey bu kadar tersine
döndü? Nerede yanlış yapıldı?
Her şey okullarda ve yuvalarda başladı.
11 Haziranda yapılan testlerde, 422 öğretmen ve öğrencide covid-19 pozitif
çıktı. 144 okul ve yuva derhal kapatıldı. 23.996 öğrenci ve öğretmen
karantinaya alındı. Ancak geç kalınmıştı. Öğrenciler okulda kaptıkları virüsü
evlere taşıdı. Sadece 4 gün sonra 24 saatte 52 öğretmen ve öğrencide daha
covid-19 testi pozitif çıktı.
Okulların kapanması ile liseyi bitiren
gençler hiçbir kuralı göz önüne almadan mezuniyet eğleneceleri düzenlemeye
başladılar. Virüs de bayram etmeye başladı. Yeniden bulaşabileceği onlarca
hatta yüzlerce genç beden bulmuştu.
Hâlbuki Nisan ayında günlük vakalar 10
kişinin altına inmişti. İsrail, biraz da ekonomik endişelerle büyük bir hızla
açılmaya başlamıştı. Ancak bu hiç iyi olmadı. İsrail halkı disiplinden vaz
geçti. Maskeler çene altına inmeye hatta hiç takılmamaya başlandı. İkinci dalga
süreci böylece başladı. Bu arada bildirmekten büyük üzüntü duymaktayım ama
dünyanın muhtelif yerlerinde ikinci dalga başlamış bulunuyor. Dünyanın her
bölgesinde yaklaşık 40 ülke korona virüs enfeksiyonlarında bir günde rekor
artışlar kaydedild. Avustralya, Japonya, Hong Kong, Bolivya, Sudan, Etiyopya,
Bulgaristan, Belçika, Özbekistan ikinci dalgayla boğuşmaya başladı.
Yani sizin anlayacağınız ikinci dalgada
İsrail dünyaya öncülük ediyor.
İsrail yeniden kapanmayacak gibi
gözüküyor. İnşallah kapanmaya da mecbur kalmasın. Halk kendini korumayı
öğrenmeli. Disipline uymayanı virüs affetmiyor. Anlaşılan odur ki kendini
korumadığı için virüsü kapan ve hatta başkalarına bulaştıran bu sorumsuz
insanların yüzünden İsrail ekonomisi kapanarak 9 milyonu cezalandırmayacak.
Ekonomi ve virüs iki ucu pis bir değnek
sanki. Ekonomi açıldıkça virüs doğru orantılı olarak artıyor. Ekonomiyi
kapatırsan halk parasızlıktan inlemeye başlıyor. Açılmaya yeni başladığımız
günlerde (19 Nisan 2020) 395 bin kişi yeniden işine geri dönebilmişti. İsrail’de
şu günlerde 850 bin kişi işine geri dönememiş vaziyette. İşsizlik oranı
pandemiden evvel % 3,6 iken ne yazık ki şimdilerde % 21’e dayandı.
İsrail’de halk siyasi olarak hala ikiye
bölünmüş vaziyette. “Ne olursa olsun, sadece BİBİ” diyenlerle “BİBİ
olmasında ne olursa olsun” diyenler…
Geçen hafta protestolar başladı. İsrail’e
yakışmayan iğrenç protestolar. Toplasan en fazla 2 bin kişi. Kim bunlar?
Neredeyse hepsi her şeye karşı olan genç deli dolu biraz da işsiz güçsüz
takımı. “Bibi gitsin” diye
bağırıyorlar. İyi de senin bağırmanla olmuyor ki. Adam bağırıyor:
-Bibi
gitsin.
-Niye?
-İşim
yok.
-Peki,
önceden ne iş yaparsın?
-Hiçbir iş yapmam, işsizim.
Bir de anlamakta güçlük çekiyorum.
Protestocu hanımlar Bibi’yi göğüslerini açarak protesto ediyorlar. Yani kimi
protestoculara bir itirazım yokta(!) bazıları gerçekten estetik anlayışımı zorluyor.
Bayanların göğüslerini açmasıyla, protestonun ne ilişkisi var anlayamadım
doğrusu…
Devletin sembolü menoranın üstüne çıkıp memelerini gösteren bir hanım
kızımız da ayıp etti. Kendisine “neden böyle bir şey yaptın, ayıp değil mi?”
diye sorulduğunda “insan vücudunda utanılacak bir şey yok, devleti idare
edenler çaldıklarından utanmalıdırlar” diye cevap vermiş. Her kimi kastettiyse ki,
herhalde Netanyahu’yu, şu ana kadar hiçbir mahkeme onu (ya da başkasını) suçlu
bulmadı. Bu gün nimetlerinden istifade ettiği dünyanın en gelişmiş ülkelerinden
birinde yaşayan bu hanım kızımız bilmelidir ki bu imkânları, bu hürriyeti ona protesto
ettiğini zannettiği o politikacılar vermiştir. Bu protestocular daha hayatta
değilken Bibi Yom Kipur savaşında subay olarak ülkesi için savaşıyordu. Her halde
20’li yaşlarda olan protestocular daha 4-5 yaşlarında iken Netanyahu başbakandı.
Türkiye’de yayınlanan Yahudi Cemaatinin
yayın organı sayılacak bir gazete var. Şalom Gazetesi. “İsrail Halkının Netanyahu İsyanı” başlığı
altında birinci sayfanın tam ortasında haberi patlatmış. Haber yalan mı, yok
değil, yanlış mı, yok yanlış da değil, doğrudur. Ancak e be Allahlın kulu, o
mitingde toplasan toplasan en fazla 1500 kişi vardı. Şimdi bu 1500 kişi İsrail
halkı mı oluyor? Niye ülkemi kaostaymış gibi batırmaya çalışıyorsun? İsrail’e
giydirecek bir fırsat buldun ya, vur bakalım, eline ne geçecekse? Haberi
çarpıtmadan, yönlendirmeden “1500
gösterici Netanyahu’yu protesto etti” diye versene…
Ayrıca bak, bu BİBİ dediğin adam var ya, son
üç seçimin galibi, doğru mu, doğru. 3 milyon İsrail seçmeninin oyunu almış,
doğru mu doğru. Sen hangi halkın İsyanından
bahsediyorsun? İsrail halkı hiç de öyle isyanlarda falan değil. Biz her şeyi,
herkesi protesto edebiliriz. Çünkü ÖZGÜRÜZ. Bu öyle isyanlardayız falan anlamına
gelmez. Zorda olduğumuz gerçektir, belki
üzüleceksin ama biz bunu da atlatırız. Bakma
öyle her kafadan bir ses çıktığında. 3 Yahudi’nin olduğu yerde 5 fikir vardır.
Bu çeşitlilik bizim zenginliğimizdir. Her
zaman dediğim gibi bizi anlamak için bu memlekette 3-5 sene yaşaman lazım.
DAYAN İSRAEL, BUNU DA ATLATACAĞIZ…
Aaron Baruch (Ankaralı)
Kaynak : ŞALOM GAZETESİ HABERİ : http://www.salom.com.tr/haber-115290-Israilde_halkin_netanyahu_isyani.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.