10 Kasım 1975’te Türk ulusu atasının ebediyete intikalini anarken Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 3379 sayılı “Siyonizm’in; ırkçılığın ve ayrımcılığın bir türü” olduğu kararını alıyordu.
Aşağıdaki
yazı bu anlamsızlığa bir isyan çığlığıdır.
*
SİYONİZİMİN
ÇIĞLIĞI…
Yahudiler
ve İsrail dünya tarafından baş belaları olarak görülmekte…
Doğrudur,
biz Yahudiler ve İsrail baş belasıyız. Asırlardır dünyanın canını sıkıyoruz.
Huyumuz kurusun, bu bizim genlerimizde var. Tek tanrısıyla Avram Avinu,
(Hazreti İbrahim) on emiriyle Moşe, (Hz. Musa) diğer yanağına ikinci tokadı
yemeye hazır Yeşu (Hz. İsa) daha sonra, Freud, Marx, düzen düşmanı
devrimcilerdir.
Neden?
Çünkü devirlerindeki
hiçbir düzen onları tatmin etmiyordu. Her şeyi tartışmak, ileriyi görmek ve
kaderlerini değiştirmek için dünyayı değiştirmeye soyundular. Atalarımın kaderi
buydu. Bu yüzden kurulu düzen sahipleri onlardan nefret ettiler.
Sağcı
Yahudi karşıtları onları Bolşevik ihtilalinin fikir babaları olmakla suçladılar.
Doğrudur. 1917’de bu akımın içerisinde pek çok Yahudi vardı.
Solcu Yahudi
karşıtları bu sefer Yahudileri kapitalizmin kurucuları olarak suçladılar. Bu da
doğrudur. Kapitalizmin temelleri Yahudiler tarafından atılmıştır.
(Bu günkü
İsrail’e benzemiyor mu? Sağcılarla solcular…Rak Bibi – Rak lo Bibi)
Sağcısı da
solcusu da Yahudileri eleştirir. Sebebi basittir. Din, kültür, devrimci
idealler bir yandan, para diğer yandan, taşınabilen yegâne değerlerdir. Bunlar
vatanı olmayanların tek vatanlarıdır.
Ama artık
öyle değil. Şimdiki Yahudilerin artık bir vatanı var. Ve doğal olarak Yahudi
karşıtlığı küllerinden yeniden doğdu ve bunun yeni ismi ANTİSİYONİZM.
Yahudi karşıtları
eskiden bireylerle uğraşırlardı. Şimdi ise bir halkla, bir ülkeyle sanki İsrail
bir Gettoymuşçasına, sanki Kudüs bir Varşova’ymışçasına uğraşıyorlar. Yahudileri
kuşatan Naziler bu sefer Arapça konuşuyorlar. Hilalleri bazen orak şeklini
alıyorsa bu dünyadaki bütün solcuları yanlarına alabilmek içindir.
Sınıf
savaşına katılmakta kararsızlığımız yok. Başbakana “Bibi,”
Hz.Musaya “Moşe” deriz. Herkes karşısındakine göz seviyesinden
bakar. Ne kimsenin ayaklarına bakarız nede kimsenin bize tepeden bakmasına izin
veririz. Ama aynı zamanda “farklı olabilme hakkını” da
destekleriz.
Dünya solu
biz İsraillileri kendi saflarında görmek istiyorsa bizim sorunlarımızı yok
sayamaz. Bizim sorunlarımız Yahudilerin vatanlarından Romalılar tarafından
sürüldükleri 1’nci yüzyıldan beri devam ediyor. Her yerde hor görüldük, itilip
kakıldık, sürüldük, ezildik, pogromlara uğradık, zorla dinimizi değiştirdiler.
Neden
biliyor musunuz?
Dinimiz,
yani kültürümüz tehlikeliydi. Çünkü tam bir demokrasi örneğiydi. Bakın, size birkaç
örnek vereyim.
·
Yahudilik Şabat’ı getirdi. Bunu piramitleri bir an
evvel bitirmek isteyen Firavunların nasıl karşıladığını düşünün.
·
Yahudilik köleliği yasakladı. Eski çağlarda bedava iş
gücü kullanan Romalılar elbette bunu sevmedi.
·
Tora der ki; “toprak insana değil, tanrıya
aittir.” Bu kanunun Orta çağ Papalığı ve derebeylerin üzerindeki
etkilerini düşünün.
Halkın
gerçekleri bilmemesi gerekiyordu. Kutsal kitabın okunmasını yasakladılar. Sonra
iftiralar ve Getto duvarları geldi. Peşinden Yahudiler Engizisyona, pogromlara
uğradılar. Sarı yıldız takmak zorunda bırakıldılar.
Yahudiler
kaçtılar, sürüldüler ve hiçbir yere ait olamadılar. Halkların arasında yetimhane
çocukları gibiyiz. Ama artık evlat edinilmek istemiyoruz. Hayatımız efendilerimizin,
mal sahiplerimizin keyfine bağlı olmamalı. Yaşadığımız ülkenin kiracı
vatandaşları olmak istemiyoruz.
Tarihin
kapısını çalıp “giriniz” denilmesini beklemekten bıktık.
Giriyoruz işte ve bağırıyoruz. Artık kendi evimdeyiz ve dünya üzerinde kendi
toprağımız var. Bu toprak bize en büyük makam tarafından söz verildi ve bu söz
tutulacak!
Siyonizm
nedir? Siyonizm’i basit bir cümleye indirgeyebiliriz.
“Gelecek
seneye Kudüs’te…”
Bu basit
bir slogan değildir. Kutsal kitapta “TORA’DA” yazılıdır. Dünyanın
en çok satılan kitabında… Bu iki bin yıllık bir çığlıktır. Bu çığlık Kristof
Kolomb’un, Kafka’nın, Chagall’in, Marx’ın, Einstein’ın hatta Kissinger’in
babaları tarafından senede bir defa Hamursuz bayramında tekrarlandı.
Siyonizm özgürlük
savaşının adıdır. Biz Yahudiler iki bin yıl öncesinin Filistinlileriyiz ve dünyada
en eski ezilen ulusuyuz. Bu gün artık kendi topraklarımızdayız ve toprağımızı
terk etmeyeceğiz.
Düşünüyorum
o halde varım diyen Descartes hatalıydı.
Bu bana hiçbir şey ifade etmiyor. Biz Yahudiler beş bin yıldır
düşünüyoruz ve hala yokuz.
Şimdi biz
İsrailliler diyoruz ki:
“KENDİMİ
SAVUNUYORUM, ÖYLEYSE VARIM.”
*
Yukarıdaki yazımın
neredeyse tamamı Arap Kökenli Yahudi Fransız ozan Herbert Pagani (1944-1988)
tarafından 1976 yılında kaleme alınmıştır. Bugün hala aynı gerçeklerle karşı karşıyayız.
BU KADAR
DEMOKRASİ ÇOK MU?
Pandemiye yüzlerce
kurban verdik, belki binlerce vereceğiz. Ama demokrasimizden vaz
geçemeyiz. Bu pandemi döneminde İsrail’deki
belki de fazla demokrasiden şikâyet ederken Yahudilerin demokrasiye katkılarını
yeniden düşünmeliyiz. Uzun lafın kısası biz Yahudi’yiz ve bu dünyanın
öncüleriyiz…
Aaron Baruch (Ankaralı)