İnsanın yaş aldıkça bazı huylarının, alışkanlıklarının değişmesi çok normal. Okuduğum bir yazıdan esinlenerek bende 70’li yaşlarda nelerin değiştiğini, ya da değişmesini istediğimi karalamak istedim. Ortaya bu yazı çıktı. Belki ortak düşüncelerimiz vardır, okursanız keşfedebilirsiniz…
Büyük çoğunluğumuz gibi ben de eşimi, kızlarımı,
torunlarımı, annemi, babamı, ağabeyimi hatta
arkadaşlarımı çok sevdim. Başkalarını da hocalarımı da bazı akrabalarımı da
aynı muhabbetle çok sevdim. Belki bazıları bu sevgiye layık değildi ama ben
kendimi tutamadım ve her şeye rağmen hepsini çok sevdim. Ancak şimdi kendimi de
sevmeyi öğrendim. Başarılarımla kendimle gurur duymayı hatta
başarısızlıklarımla dalga geçmeyi öğrendim. Ben, beni düşünmeyi, beni olumlu ya
da olumsuz eleştirmeyi çok normal buluyorum artık.
Ben Atlas değilim, asla olmadım. Hani Yunan
mitolojisinde dünyayı başının üzerinde taşıyan Atlas var ya, ben o değilim. Herkes
gibi sıradan bir insanım. Sıradan insanların yapabildiklerini yapabilen, bazen
yorulan, bazen, ağlayan, bazen üzülen hatta bazen elindeki işi beceremeyen
sıradan bir insanım. Artık bunu kabul etmenin vakti geldi.
Küçük paraların hesabını yapmayı bıraktım.
Bazen bir şeyi satın alırken değerinden üç beş kuruş fazla istiyorlar diye almaktan
vaz geçmiyorum. Bazen almak istediğim bir şey başka yerde daha ucuza satılıyor
diye oraya gitmek için zamanımı harcamıyorum. Alıveriyorum bitiyor, o ucuz
satılan yere gitmek için zamanımı harcamıyorum, gitmek için harcayacağım zaman
paradan daha değerli, kendime harcıyorum o vakti… Zamanım artık eskisinden daha
kıymetli çünkü. Yaşadığım kadar daha yaşamayacağım. Bundan sonra her anım çok değerli…
Yaşıtlarımla muhabbet ederken aynı şeyi
bana defalarca anlatan insanları uyarmaktan vaz geçtim. Ben defalarca işittiğim
o hikâyeyi onuncu defada olsa bir daha işitmeye yetecek kadar sabrım var artık.
Bunu, o hikayelerden bazılarını anlatan arkadaşlarımı kaybedince öğrendim. Keşke
şimdi yanımda olsalar da bana o defalarca anlattıklarını bir daha anlatsalar… O
insanlar, geçmişlerindeki hatıraları size anlatırken hayatlarının o dönemlerini
bir kere daha sizin sayenizde yaşıyorlar, onlara bunu yaşatabildiğiniz için
kendinizle gurur duyun.
İnsanların bana göre yanlış olan
davranışlarını düzeltmekten vaz geçtim. Onları düzeltmek bana göre değil. Düzelteceğim
derken bazen kırıcı olabiliyorum. En iyisinin bu huyumdan vaz geçmek olduğunu
öğrendim. Barış ve huzur içinde yaşamak daha önemli. İnsanları mükemmel hale
getirmek benim işim değil.
Bir şeyleri değiştirmek için karşımdakini
değil kendimi değiştirmem gerektiğini öğrendim. Kimseyi değiştiremem, değişmesi
gereken birisi varsa o benim.
Yapılacak bir şey varsa bunu karşımdakinden
beklemem. Çünkü yapılmadığı müddetçe de üzülüyorum ve mutsuz oluyorum, buna
gerek yok. Kendim yaparım, hem de hemen şimdi yaparım biter gider. Çok ünlü bir deyiş vardır, “ben değilsem kim, şimdi değilse ne zaman” hiç aklımdan çıkmaz...
İnsanlara iltifat etmek bana çok iyi
geliyor. Bana da iltifat edildiğinde asla reddetmemeyi öğrendim. İltifat etmek
yalnız karşımdakini değil beni de çok mutlu ediyor. Anladım ki iltifat,
kantarın topuzunu kaçmadığı sürece insanın ruhuna çok iyi gelen bir şey…
Yaptığım hataları saklamamayı öğrendim.
Kişiliğim ve gururum ve kendime olan saygım beyaz da olsa bir yalandan daha önemli.
Marketten bir şey almayı unuttuğumda “alamadım, çünkü kalmamıştı”
diye yalan söylemektense “unuttum” demek bana daha kolay geliyor
artık. Bazen benden beklenildiği gibi bozuk bir şeyi tamir edemediğim zaman “yapamadım,
beceremedim” diyorum, “gerekli alet yok” ya da “ihtiyacım
olan malzemeyi bulamadım” demiyorum. Bu şekilde davranmanın bana çok
daha iyi geldiğini keşfettim. Doğruluğun sesi her zaman daha gür çıkar, bunu
öğrendim…
Beni takdir etmeyen insanlardan uzak
duruyorum. Benim değerim az ya da çok olabilir, her ne kadarsa onlar benim kıymetimi
bilmiyorlar. Ama ben biliyorum. Pek çok insan tanıdım ki kendi değersizlikleri
meydana çıkmaması için benim değerimi görmemezlikten geldiler. Onları hayatımdan
uzaklaştırdım. Bana iyi gelmeyenler benden uzak, Allah’a yakın olsunlar. Öyle insanlar
tanıdım ki sadece bana ihtiyaçları olduğunda akıllarına geldim, ben onları
aramazsam onlar beni hiç aramazlar. Artık bu insanlarla ilişkimi sıcak tutmak
adına uğraşmamayı, arama mesafe koymayı öğrendim. Vaz geçtim onlardan…
Birisiyle aramı soğutacağıma egomu
düşürmeyi tercih etmeyi öğrendim. İnatlaşmaktansa haklısın demek daha kolay.
Sonuçta mutluluğumdan ben sorumluyum.
Mutlu olmak benim elimde ve bunu kendime borçluyum. Mutluluk bir seçimdir, ne
mutlu bunun farkına varabilenlere. İstediğiniz zaman mutlu olabilirsiniz yeter ki
bunu seçmeyi bilin.
Bütün bunları ve hatta çok daha fazlasını
hayatınıza katmak için benim gibi 70 yaşını beklemenize gerek yok. Sizi mutlu
edecek davranışlara hangi yaşta olursanız olun sahip olabilirsiniz.
Dikkatli olun, esen kalın…
Aaron Baruch (Ankaralı)