8 Haziran 2019 Cumartesi

KOSHER NOSTRA
















Salonu yaklaşık 500 kişi doldurmuştu. Sahnede Nazi bayrakları, gamalı haçlar, kahverengi gömlekli, omuzlarından bellerine çapraz bağlanan kemerler takmış olan bir sürü genç vardı, Hitlervari bıyıklı bir adam kürsüde bağıra bağıra konuşuyordu. Kapılarda da benzeri kıyafetli etrafa tehditkâr bakışlar atan nöbetçiler vardı.

Birden girişte bir hareketlenme oldu. Ellerinde demir çubuklar, beysbol sopaları olan bir kalabalık salona girdi. Toplam 14 kişiydiler. Bazılarının ellerinde muşta vardı. Kendilerine müdahale etmek isteyen ilk kahverengi gömlekliyi yumruklayıp yere serdiler ve sopalarla dövmeye başladılar. Kanlar fışkırmaya başlamıştı. Kürsüye yöneldiklerinde konuşmacı dehşete kapılıp sustu. Şaşırmıştı. Neler oluyordu? Kürsüye gelen saldırganlar hiçbir şey söylemeden adamı yakaladıkları gibi yere indirdiler. Diğer kahverengi gömleklileri de ellerindeki beysbol sopaları ve demir çubuklarla acımasızca dövmeye başladılar. Seyirciler çığlık çığlığa bağırarak kaçışmaya başlamışlardı. Direnmeye çalışan konuşmacıyı iki iri yarı genç yakaladıkları gibi sahnenin yan tarafında bulunan camdan aşağı attılar. Her şey 5-10 dakikanın içinde bitmişti. Salon boşalmış kahverengi gömleklilerin hepsi kanlar içerisinde yere serilmişti. Kimin kafası, kiminin kolları ya da ayakları kırılmıştı. Saldırganların başında emirler veren adamın ismi Meyer Lansky’ydi, Yahudiydi ve sadece 1 metre 52 santim boyu vardı.

1930’larda ABD’nde organize suç tarihinde yer alan önemli gangsterlerden “godfather –vaftiz babası – BABA”  bazıları İrlanda, İtalya ve Polonya kökenli Yahudi asıllı fakir göçmenlerin arasından çıkmıştır. “KOSHER-NOSTRA” olarak anılan bu çete reislerinden en önemlilerinden birisi Mayer Lansky'di. “Mod Muhasebecisi” olarak tanınırdı. Polonya’da 1902 yılında doğmuştu ve asıl adı Meier Suchowlanski’ydi. Daha sekiz yaşında iken kazandığı 5 cent’i kumarda kaybedince kumar oynamakla değil, oynatmakla para kazanılacağını öğrendi ve bir daha kendisi asla kumar oynamadı, hep oynattı.

Esasında her şey, daha sonra Amerikan senato üyesi olacak olan New York eyalet hâkimi Nathan David Perlman’ın (isminden de anlaşılacağı gibi o da Yahudi’ydi) şahsen Meyer Lansky ile iletişime geçmesiyle başlamıştı. Alman-Amerikan Bund topluluğu ülkede Nazi yanlısı toplantılar düzenleyerek “Yahudi piçlerin” ülkeyi terk etmeleri yolunda tehditlerde bulunuyorlar, Yahudileri aşırı bir biçimde tedirgin ediyorlardı.  Bu toplantıları durdurmanın yasal bir dayanağı yoktu, hiçbir şey yapılamıyordu. Hâkim Perlman, Meyer Lansky’den bu toplantıları durdurmasını, Amerikan-Alman Bund topluluğunu dağıtmasını istedi:

“Sizden talebim şudur Meyer; bu Nazi hergeleleri durdur, yerel polis teşkilatından sana hiçbir müdahale gelmeyecek, ayrıca hizmetlerinin karşılığını alacaksın, Yahudi cemaati sana seve seve ödeme yapacak, tek şartım var. Kimse ölmeyecek.”

Meyer Lanski, Davit  Perlman’ın bütün şartlarını tartışmasız kabul etti. Biri hariç. Bu iş için para almayacaktı.

Daha sonra kendisiyle röportaj yapan bir TV muhabirine şöyle diyecekti:
“Ben bir Yahudi’yim ve Avrupa’da ıstırap çeken Yahudilerin sıkıntılarını içimde hissediyordum. Onlar benim kardeşlerimdi.”
Aynı röportajda Meyer Lansky şunları da söyleyecekti:
Onları kovalayıp dövdük. Yahudilerin arkalarına yaslanıp hakaretleri kabul etmeyeceklerini göstermek istedik.”

Meyer Lansky ve Çetesi aylarca Amerikan-Alman Bund gurubunun yaptığı Nazi toplantılarını bastı. Amerikalı tarihçi Rozkaway’in yazdığı gibi “Nazilerin kolları, bacakları, kaburgaları ve kafaları kırıldı, ama kimse ölmedi.”

MEYER LANSKY (Öndeki kısa boylu)

Savaştan sonra Küba’da ve Las Vegas’ta kumar organizasyonlarında yer alan Meyer, hakkında vergi kaçakçılığı yüzünden soruşturma açılınca bütün parasını İsviçre’ye aktardı ve “dönüş yasasından” istifade edip İsrael’e aliya (göç) yaptı. Hertzliya Pituah’da sakin bir hayat geçirmeye başladı. Ancak İsrael hükümeti hakkındaki suçlamalar yüzünden onu Amerika’ya iade etti. Amerika’ya gelir gelmez tutuklandı. Üç ay tutuklu kalan Meyer Lansky’nin hiçbir suçu ispat edilemedi hiçbir suçtan hüküm giymedi. Üç ay sonra serbest kalan Meyer 80 yaşında akciğer kanseri dolayısıyla hayata veda etti.

Meyer öldüğünde Amerika’da sadece 57.000 dolarlık bir miras bıraktı. Oysa İsviçre’de miras bıraktığı para bugünün 400 milyon dolarından fazlaydı.

Bir başka Yahudi asıllı “baba”  Minneapolis bölgesinde kumar baronu David Berman’dı. “Davie the Jue” lakabıyla tanınırdı. Ukrayna-Odesa’lıydı.

Amerikan-Alman Bund topluluğunun Elks Lodge’de bir toplantısında konuşmacı “Yahudi piçlerin Amerika’yı terk etmesini, yoksa her şeyin daha da kötü olacağını” söylediği anda David Berman ve çetesi salona girdi. Kafalar kollar kırılmaya başladı. On dakika sonra salon boşalmıştı. Üstü başı dövdüğü adamların kanlarıyla kıpkırmızı olan David Berman mikrofonu eline aldı ve:

“Bu bir uyarıdır. Yahudilere karşı söz söyleyen herkes aynı muameleyi görür. Ancak bir daha sefere her şey daha kötüye gider” dedi ve belinden silahını çıkartıp bütün kurşunları arkadaki üzerinde gamalı haç bulunan bayrağa boşalttı.

Bir dahaki sefer hiç olmadı.



DAVİD BERMAN



II.dünya savaşının sürdüğü günlerde David Berman suç dosyası nedeniyle Amerikan ordusuna yaptığı gönüllü asker olma talebi reddedilmişti. O da Kanada ordusuna girdi. Bir keşif grubu olan 18.zırhlı birlikte görev yaptı ve savaştı. Her kes tarafından çok sevilen bir askerdi.

Savaştan sonra Amerika’ya dönen Berman Las Vegas’taki kumar organizasyonunda yer aldı. 1957 de kolon kanserine yakalandı ve babalar gününde ameliyat masasında hayatını kaybetti.

Bir başka Yahudi asıllı “baba” Bugsy Siegel, 1945 de Haganah elçisi Reuven Dafne ile buluştuğunda ona her türlü yardım için söz verdi.

Ben seninleyim” dedi.

Reuven Dafne her hafta Siegel’den içinde 5 ve 10 dolarlık banknotlar olan (toplamda 50.000 dolar) bavullar alır. Ayrıca Bugsy Siegel silah temin etme ve nakletme konusunda da Reuven Dafne’ye çok yardımlarda bulunur.


BUGSY SİEGEL


Meyer Lansky, David Berman, Bugsy Sİegel ve benzeri  “babalar”  elbette toplumun yüz akı insanlar değildiler. Fakat 1930’larda yükselmekte olan Amerikan Nazizm’ine karşı ülkedeki kanunların savunamadığı Yahudileri onlar korudular ve İsrael’in bağımsızlık savaşına yardım ettiler. Onlar Yahudiliklerini asla unutmadılar ve soydaşlarını korumak için ellerini, kafalarını taşın altına koydular. Keşke bu günde antisemitizmin yükselmekte olan ülkelerde böyle koruyucular olsa. Meydanda menora yakmakla Yahudiler korunamıyor…

Özellikle o yıllarda Amerikan Yahudileri ve İsrael,  hizmetlerinden dolayı Yahudi “babalara” şükran borçludurlar.


Aaron Baruch  (Ankaralı)

Kaynakça : Vikipedia - Jewish Virtual Library
ALINTILAR YAPTIĞIM SARP ORBAY'A TEŞEKKÜRLERİMLE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.