Salonu yaklaşık 500 kişi doldurmuştu.
Sahnede Nazi bayrakları, gamalı haçlar, kahverengi gömlekli, omuzlarından
bellerine çapraz bağlanan kemerler takmış olan bir sürü genç vardı, Hitlervari
bıyıklı bir adam kürsüde bağıra bağıra konuşuyordu. Kapılarda da benzeri
kıyafetli etrafa tehditkâr bakışlar atan nöbetçiler vardı.
Birden girişte bir hareketlenme oldu.
Ellerinde demir çubuklar, beysbol sopaları olan bir kalabalık salona girdi. Toplam
14 kişiydiler. Bazılarının ellerinde muşta vardı. Kendilerine müdahale etmek
isteyen ilk kahverengi gömlekliyi yumruklayıp yere serdiler ve sopalarla dövmeye
başladılar. Kanlar fışkırmaya başlamıştı. Kürsüye yöneldiklerinde konuşmacı dehşete
kapılıp sustu. Şaşırmıştı. Neler oluyordu? Kürsüye gelen saldırganlar hiçbir şey
söylemeden adamı yakaladıkları gibi yere indirdiler. Diğer kahverengi gömleklileri
de ellerindeki beysbol sopaları ve demir çubuklarla acımasızca dövmeye
başladılar. Seyirciler çığlık çığlığa bağırarak kaçışmaya başlamışlardı.
Direnmeye çalışan konuşmacıyı iki iri yarı genç yakaladıkları gibi sahnenin yan
tarafında bulunan camdan aşağı attılar. Her şey 5-10 dakikanın içinde bitmişti.
Salon boşalmış kahverengi gömleklilerin hepsi kanlar içerisinde yere
serilmişti. Kimin kafası, kiminin kolları ya da ayakları kırılmıştı.
Saldırganların başında emirler veren adamın ismi Meyer Lansky’ydi, Yahudiydi ve
sadece 1 metre 52 santim boyu vardı.
1930’larda ABD’nde organize suç tarihinde
yer alan önemli gangsterlerden “godfather –vaftiz babası – BABA” bazıları İrlanda, İtalya ve Polonya kökenli
Yahudi asıllı fakir göçmenlerin arasından çıkmıştır. “KOSHER-NOSTRA” olarak
anılan bu çete reislerinden en önemlilerinden birisi Mayer Lansky'di. “Mod
Muhasebecisi” olarak tanınırdı. Polonya’da 1902 yılında doğmuştu ve asıl
adı Meier Suchowlanski’ydi. Daha sekiz yaşında iken kazandığı 5 cent’i kumarda
kaybedince kumar oynamakla değil, oynatmakla para kazanılacağını öğrendi ve bir
daha kendisi asla kumar oynamadı, hep oynattı.
Esasında her şey, daha sonra Amerikan
senato üyesi olacak olan New York eyalet hâkimi Nathan David Perlman’ın (isminden
de anlaşılacağı gibi o da Yahudi’ydi) şahsen Meyer Lansky ile iletişime
geçmesiyle başlamıştı. Alman-Amerikan Bund topluluğu ülkede Nazi yanlısı
toplantılar düzenleyerek “Yahudi piçlerin” ülkeyi terk etmeleri yolunda
tehditlerde bulunuyorlar, Yahudileri aşırı bir biçimde tedirgin ediyorlardı. Bu toplantıları durdurmanın yasal bir dayanağı
yoktu, hiçbir şey yapılamıyordu. Hâkim Perlman, Meyer Lansky’den bu
toplantıları durdurmasını, Amerikan-Alman Bund topluluğunu dağıtmasını istedi:
“Sizden talebim şudur Meyer; bu Nazi
hergeleleri durdur, yerel polis teşkilatından sana hiçbir müdahale gelmeyecek,
ayrıca hizmetlerinin karşılığını alacaksın, Yahudi cemaati sana seve seve ödeme
yapacak, tek şartım var. Kimse ölmeyecek.”
Meyer Lanski, Davit Perlman’ın bütün şartlarını tartışmasız kabul
etti. Biri hariç. Bu iş için para almayacaktı.
Daha sonra kendisiyle röportaj yapan bir
TV muhabirine şöyle diyecekti:
“Ben
bir Yahudi’yim ve Avrupa’da ıstırap çeken Yahudilerin sıkıntılarını içimde
hissediyordum. Onlar benim kardeşlerimdi.”
Aynı röportajda Meyer Lansky şunları da
söyleyecekti:
“Onları kovalayıp dövdük. Yahudilerin
arkalarına yaslanıp hakaretleri kabul etmeyeceklerini göstermek istedik.”
Meyer Lansky ve Çetesi aylarca
Amerikan-Alman Bund gurubunun yaptığı Nazi toplantılarını bastı. Amerikalı
tarihçi Rozkaway’in yazdığı gibi “Nazilerin kolları, bacakları, kaburgaları
ve kafaları kırıldı, ama kimse ölmedi.”
MEYER LANSKY (Öndeki kısa boylu) |
Savaştan sonra Küba’da ve Las Vegas’ta
kumar organizasyonlarında yer alan Meyer, hakkında vergi kaçakçılığı yüzünden soruşturma
açılınca bütün parasını İsviçre’ye aktardı ve “dönüş yasasından” istifade
edip İsrael’e aliya (göç) yaptı. Hertzliya Pituah’da sakin bir hayat geçirmeye
başladı. Ancak İsrael hükümeti hakkındaki suçlamalar yüzünden onu Amerika’ya
iade etti. Amerika’ya gelir gelmez tutuklandı. Üç ay tutuklu kalan Meyer Lansky’nin
hiçbir suçu ispat edilemedi hiçbir suçtan hüküm giymedi. Üç ay sonra serbest
kalan Meyer 80 yaşında akciğer kanseri dolayısıyla hayata veda etti.
Meyer öldüğünde Amerika’da sadece 57.000
dolarlık bir miras bıraktı. Oysa İsviçre’de miras bıraktığı para bugünün 400
milyon dolarından fazlaydı.
Bir başka Yahudi asıllı “baba” Minneapolis bölgesinde kumar baronu
David Berman’dı. “Davie the Jue” lakabıyla tanınırdı. Ukrayna-Odesa’lıydı.
Amerikan-Alman Bund topluluğunun Elks
Lodge’de bir toplantısında konuşmacı “Yahudi piçlerin Amerika’yı terk
etmesini, yoksa her şeyin daha da kötü olacağını” söylediği anda David
Berman ve çetesi salona girdi. Kafalar kollar kırılmaya başladı. On dakika
sonra salon boşalmıştı. Üstü başı dövdüğü adamların kanlarıyla kıpkırmızı olan David
Berman mikrofonu eline aldı ve:
“Bu bir uyarıdır. Yahudilere karşı söz
söyleyen herkes aynı muameleyi görür. Ancak bir daha sefere her şey daha kötüye
gider” dedi ve belinden
silahını çıkartıp bütün kurşunları arkadaki üzerinde gamalı haç bulunan bayrağa
boşalttı.
Bir dahaki sefer hiç olmadı.
DAVİD BERMAN |
II.dünya savaşının sürdüğü günlerde David
Berman suç dosyası nedeniyle Amerikan ordusuna yaptığı gönüllü asker olma
talebi reddedilmişti. O da Kanada ordusuna girdi. Bir keşif grubu olan
18.zırhlı birlikte görev yaptı ve savaştı. Her kes tarafından çok sevilen bir
askerdi.
Savaştan sonra Amerika’ya dönen Berman
Las Vegas’taki kumar organizasyonunda yer aldı. 1957 de kolon kanserine yakalandı
ve babalar gününde ameliyat masasında hayatını kaybetti.
Bir başka Yahudi asıllı “baba” Bugsy
Siegel, 1945 de Haganah elçisi Reuven Dafne ile buluştuğunda ona her türlü
yardım için söz verdi.
“Ben seninleyim” dedi.
Reuven Dafne her hafta Siegel’den içinde
5 ve 10 dolarlık banknotlar olan (toplamda 50.000 dolar) bavullar alır. Ayrıca Bugsy
Siegel silah temin etme ve nakletme konusunda da Reuven Dafne’ye çok
yardımlarda bulunur.
BUGSY SİEGEL |
Meyer Lansky, David Berman, Bugsy Sİegel
ve benzeri “babalar” elbette toplumun yüz akı insanlar değildiler. Fakat
1930’larda yükselmekte olan Amerikan Nazizm’ine karşı ülkedeki kanunların
savunamadığı Yahudileri onlar korudular ve İsrael’in bağımsızlık savaşına yardım
ettiler. Onlar Yahudiliklerini asla unutmadılar ve soydaşlarını korumak için
ellerini, kafalarını taşın altına koydular. Keşke bu günde antisemitizmin
yükselmekte olan ülkelerde böyle koruyucular olsa. Meydanda menora yakmakla
Yahudiler korunamıyor…
Özellikle o yıllarda Amerikan Yahudileri
ve İsrael, hizmetlerinden dolayı Yahudi “babalara”
şükran borçludurlar.
Aaron Baruch (Ankaralı)
Kaynakça : Vikipedia - Jewish Virtual Library
ALINTILAR YAPTIĞIM SARP ORBAY'A TEŞEKKÜRLERİMLE
ALINTILAR YAPTIĞIM SARP ORBAY'A TEŞEKKÜRLERİMLE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.