Guatemala delegesi ayağa kalktığında seyircilerin bulunduğu yerden tiz bir
çığlık yükseldi. 2000 yıllık eski acıların çığlığıydı bu ve en az o kadar eski
bir İbranice ile söylenmişti...
"Anu HaSem hoşia na ! “Tanrım, kurtar
bizi”
Filistin’de bir Yahudi devleti kurulup kurulmaması ile ilgili oylama 26
Kasım 1947 günü öğleden sonra yapılacaktı. Yani neredeyse tam 73 yıl evvel
bugün. Ancak yapılmadı. Efsanevi Yahudiler o oylamayı engellediler. Çünkü
sonucun Yahudilerin aleyhine çıkması pek muhtemeldi.
Bu muhteşem hikâyeyi daha evvel de yazdım. Ancak doğum günü sayılabilecek bugün
tekrar yazmak istedim. O günü tekrar yaşayabilmek, hissedebilmek, penceremden Akdeniz’e
bakıp “gördünüz mü neler yaptık” diye haykırmak istedim.
Olur ya belki okumayanlar kalmıştır, belki çocuklarına gençlere okutmak
isteyenler olabilir, en iyisi ben bir daha yazayım dedim kendi kendime…
İsrail’in inanılmaz başarısının başlangıç noktası diyebileceğimiz pek çok
olay vardır. Bu da onlardan biridir işte…
1947 yılında Filistin’de İngiliz mandası sona ermek üzereydi. Bu
topraklarda bir Yahudi devleti ile Araplar arasında paylaştırılması projesi
vardı ve bu Birleşmiş Milletlerde oylanacaktı.
Filistin’in Yahudiler ve Araplar arasında paylaştırılması için en çok çaba
gösteren Amerika'ydı. Dünyanın en önemli ve en etkili Yahudi cemaatinin oy
baskısına kayıtsız kalamayan pek çok Amerikalı siyaset adamı Filistin’e Yahudi
göçünün engellenmemesi ve bir Yahudi devleti kurulması için ateşli bir kampanya
yürütmekteydi.
Öte yandan o Amerika 1946 yılında gaz odalarından kurtulan sadece 4767
Yahudi göçmeni kabul ederek iki yüzlülüğünü gösterecekti. Yani Exodüs gemisindeki göçmenler kadar ve bu
sayıyı arttırmaya hiç niyetleri yoktu.
Sonunda Yahudi sorumlular 26 Kasım 1947 Çarşamba günü oylamaya 6 saat kala çarpıcı
gerçekle karşı karşıya kaldılar. Her olumsuz oya karşılık 2 “evet” oyu
gerekliydi. Son sayım acı bir gerçeği ortaya çıkardı. Önceden kararlaştırıldığı
gibi oylama o gün öğleden sonra
yapılırsa bir Yahudi devletinin kurulması kesinlikle tehlikeye düşüyordu.
Moshe Sharett (*) arkadaşlarına “birkaç saate daha
ihtiyacımız var” dedi. “Eğer bu saatleri kazanamazsak belki de
bütün çabalarımız boşa gidecek.”
Moshe durumun pamuk ipliğine olduğunun farkındaydı.
Kesinlikle kritik o birkaç oyu kurtarmak için zamana ihtiyaç vardı.
2000 yıldan sonra birkaç saat, sadece birkaç saat daha gerekliydi.
Yahudi ajansının üyeleri bunun için çok eski bir parlamento oyununa
müracaat ettiler. Yahudi davasına yardım eden bütün delegelere koştular.
Birleşmiş Milletler yeni kurulmuştu (24 Ekim 1945) ve
yalnızca 54 üyesi bulunmaktaydı. Toplantılar, New-York'ta eski bir patinaj
salonunda yapılıyordu... İsrail için yardımcı olmak isteyen delegeler plan uyarınca
oylama başlamadan hemen evvel teker teker söz almaya başladılar.
Oylamaya bir türlü geçilemiyordu. Arap delegeler durumu fark ettiklerinde
iş işten geçmişti. Kürsü işgal edilmişti Arapların sert protestoları sonuçsuz
kaldı. Bu ani söylev maratonu karşısında başkan, mecburen
oylamayı bir sonraki oturuma, yani ertesi güne bırakmak zorunda kaldı.
Ama şu kadere bakın ki ertesi gün Amerikalıların büyük bayramlarından
Thanksgiving Day’di, yani şu bizim bildiğimiz şükran günü. Amerika 2 gün boyunca kapalıydı. Oylama 29 Kasım Cumartesi gününe kalmıştı. Kadere
bakın ki bir Yahudi devletinin kurulmasına bir Sahbbat günü karar verildi.
Moshe ve arkadaşları teker teker bütün ülkeler ve olasılıklar hesap ettiler
ve olumsuz oy kullanma eğiliminde olan dört hedef ülke belirlendi. Bu olumsuz
oylar muhakkak olumluya çevrilmesi gerekiyordu. 4 hedef ülke...
Yunanistan, Liberya, Haiti ve Filipinler...
Amerikalı Siyonistler bütün güçleriyle yardımcı oldular...Parlamento
üyesi Emmanuel başkan Truman'a bir telgraf çekip “Yunanistan
gibi direnen ülkelerin yola getirilmesini” istedi.
Yüksek mahkeme yargıçlarından ikisi, Filipinler başkanına çektikleri
telgrafta, eğer olumsuz oy kullanırlarsa, ülkesinin, milyonlarca Amerikalı dost
ve taraftarı kaybedeceğini bildirdiler.
Siyonist ajanlar Haiti delegesini Harlem'de kovalamaya
başladılar. Buldular da hatta
ikna da ettiler. (Ama nasıl olduğunu kitap yazmıyor…)
Harvey S. Fristone Jr. Liberya Cumhuriyeti başkanına eğer
tutumunu değiştirmeyip olumsuz oy kullandığı takdirde, ülkenin en büyük kauçuk firmasının,
Filipinler’i boykota başlayacağını bildirdi. Liberya delegesi “çok yüksek
ulusal çıkarlar” nedeniyle fikrini değiştirecekti.
Oylama 29 Kasım 1947 Cumartesi günü yapıldı. İlk oyu Guatemala delegesi kullandı...
Sonuç: 33 kabul, 10 ret, 10 çekimser. 1 üye, Siam oylamaya
katılmadı. Çünkü ülkede darbe olmuştu ve askeri rejimin tercihi bilinmiyordu.
“Evet" diyenler: ABD, Avustralya, Belçika, Bolivya, Brezilya,
Belarus Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Kanada, Kosta Rika, Danimarka, Dominik
Cumhuriyeti, Ekvator, Fransa, Guatemala, Haiti, İzlanda, Liberya, Lüksemburg,
Hollanda, Yeni Zelanda, Nikaragua, Norveç, Panama, Paraguay, Peru, Filipinler,
Polonya Halk Cumhuriyeti, İsveç, Çekoslovakya, Ukrayna Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti, Güney Afrika Birliği, Sovyetler Birliği, Uruguay ve Venezüella.
“Hayır” diyenler: Afganistan, Suudi Arabistan, Küba, Mısır,
Yunanistan, Hindistan, İran, Irak, Lübnan, Pakistan, Suriye, Yemen ve Türkiye.
“Çekimser” kalanlar: Arjantin, Şili, Çin, Kolombiya, Salvador,
Etiyopya, Honduras, Meksika, İngiltere, Yugoslavya.
Son oy kullanıldıktan sonra David Bengurion Kudüs'te balkondan kendisini
dinleyenlere şöyle sesleniyordu:
-Artık özgür bir ulusuz. ...Ancak Birleşmiş Milletler kararı
hala bizi tehdit eden tehlikelere karşı korumuyor...Kendimizi
aldatmayalım.
Yanında mavi-beyaz üzerinde Magen Davit olan bir bayrak sallanıyordu
ve halk hep bir ağızdan Hatikva'yı söylüyordu...
Oylamadan 33 evet, 13 hayır ve 10 çekimser oy çıkmıştı.
Daha oylama devam ederken genç Palmach aslanlarıyla dolu bir odada
İzak Sade konuşmasını şu sözlerle sonlandırıyordu:
-Eğer oylama sonucu olumlu olursa Araplar bize savaş açacaklar, yok olumsuz
olursa biz onlara savaş açacağız ve muhtemelen 5000 genç Yahudi ölecek... Odada
bulunan Yigal Alon, İsak Rabin gibi kişilerin adlarını dünya 20 sene sonra duyacaktı...
İsrail devleti kuruluşunu ilan ettikten 11 dakika sonra, Amerika Birleşik
Devletleri, bu yeni devleti ilk tanıyan ülke olacaktı.
18.12.2014 - Akşam
saatleri...
Televizyonlar alt yazı geçiyorlar... Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada,
Filistinlilerin bir devlet kurmak için Birleşmiş Milletlere yaptığı başvuruya
karşı olduklarını bildiriyorlar.
Cahilliğin bilgiye üstün tutulduğu toplumlar hakkettikleri gibi yaşarlar. Filistinliler,
terörle bir devlet kurmaya çabalamışlar ve yine başaramamışlardı. Ne yazık ki İsrail ile birlikte aynı zamanda
ülkem olan Türkiye de karanlık çağa girdi ve bilgi, cehalet tarafından
kovuluyor ve yuhalanıyor. Demokrasilerin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığı
ilkesi artık yok. "Sandıktan çıktık” diyerek ülkeyi monarşi
ile yöneten Sultan Erdoğan, "şu anda demokrasi düşmanları ile
uğraşıyoruz" diyerek siyaseti hukuktan önde tutuyor... İktidar,
cahil zümreleri idare etmek için din kavramının etkin olarak
kullanmakta... Ülkem, giderek Avrupa Birliğinden uzaklaşmakta, ve hatta
üstüne üstlük pandemi ile birlikte çok derin bir ekonomik krize girme
sürecindedir.
Yetiş doktor, ülkem ölüyor...
Tarih'i tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür eder
miydi? (Mehmet Akif Ersoy)
Esen kalın…
Aaron Baruch (Ankaralı)
Bu yazıyı hazırlamakta fikirlerinden ve yazılarından istifade ettiğim
Cengiz Çandar'a,
Murat Yetkin'e, saygılarımı sunarım...
Tarihi bilgiler ise Kudüs Ey Kudüs kitabından alınmıştır.
(*) Moshe Sharett : 15 Ekim 1894 tarihinde Rusya’da
doğdu. Mapai hükümetinde Dışişleri Bakanı (1955-56) olarak
görev yapan Moshe Sharett, David Ben-Gurion'un başbakanlık yaptığı iki dönem arasında da iki
yıldan az bir süre başbakanlık yapmıştır ve İsrail'in ikinci başbakanıdır .