27 Kasım 2020 Cuma

2000 YILDAN SONRA BİRKAÇ SAAT DAHA GEREKLİYDİ…

 





 

Guatemala delegesi ayağa kalktığında seyircilerin bulunduğu yerden tiz bir çığlık yükseldi. 2000 yıllık eski acıların çığlığıydı bu ve en az o kadar eski bir İbranice ile söylenmişti...

 

"Anu  HaSem  hoşia   na !  “Tanrım, kurtar bizi”

 

Filistin’de bir Yahudi devleti kurulup kurulmaması ile ilgili oylama 26 Kasım 1947 günü öğleden sonra yapılacaktı. Yani neredeyse tam 73 yıl evvel bugün. Ancak yapılmadı. Efsanevi Yahudiler o oylamayı engellediler. Çünkü sonucun Yahudilerin aleyhine çıkması pek muhtemeldi.

Bu muhteşem hikâyeyi daha evvel de yazdım. Ancak doğum günü sayılabilecek bugün tekrar yazmak istedim. O günü tekrar yaşayabilmek, hissedebilmek, penceremden Akdeniz’e bakıp “gördünüz mü neler yaptık” diye haykırmak istedim.  

Olur ya belki okumayanlar kalmıştır, belki çocuklarına gençlere okutmak isteyenler olabilir, en iyisi ben bir daha yazayım dedim kendi kendime…

İsrail’in inanılmaz başarısının başlangıç noktası diyebileceğimiz pek çok olay vardır. Bu da onlardan biridir işte…

 

1947 yılında Filistin’de İngiliz mandası sona ermek üzereydi. Bu topraklarda bir Yahudi devleti ile Araplar arasında paylaştırılması projesi vardı ve bu Birleşmiş Milletlerde oylanacaktı.

Filistin’in Yahudiler ve Araplar arasında paylaştırılması için en çok çaba gösteren Amerika'ydı. Dünyanın en önemli ve en etkili Yahudi cemaatinin oy baskısına kayıtsız kalamayan pek çok Amerikalı siyaset adamı Filistin’e Yahudi göçünün engellenmemesi ve bir Yahudi devleti kurulması için ateşli bir kampanya yürütmekteydi.

Öte yandan o Amerika 1946 yılında gaz odalarından kurtulan sadece 4767 Yahudi göçmeni kabul ederek iki yüzlülüğünü gösterecekti.  Yani Exodüs gemisindeki göçmenler kadar ve bu sayıyı arttırmaya hiç niyetleri yoktu.

Sonunda Yahudi sorumlular 26 Kasım 1947  Çarşamba günü oylamaya 6 saat kala çarpıcı gerçekle karşı karşıya kaldılar. Her olumsuz oya karşılık 2 “evet” oyu gerekliydi. Son sayım acı bir gerçeği ortaya çıkardı. Önceden kararlaştırıldığı gibi oylama  o gün öğleden sonra yapılırsa bir Yahudi devletinin kurulması kesinlikle tehlikeye düşüyordu.

Moshe Sharett (*)   arkadaşlarına “birkaç saate daha ihtiyacımız var” dedi. “Eğer bu saatleri kazanamazsak belki de bütün çabalarımız boşa gidecek.”

Moshe durumun pamuk ipliğine olduğunun farkındaydı.  Kesinlikle kritik   o birkaç oyu kurtarmak için zamana ihtiyaç vardı. 2000 yıldan sonra birkaç saat, sadece birkaç saat daha gerekliydi.

Yahudi ajansının üyeleri bunun için çok eski bir parlamento oyununa müracaat ettiler. Yahudi davasına yardım eden bütün delegelere koştular.

Birleşmiş Milletler yeni kurulmuştu (24 Ekim 1945) ve yalnızca 54 üyesi bulunmaktaydı. Toplantılar, New-York'ta eski bir patinaj salonunda yapılıyordu... İsrail için yardımcı olmak isteyen delegeler plan uyarınca oylama başlamadan hemen evvel teker teker söz almaya başladılar.

Oylamaya bir türlü geçilemiyordu. Arap delegeler durumu fark ettiklerinde iş işten geçmişti. Kürsü işgal edilmişti Arapların sert protestoları sonuçsuz kaldı. Bu ani söylev maratonu karşısında   başkan, mecburen oylamayı bir sonraki oturuma, yani ertesi güne bırakmak zorunda kaldı.

 Ama şu kadere bakın ki ertesi gün Amerikalıların büyük bayramlarından Thanksgiving Day’di, yani şu bizim bildiğimiz şükran günü. Amerika 2 gün boyunca kapalıydı. Oylama 29 Kasım Cumartesi gününe kalmıştı. Kadere bakın ki bir Yahudi devletinin kurulmasına bir Sahbbat günü karar verildi.

Moshe ve arkadaşları teker teker bütün ülkeler ve olasılıklar hesap ettiler ve olumsuz oy kullanma eğiliminde olan dört hedef ülke belirlendi. Bu olumsuz oylar muhakkak olumluya çevrilmesi gerekiyordu. 4 hedef ülke...

Yunanistan, Liberya, Haiti ve Filipinler...

 Amerikalı Siyonistler bütün güçleriyle yardımcı oldular...Parlamento üyesi Emmanuel  başkan Truman'a bir telgraf çekip “Yunanistan gibi direnen ülkelerin yola getirilmesini”  istedi.

Yüksek mahkeme yargıçlarından ikisi, Filipinler başkanına çektikleri telgrafta, eğer olumsuz oy kullanırlarsa, ülkesinin, milyonlarca Amerikalı dost ve taraftarı kaybedeceğini bildirdiler.

Siyonist ajanlar Haiti   delegesini Harlem'de kovalamaya başladılar.  Buldular da hatta

ikna da ettiler. (Ama nasıl olduğunu kitap yazmıyor…)

 Harvey S. Fristone Jr.   Liberya Cumhuriyeti başkanına eğer tutumunu değiştirmeyip olumsuz oy kullandığı takdirde, ülkenin en büyük kauçuk firmasının, Filipinler’i boykota başlayacağını bildirdi. Liberya delegesi “çok yüksek ulusal çıkarlar” nedeniyle fikrini değiştirecekti.

Oylama 29 Kasım 1947 Cumartesi günü yapıldı. İlk oyu Guatemala delegesi kullandı...

Sonuç: 33 kabul, 10 ret, 10 çekimser. 1 üye, Siam oylamaya katılmadı. Çünkü ülkede darbe olmuştu ve askeri rejimin tercihi bilinmiyordu.

“Evet" diyenler: ABD, Avustralya, Belçika, Bolivya, Brezilya, Belarus Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Kanada, Kosta Rika, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Ekvator, Fransa, Guatemala, Haiti, İzlanda, Liberya, Lüksemburg, Hollanda, Yeni Zelanda, Nikaragua, Norveç, Panama, Paraguay, Peru, Filipinler, Polonya Halk Cumhuriyeti, İsveç, Çekoslovakya, Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Güney Afrika Birliği, Sovyetler Birliği, Uruguay ve Venezüella.

“Hayır” diyenler: Afganistan, Suudi Arabistan, Küba, Mısır, Yunanistan, Hindistan, İran, Irak, Lübnan, Pakistan, Suriye, Yemen ve Türkiye.

Çekimser” kalanlar: Arjantin, Şili, Çin, Kolombiya, Salvador, Etiyopya, Honduras, Meksika, İngiltere, Yugoslavya.

Son oy kullanıldıktan sonra David Bengurion Kudüs'te balkondan kendisini dinleyenlere şöyle sesleniyordu:

 -Artık özgür bir ulusuz. ...Ancak Birleşmiş Milletler kararı hala bizi tehdit eden tehlikelere karşı korumuyor...Kendimizi aldatmayalım.

 Yanında mavi-beyaz üzerinde Magen Davit olan bir bayrak sallanıyordu ve halk hep bir ağızdan Hatikva'yı söylüyordu...

 Oylamadan 33 evet, 13 hayır ve 10 çekimser oy çıkmıştı.

 Daha oylama devam ederken genç Palmach aslanlarıyla dolu bir odada İzak Sade konuşmasını şu sözlerle sonlandırıyordu:

-Eğer oylama sonucu olumlu olursa Araplar bize savaş açacaklar, yok olumsuz olursa biz onlara savaş açacağız ve muhtemelen 5000 genç Yahudi ölecek... Odada bulunan Yigal Alon, İsak Rabin gibi kişilerin adlarını dünya 20 sene sonra duyacaktı... İsrail devleti kuruluşunu ilan ettikten 11 dakika sonra, Amerika Birleşik Devletleri, bu yeni devleti ilk tanıyan ülke olacaktı.

 18.12.2014 -  Akşam saatleri...

Televizyonlar alt yazı geçiyorlar... Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada, Filistinlilerin bir devlet kurmak için Birleşmiş Milletlere yaptığı başvuruya karşı olduklarını bildiriyorlar.

Cahilliğin bilgiye üstün tutulduğu toplumlar hakkettikleri gibi yaşarlar. Filistinliler, terörle bir devlet kurmaya çabalamışlar ve yine başaramamışlardı.  Ne yazık ki İsrail ile birlikte aynı zamanda ülkem olan Türkiye de karanlık çağa girdi ve bilgi, cehalet tarafından kovuluyor ve yuhalanıyor. Demokrasilerin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığı ilkesi artık yok. "Sandıktan çıktık” diyerek ülkeyi monarşi ile yöneten Sultan Erdoğan,  "şu anda demokrasi düşmanları ile uğraşıyoruz"  diyerek siyaseti hukuktan önde tutuyor... İktidar, cahil zümreleri idare etmek için din kavramının  etkin  olarak kullanmakta... Ülkem, giderek Avrupa Birliğinden uzaklaşmakta, ve hatta üstüne üstlük pandemi ile birlikte çok derin bir ekonomik  krize girme sürecindedir.

Yetiş doktor, ülkem ölüyor...

Tarih'i tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür eder miydi? (Mehmet Akif Ersoy)

Esen kalın…

Aaron Baruch (Ankaralı)

 

Bu yazıyı hazırlamakta fikirlerinden ve yazılarından istifade ettiğim Cengiz Çandar'a,

Murat Yetkin'e, saygılarımı sunarım...

Tarihi bilgiler ise Kudüs Ey Kudüs kitabından alınmıştır.

 

(*) Moshe Sharett : 15 Ekim 1894 tarihinde Rusya’da doğdu. Mapai hükümetinde Dışişleri Bakanı (1955-56) olarak görev yapan Moshe Sharett,   David Ben-Gurion'un başbakanlık yaptığı iki dönem arasında da iki yıldan az bir süre başbakanlık yapmıştır ve İsrail'in ikinci başbakanıdır . 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.