·
1’nci
gün…
Her zamanki gibi saat tam yedide Tel Aviv’deki
iş yerime geldim. Telefonumdaki aplikasyondan mağazanın ve depoların
alarmlarını kapattım. Arabamdan indim. Dükkânın kapısındaki kilitleri açtım, içeri
girdim, ışıkları yaktım, çalışma saatine çipimi okuttuktan sonra bilgisayarları
çalıştırdım ve dükkânı tekrar kilitledim. Çalışanlar saat sekizde iş başı
yaptıklarında her şeyi hazır bulacaklardı.
Arabama tekrar bindim. Eksi 1 katındaki depo ve
oto parka geldim. Arabamı park edip deponun kilitlerini açtım. Depoya bir göz
attım, yerine konulması gereken birkaç kutu vardı. İçimden “sonra yaparım”
dedim ve deponun içindeki giriş katına çıkan dahili merdivene yöneldim. Önce
bir kahve içelim hele, kolaydır, her şeyi yaparım sonra. Birinci basamağa
ayağımı koydum ve birden oppsss, öteki ayağım merdivenin basamağına takıldı, neredeyse
düşecektim. Korkuluğa zor tutundum, neyse toparladım ve basamakları çıkmak için
tekrar davrandım. Çıkamıyorum, ayaklarımda merdiveni çıkacak güç yok, hayırdır
inşallah… Merdivenin korkuluğundan tutunarak, daha doğrusu kendimi yukarı doğru
çekerek 13 basamaklı merdiveni zar zor çıkabildim. Kendimi ofis koltuğuma zor
attım. Ne oluyor be…
Yaklaşık bir sene evvel belimden ameliyat
olmuştum. Acaba rahatsızlığım yeniden mi nüksetti diye korkular içerisinde
düşünmeye başladım. Ama sonra fark ettim ki güç kaybı iki ayağımda da var. Oysa
bel problemi yaşayan herkes bilir, bel fıtığı rahatsızlığında ağrı ve güç kaybı
ya sağ tarafta olur ya da sol tarafta. Ben de güç kaybı iki tarafta da aynen
vardı. Acaba yanlış mı biliyorum?
Neyse, kahvemi yaptım, bilgisayarı açıp evrak
işlerine başladım. Her şey normal gibi gidiyor. Saat sekiz oldu, çalışanlar
teker teker geldiler, boker tov, (günaydın), maşlom ha (nasılsın), filan işe
başladık. Bir parça bulmak için merdivenlerden depoya indim, geri dönerken daha
dikkatliyim, yok çıkamıyorum, ayaklarımda ciddi güç eksikliği var. Bütün günüm
kafamdaki sorulara cevap aramakla geçti. Aklıma mantıklı hiçbir şey gelmiyor.
·
2’nci
gün…
Ayaklarımdaki güç kaybı devam ediyor. Üstüne
yeni bir şey daha fark ettim. Dizlerimin altını pek hissetmiyorum. Yani iğne
batırsan hissederim de ama yine de his eksikliği var, normal değil, neler
oluyor, korkmaya başladım. Ben o depoya günde otuz kere iner çıkarım.
Yapamıyorum. İşim aksayacak. Birlikte çalıştığım genç dostum açığımı kapatıyor.
Genelde işler aksamıyor ama bu böyle devam edemez. Neyim var benim?
·
3’ncü
gün…
Gece iyi uyuyamadım. Sırtımda iki kürek
kemiğinin arasında ağrı başladı. Beni uyutmadı. Zaten endişeliyim bir de bu
üstüne geldi. Sabah yine erken işime gittim ama çok sinirliyim ve korkuyorum.
Araba kullanmakta sorun yaşamıyorum ama yine de reflekslerim yerinde mi diye endişeliyim.
Acaba frene basarken ayaklarımdaki güç kaybı bana bir problem açar mı?
Öğlene doğru başka bir şey başladı. Ayaklarım
karıncalanıyor, ciddi ciddi uyuşuyor. Tamam buraya kadar, doktora gitmeliyim. Ama
hangi doktora, ortopedist mi, nörolog mu, hangisi, üstelikte bu pandemi
döneminde hiç hastanelere giresim yok, koronadan da korkuyorum. Kim korkmuyor
ki?
·
4’ncü
gün…
Artık hiç uyuyamıyorum. Sırtımın ağrısı
yetmiyormuş gibi belim de ağrımaya başladı. Konuştuğum insanların hepsi doktor
sanki, daha ne hissettiğimi bile anlatmadan hemen teşhisi koyuyorlar:
-Bu belinden
anacım belli…
-Ağır bir şey
kaldırdın mı? Sen adam olmazsın zaten…
-Bu kesin amud
sidra (bel kemiği) rahatsızlığı, benim babamda da var…
-Korkma, bir-iki gün işe gelme, evde istirahat
et geçer…
Kimisi de kas gevşetici ilaçlar almamı tavsiye
ediyor. Alamam ki, böbreklerim de protein kaçağı var, kas gevşetici ilaçlar
bana olmaz, böbreklerim için çok zararlı…Yetmiyor sıkıntılarım, ağrılarım,
endişelerim, bir de herkese dert anlat… Çok sinirliyim, duvarları kırmak
istiyorum…
·
5’nci
gün…
Artık hiç merdiven çıkamıyorum. Bitti, olmuyor…
Şimdi yeni bir problem daha başladı, ellerim de uyuşuyor ve karıncalanıyor. Hem
sağ hem de sol elim. Ayaklarımdaki his ve güç kaybı giderek artıyor. Akşam eve
geldiğimde saat yedide açılan mokede (nöbetçi poliklinik) gitmeyi düşünüyorum. Yarın
Cuma, her yer öğlene kadar… Öbürü gün cumartesi, Şabat… Bir sağlık kuruluşu
bulmak çok zor. İyi değilim.
Yine de hiçbir yere gitmedim, kısmen tembellik,
kısmen itimatsızlık, kısmen korku, bilemiyorum. Aptallar gibi evde oturup
rahatsızlığımın kendi kendine geçmesini bekliyorum.
·
6’ncı
gün…
Problemler artmaya devam ediyor. Ellerimdeki
uyuşukluk arttı. Parmaklarım öylesine karıncalanıyor ki, elimden çatal düşüyor,
bilgisayarın tuşlarına istediğim gibi basamıyorum, farenin sağ tuşuna bastığımda,
basabilip basamadığı anlayamıyorum, hissedemiyorum. Sırtımdaki ve belimdeki
ağrılar daha da arttı. Şimdi ayak baldırlarımda da ciddi ağrılar başladı.
Ağrılar artık yedi şiddetinde. Geceleri saat bire kadar ancak uyuyabiliyorum.
Sonra kâh koltuk, kâh televizyon, sabahı zor ediyorum.
Bir ara Ramat HaŞaron’da oturan büyük kızımın
yanına gittim. O zaman fark ettim ki yürümekte de problemler başladı. Ayaklarımdaki
güç kaybı yüzünden yalpalıyorum, dengemi kaybediyorum. Arabama binerken bile
zorlanmaya başladım.
·
7’nci
gün…
Akşamı feci bir şekilde geçirdim. 10 dakika
dahi uyuyamadım. Bütün gece sırtım, belim ve baldırlarım müthiş ağrıdılar. Ağrı
çok şiddetli, ellerim ayaklarım devamlı karıncalanıyor ve uyuşuk. Ayaklarımda
güç yok, yürümekte zorlanıyorum.
Sabah olunca eşim:
-Yürü dedi.
Gidiyoruz…
-Nereye…
-Rofe mişpahaya
(aile doktoru).
-Randevumuz yok.
-Durumun acile vardı, sen merak etme, ben
halledeceğim, yürü gidelim…
Kimseye karşı gelecek gücüm kalmadı. Çaresiz giyindim.
Çok yakında olan doktora gittik. Eşim güzellikle ama ısrarla ve vaz geçmeyen
bir tutumla randevumuz olmadığı halde beni doktorun yanına soktu. Doktor Marina
hemen sordu:
-Neyin var
Aaron, ne oldu, arada kartını ver…
-Böyle böyle Marina, çok kötüyüm ve çok
korkuyorum.
Marina’nın kulağı bende, gözü ekranda. Ben hala
anlatıyorum, yok belim yok sırtım, ayaklarım…
-Tamam tamam
Aaron anladım, sen LİTORVA (LİPİDOR-İSRAEL’DE LİTORVA) kullanıyorsun değil mi,
10 mg…
-Evet.
-Tamam suçlu o,
anlattıkların bu ilacın yan etkileridir. Bazen olabiliyor.
-Marina, sen ne
diyorsun, ben bu ilacı on beş senedir kullanıyorum.
-Tamam Aaron, biliyorum, ama endişelenme, ilacı
kes, on gün sonra bana gel... Hadi iyi günler, korkma…
Çıktık. Moralim bir anda düzelmişti. Demek ki
ciddi bir şey yoktu. İlacı kullanmayacaktım ve ortalama 10 gün sonra iyileşecektim.
Hafta başı olmasına rağmen işe gitmedim. Bütün günü neredeyse bilgisayar
başında geçirdim. Gerek LİPİDOR’u gerekse bütün bu gurup ilaçları (kolesterol
ilaçları – statinler) ile ilgili ne varsa okumaya başladım. Marina haklıydı,
evet bütün belirtiler bana uyuyordu. Kahrol LİPİDOR…
·
8’nci
gün…
Gece tam bir kâbus oldu. Ağrılar dokuz şiddetine
çıktı. Resmen kıvranıyorum. Ellerim ve ağzımın içi soğuk suya karşı hassasiyet
göstermeye başladı. Soğuk suyla, yani normal musluk suyu, ellerimi yıkayamıyorum,
soğuk su içemiyorum, bütün gece adale ağrılarından ne oturabildim ne kalkabildim
ne yürüyebildim, ağrı kesici olarak 50 damla OPTALGİNE alıyorum, bana mısın
demiyor.
Bin bir güçlükle sabah oldu. Saat 7 de eşim
kızlarımı aradı, babanız bu durumda diye, küçük damat (Saar) hemen Maccabi (sağlık
sigorta şirketi) doktorunu genel santralden aradı ve ulaştı. Anlattı, dinledi
ve doktorla olan telefonu kapattı, bana “hazırlan, ben hemen geliyorum,
ambülans yolda” dedi.
Kontrol benden çıkmıştı. Artık sadece
denilenleri uygulamaktaydım. Giyindim, eşim ufak bir çanta ayarladı ve ambülans
geldi. Saar’da yetişti, aslanım benim Allah kızlarımın, torunlarımın,
damatlarımın eksiklerini göstermesin, ambulans ekibi iki genç kız ve bir
delikanlı, tansiyon, ateş gibi ölçümlerimi yaptılar, ben tekerlekli bir iskemleye
koyarak ambulansa götürdüler. Yarım saatlik yol boyunca kızlar neredeyse ayakkabı
numarama kadar her şeyi sordular ve ellerindeki tablete not ettiler.
Tel Aviv’deki İhilov hastanesine gelmiştik.
Bu yazıyı burada kesiyorum sevgili dostlar. Çünkü
her şeyi çok detaylı anlatmak istediğim için uzadı da uzadı. Ancak bilmenizi
isterim ki neredeyse benim yaşımda herkesin kullandığı bu ilaç hakkında sizleri
bilgilendirmek istedim. Daha anlatacağım çok şeyler var, araştırmalarım
sırasında neler öğrendim neler, yarına inşallah… Araştırıp bütün öğrendiklerimi
sizlerle paylaşacağım.
Esen kalın…
Aaron Baruch (Ankaralı)
Aron,
YanıtlaSilGeçmiş olsun. Refua Şelema.
Benim eşim 15 senedir düzenli olarak Lipidor kullanıyor, bildiğim kadarıyla kolesterol ilacıdır. Bugüne kadar senin başına gelen türden bir problem yaratmadı, bu ilacın kullanması nedeniyle başka bir sıkıntısı da olmadı.
Eşim zaten pimpiriklidir, senin başına geleni bilse ilacı kullanmayı keser.
Selamlar,
Murat Ruben. Teşekkür ederim. Araştırmanı tavsiye ederim. Yorumları okursan kaç kişinin başına geldiğini öğrenirsin. Açıklamaları bekle... Yarın...
SilErolcuğum, yazını okuyunca seni de covit mi yakaladı diye düşündüm ama sonrasında biraz ferahladım. Bu ilaç dediğin zehir insanı iyi de yapar, böyle tokat da atar.İyileşip yazının devamını bekliyorum.
SilGeçmiş olsun sevgili eski dost. Maryo Boeno
ARON BEYIN BAHSETTIGI LIPITORU UN 20 GMNI 15 YILDIR KULANIYORUM . DAHA EVVELDEN TEVA IMALI KOLESTOREL ILACLARI ARAN BEYIN DEDIGI DURUMLARI ORTAYA KOYDU,LIPITOR 20MG ALMAN PFIZERI KULANDIGIM GUNDEN BERI TEK BIR SIKAYETIM OLMADI BU ARADA KOLESTEROL ILACI KULANANLAR GREYFUT YIYIP ICMEYIN O FAYDA YAERINE ZARAR GETIRIYOR PFIZERIN UYARISINDADA BELIRTIYOR,LIPITOR PFIZER SADECE LITORVADAN UZAK KALIN.
YanıtlaSilAaron bey geçmiş olsun çok üzüldüm.İnşallah bir an evvel sağlığınıza kavuşursunuz.Ben de ( 70 yaşındayım ) 20 senedir Lipitor 10 içiyorum etrafımdaki birçok arkadaşlarım da içiyor ancak hiç böyle birşey yaşandığını duymamaıştım. Tekrar geçmiş olsun.Yarınki yazınızı merakla bekliyorm. Sağlıcakla kalınız.Niso Yeruşalmi
YanıtlaSilAron bey gecmis olsun
YanıtlaSil