Ne yazık ki bu kahrolası pandemi dünyada ve ülkemde pek çok cana mal olmasının yanında birçok dengeyi de bozdu. Ekonomiden siyasete, sosyal yaşamdan psikolojimize kadar her şeyi alt üst etti.
Bir de akılları karıştırdı. İsrail’de
okuyan Türkiyeli Yahudi gençler var. Bunlar ülkenin çeşitli üniversitelerinde
eğitim görüyorlar. Esasında bu konuda pandemiden evvel de bir sıkıntı vardı. Bazıları
ole hadaş (*) olan bu gençler İsrail’in göçmenlere tanıdığı bütün haklardan yararlanıyorlar.
İsrail vatandaşları devlet üniversitelerinde okumak için para öderken (yıllık
11.000 şekel civarında) göçmen haklarından yararlanan bu gençler bedava
okuyorlar. İsrail’deki Türkiyeliler Derneği de elinden geldiğince, karınca
kararınca bu gençlere maddi yardım yapıyor, gerektiğinde de pek çok sorunlarına
da çözüm buluyor. Üç yıllık eğitimden sonra bu gençlerin bazıları, dünyada ilk
500’e ya da ilk 1000’e giren bu kıymetli okullarını bitirince kalkıp Türkiye’ye
geriye dönüyorlar.
İşte bu kanıma dokunuyor.
İsrail’in sana tanıdığı bütün olanakları
sonuna kadar kullan, yararlan, okulun bitince diplomayı kap, askerlik de
yapmadan kaç git. Olmadı arkadaşım. Kararını keşke baştan verseydin. Devletin
göçmenlere tanıdığı pek çok maddi ve sosyal hakkı cebe indirmek için mi ole
hadaş oldun? Bana bu hırsızlık gibi geliyor. Benim ödediğim
vergiyi çalıyorlar. Çocuklarımın çalışarak kazandıkları paradan ödedikleri
vergileri çalıyorlar. Torunlarımın hakkını çalıyorlar. Yetmedi, Türkiyeliler Birliğinin
bin bir güçlükle topladığı ve Türkiyeli öğrencilere verdiği destek paralarını
ceplerine indiriyorlar. Keşke kararınızı baştan verseydiniz… Dönecekseniz ne
diye ole hadaş oldunuz, sırf olanakları cebe indirmek için mi?
Bu pandemiden evvel de var olan bir
sıkıntıydı ve özellikle Turkanozlar (*) bu durumdan rahatsız oluyorlardı.
Şimdi gelelim pandeminin yarattığı
kafa karşılıklılığına. Bilindiği gibi mart ayında uçak seferleri iptal oldu.
Ülkeler bütünüyle kapandı. Kimse pandeminin bugünkü boyutlara ulaşabileceğini
öngörmedi. Birkaç ay sonra açılırız diye düşünüyorduk.
Ama öyle olmadı. Eğitim online’a
döndü. Bu arada İsrail’de okuyan Türkiyeli öğrenciler İsrail’de kapalı
kalmaktansa Türkiye’ye dönüp ailelerinin yanında bu dönemi atlatmayı
düşündüler.
Bu gençlerin kurulu bir düzeni
vardı. Neredeyse hepsinin arkadaşlarıyla ortak kullandıkları bir evleri vardı. Eşyaları
vardı. Çabucak geri döneceklerini ve eski düzene kaldıkları yerden devam
edeceklerini düşünmüşlerdi. Ama öyle olamadı. Geri dönemediler ve İsrail’de
ikinci dalga başladı ve korona aşırı yükseldi. Bulaştırmada dünyanın en
tehlikeli ülkesi oldu. Ülke yeniden kapandı. Bu arada oldukça yüksek olan
kiralar işliyor elbette. Bu gençler İsrail’de kalan arkadaşlarından,
akrabalarından yardım istediler. Evler boşaltıldı, eşyalar bu toplanma sırasında
kısmen ziyan oldu, kısmen kutulara konup ve bir yerler kaldırıldı. Şimdilik
durum bu merkezde, bu gençler ne zaman geri dönüp eğitimlerini bitirecekler
veya diplomalarını da online mı alacaklar belli değil. Geri dönerlerse yeniden
ev mi kuracaklar, yeniden eksilen eşyalarını satın mı alacaklar, kimilerinin
çok az bir eğitimi kaldı, bu kısa süre için bu paralar harcamaya değer mi, cevabı
olmayan sorular.
Ancak ortaya beklenmedik başka bir
durum çıktı. Özellikle yaz aylarında İsrail’deki sıkı çalışmanın arkasından
Bodrum, Alaçatı, Çeşme’deki dolçe vita gençlerin ayarını bozdu. İsrail ile
kıyaslandığında inanılmaz bir hayat standardı farkı var. Burada çok zorlanan
gençler oralarda arkadaşlarının yaşadıkları hayatı görünce kafaları karıştı. İsrail’e nazaran oldukça ucuz olan ve
Türkiye’de bir de artan döviz kurları yüzünden hayat neredeyse bedava noktalara
geldi. Lüks daha kolay satın alınır oldu.
Şimdi bu gençler pandemiden sonra
İsrail’e dönmekte kararsızlar. Bu gençlerin bazılarının cebinde İspanya ya da
Portekiz pasaportu bulunuyor. Kimileri bu pasaportların verdiği Avrupa olanaklarını
kullanmayı, kimi ise Amerika belki de başka yerleri düşünüyor. İsrail hedefleri
sislerin gerisine itildi.
Zaten UÖML’nden mezun olan gençlerin
İsrail tercihi çok kuvvetli oranda değil. Bu okuldan mezun olanların %65’i yurt
içinde, %35’i yurt dışında eğitim planlıyor ve bunların %82’si Avrupa’yı, %9’u
Amerika’yı tercih ediyor. Yurt dışında eğitim almayı planlayan UÖML öğrencilerinden
ancak %9’u İsrail’i tercih ediyor. Bir
başka deyişle mezun olan gençlerin sadece %3’ü İsrail’i düşünüyor. Sizin anlayacağınız
mezun olan bu gençler İsrail’i eğitim almak için ve hayata başlamak için pek
tercih etmiyorlar. Türkiye’den bakıldığında İsrail ne yazık ki, kuru fasulyenin
olmadığı, boğazda balık yenilip rakı içilmediği bir sığınak ülkesi konumunda. Yazık.
Kimseye tavsiyede bulunmak gibi bir
hata yapmayacağım. İsrail, İsrail’i sevenlerin ülkesidir. Başkalarına ait
saraylarda yaşayacağıma kendi küçük evimde yaşarım. Kumuna da sıcağına da sığınağına
da razıyım. 60 sene kirada yaşadım. Şimdi evimdeyim. Allah eksikliğini
göstermesin.
Aaron Baruch (Ankaralı)
(*) Ole hadaş:. İsrail’e göç edenler
ole hadaş denir.
(*) Turkanoz: İsrail’de yaşayan Türk
asıllılar.
KANAYAN YARA....
YanıtlaSilSevgili Aron Kardeşim, bu Türkiye'de daha da büyük bir problem. En iyi öğrenciler mezun olduklarında hemen Amerika'ya , Avrupa'ya kaçıyorlar. Bu beyin göçünü önlemek nasıl olur bilemem. Sizin yine İsrael'de bir High-Tech endüstriniz var . Onlar kapabildiklerini kapıyorlardır. Biz de o da yok...
YanıtlaSil