22 Nisan 2017 Cumartesi

YENİ BİR BAYRAK ALDIM…






Her Yahudi İsrael’i sever mi? Çoğu evet. 
Bazıları sevmez. 
Hatta bazı Yahudiler İsrael’e düşmandır. 





Radikal Yahudi mezhebi (Naturei Karta) İsrael’den nefret eder. Her fırsatta İsrael bayraklarını bile yakarlar.

Peki, Türkiye’den İsrael’e göç eden bir Yahudi hemen şıp diye İsrael’e âşık mı olur? Uzun zaman yaşadığı ülke Türkiye artık ona yabancı mıdır?

Yok, o işler öyle olmuyor. Hele benim gibi 60lı yaşlarda İsrael’e gelmek kolay olmadığı gibi öyle bir anda bu ülkeyi sevmek de çok zor.

Ben ilk defa İsrael’e 1994 yılında turist olarak geldim. Hiç sevemedim. Geri döndüğümde “İsrael benim dünyada yaşayacağım en son yerdir” diye düşünüyordum.

2011 Nisanında çok kısıtlı imkânlarla aliya  (göç etmek)  yaptım. Pek çok hesap çarşıya uymadı. 2 seneye yakın bir zaman iş bulamadım. Sonra eski bir arkadaşımın yanında pazarda çalıştım. Sabah saat 4 de kalkıyordum. Çok zordu. Haftada 900 şekel kazanabiliyordum. O da her zaman değil.

Başlarda iklime alışamadık, lisan da yok, sağlık problemlerimizi bile çözemiyoruz. Derdimizi anlatacak adam bulamıyoruz, bulsak da İbranicemiz yok, anlatamıyoruz. Karım 3 sene ağladı. Her gün. Ve ben de kahroldum. Her gün.

Nasıl dayandık diye sorarsanız çocuklarımın sayesinde. Her müşkülatta el ele verdik. Küçük kızım benden 2 sene evvel, büyük kızım benden birkaç ay sonra aliya yapmıştı. Birbirimize yardım ettik. Dayandık.

Sonra işler düzelmeye başladı. Önce karım İbraniceyi öğrendi. Bu hayatımızda önemli bir fark yarattı. Ben de eh, çat pat konuşmaya başladım. En önemlisi 3 seneden sonra artık bir işim vardı. Çalışıyordum. Eve bir ekmek getirmeye başlamıştım.

O zaman kafamızı kaldırıp nerede yaşadığımıza bakmaya başladık.

İsrael, 2014 yılının Temmuzunda Gazze’de Hamas ile savaşa tutuştu. Bu savaşın bizim üzerimizdeki etkisi büyük oldu. Meğer bu yeni ülkemizi ne kadar çok seviyormuşuz? Ülkenin dayanışması inanılmazdı. Genci ihtiyarı zengini fakiri dindarı ateisiti tek vücut olmuş İSRAEL diye bağırıyordu. Yurt dışındaki İsrael’liler  acil geri dönüyorlardı. Kimileri cepheye gidip askerlere moral olsun diye yiyecek götürüyorlardı. Hatta yemek götüren genç bir adam da ne yazık ki, vuruldu ve öldü. Ünlü şefler bir araya geliyor cepheye giderek askerlere ziyafetler hazırlıyorlardı. Hamas tepemize her gün yüzlerce roket fırlatıyordu. İsrael teknolojisinin yarattığı Kipat Barzel (Demir Kubbe) bizi koruyor bütün roketleri havada avlıyordu.

Bizler alarmlar arasında hayran hayran olanları izliyorduk. Filim gibi…

O günlerde bir İsrael bayrağı aldım ve balkonuma astım.

Evde devamlı Türk televizyonlarını izliyorduk. Yalanlarla dolanlarla çarpıtılan haberlerle, kendini savunan İsrael, katil gibi gösteriliyordu. Alelacele oluşturduğum bir mail grubuna her akşam gerçek haberleri iletiyordum.

55 gün savaş nihayet sona erdi. Ben yazmaya devam ediyordum.

Türkiye’den haber izlemek artık giderek sıkıntı yaratmaya başlamıştı. Her gün kadın cinayetleri, dolandırıcılıklar, çocuk tecavüzleri, hukuksuzluklar, almış başını gidiyordu. Aslı astarı olmayan, Yahudiler ve İsrael hakkındaki uyduruk yanlış haberlerle antisemitizm devlet eliyle pompalanıyordu. Olaylar tersine çevriliyor ve bu iftira dolu yayınlar ne yazık ki taraftar ve okuyucu buluyordu. Daha vahimi diğer basın korkusundan buna ses çıkartmıyordu. Türkiye teröristler yardım ediyor, silah ve para veriyordu. Bu haberi yapanlar hapse atılıyordu. Özgür basın diye bir şey kalmamıştı. Ekonomi de iyi gitmiyordu. Hatta Türkiye’de hiçbir şey iyi gitmiyordu. Yakınlarım “biz artık haber filan seyretmiyoruz” demeye başlamıştı. Türkiye’ye olan sevgimizde çatlaklar oluşmaya başlamıştı.

İsrael’de ise son seçimleri birkaç iskemle farkla yine Netanyahu kazanmış ve büyük bir sürpriz yapmıştı. Güçlükle de olsa koalisyonu kurmuştu. İstikrar ekonomiye yansımıştı. Enflasyon sıfıra yakın hatta eksiydi. Buna karşılık asgari ücretler artıyor, bütün dünyada dolar yükselişte iken İsrael’de şekel karşısında dolar, neredeyse sabit kalmakta hatta değer kaybetmekteydi. Start Up firmaları satış rekorları kırıyordu. Turizmde de rekorlar geliyordu. En önemlisi her gün İsrael bir başka başarıya daha imza atıyordu. Tıp alanında, sık sık yeni buluşların haberlerini okuyorduk. iSRAEL TIBBI İNSANLIK HİZMETİNDEYDİ. Teknolojide üst üste inanılmaz keşifler yapılıyordu. Uzun lafın kısası, her gün İsraillinin göğsünü kabartacak haber vardı.

Balkona bir bayrak daha astım.

Türkiye’de ise halk ikiye bölünmüştü. Batı kültürünü benimsemiş Beyaz Türkler ile doğu ve Arap kültürünü benimsemiş Erdoğancılar… Bir de büyük problem vardı. Türkiye’de rejim değiştirilmek isteniyordu. Olanları endişe ile izlemekteydik. Endişemiz Türkiye’nin geleceği ile ilgili olmaktan ziyade, oradaki yakınlarımız ve Yahudi cemaati idi. Türkiye’deki hayat,  artık eskisi gibi değildi. Referandumdan sonra artık kırıklar haline gelmiş olan Türkiye sevgimin, ne yazık ki tamamen parçalandığını görüyorum.  

Ben ve ailem İsrael’de altıncı seneyi tamamladık. Buraya gelişimin ağırlıklı sebebi ekonomiktir. Türkiye’de kalsaydım elimdekini avucumdakini de kaybedecektim. Diğer sebep de ailemdir. Kızlarımın yanında değilsem zaten yaşamıyorum demektir.

İsraelde yeni bir hayata başladık. Türkiye’dekinden daha iyi durumdayız.  Artık evde kimse ağlamıyor. İsrael’de özgüvenimizi keşfettik. Yeni kişiliklerimiz, yeni dostlarımız ve yeni bir çevremiz oldu. Gülmeyi öğrendik. İyi ki gelmişiz diyoruz. Çünkü İsrael’deki hayatımız, bu yeni ülkemize uyum sağladıkça giderek daha da iyileşiyor.

Türkiye’yi de elbette yakından izliyoruz. Buradan baktığımız zaman oradaki hayat özellikle Türk Yahudi cemaati açısından giderek daha sıkıntılı bir hal almaya başladı gibi gözüküyor.  Neden “özellikle Yahudiler açısından” diye sormayın. Çünkü yine anlatmaya başlarsam “yeter ööööö geldi bu konulardan” dersiniz.

Birkaç gün sonra İsrael kuruluşunun yıldönümünü kutlayacak.

Yeni bir bayrak aldım. Yazım bitince çıkıp onu da balkona asacağım.

Bu arada WhatsApp’ dan yeni bir VDO geldi. Yeni rakının reklamı, “ararım seni her yerde” şarkısına Türkiye’nin en güzel yerlerinden çekimlerle inanılmaz bir klip yapmışlar. Daha önce de seyretmiştim. Muhteşem. Gözümden yaşlar süzülüyor. İnsan hayatının 60 senesini unutabilir mi? Ama bugün, her şeyden evvel torunlarımın geleceği açısından İsrael’de yaşamayı tercih ederim. Tereddütsüz.

Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.

Hoşça kalın, sevgiyle kalın.

Bu yazımı benim İsrael sevgimi “samimiyetsiz”  bulanlara ithaf ediyorum. Zannetmiyorum ama belki anlarlar. Selam olsun onlara…


Aaron Baruch  (Ankaralı) 

7 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Çok yaşa Eli Safkan. Aslanım kuzen... Ben de seni seviyorum....

      Sil
    2. AAron
      ahı hayakar aale utsmah habibi ohev otha
      erroll

      Sil
    3. Gam ani ohev otha Haım hayakar. Tie bari...

      Sil
  2. Mutluluğunuz artarak daima sürsün ...

    YanıtlaSil
  3. Teşekküreler kuzen. Çok yaşa, seni seviyorum...

    YanıtlaSil
  4. Severek takip ediyoruz sizi, allah yolunuzu acik etsin...

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.