Her Yahudi İsrael’i sever mi? Çoğu evet.
Bazıları sevmez.
Hatta bazı Yahudiler İsrael’e düşmandır.
Radikal Yahudi
mezhebi (Naturei Karta) İsrael’den nefret eder. Her fırsatta İsrael
bayraklarını bile yakarlar.
Peki, Türkiye’den İsrael’e göç eden bir Yahudi
hemen şıp diye İsrael’e âşık mı olur? Uzun zaman yaşadığı ülke Türkiye artık
ona yabancı mıdır?
Yok, o işler öyle olmuyor. Hele benim
gibi 60lı yaşlarda İsrael’e gelmek kolay olmadığı gibi öyle bir anda bu
ülkeyi sevmek de çok zor.
Ben ilk defa İsrael’e 1994 yılında turist
olarak geldim. Hiç sevemedim. Geri döndüğümde “İsrael benim dünyada
yaşayacağım en son yerdir” diye düşünüyordum.
2011 Nisanında çok kısıtlı imkânlarla
aliya (göç etmek) yaptım. Pek çok hesap çarşıya uymadı. 2 seneye
yakın bir zaman iş bulamadım. Sonra eski bir arkadaşımın yanında pazarda
çalıştım. Sabah saat 4 de kalkıyordum. Çok zordu. Haftada 900 şekel kazanabiliyordum.
O da her zaman değil.
Başlarda iklime alışamadık, lisan da yok,
sağlık problemlerimizi bile çözemiyoruz. Derdimizi anlatacak adam bulamıyoruz,
bulsak da İbranicemiz yok, anlatamıyoruz. Karım 3 sene ağladı. Her gün. Ve ben
de kahroldum. Her gün.
Nasıl dayandık diye sorarsanız
çocuklarımın sayesinde. Her müşkülatta el ele verdik. Küçük kızım benden 2 sene
evvel, büyük kızım benden birkaç ay sonra aliya yapmıştı. Birbirimize yardım
ettik. Dayandık.
Sonra işler düzelmeye başladı. Önce karım
İbraniceyi öğrendi. Bu hayatımızda önemli bir fark yarattı. Ben de eh, çat pat
konuşmaya başladım. En önemlisi 3 seneden sonra artık bir işim vardı.
Çalışıyordum. Eve bir ekmek getirmeye başlamıştım.
O zaman kafamızı kaldırıp nerede
yaşadığımıza bakmaya başladık.
İsrael, 2014 yılının Temmuzunda Gazze’de
Hamas ile savaşa tutuştu. Bu savaşın bizim üzerimizdeki etkisi büyük oldu. Meğer
bu yeni ülkemizi ne kadar çok seviyormuşuz? Ülkenin dayanışması inanılmazdı.
Genci ihtiyarı zengini fakiri dindarı ateisiti tek vücut olmuş İSRAEL diye
bağırıyordu. Yurt dışındaki İsrael’liler acil geri dönüyorlardı. Kimileri cepheye gidip
askerlere moral olsun diye yiyecek götürüyorlardı. Hatta yemek götüren genç bir
adam da ne yazık ki, vuruldu ve öldü. Ünlü şefler bir araya geliyor cepheye
giderek askerlere ziyafetler hazırlıyorlardı. Hamas tepemize her gün yüzlerce
roket fırlatıyordu. İsrael teknolojisinin yarattığı Kipat Barzel (Demir Kubbe)
bizi koruyor bütün roketleri havada avlıyordu.
Bizler alarmlar arasında hayran hayran
olanları izliyorduk. Filim gibi…
O günlerde bir İsrael bayrağı aldım ve balkonuma
astım.
Evde devamlı Türk televizyonlarını
izliyorduk. Yalanlarla dolanlarla çarpıtılan haberlerle, kendini savunan İsrael,
katil gibi gösteriliyordu. Alelacele oluşturduğum bir mail grubuna her akşam
gerçek haberleri iletiyordum.
55 gün savaş nihayet sona erdi. Ben
yazmaya devam ediyordum.
Türkiye’den haber izlemek artık giderek
sıkıntı yaratmaya başlamıştı. Her gün kadın cinayetleri, dolandırıcılıklar,
çocuk tecavüzleri, hukuksuzluklar, almış başını gidiyordu. Aslı astarı olmayan,
Yahudiler ve İsrael hakkındaki uyduruk yanlış haberlerle antisemitizm devlet
eliyle pompalanıyordu. Olaylar tersine çevriliyor ve bu iftira dolu yayınlar ne
yazık ki taraftar ve okuyucu buluyordu. Daha vahimi diğer basın korkusundan
buna ses çıkartmıyordu. Türkiye
teröristler yardım ediyor, silah ve para veriyordu. Bu haberi yapanlar hapse
atılıyordu. Özgür basın diye bir şey kalmamıştı. Ekonomi de iyi gitmiyordu.
Hatta Türkiye’de hiçbir şey iyi gitmiyordu. Yakınlarım “biz artık haber
filan seyretmiyoruz” demeye başlamıştı. Türkiye’ye olan sevgimizde
çatlaklar oluşmaya başlamıştı.
İsrael’de ise son seçimleri birkaç iskemle
farkla yine Netanyahu kazanmış ve büyük bir sürpriz yapmıştı. Güçlükle de olsa
koalisyonu kurmuştu. İstikrar ekonomiye yansımıştı. Enflasyon sıfıra yakın
hatta eksiydi. Buna karşılık asgari ücretler artıyor, bütün dünyada dolar
yükselişte iken İsrael’de şekel karşısında dolar, neredeyse sabit kalmakta
hatta değer kaybetmekteydi. Start Up firmaları satış rekorları kırıyordu.
Turizmde de rekorlar geliyordu. En önemlisi her gün İsrael bir başka
başarıya daha imza atıyordu. Tıp alanında, sık sık yeni buluşların haberlerini okuyorduk. iSRAEL TIBBI İNSANLIK HİZMETİNDEYDİ. Teknolojide üst üste inanılmaz keşifler yapılıyordu. Uzun lafın kısası, her gün İsraillinin
göğsünü kabartacak haber vardı.
Balkona bir bayrak daha astım.
Türkiye’de ise halk ikiye bölünmüştü.
Batı kültürünü benimsemiş Beyaz Türkler ile doğu ve Arap kültürünü benimsemiş
Erdoğancılar… Bir de büyük problem vardı. Türkiye’de rejim değiştirilmek isteniyordu.
Olanları endişe ile izlemekteydik. Endişemiz Türkiye’nin geleceği ile ilgili
olmaktan ziyade, oradaki yakınlarımız ve Yahudi cemaati idi. Türkiye’deki hayat,
artık eskisi gibi değildi. Referandumdan
sonra artık kırıklar haline gelmiş olan Türkiye sevgimin, ne yazık ki tamamen
parçalandığını görüyorum.
Ben ve ailem İsrael’de altıncı seneyi
tamamladık. Buraya gelişimin ağırlıklı sebebi ekonomiktir. Türkiye’de kalsaydım
elimdekini avucumdakini de kaybedecektim. Diğer sebep de ailemdir. Kızlarımın
yanında değilsem zaten yaşamıyorum demektir.
İsraelde yeni bir hayata başladık. Türkiye’dekinden
daha iyi durumdayız. Artık evde kimse ağlamıyor. İsrael’de özgüvenimizi
keşfettik. Yeni kişiliklerimiz, yeni dostlarımız ve yeni bir çevremiz oldu. Gülmeyi
öğrendik. İyi ki gelmişiz diyoruz. Çünkü İsrael’deki hayatımız, bu yeni
ülkemize uyum sağladıkça giderek daha da iyileşiyor.
Türkiye’yi de elbette yakından izliyoruz.
Buradan baktığımız zaman oradaki hayat özellikle Türk Yahudi cemaati açısından
giderek daha sıkıntılı bir hal almaya başladı gibi gözüküyor. Neden “özellikle Yahudiler açısından” diye
sormayın. Çünkü yine anlatmaya başlarsam “yeter ööööö geldi bu konulardan”
dersiniz.
Birkaç gün sonra İsrael kuruluşunun yıldönümünü
kutlayacak.
Yeni bir bayrak aldım. Yazım bitince
çıkıp onu da balkona asacağım.
Bu arada WhatsApp’ dan yeni bir VDO
geldi. Yeni rakının reklamı, “ararım seni her yerde” şarkısına Türkiye’nin
en güzel yerlerinden çekimlerle inanılmaz bir klip yapmışlar. Daha önce de
seyretmiştim. Muhteşem. Gözümden yaşlar süzülüyor. İnsan hayatının 60 senesini unutabilir
mi? Ama bugün, her şeyden evvel torunlarımın geleceği açısından İsrael’de
yaşamayı tercih ederim. Tereddütsüz.
Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve
dostlarım.
Hoşça kalın, sevgiyle kalın.
Bu yazımı benim İsrael sevgimi “samimiyetsiz”
bulanlara ithaf ediyorum. Zannetmiyorum
ama belki anlarlar. Selam olsun onlara…
Aaron Baruch (Ankaralı)
seni seviyorum
YanıtlaSilÇok yaşa Eli Safkan. Aslanım kuzen... Ben de seni seviyorum....
SilAAron
Silahı hayakar aale utsmah habibi ohev otha
erroll
Gam ani ohev otha Haım hayakar. Tie bari...
SilMutluluğunuz artarak daima sürsün ...
YanıtlaSilTeşekküreler kuzen. Çok yaşa, seni seviyorum...
YanıtlaSilSeverek takip ediyoruz sizi, allah yolunuzu acik etsin...
YanıtlaSil