29 Temmuz 2017 Cumartesi

SENİ UNUTURSAM EY YERUŞALAYİM...


 

 
 
SENİ UNUTURSAM EY YERUŞALAYİM,
SAĞ KOLUM HÜNERİNİ KAYBETSİN VE KURUSUN.
DİLİM DAMAĞIMA YAPIŞSIN...

Yeruşalayim’in Yahudiler ile ilgisi yok diyen UNESCO şarlatanı; beni iyi dinle…

2000 sene dünyanın çeşitli ülkelerinde istenmeyen misafir olduğumuz bunca zaman biz Yahudiler şöyle dua ettik:
 
“Bu sene burada, seneye Yaruşalayim’de”

Pesahda  (hamursuz bayramı) böyle dua ettik.

Tam 2000 sene…

Günde 3 defa topraklarımıza dönebilmemiz için Tanrı’ya böyle yalvardık.

Tam 2000 sene…

Yeruşalayim’in biz Yahudiler'le mi ilgisi yok öyle mi?

Şunu iyice bilin ki; bu topraklarda istilacılara karşı gelerek, sadece ve sadece kendi halinde yaşamak için yanan tapınağımızın ateşine kendimizi atan biziz.

New-York yok iken, Yeruşalayim vardı.

Londra, Paris bataklık iken, Yeruşalayim vardı.

Bet Hamigdash vardı. (Yeruşalayim tapınağı) )

Binlerce sene bu kavim, sadece bir kitabın,  TORA’nın (Yahudilerin kutsal kitabı-Tevrat) gölgesinde kaldı ve yok olmadı.

Biz ne baskılar gördük, ne zulümlerden geçtik…
Zorla dinimizi mi değiştirmediler?
Engizisyonlara mı tabi tutulmadık?
Ne işkenceler gördük…

Yılmadık !

İnsan yerine bile konulmadık.
Gömülme hakkımız bile yoktu zaman zaman.
Gettolarda kapalı kaldık.
İftiralara, pogromlara maruz kaldık.

Yılmadık !

Onlarca kere evlerimizi yurtlarımızı bırakıp sürüldük.
Tecavüzlere yağmalara uğradık.
Hem de, “sizi misafir ettik” diye böbürlenen ev sahiplerimiz tarafından…

Sırf Yahudi olduğumuz için aşağılandık.
Felaketlerin en büyüğünü, soy kırımı biz yaşadık.
6 Milyon Yahudi, sırf Yahudi olduğu için yok edildi.
Bir buçuk milyonu çocuktu.

Şimdi buradayız. Yılmadık, yıkılmadık…

“Zamanında bu topraklarda bizim hâkimiyetimiz vardı”   diyen sultanlık sevdalısı fitneciler, çekin elinizi David’in şehrinden, benim şehrimden, başkentimden. Kendi dertlerinizle uğraşın. Başa çıkamadığınız İsrael’i alt etmek için Müslüman Yahudi kargaşası mı çıkartmak istiyorsunuz?

Kuran’da Kudüs kelimesi kaç kere geçer biliyor musunuz?
Sıfır, efes, zero…
Tora’da Yeruşalayim 699 kere anılır. Ve adı YERUŞALAYİM’dir…

Siz kendi Kürtleriniz’le, Alevileriniz’le, Kıbrıs’ınızla uğraşın. Burada size ekmek yok…

1948de Birleşmiş Milletler kararına rağmen Yeruşalayim’i istila eden Araplar kaç tane sinagog yıkıp yaktılar, biliyor musunuz? Size sinagog yıkıntıları üzerinde ellerinde yırttıkları Toralar ile poz veren Araplar’ın resimlerini göndereyim mi?

1948 de kuşatma altında biz Yahudiler, Yeruşalayim’de neler yaşadık bileniniz var mı? Araplar, işgalleri altındaki Yeruşalayim’de bizi, elimizde kalan son taş parçalarına, duvarımıza  yanaştırmadılar bile. Onlarca sene. Üstelik orayı çöplüğe çevirdiler. O zamanlar nerelerdeydiniz?

Şimdi Yeruşalayim’de dalgalanan İsrael bayrağının altında MS 70 yılından beri herkes özgürce ibadetini yapabiliyor. 50 yıldan beri İsrael idaresindeki Yeruşalayim’de sadece geçtiğimiz hafta Aksa’da ibadete iki gün ara verildi.

Silahtan nefret ediyoruz.
Savaştan nefret ediyoruz.
Terörden nefret ediyoruz.
Ama kendimizi savunacağız, çocuklarımızı koruyacağız.

Bir daha asla !
Bir daha asla !
Bir daha asla !

Biz hiçbir yere gitmiyoruz.
Bu sene de, gelecek sene de, daha sonraki senelerde de buradayız.

Asur, Babil, Makedonya şimdi neredeler?
Roma, Bizans, Haçlılar şimdi neredeler?
Emeviler, Eyyubiler, Memlükler şimdi neredeler?

Atalarımızın bize emanetini koruyacağız. Çocuklarımız için.
Ve diasporadaki bütün Yahudi çocukları, merak etmeyin, biz buradayız, istediğiniz zaman gelin. Siz gelene kadar nöbet bizde…

Yurdunuz, yurdumuz burada, Yeruşalayim’de, İsrael’de…

(Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.

Stanley Goldfoot, sonraki adıyla Eliezer Ben Yisrael 1969 yılında kurduğu gazetenin ilk sayısında, yukarıda alıntılar yaptığım makalesini “Yeruşalayim’den dünyaya mektup” başlığı ile yayınladı. Ne kadar enteresandır ki bugün sanki dün yazılmış gibi güncelliğini koruyor. Her ne kadar bu yazımı  2014 yılında yazmışsam da, bu gün daha iyisini yazamayacağımdan güncelleyerek bir daha ilginize  sunuyorum.)

Diaspora Yahudileri, kardeşleriniz burada, biz buradayız, korkmayın,  bekleriz, ne zaman isterseniz…

Hoşça kalın, sevgiyle kalın…

Aaron Baruch  (Ankaralı) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.