SENİ
UNUTURSAM EY YERUŞALAYİM,
SAĞ KOLUM HÜNERİNİ KAYBETSİN VE KURUSUN.
DİLİM DAMAĞIMA YAPIŞSIN...
Yeruşalayim’in
Yahudiler ile ilgisi yok diyen UNESCO şarlatanı; beni iyi dinle…
2000 sene
dünyanın çeşitli ülkelerinde istenmeyen misafir olduğumuz bunca zaman biz
Yahudiler şöyle dua ettik:
“Bu sene
burada, seneye Yaruşalayim’de”
Pesahda (hamursuz bayramı) böyle dua ettik.
Tam 2000
sene…
Günde 3
defa topraklarımıza dönebilmemiz için Tanrı’ya böyle yalvardık.
Tam 2000
sene…
Yeruşalayim’in
biz Yahudiler'le mi ilgisi yok öyle mi?
Şunu
iyice bilin ki; bu topraklarda istilacılara karşı gelerek, sadece ve sadece
kendi halinde yaşamak için yanan tapınağımızın ateşine kendimizi atan biziz.
New-York
yok iken, Yeruşalayim vardı.
Londra,
Paris bataklık iken, Yeruşalayim vardı.
Bet
Hamigdash vardı. (Yeruşalayim tapınağı) )
Binlerce
sene bu kavim, sadece bir kitabın, TORA’nın
(Yahudilerin kutsal kitabı-Tevrat) gölgesinde kaldı ve yok olmadı.
Biz ne
baskılar gördük, ne zulümlerden geçtik…
Zorla
dinimizi mi değiştirmediler?
Engizisyonlara
mı tabi tutulmadık?
Ne
işkenceler gördük…
Yılmadık
!
İnsan
yerine bile konulmadık.
Gömülme
hakkımız bile yoktu zaman zaman.
Gettolarda
kapalı kaldık.
İftiralara,
pogromlara maruz kaldık.
Yılmadık
!
Onlarca
kere evlerimizi yurtlarımızı bırakıp sürüldük.
Tecavüzlere
yağmalara uğradık.
Hem de, “sizi
misafir ettik” diye böbürlenen ev sahiplerimiz tarafından…
Sırf
Yahudi olduğumuz için aşağılandık.
Felaketlerin
en büyüğünü, soy kırımı biz yaşadık.
6 Milyon
Yahudi, sırf Yahudi olduğu için yok edildi.
Bir buçuk
milyonu çocuktu.
Şimdi
buradayız. Yılmadık, yıkılmadık…
“Zamanında
bu topraklarda bizim hâkimiyetimiz vardı” diyen sultanlık
sevdalısı fitneciler, çekin elinizi David’in şehrinden, benim şehrimden,
başkentimden. Kendi dertlerinizle uğraşın. Başa çıkamadığınız İsrael’i alt
etmek için Müslüman Yahudi kargaşası mı çıkartmak istiyorsunuz?
Kuran’da
Kudüs kelimesi kaç kere geçer biliyor musunuz?
Sıfır,
efes, zero…
Tora’da
Yeruşalayim 699 kere anılır. Ve adı YERUŞALAYİM’dir…
Siz kendi
Kürtleriniz’le, Alevileriniz’le, Kıbrıs’ınızla uğraşın. Burada size ekmek yok…
1948de
Birleşmiş Milletler kararına rağmen Yeruşalayim’i istila eden Araplar kaç tane sinagog
yıkıp yaktılar, biliyor musunuz? Size sinagog yıkıntıları üzerinde ellerinde
yırttıkları Toralar ile poz veren Araplar’ın resimlerini göndereyim mi?
1948 de
kuşatma altında biz Yahudiler, Yeruşalayim’de neler yaşadık bileniniz var mı? Araplar,
işgalleri altındaki Yeruşalayim’de bizi, elimizde kalan son taş parçalarına,
duvarımıza yanaştırmadılar bile. Onlarca
sene. Üstelik orayı çöplüğe çevirdiler. O zamanlar nerelerdeydiniz?
Şimdi Yeruşalayim’de
dalgalanan İsrael bayrağının altında MS 70 yılından beri herkes özgürce
ibadetini yapabiliyor. 50 yıldan beri İsrael idaresindeki Yeruşalayim’de sadece
geçtiğimiz hafta Aksa’da ibadete iki gün ara verildi.
Silahtan
nefret ediyoruz.
Savaştan
nefret ediyoruz.
Terörden
nefret ediyoruz.
Ama
kendimizi savunacağız, çocuklarımızı koruyacağız.
Bir daha asla
!
Bir daha
asla !
Bir daha
asla !
Biz hiçbir
yere gitmiyoruz.
Bu sene
de, gelecek sene de, daha sonraki senelerde de buradayız.
Asur,
Babil, Makedonya şimdi neredeler?
Roma,
Bizans, Haçlılar şimdi neredeler?
Emeviler,
Eyyubiler, Memlükler şimdi neredeler?
Atalarımızın
bize emanetini koruyacağız. Çocuklarımız için.
Ve diasporadaki
bütün Yahudi çocukları, merak etmeyin, biz buradayız, istediğiniz zaman gelin.
Siz gelene kadar nöbet bizde…
Yurdunuz,
yurdumuz burada, Yeruşalayim’de, İsrael’de…
(Sevgili
kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.
Stanley
Goldfoot, sonraki adıyla Eliezer Ben Yisrael 1969 yılında kurduğu gazetenin ilk
sayısında, yukarıda alıntılar yaptığım makalesini “Yeruşalayim’den dünyaya
mektup” başlığı ile yayınladı. Ne kadar enteresandır ki bugün sanki dün yazılmış
gibi güncelliğini koruyor. Her ne kadar bu yazımı 2014 yılında yazmışsam da, bu gün daha iyisini
yazamayacağımdan güncelleyerek bir daha ilginize sunuyorum.)
Diaspora
Yahudileri, kardeşleriniz burada, biz buradayız, korkmayın, bekleriz, ne zaman isterseniz…
Hoşça
kalın, sevgiyle kalın…
Aaron Baruch (Ankaralı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.