Torunumla konuşuyorduk. Bir sürü zor soru sordu.
-Büyükbaba, sen nerede doğdun? İsrael’de mi,
Türkiye’de mi?
-Ben Türkiye’de doğdum yavrum. Ankara’da. Ağabeyim
İsrael’de doğdu.
-İsrael’e geleli kaç sene oldu?
-Eh, 6 sene filan…
-Eskiden Türkiye’yi çok severdin. Hala eskisi kadar
hayran mısın?
-Evet.
-Eee, o zaman neden yazılarında Türkiye’yi
eleştiriyorsun?
-Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?
-Evet, canım büyükbabam.
-Ama dün akşam eve geç geldiğin için sana kızdım ve
söylendim değil mi?
-Eve büyükbaba.
-Şimdi bu seni sevmediğim anlamına mı geliyor?
-Anladım, sen Türkiye’yi yine çok seviyorsun, ama
beğenmediğin taraflarını da eleştiriyorsun.
-Evet yavrum.
-Peki, Türk Yahudileri artık seni sevmiyorlar mı?
-Haydaaaa, nereden çıktı şimdi bu, onlar benim
kardeşlerim, arkadaşlarım…
-Ama zaman zaman, nasıl derler, sana bir güzel
giydiriyorlar…
-Bildiklerimi paylaşıyorum, anlatıyorum, ama her halde
beceremiyorum, onlar da beni eleştiriyorlar. Üstelik de yardım etmek istiyorum
ama…
-Peki, bana da anlatsana…
-Anlatayım.
-Basit anlat ki anlıyayım. Bir de çabuk ol, dersim
var.
-Tamam. Şimdi şöyle başlıyayım. Bundan çok zaman evvel
İspanya’da çok Yahudiler yaşarmış. O zamanın İspanya kralı ve kraliçesi
Yahudileri ülkelerinden kovmuşlar. Hatta Yahudiler’e çok kötülükler yapmışlar.
Osmanlı sultanı büyük bir iyilikte bulunmuş ve onları ülkesine kabul etmiş
-Peki, Yahudiler bu yeni ülkelerinde rahat etmişler
mi?
-Evet etmişler.
-Eeee, sonra ne oldu?
-Bak şöyle düşün yavrum. Uzuuuun zaman bir evde kiracı
olarak oturuyorsun. Mal sahibi sana iyi davranıyor, sende kiranı zamanında
ödüyorsun, asla eve zarar vermiyorsun, hatta o evi icabında korumak için ne
lazımsa yapıyorsun. Her şey yolunda yani. Derken bir gün mal sahibi ölüyor.
Mirasçılar kiracılara farklı davranmaya başlıyorlar.
-Nasıl yani?
-Zaman zaman evlere saldırıp yağmalıyorlar.
Sonra aniden hava parası diye bir vergi icat edip kiracıların bütün
paralarını alıyorlar. Veremeyenleri bodruma hapsediyorlar. Hatta bir sürü insan
da ölüyor… Hatta çok başka kötülükler de yaptılar.
-Olur mu öyle şey?
-Ne yazık ki oldu be yavrum.
-Peki niye yaptılar büyükbaba?
-Çünkü yeni ev sahipleri bu evde Müslüman olmayanları
istemiyorlardı.
-Eeee, Yahudiler ne yaptı?
-Büyük kısmı yeni Yahudi devleti olan İsrael’e göç
etti.
-Kalanlar?
-Kalanlar için hayat devam etti. Son yıllara kadar
Yahudiler çok rahatsız edilmediler.
-Şimdi durum ne?
-Walla, Türkiye çok zorda. Hem içte, hem dışta savaş
var. Ekonomisi de pek parlak değil. İnsanlar para kazanamıyorlar. Çocuklarına
eğitim veremiyorlar. Kanunlar işlemiyor. Çocuklara, kadınlara çok kötülükler
yapıyorlar. Üstelik orada Yahudileri artık hiç sevmiyorlar.
-Sen onun için mi aliyah yaptın?
-Evet.
-Peki, niye Amerika ya da Kanada’ya gitmedin?
-Evlat sana bir şey sorayım, bak bakayım pencereden,
ne görüyorsun?
-Plaj ve bir sürü insan.
-Aferin, bunların hepsi Yahudi değil mi?
-Evet, elbette büyükbaba.
-Bunu sen dünyanın başka neresinde görebilirsin?
-Hiçbir yerde. Yalnız İsrael’de…
-Gördün mü ya, anladın mı şimdi?
-O zaman orada kalanlara da böyle basit anlatsana,
onlar da gelsinler…
-O iş o kadar kolay değil. Zaten anlatmakla olmuyor.
-Niye?
-Akvaryumda doğmuş bir balığa okyanusu anlatabilir
misin?
-…
-Anlatamazsın yavrum. Görmesi, yaşaması gerek.
-Büyükbaba, okyanus dediğin İSRAEL oluyor değil mi?
-Evet yavrum. İSRAEL biz Yahudiler’in okyanusudur.
-Baruh HaŞem büyükbaba.
-Baruh HaŞem evlat…
Torunumla biraz sohbet ettik de…
Sevgiyle kalın, hoşça kalın…
Görüşmek üzere…
Aaron Baruch (Ankaralı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.