Değerli dostlarım,
Hitler 1933
yılında Almanya’da iktidarı ele geçirir geçirmez daha üç ay dolmadan 1 Nisan
1933 tarihinde “Yahudileri Boykot Günü” ilan etmişti.
Bir hafta
sonra, 7 Nisan’da bir yasa ile Yahudi asıllı akademik personelin mesleklerini devam
etmeleri engellenir. Bütün Yahudi hocalar eğitim kurumlarından kovulurlar.
İşsiz
kalan ve tehlikeyi sezen Yahudiler kaçacak yer arıyorlardı. O günlerde Profesör
Dr. Philipp Schwartz’ın önderliğinde, Zürich’te, Alman bilim adamları için yeni
iş sahaları bulabilmek amacıyla bir dayanışma bürosu kuruldu.
Türkiye’de
cumhuriyet kurulduğu zaman, ülkede sadece medrese anlayışıyla öğretim yapan
Darülfünun adlı bir imparatorluk üniversitesi vardı. Bu eski kafalı okul, modern
eğitim bir yana Atatürk reformlarına bile karşı çıkmakta, Ankara hükümetine
köstek olmaktaydı. Darülfünunun kapatılmasına ve yerine İstanbul
Üniversitesinin açılmasına karar verildi, ilgili kanunlar çıkartıldı. Ancak
hazırlanan raporlardan, büyük bir bilim adamı açığı olduğu anlaşılıyordu.
Tam da o
sırada Profesör Albert Einstein Atatürk’e bir mektup yazarak, işlerinden
kovulan Alman asıllı Yahudi bilim adamlarının Türkiye’de çalışabilmeleri için
izin verilmesini rica eder. Türkiye’de ilgili makamlar Zürich’teki dayanışma
bürosu ile temasa geçerler.
Türk hükümetinin, kendisinin kovduğu kişilerle temas kurduğunu öğrenen Hitler “benim ortadan kaldırmak istediğim bu Yahudi alayını Mustafa Kemal koruyamaz, buna müsaade vermem” diye tehditte bulunur ve Atatürk’e “bu komünist profesörleri ülkenize sokmayın” diye mesaj gönderir.
Atatürk “bir
onbaşı beni cinayetlerine alet edemez” diyerek işlemlerin hızlandırılması
talimatını verir. Bu anlaşmanın gizli bir maddesi de, profesörler ve aileleri
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sayılması idi. Her biri bir filme konu olacak
maceralarla Türkiye’ye getirilirler.
Bir başka
engel de o yıllarda Türk profesörler 150 lira aylık alırken Alman asıllı Yahudi
profesörlere 400 ya da 500 lira aylık verilmesi olmuştu.
Kırktan
fazla Alman asıllı Yahudi bilim adamı, akademisyen bugünkü Türk üniversitelerinin
temellerini atarlar. Türk üniversitelerinde görev yapan ve kalıcı eserler
bırakan bu yabancı hocaların girişimiyle tıptan mühendisliğe, tarımdan
edebiyata, müzikten güzel sanatlara kadar hemen hemen her dalda öğretim
geliştirilmiş ve günümüzde halen hayatta olan bir sonraki kuşak bilim adamları
yetiştirilmiştir.
(Türk
bilim ve eğitim kurumlarında görev almış Alman Yahudi bilim adamlarının listesini
yazımın sonunda bulabilirsiniz)
Savaş
bitince bu kıymetli bilim adamlarının çoğu ülkelerine geri döndüler. Ancak
bazıları kaldı. Bunlardan birisi de fizik profesörü Karl Zuber idi.
60’lı
yıllarda İstanbul Üniversitesinde tıp, fizik, kimya, zooloji ve biyoloji
fakültelerinin öğrencileri fizik, kimya ve biyoloji (FKB) derslerini hep
beraber bir arada fen fakültesinin balkonlu büyük salonunda görürlerdi. Genellikle salon yarı yarıya boş olurdu,
ancak balkonu ile beraber 1000 kişilik salon, cumartesi sabahları tıklım tıklım
dolardı. Sebebi de bütün hafta teorik olarak anlatılan fizik dersi deneylerinin
konferans salonunun sahnesinde yapılmasıydı. Profesor Karl Zuber ve asistanları
bu deneyleri çok ilginç hale getirirlerdi.
Profesor
Karl Zuber bir gün derste, kedilerin
nasıl olup da her zaman dört ayağının üstüne düşebildiğini bir deneyle anlatır.
Deneyin yapıldığı gün profesör,
konferans salonunun ışıklarını kapattırır, perdeler örtülür salon bayağı
karanlık olmuştur. Profesör kucağında bir kedi ile 10 metre yükseklikteki
balkona çıkar. Bir ışıldak, kürsünün bulunduğu sahnenin arkasındaki beyaz duvara doğru yönlendirilir. Profesör Zuber balkonun kenarından kediyi birden aşağıya atıverir.
Kedi havada kuyruğunu spiral bir şekilde çevirerek dört ayağının üzerine
dengeli bir vaziyette gayet güzel bir şekilde düşüşünü tamamlar, sapa sağlam
yere varınca da kaçar gider. Bütün olay da arkadan vuran ışıldağın ışığı sayesinde,
duvarda gölge olarak açıkça izlenmektedir.
Kediler,
yüksekten düşerken kuyruklarını doğal refleksleriyle spiral bir şekilde
çevirerek yere dört ayak üzerine düşerler. Yani işin sırrı kuyruktadır.
Şanslı
insanlar için hani "hep dört ayağının üstüne düşer" diye bir
deyim vardır ya, mesele kuyruktadır. Kuyruk, bilgi, deneyim ve aklı temsil
etmektedir. Zekâyı temsil etmektedir. O şanslı diye nitelendirilen insanlar
kedinin kuyruğunu kullandığı gibi bilgilerini, akıllarını, deneyimlerini ve
zekâlarını kullanarak problemlerini bu sayede çözmekte ve olaylardan zarar
görmeden kurtulmaktadırlar. Yani işin sırrı kuyruktadır.
Bugün
İsrael’e bakın!
Tarımda
dünyayı değiştirmektedir. Mucidi olduğu damlama teknolojisiyle vahşi sulamaya
nazaran % 75 su tasarrufu ile tarım yapılmasını sağlamıştır. Hatta şimdilerde
topraksız tarım tekniklerini geliştirmekte ve bunu bütün dünya ile
paylaşmaktadır. Bir çöl ülkesi İsrael,
tarımı dünyaya öğretiyor.
Tıpta
yaratılan gelişmeler bütün dünyada izlenmektedir. Daha bu hafta omurga gibi çok
hassas noktalarda sıfır hata ile ameliyat yapabilen bir robotu üreten İsraelli
şirket yabancılar tarafından satın alındı. Keserya’daki bir başka şirket
kardiyoloji konusunda bir teknolojiyi Philips’e sattı. İsrael, insan sağlığı
konusunda dünya liderlerinden biridir.
Siber
güvenlik konusunda İsrael teknolojileri liderdir. Pek çok havaalanı, pek çok şirket, korunması
gereken pek çok alan, İsrael siber güvenlik teknolojileri ile korunmaktalar.
İsrael teknolojisi dünyada bu alanda kullanılan tüm güvenlik önlemlerinin
yaklaşık % 20’sini üretmektedir.
Dünyadaki
otomotiv sanayine bakın. Bu konuda İsrael dünyanın direksiyonundadır. Mobileye,
Waze
Gett bugün bütün dünyanın kullandığı teknolojileri
üretmektedir. Bütün büyük otomotiv şirketlerinin Ar-Ge’leri İsrael’dedir.
Ve bunun
gibi pek çok şey. İsrael dokuz milyonluk bir ülke. Dünya nüfusunun çok küçük
bir yüzdesi. Ancak Asya’dan Afrika’ya Amerika’dan Avustralya’ya kadar bütün
dünyada etkili. Dünyayı değiştiriyor. Bütün bunları bilim sayesinde yapıyor.
2006
yılında İsrael’de mukim beş enerji şirketine mukabil bir yazılım şirketi vardı.
Microsoft. On sene sonraki duruma bir göz atın. 2016’da bir enerji şirketine
mukabil beş yazılım şirketi var. Apple, Google, Microsoft, Facebook ve Amazon…
Bu bize İsrael’in ürettiği teknolojilerin büyüklüğünü göstermektedir.
İsrael
bilime yatırım yapıyor.
Ve bütün
dünyanın dev şirketleri kredi derecelendirme kurumları tarafından en yüksek
puanla ödüllendirilen İsrael’e geliyor. Çünkü İsrael’de demokrasi var, hukuk
var, bilim var, gelişen ekonomi var.
İsrael
çocuklarına yatırım yapıyor. Onların yarınlarına yatırım yapıyor. Ülkenin
yarınlarına yatırım yapıyor.
Yani
mesele kuyrukta…
Esen
kalın…
Aaron Baruch (Ankaralı)
Not : Ben
elbette bütün bunları ülkenin başbakanı ve müthiş bir hatip olan Bibi Netanyahu
gibi anlatamam. En iyisi siz onu dinleyin.
Netanyahu’nun
6 Mart 2018 tarihinde yayınlanan AIPAC konuşması: (Gerçekten müthiş)
Türk bilim kurumlarında eğitim veren
Alman Yahudi’si bilim adamlarının listesi:
Licco Amar, Macar viyolinist Ankara Devlet Konservatuarı'nda müzik öğretmenliği yaptı, ardından Almanya'ya döndü.
Fritz Arndt, kimyager, 1935'ten itibaren
İstanbul'da sığınmacıydı (daha önce 1915-1918 senelerinde İstanbul'da bulundu), Türkçe ve Almanca birçok yayınları bulunmaktadır.
1955'te Hamburg'a geri döndü.
Rudolf
Belling, ressam, 1937-1966 İstanbul.
Clemens Bosch, eski tarih ve nümismatik uzmanı, 1935-1955 İstanbul.
Friedrich L. Breusch (1903-1974), kimyager, 1937-1971 İstanbul.
Friedrich Dessauer, biyofizik uzmanı ve radyolog, 1934-1938 Türkiye'de profesör, İstanbul Üniversitesi Fizik Fakültesi kurucusu, 1937'e kadar İstanbul Üniversitesi
Radyoloji Bölümü başkanı,
Herbert Dieckmann * 1906 Duisburg † 16. Aralık 1986 Ithaca NY; romanist, 1934-1938
Türkiye, ardından ABD
Liselotte Dieckmann, edebiyat bilimcisi
ve germanist, 1934-1938
Türkiye, ardından ABD
Carl Ebert, aktör, yönetmen ve tiyatro yöneticisi, 1933-1939 İngiltere, 1939-1948 Ankara, Devlet
Konservatuarı ve Devlet Tiyatrosu, ardından ABD.
Albert Eckstein, pediatri uzmanı,
1935-1949, Ankara Üniversitesi Çocuk Kliniği başkanlığı, taşraya çocuk
sağlığının geliştirilmesi için çok sayıda yolculuklar, Türkiye'deki köy yaşamı
fotoğrafçısı olarak ünlü.
Herbert Eckstein, ürolog ve çocuk cerrahı,
çocukluğunda ve 1958-1961 Türkiye; Albert Eckstein'ın oğlu.
Erich Frank, doktor, 1933'ten vefat edene kadar İstanbul'da aktif profesör. Devlet
töreniyle defnedildi.
Erwin Freundlich, astrofizik uzmanı, İstanbul
Üniversitesi Astronomi Bölümü kurucusu, 1933-1937 İstanbul, ardından Prag ve
ABD.
Traugott Fuchs, germanist ve ressam, 1934-1997 İstanbul.
Hans Gustav Güterbock, hetitolog, 1935-1948
Ankara.
Paul
Hindemith, viyolist ve modern komponist, Ankara Devlet
Konservatoryumu'nun kurucusu, 1935-1938 Türkiye, ardından İsviçre.
Ernst Eduard Hirsch, hukukçu, Türk Ticaret Hukuku kitabını yazdı ve Türkiye'de telif hakkı sistemini kurdu, 1933'ten itibaren İstanbul, 1943'ten sonra Ankara.
Clemens Holzmeister, mimar, sığınmacı,
1940-1950 eğitmen, 1954'ten itibaren tekrar Türkiye'de ikamet etti. Ankara'da
çok sayıda devlet binalarının planlarını yaptı, ki bunların arasında TBMM binası da bulunmaktadır. 2008 senesinde adı bir caddeye verildi.
Gerhard Kessler, sosyolog ve iktisatçı, 1933-1951 sığınmacı, bir TÜrk meslektaşıyla
beraber ülkede ilk sendikayı kurdu.
Curt Kosswig, biyolog, 1937'den itibaren
İstanbul. Devlet töreniyle defnedildi. (Sıkça adı "Kurt" olarak
yazılır.)
Benno Landsberger, asurolog, 1935-1948 Ankara, ardından Şikogo.
Fritz Neumark, finans uzmanı, Gelir Vergisi Kanunu'nu düzenledi. 1933 Eylülden 1950'ye kadar İstanbul.
Rudolf Nissen, cerrah, 1933-1939 İstanbul Üniversitesi, ardından ABD. (Otobiyograsinde
İstanbul'da geçirdiği yıllar bütün ayrıntılarıyla anlatmıştır, Türkiye'deki
diğer sığınmacılarla bağlantı kurmak mümkündür.)
Wilhelm Peters, önce İngiltere, 1937-1952 emekliye aydılana dek İstanbul. İstanbul
Üniversitesi Psikoloji Bölümü kurucusu.
Paul Pulewka, farmakolog ve toksikolog, 1935-1946 Sağlık Bakanlığı, 1954'e kadar Ankara Üniversitesi.
Hans
Reichenbach, fizik bilim insanı ve filozof, 1933-1938
İstanbul, ardından ABD
Margarethe Reininger, *1896 Viyana †1959 Maryland, Avusturyalı, İstanbul Üniversitesi Radyoloji Bölümünde röntgen hemşiresi.
Walter Reininger (eşi) *1899 Wien †1968, 1938-1945 İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi
Radyoloji ve Biyofizik Enstitüsü'nde mühendis, ardından ABD.
Ernst Reuter, Berlin belediye başkanı oldu, 1935-1946 Türkiye.
Edzard Reuter (oğlu), Daimler-Benz AG'nin yönetim kurulu başkanı oldu, 1935-1946 çocukluğu Türkiye'de.
Rosa Maria Rössler , *1901 Wien †1954 Türkiye, patoloji uzmanı, 1934'te Türkiye'ye geldi, 1937 İstanbul Üniversitesi Patolojik Anatomi Bölümü, 1947 Erich Frank ile beraber II. Dahiliye Kliniği İstanbul.
Wilhelm Röpke, neo-liberal ekonomist, 1933'ten itibaren İstanbul Üniversitesi'nde ders
verdi, 1937/38 kışından itibaren Cenevre.
Georg Rohde, 1935-1949 Ankara Üniversitesi Eski Filoloji Bölümü profesörü.
Alexander Rüstow, neoliberal sosyolog
ve ekonomist, 1933-1949 İstanbul Üniversitesi.
Margarete
Schütte-Lihotzky, mimar, 1938-1941 İstanbul, ardından
Viyana'da tutuklandı, kocası Wilhelm Schütte'nin sahte mektubu sayesinde Halk
Mahkemesi'nde (Almanca: Volksgerichtshof) görülen
vatan hainliği davasından kurtuldu, Türkiye'de bakanlık görevlisi.
Phillipp Schwartz, tıp uzmanı, 1933-1953 Türkiye, ardından ABD.
Maz Sgalitzer, *1884 Prag †1973 Princeton/ABD, doktor, 1938-1943 Dessauer'in peşinden İstanbul Üniversitesi
Rodyoloji Bölümü başkanı, ardından USA. Reiniger ve Weisglass çiftine de
bakınız.
Leo Spitzer, romanist, 1933-1936 Türkiye, ardından ABD.
Bruno Taut, mimar, 1936'dan vefat edene dek İstanbul.
Andreas
Tietze,*1914 †2003 Viyana, türkolog,
1937-1958 İstanbul, yabancı dil öğretmenliği, ardından UCLA, sonrasında Viyana Üniversitesi.
Martin Wagner, 1935'te itibaren Türkiye, ardından İngiltere ve ABD.
Edith Weigert, psikolog ve psikoanaliz uzmanı,
1935-1938 Ankara'da psikoanaliz uzmanlığı, ardından Vaşington DC, orada da
aktif psikoanaliz uzmanlığı ve psikoanalizin enstitüleşmesine katkı ve de
eğitmenlik.
Oscar Weigert, (eşi) idari hukukçusu ve iş hukuku uzmanı, 1935-1938 Türkiye Ticaret Bakanlığı'nda devlet danışmanı,
ardından Vaşington DC American University'de
yüksekokul eğitmeni ve de Amerikan Çalışma Bakanlığı Bureau of Labor Statistics'de
memur.
Carl Weisglass *1898 Viyana, Dr. mühendis, Avustuyalı Musaevi, 1939-1948 İstanbul
Üniversitesi Rodyoloji Bölümü atölyesi başkanı, ardından ABD.
Hans Wilbrandt, tarım uzmanı, 1934-1952 Ankara, Türkiye'de kooperatif sisteminin
kurucusu.
Hans Winterstein, fizyolog, 1933'ten itibaren
İstanbul, İstanbul Üniversitesi Fizyoloji Bölümü kurucusu.
Eduard
Zuckmayer, müzisyen ve müzik eğitmeni, 1936-1972
Ankara, önce Musiki Muallim Mektebi, ardından Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü Başkanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.