İsrael ile Gazze’de yaşayan Araplar, 30
Mart 2018den beri “büyük dönüş
yürüyüşü” adını koydukları gösteriler yüzünden çatışma halindeler. Geçen
hafta çatışmalar nispeten sakinleşmiş iken birden alevlendi ve Gazze ile İsrael
büyük bir savaşın eşiğine geldi… Ne oldu da gerilim birdenbire böyle tırmandı?
11 Kasım
2018 Pazar gecesi saat 21.00 suları.
Gazze –
İsrael sınırının Güneydoğu bölgesi.
Sınırdan 3 km. Gazze tarafında Han Yunes yakınları.
İçi sebze ve meyvelerle dolu sivil bir
kamyonet, Gazze’nin derinliklerine doğru ilerlemekte. Arabanın ön tarafında bir
erkek sürücü ve yanında başı kapalı bir kadın oturuyor. Arkada ise beş erkek
var. Hepsi yerel Arap kıyafetleri giymiş yapılı gençler. Esasında kıyafet
değiştirmiş seçkin İsrael komandoları. Kadın kıyafeti giyen de dâhil yedi özel
İsrael komandosu, özel birlik.
Önlerine sürpriz bir barikat çıkıyor.
Silahlı Araplar aracı durdurup sorgulamaya başlıyorlar. Arapların başında, evi
bulundukları bölgenin yakınında bulunan Hamas’ın askeri El Kassam Tugaylarının komutanlarından
Nur Baraka var.
Nur Baraka kamyonetin sürücüsüne nereye
gittiklerini soruyor. Sürücü, köylere meyve ve sebze dağıtmaya gittiklerini
söylüyor. Esasında kamyonette bulunan yedi komandonun tümü mükemmel Arapça
konuşmasını biliyor. Nur Baraka şüpheleniyor. Komandolara kamyonetten
inmelerini söylüyor. Niyeti biraz ilerideki karakola götürüp onları sorgulamak.
Arkadan bir komando iniyor, peşinden ikincisi iniyor, üçüncü komando iner inmez
silahını birden meydana çıkartıp Arapları taramaya başlıyor. Bir anda müthiş
bir çatışma çıkıyor.
Nur Baraka vurulup düşüyor. Koruması
ateşle karşılık veriyor. Komandoların komutanı İsraelli yarbay ve yanındaki
komando yaralanıyor. Bütün komandolar ateşe başlayınca ortalık cehenneme
dönüyor. Araplar ve İsraelli komandolar yakın mesafeden birbirilerine ateş
açıyorlar. Nur Baraka, koruması ve diğer yedi Arap vurulup ölüyorlar. Beş Arap
da yaralanıyor.
Kamyonete geri binen ve yaralılarını da
alan komandolar gerisin geriye İsrael’e doğru hızla geri çekilmeye başlıyorlar.
Anında hava desteği istiyorlar. Hazır bekleyen helikopterler hemen bölgeye
ulaşıp kamyonetin etrafını cehenneme çeviriyorlar. Hiç bir Arap kamyonete
yaklaşamıyor. Helikopterler hareket eden her şeyi vuruyorlar. Yere inen bir helikopter
yaralıları ve diğer komandoları alıp geri dönüyor. Helikopter yaralıları hemen
hastaneye yetiştiriyor. Çok kan kaybeden İsraelli yarbay ne yazık ki,
kurtarılamıyor. Öteki komandonun durumu iyi. Dün akşam taburcu edildi.
İsrael ordusu operasyonun, istihbarat ile
ilgili bir hedefi oluğunu açıklamakla yetindi.
Araplar hemen misillemede bulundular.
Gazze tarafından omuzdan ateşlenebilen bir anti tank füzesi İsrael askerlerini
taşıyan bir otobüsü vurdu. Otobüs sadece bir-iki dakika evvel içindeki elli
askeri indirmişti. Boştu. Şoförden başka sadece 19 yaşında bir asker vardı.
Asker başından ve göğsünden çok ağır yaralandı. Şu anda yoğun bakımda ve durumu
stabil. İsrael’de yaşayan ve yara almadan kurtulan Arap şoför sonradan şunları
söyledi:
-Tanrı İsrael askerlerini seviyor.
Dakikalar evvel otobüste elli asker vardı. Hepsi ölebilirlerdi. Bu bir mucize…
Bu arada şunu belirtmekte fayda var, bu
anti tank füzesi pahalı bir İran silahı, bunu yazdım ki kiminle savaştığımız anlaşılsın…
İsrael hava kuvvetleri hemen misillemeye
başladı. Gazze’de Hamas’a ait 100 kadar hedef vuruldu. Ancak bu iş öyle kolay
olmuyor. Çünkü Hamas deyyusları askeri faaliyetleri için sivilleri kalkan olarak
kullanıyorlar. Bütün askeri hedefler sivillerin arasına saklanıyor. Sivillerin
ölmesini istiyorlar ki, dünyaya “İsrael
sivilleri öldürüyor” diye propaganda yapabilsinler. Bu oyuna gelmemeye
çalışan İsrael, operasyonları kuyumcu titizliği ile yapmaya ve elinden geldiği
kadar sivilleri korumaya çalışıyor. İddia ediyorum ve biliyorum:
İSRAEL ORDUSU DÜNYANIN EN AHLAKLI ORDUSUDUR.
Peşinden Gazze tarafından İsrael’e 400’ün
üzerinde roket atılıyor. Sivil, çocuk, hastane gözetmeksizin gönderiyorlar
roketleri katiller…
İsrael “Demir Kubbe savunma sistemi”
ile kendini korumaya çalışıyor. Demir Kubbe savunma sistemi düşman füzesi
ateşlenir ateşlenmez radar ile bunu görüp, hızını ve açısını belirleyerek
muhtemel düşeceği yeri tespit ediyor. Eğer füze meskûn bir yere düşecekse karşı
füzeyi ateşleyip düşman roketini havada avlıyor. Yoksa bırakıyor denize ya da
boş alana düşsün. Son saldırıda yerleşim yerlerine düşeceği anlaşılan 100 kadar
füze havada yakalandı ve Demir Kubbe tarafından imha edildi. Demir Kubbe
savunma sisteminin başarı oranı % 90 civarında. Dünyadaki en mükemmel sistem.
Ama % 100 yok. Dünyada yok. Sonuçta Demir Kubbe bir-iki roketi ıskaladı. İsrael’de
bazı kaynaklara göre 60, bazı kaynaklara göre 20 kişi yaralandı. Ancak yaralananların
çoğu şok, heyecan, ayaklarını burkma, ellerini kapıya sıkıştırma gibi
nedenlerden yaralandılar. Durumu kötü olan yok çok şükür. Ne yazık ki bir kişi
ise roketin evine düşmesi sonucunda öldü. Ölen, kadere bakın ki, İsrael’de
çalışmakta olan 40 yaşlarında bir Arap.
Roketlerden sonra İsrael misillemesi
geldi. İsrael savaş uçakları Gazze’de stratejik hedefleri vurmaya başladı.
El-aksa televizyon binası vuruldu, yerle bir edildi. Hamas istihbarat binası
vuruldu. Benzeri stratejik hedefler yok edildi. Ancak bu hedefler vurulmadan
önce binalara çatapat misali zararsız ses bombaları atılıyor ki, binaların içindeki
insanlar kaçabilsinler. İkinci bir uyarıdan sonra ise esas yok edici bombalar
geliyor. Onun için bu bombalamalarda sivil kaybı yok denecek kadar az. Tekrar
iddia ediyorum:
İSRAEL ORDUSU DÜNYANIN EN AHLAKLI
ORDUSUDUR.
Hayatınızda, tarihte gelmişte geçmişte
böyle savaşan bir ordu gördünüz mü, duydunuz mu? Sen bana, evime, okuluma,
hastaneme, çoluğa, çocuğa 400 roket atacaksın, ben sana çatapatla “hadi
kaçın” diye uyarıda bulunacağım…
İSRAEL ORDUSU DÜNYANIN EN AHLAKLI
ORDUSUDUR.
Olayların tırmanması üzerine büyük bir
savaşın, yani kara harekâtı dâhil, çıkması an meselesi idi. Mısır ve Birleşmiş
Milletlerin çabaları ile durduruldu. Ancak kolay olmadı. Zoru yaşayan taraf
İsrael oldu.
Okullar güneyde riskli bölgelerde tatil
edildi. Merkez hemen harekete geçip çocukları Tel Aviv’de geziye getirmek için harekete
geçti. Merkezde ve kuzeyde İsrael halkı evlerini güneyde alarmlar yüzünden
hayatlarını sığınaklarda geçiren İsrael halkına evlerini açtılar. Kol hakavod
İsrael, kol hakavod…
İsrael’in sağcı, şahin Savunma Bakanı, Liberman
savaş, intikam çığlıkları atmaya başladı. Kendisi, özellikle güneyde zor
durumda yaşamlarını sürdüren ve İsrael Ordusundan Gazze’ye girip bütün şer odaklarını
temizlemesini isteyen İsraellilerin sesi durumunda. Ancak Netanyahu savaş
istemiyor. Kabine de istemiyor. “Azınlıkta kaldım” diyerek istifa etti
Liberman.
Şahsi görüşüm Liberman, savaş halinde
olan İsrael’in hükümetini bu zor anında istifa ederek zora sokmamalıydı. Netanyahu
şu anda başbakanlığının yanında dış işleri ve savunma bakanlığını da yürütmek
mecburiyetinde kaldı. Araplar hükümeti bölmeyi başardılar. İsrael halkının
büyük bir çoğunluğu, Netanyahu’ya söz geçiremeyen Liberman’ın gelecek seçimler
için türbinlere oynadığını düşünüyor.
Sonunda İsrael ateşkesi kabul etti.
İsrael halkı şimdi soruyor:
-Onlar bize 400 roket atarken ve biz
dünyanın en güçlü ordularından birine sahipken bu ateşkesi neden kabul ediyoruz?
Neden vurmuyoruz?
Netanyahu cevap veremiyor. Ancak son
basın açıklamasında şöyle dedi:
-Keşke halkıma neden böyle davranmamız
gerektiğini anlatabilseydim. Devlet sırlarını paylaşabilseydim.
Aaron Baruch’un yorumu:
Güneyde alarmlarla roketlerle yaşayan
İsrael halkını çok iyi anlıyorum. Hiç kolay değil. Benim de içim hırsla, şiddetle
dolu. İndirin ulan şu deyyusları diye bağırasım geliyor. Ama bunun sonuçlarını
da düşünmek lazım.
Dünyada İsrael kadar nefret edilen bir
ülke yok. Bu nefreti daha da mı körükleyelim? 2014 Gazze savaşında Gazze’de
1200 sivil öldü. Arap, Gazze’li, şu, bu… 1200 insan. Bizden de 70 kişi. Yıkarak
yapılmıyor. 1948den beri savaşıyoruz. Nereye varabildik ki? Aynı şeyleri
yaparak farklı sonuçlar beklemek aptallıktır. Kabahat onlarda demekle çözüm
bulunmuyor. Savaşın bitmesi, ölümlerin durması lazım. Bu da savaşarak değil,
siyasetle olmalı. İsrael’in varlığını sürdürmek ve kendini korumak elbette en
temel hakkı. Ama akılla, mantıkla çözümler bulmalıyız.
Ayrıca bilgimiz olmadan fikrimiz olamaz.
Kim bilir kapalı kapılar arkasında neler oluyor, neler konuşuluyor? Biz fikir yürütmek
için ne kadar bilgiye sahibiz? Savaşın sonuçlarına katlanmak kolay mı? Onlarca
ölü, eşi, oğlu, torunu askerde olan ailelere de sorun bakalım, onlar savaş
istiyorlar mı?
Buna da çözüm bulacağız inşallah. Biz
denizi bile yarıp geçmedik mi? Bunu da yapacağız, barışı da becereceğiz.
Uhuletle ve suhuletle…
Esen kalın…
Aaron Baruch (Ankaralı)
Kalemine sağlık şabat şalom..
YanıtlaSilSHABBAT SHALOM
SilCok guzel izahat verdiniz sizi tebrik ederim.ayrica ozel fikriniz guzel ve tartismaya acik bir cozum yolu.
YanıtlaSilTEŞEKKÜRLER VİTALİ SADE...BU YAZIDA SENİN DE EMEĞİN VE YARDIMLARIN VAR. KENO ME MANKES...
SilTwitter hesabınız var mi
YanıtlaSilVAR, ANCAK KULLANMIYORUM, DAHA DOĞRUSU YETİŞEMİYORUM...
SilAaron Baruh'un yazisi icinde İSRAEL ORDUSU DÜNYANIN EN AHLAKLI ORDUSUDUR cumlesini teyid eden Ingliz Telegrah gazetesi Ortadogu muhabiri Raf Sanchez'in tweet hesabinda yazdiklari ve yorumlari okumanizi oneririm.
YanıtlaSilhttps://twitter.com/ rafsanchez/status/ 1063063778521219072
M Görmez
OKUDUM, NE YAZIK Kİ İNSANLAR OKUMAK İSTEDİKLERİNİ OKUYOR, DUYMAK İSTEDİKLERİNİ İŞİTİYOR. İNSANLARIN ÖN YARGILARINI PARÇALAMAK ATOMU PARÇALAMAKTAN DAHA ZOR... (ALBERT EİNSTEİN)
SilAaron Baruch kardeş çok güzel derledin/yazdın ama İsraeldeki 54 yıllık yaşamımda iki kanlı savaşa katıldıktan sonra anlayabildim tek şey bu yaratıklara karşı KUVVET ve ŞİDDET Lisanı tek anladıkları lisandır
YanıtlaSilinşallah yanılıyorum . שבת שלום
Savaştan, dayaktan anlasalardı şimdiye kadar bir netice almamız gerekmez miydi? 1948 den beri savaşıyoruz. Nereye varabildik ki?
YanıtlaSilŞİMDİLİK BUNU YAPMAKLA YETİNİYORUZ
YanıtlaSilעל חרבך תחיה
לעולם תצטרך להילחם כדי לשרוד , תתקיים בזכות החרב
-bu yazının devamı var ama vakit henüz erken belki bu savaşların ve kuvvetimiz sayesinde iki düşman ülke ile barış imzalandı son olaylar hariç 3. ülke ile 45 yıl ateş kes korundu ümitliyim belki bir gün silah gücümüze gerek kalmayacak İNŞALLAH שבוע טוב
İnşallah... Ümidimizi ve sukunetimizi kaybetmememiz lazım. Şavua Tov...
SilAaron Bey.
YanıtlaSilBen 28 senedir Ispanya'da yasiyorum. Burada ve avrupa'da o kadar kotu bir imajimiz var ki, biz agzimizla kus tutsak bize burada kimse metelik (ve hak) vermez. Bu yuzden Israil bu deyyuslari cezalandirsa da, cezalandirmasa da, burada (avrupa) kesinlikle imajimiz degismeyecek. Bu yuzden ben sahsi fikrim Israil kuvvetini gosterip, bu adamlari ve butun destekcilerini (siviller dahil) ortadan kaldirmalaridir.
Bu adamlar demokrasiden anlamaz, bu adamlar siyasetten anlamaz, bu adamalar baristan anlamaz, islerine de gelmez. Bu adamlar diktatoruluk sever, savas sever. Bu yuzden kendimizi kandirmayalim. Bu is siyasetle falan hal olmayacak. Ama savasla hal olma ihtimali var (bakiniz Misir, Urdun ve Suriye) ornekleri.
Ordumuzun cok ahlakli bir ordu olduguna suphe yok. Ama bir ordunun guclu olmasi ve gucunu gostermesi de lazim. Maalesef ben su anda ordumuzun kesinlikle cok zayif bir imaj gosterdigi fikrindeyim. Bu imajla maalesef, benim gorusumce, baris olma imkani yok.
Yazilariniz icin sizi tekrar tebrik ediyorum ve heyecanla yeni seyler yazmanizi bekliyorum. Bir gun de sahsen tanismak dilegiyle.
1-Avrupa'da o kadar kötü bir imajımız var ki....
Silİşte bu yüzden bu imajı daha da kötü yapmadan elden geldiğince sorunları savaşmadan, özellikle sivil ölümlere sebep olmadan çözmeliyiz.
2-Yalnız Gazze'de 2 milyon mesleği olmayan, eğitimi olmayan, tek geliri terör olan Arap var. hepsini mi öldürelim. O zaman bizim Almanlar'dan ne farkımız kalır.?
3- Yapılması gereken şey, diğer bu adamlara para veren Arap devletleri ile ticari kültürel teknik iş birliğini geliştirip onlarlan dost olmak ve hayvanlara para desteği vermelerini önleyerek terörü finanse etmelerini durdurmak lazım.
4- Son olarak Hamas'ın iktidardan indirmek için ne gerekiyorsa düşünmek ve becermek lazım.
5-Şahsi düşüncen terörü terörle yenemeyiz.
Yorumunuz için teşekkürler... Esen kal...
Sayın “unknow” yazınıza kesinlikle katılıyorum yalnız anlamadığım nokta kimliğinizi kimden saklıyorsunuz kimden çekiniyorsunuz/korkuyorsunuz yazınıza kıyasen yakıştıramadım size .
YanıtlaSilBuenos diyas Senor
Kimligimin cikmadigini simdi, cevabinizi okudugumda farkediyorum. Kesinlikle kimligimi ve dusuncelerimi saklama gibi bir niyetim yoktu. Ismim Jozef Hara Levi, Salamon oglu. Ismimin cikmamasi herhalde bir konfigurasyon problemidir. Insallah bu mesajimi gorursunuz. Saygilar. Jozef
Sil