14 Mayıs 2021 Cuma

AYŞE ARMAN’A CEVABIMDIR…

 




“Dua eden insanlara saldırmak ne demek? Camiye saldırmak, caminin içine gaz bombası atıp kapıları kapatmak ne demek? Terörün dik alası. Vahşetin daniskası. İnsanlığın bittiği an.”

İnstagram hesabına böyle yazmışsın Ayşe Arman. Biliyor musun, sen öldürdün. Şahsında benim gibi pek çok insanın kafasındaki modern, münevver Atatürkçü müthiş Türk kadını imajını öldürdün. Aç gözünü de dünyayı izle… Sadece satın alınmış sansürlü Türk görsel ve yazılı basını izleyerek binlerce kilometre uzaktan İsrail-Filistin meselesi hakkında fikir sahibi olabileceğini mi sanıyorsun? Şaşarım aklına…

Berlin’e bak, Frankfurt’a bak, Roma, Redwood city, Bellevue, Los Angeles, Atlanta, New York, Cleveland, Viyana, Kiev, Pittsburgh, Las Vegas ve diğer şehirlere bak… İsrail bayraklarını gör… Bil bakalım neden bu şehirlerde İsrail bayrakları açılıyor, neden İsrail’e destek veriliyor Ayşe Arman… Neden Avusturya meclis binasına ve dış işleri bakanlığı binasına İsrail bayrağı çekiliyor?

Çünkü dünya gerçeği görüyor. Sen niye görmüyorsun, Hamas terör örgütüdür. Hamas Gazze halkına zulüm ediyor. Hamas Gazze halkına bağışlanan paraları silaha ve teröre yatırıyor. Eğer bu paralar Gazze halkına ve ülkenin refahına harcansaydı Gazze bugün Akdeniz’in Phuket’i olurdu.

Yukarıda İnstagram hesabından aktardığım yazını yazmadan evvel birazcık baksaydın bu şer yuvası toprakları Camp David pazarlıkları sırasında İsrail'in nasıl Mısır’a  vermek istediğini, fakat Mısır’ın kabul etmediğini bilirdin. Enver Sedat neredeyse masadan kalkıyordu.

2005 Eylül’ünde İsrail belki barış olur ümidiyle Gazze’yi terk etti. Gazze'yi elleriyle Araplar'a verdi. Yahudi yerleşimciler evlerinden İsrail ordusu tarafından zorla sökülerek atıldılar. Milyonlarca dolarlık tesisler, evler, seralar Gazze’ye terk edildi. Hepsini mahvettiler, sonuçta bugüne geldik. Al sana barış, 4 günde kafamıza atılan 2000 roket.

İsrail ordusu dünyanın en namuslu ordusudur. Gazze’de çocuklar siviller ölüyor, doğrudur. Bütün dünya gibi biz İsrailliler de kahroluyoruz. Ancak bu insanları canlı kalkan olarak kullanıyorlar. Camileri okulları hastaneleri rampa ve cephanelik olarak kullanarak bile bile sivil hedeflere 2 metre boyunda roketler atıyorlar. Üstelik insanları kendilerine acındırmak için türlü hilelere baş vuruyorlar. Suriye’de çekilmiş resim ve videoları sanki bu günmüş gibi yayınlıyorlar, çocuklara kanlı makyaj yapıp sanki onları İsrail öldürmüş gibi servis ediyorlar. Bak linkini koyuyorum izle…

https://www.facebook.com/bgatenyo/videos/4203898906342555

Ido Avigal kimdir bilir misin? Hamas’ın onun evini hedef alarak attığı 2 metrelik roketle öldü. Sadece 5 yaşındaydı. Annesi de hastanede hayatı için savaşıyor. Engelli oldukları için sığınağa kaçamayan iki İsrailli yaşlı kadın gibi, onlar  da öldüler…Hamas roketlerini sivil hedeflere bile bile atar. Gözünü aç Ayşe Arman, bilgin olmadan fikrin olamaz…

Üstrelik de kimi destekliyorsun, değse içim yanmaz bari. Bu Filistinliler, bu Araplar ne zaman Türkiye lehinde oy kullandılar, I.Dünya savaşı sırasında yaptıkları mezalim şehit ettikleri Türklerin hatıralarına ne büyük bir kalleşlik. 

Haa bir de camii, dua eden insanlar gaz filan dedin ya, bak sadece son üç günde İsrail’de Araplar, ya da Filistinliler, 8 adet sinagogu yaktılar, cayır cayır, Bir de Mescidi Aksa’nın haline bak. Resmini koyuyorum. Montaj filan değil ha, gerçek oğlu gerçek. Al sana camii. Gözünü aç Ayşe Arman.




Şimdi en baştaki resme bak Ayşe Arman, babasının mezarına sarılan bu çocuk Yahudi, ama önce insan, ona da yazık değil mi?

Şimdi Bodrum’da bayram tatilinin tadını çıkar, artık seni takip etmeyeceğim. Sen Ayşe Arman’ı öldürdün…

İşte bütün dünya, sadece bir kaç resim... Daha çok var ama senin ilgileneceğini sanmıyorum, Gözün hiç bir şeyi görmüyor...


























11 Mayıs 2021 Salı

İSRAİL’DEN HABERLER 11.05.2021

 



JERUSALEM POST 11 Mayıs 18.22

 

Salı günü Aşkelon'da iki İsrailli kadın, şehre roket saldırısı sırasında öldü. IDF, Gazze Şeridi boyunca Hamas ve Filistin İslami Cihad (PIJ) terörist bölgelerini hedef almaya devam etti.

Başbakan Benjamin Netanyahu, IDF'nin Güney Komutanlığı karargahına yaptığı ziyaretin ardından saldırıların yoğunluğunun ve oranının artacağını duyurdu. 

Bibi "bir savaş döneminin ortasındayız" dedi ve devam etti. "IDF dünden beri Gazze'deki yüzlerce Hamas ve İslami Cihad hedeflerine saldırıyor. Komutanları etkisiz hale getirdik, birçok önemli hedefe ulaştık. Hamas beklemediği şekillerde vurulacak."

Biri 60'larında diğeri 80'li yaşlarda iki İsrailli kadın Aşkelon’daki evlerine roket isabet etmesi sonucunda öldüler.  Birkaç dakika sonra IDF, Gazze'deki roket atışından sorumlu iki üst düzey PIJ komutanını öldürdüğünü bildirdi. 

İsrail Polisine göre, Aşdod ve Aşkelon'daki bir düzineye yakın bina roketle vurulurken 80'den fazla İsrailli yaralandı. Binalardan biri okuldu. Bilindiği gibi İsrail’in güneyinde bugün okullar kapalı ve çalışıma yok.

Öldürülen Filistinli teröristlerden birinin Samah Abed el-Memluk olduğu tespit edildi. IDF ve Shin Bet (İsrail Güvenlik Ajansı), bir dizi başka İslami Cihad ajanıyla birlikte bir saklanma yerinde saldırıya uğradığını söyledi. IDF, Al-Mamlouk'un PIJ'in roket cephaneliğinden sorumlu olduğunu söyledi. 

Başka bir görevde, İslami Cihad'ın Gazze Tugayı komutan yardımcısı Hassan Abu al-Atta da, İsrail ordusunun Gazze'nin Rimal semtinde sekiz katlı bir binada bir daireyi vurması sonucu öldürüldü. O, bir İsrail tarafından 2019’da imha edilen  Baha abu Al-Ata'nın  kardeşiydi.

İslami Cihad, görevlilerinin öldürülmesine verilecek tepkinin sert olacağını söyledi. Salı günü erken saatlerde Hamas ve IDF, Mısır'ın ateşkes için arabuluculuk yapma çabalarına karşı olduklarını ifade ettiler. Pazartesi gecesi ve salı günü Gazze Şeridi'ndeki terörist gruplar, İsrail’e 600'den fazla roket atıp iki İsrailli’nin ölmesine 80 den fazlasının da yaralanmasına sebep oldu.

 

 

Y NET 11.05.2021 18.45

 

Arap'ın cenazesi sırasında ayaklanmalar

Bu gece vurulan 25 yaşındaki gencin cenazesinde Lod'da isyan çıktıPolisler isyancılara göz yaşartıcı gaz kullandıİki sınır polisi hafif yaralandı ve bir araba ateşe verildi

 

Dün akşam Lod’da, kentte meydana gelen isyanlar sırasında vurularak öldürülen 25 yaşındaki Arap gencin cenazesiyle eşzamanlı olarak isyan çıktı. Bu sabah, Lod sakini olan 34 yaşındaki bir Yahudi, eyleme karıştığı şüphesiyle tutuklandı Lod’daki isyancılar şehirdeki mozaik müzesine taş atıp, gece zaten tahrip edilen mekana girmeye çalıştılar. İki sınır polisi, kendilerine atılan taş nedeniyle hafif yaralandı ve bir polis arabası ateşe verildi.

Lod'daki Yahudi sakinler, isyancıların evlerinin pencerelerine taş attıklarını bildirdi. Şehrin Ramat Eşkol mahallesinde polis, göstericilere göz yaşartıcı gaz sıkarak takviye çağırdı.

Lod ve Ramla'daki isyanlar sırasında meydana gelen iki silahlı çatışmada, genç bir Arap dün gece vurularak öldürüldü ve iki genç erkek orta derecede yaralandı ve aralarında bir bağlantı olup olmadığı incelendi. Gece boyunca kentte taş atan ve bir şeyler yakmak isteyen gençlerin ayaklanmaları oldu. Diğer olayların yanı sıra, askeri hazırlık okulunun yapısı ateşe verildi.

Polis Komiseri Yaakov Shabtai tarafından bu akşam polisin üst düzey komutanlarının katılımıyla gerçekleştirilen özel bir güvenlik durumu değerlendirmesinde, devriye gezisine vurgu yaparak ülke genelindeki İsrail Polisinin operasyon birimlerinin acil ve önemli bir takviye edilmesi gerektiğini bildirdi. Polis varlığının  asıl amacın gerektiğinde vatandaşlara müdahale ve hizmet sağlamak olduğu vurgulandı. Ayrıca 100 yardım hattının, İsrail Polisinin acil durum merkezlerinin ve İsrail Polisinin ulusal bilgi merkezi olan 110 yardım hattının güçlendirilmesine karar verildi.

Lod'daki gece ayaklanmaları sırasında Ramat Eşkol mahallesindeki askeri hazırlık okulu binası ateşe verildi. Binadan tahliye edilen kampçılar, Tevrat parşömenlerini kurtardı ve zarar görmeden güvenli bir yere bıraktılar. Aynı  zamanda mahalledeki bir polis karakolunun yanında bir ağaç ateşe verildi. Araçlar da ateşe verildi, diğer araçlar da hasar gördü. Ramat Eşkol ve Eski Şehir'de yoğunlaşan çatışmalarda bölge sakinlerine, yoldan geçenlere ve polislere taş atıldı.

Polis, kargaşa ve barikat korkusuyla kuzeyde de tetikte. Hayfa, Acre, Wadi Ara ve Sakhnin'de büyük kuvvetler konuşlandırıldı. Tamra, Deir al-Assad, Baana ve daha fazlası dahil olmak üzere kuzeydeki neredeyse tüm köylerde gösteriler bekleniyor.

Hayfa'da Belediye Başkanı Einat Klish Rotem, polis şefleriyle bir araya geldi. Polisin önümüzdeki günlerde ve bayramlarda- Ramazan Bayramı ve Şavuot - hazırlıklarına genel bir bakış istedi. Polis memurları, şehirdeki hazırlıklarını hızlandırdıklarını belirterek, şehirde çok fazla mülke zarar veren, Hayfa ve yerel işyerlerindeki ilişkilerin dokusuna zarar veren yasadışı ve şiddet içeren gösterilere izin vermeyeceklerini açıkladı. Şehir, son günlerde Alman kolonisindeki protestocuların çoğunun Hayfa'nın sakinleri olmadığını iddia ediyor.

Misgav Bölge Belediyesindeki dersler saat 16: 00'da sona erdi ve konsey sakinlerin evlerine dönmelerini tavsiye etti. Konsey, rüzgarları sakinleştirmek için çalıştıklarını söyleyen Sakhnin belediye başkanı ve yakındaki belediyelerle temas halinde olduklarını açıkladı. Belediyeye göre göre, kılavuzların amacı, sıkışık kavşaklarda servis araçlarının sürtünmelerini ve gecikmelerini önlemektir.


10 Mayıs 2021 Pazartesi

YERUŞALAYİM...

 





SENİ UNUTURSAM EY YERUŞALAYİM,

SAĞ KOLUM HÜNERİNİ UNUTSUN VE KURUSUN.

DİLİM DAMAĞIMA YAPIŞSIN…

 

Yeruşalayim’in Yahudiler ile ilgisi yok diyen UNESCO şarlatanı; beni iyi dinle…

2000 sene dünyanın çeşitli ülkelerinde istenmeyen misafir olduğumuz bunca zaman biz Yahudiler şöyle dua ettik:

“Bu sene burada, seneye Yaruşalayim’de”

Pesahda  (hamursuz bayramı) böyle dua ettik.

Tam 2000 sene…

Günde 3 defa topraklarımıza dönebilmemiz için Tanrı’ya böyle yalvardık.

Tam 2000 sene…

Yeruşalayim’in biz Yahudilerle ile ilgisi yok öyle mi?

Şunu iyice bilin ki; bu topraklarda istilacılara karşı gelerek, sadece ve sadece kendi halinde yaşamak için yanan tapınağımızın ateşine kendimizi atan biziz.

New-York yok iken, Yeruşalayim vardı.

Londra, Paris bataklık iken, Yeruşalayim vardı.

Bet Hamigdash vardı. (Yeruşalayim tapınağı) )

Binlerce sene bu kavim, sadece bir kitabın,  TORA’nın (Yahudilerin kutsal kitabı-Tevrat) gölgesinde kaldı ve yok olmadı.

Biz ne baskılar gördük ne zulümlerden geçtik…

Zorla dinimizi mi değiştirmediler?

Engizisyonlara mı tabi tutulmadık?

Ne işkenceler gördük…

Yılmadık !

 

İnsan yerine bile konulmadık.

Gömülme hakkımız bile yoktu zaman zaman.

Gettolarda kapalı kaldık.

İftiralara, pogromlara maruz kaldık.

Yılmadık !

 

Onlarca kere evlerimizi yurtlarımızı bırakıp sürüldük.

Tecavüzlere yağmalara uğradık.

Hem de, “sizi misafir ettik” diye böbürlenen ev sahiplerimiz tarafından…

Sırf Yahudi olduğumuz için aşağılandık.

Felaketlerin en büyüğünü, soy kırımı biz yaşadık.

6 Milyon Yahudi, sırf Yahudi olduğu için yok edildi.

Bir buçuk milyonu çocuktu.

Şimdi buradayız. Bize vaat edilen topraklarda, evimizdeyiz.

Yılmadık, yıkılmadık…

 

“Zamanında bu topraklarda bizim hâkimiyetimiz vardı”   diyen sultanlık sevdalısı fitneciler, çekin elinizi David’in şehrinden, benim şehrimden, başkentimden. Kendi dertlerinizle uğraşın. Başa çıkamadığınız İsrael’i alt etmek için Müslüman Yahudi kargaşası mı çıkartmak istiyorsunuz?

Kuran’da Kudüs kelimesi kaç kere geçer biliyor musunuz?

Sıfır, efes, zero…

Tora’da Yeruşalayim 699 kere anılır. Ve adı YERUŞALAYİM’dir…

 

Siz kendi Pandemi ile, ekonominiz ile 128 milyar dolarınız ile  uğraşın. Burada size ekmek yok…

1948’de Birleşmiş Milletler kararına rağmen Yeruşalayim’i istila eden Araplar kaç tane sinagog yıkıp yaktılar, biliyor musunuz? Size sinagog yıkıntıları üzerinde ellerinde yırttıkları Toralar ile poz veren Arapların resimlerini göndereyim mi?

1948 de kuşatma altında biz Yahudiler, Yeruşalayim’de neler yaşadık bileniniz var mı? Araplar, işgalleri altındaki Yeruşalayim’de bizi, elimizde kalan son taş parçalarına, duvarımıza yanaştırmadılar bile. Onlarca sene. Üstelik orayı çöplüğe çevirdiler. O zamanlar nerelerdeydiniz?

Şimdi Yeruşalayim’de dalgalanan İsrael bayrağının altında MS 70 yılından beri herkes özgürce ibadetini yapabiliyor. 50 yıldan beri İsrail idaresindeki Yeruşalayim’de Mescidi Aksa’da ibadete sadece  iki gün ara verildi.

 

Silahtan nefret ediyoruz.

Savaştan nefret ediyoruz.

Terörden nefret ediyoruz.

Ama kendimizi savunacağız, çocuklarımızı koruyacağız.

Bir daha asla !

Bir daha asla !

Bir daha asla !

 

Biz hiçbir yere gitmiyoruz.

Bu sene de, gelecek sene de, daha sonraki senelerde de buradayız.

 

Asur, Babil, Makedonya şimdi neredeler?

Roma, Bizans, Haçlılar şimdi neredeler?

Emeviler, Eyyubiler, Memlükler şimdi neredeler?

 

Atalarımızın bize emanetini koruyacağız. Çocuklarımız için.

Ve diasporadaki bütün Yahudi çocukları, merak etmeyin, biz buradayız, istediğiniz zaman gelin. Siz gelene kadar nöbet bizde…

 

Yurdunuz, yurdumuz burada, Yeruşalayim’de, İsrail’de…

 

(Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.

Stanley Goldfoot, sonraki adıyla Eliezer Ben Yisrael 1969 yılında kurduğu gazetenin ilk sayısında, yukarıda alıntılar yaptığım makalesini “Yeruşalayim’den dünyaya mektup” başlığı ile yayınladı. Ne kadar enteresandır ki bugün sanki dün yazılmış gibi güncelliğini koruyor. Her ne kadar bu yazımı  2014 yılında yazmışsam da, bu gün daha iyisini yazamayacağımdan güncelleyerek bir daha ilginize  sunuyorum.)

 

Diaspora Yahudileri, kardeşleriniz burada, biz buradayız, korkmayın, bekleriz, ne zaman isterseniz…

 

Hoşça kalın, sevgiyle kalın…

 

Aaron Baruch  (Ankaralı) 

30 Nisan 2021 Cuma

45 CAN…

 



İsrail 29 Nisan Perşembe akşamı çok büyük bir facia yaşadı. 20 bin (?) haredi Lag Baomer kutlamaları için Şimon Bar-Yochai'nin İsrail’in kuzeyindeki Meron dağında bulunan mezarına geldi. Bu bir nevi hac gibi bir ziyaret. Aşırı kalabalık, mekânın bu kadar büyük bir kalabalığa ev sahipliği yapamayacak kadar dar bir alan olması, dağılma sırasında insanların ıslak zeminde ayaklarının kayması neticesinde bir nevi insan çığının oluşmasına yol açtı. Neticede çoluk çocuk 45 İNSAN, 45 YAHUDİ ezilerek hayatını kaybetti. 150’den fazla yaralı var.

Bu ilk değil. 1911 yılında aynı yerde, yine aynı seremonide yine 45 kişi hayatını kaybetmiş.

Suudi Arabistan’da 2015 yılında Hac izdihamı yüzünden 717 kişi ezilerek ölmüştü.

Ey yüce Allah’ım, din uğruna daha kaç kişi ölecek?

Bibi olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Ne işe yarayacaksa? Bu arada hastaneler acele kan ihtiyacı olduğunu bildirince Bibi kan bağışında bulunmuş. Resimler, fotoğrafalar… Tabi güzel bir davranış. Ama keşke resim filan olmasaydı. O zaman reklama giriyor, değeri düşüyor…

Bu arada sosyal medyada ölenler için HAREDİLER ÖLDÜ gibi yazılar çıktı. Tabii çok üzücü, ölenler İNSANDI, YAHUDİYDİ… Aşağılar gibi küçümseyerek HAREDİ diye sıfatlandırmak ne demek? Galiba haredileri biraz yanlış tanıyoruz. Dostum, kalemdaşım Sami Gerşon çok güzel bir yazı paylaşarak hepimizi bir güzel silkeledi. Kendisinin izni ile bu yazıyı paylaşıyorum.

Harediler hakkında bilinen bazı yanlışlar:

İsrael 'de din ile alakalı kesimler sıralanırken tamamen dini kurallara göre yaşamını şekillendiren, yaşayan giyim tarzları ile de bunu dışarı belli eden kesime Haredi adı verilmektedir.

Harediler de aralarında görüş ve davranış olarak ayrılıklar gösterir.

İsrael 'in kuruluşuna karşı gelen, bayrağını, mevcudiyetini tanımayan tarikatın adı “Neturei Karta 'dır.”

Neturei Karta (Aramice: "Şehrin Koruyucuları"), Siyonizm’i ve İsrail Devleti'nin kuruluşunu reddeden bir Ortodoks Yahudiler grubudur. Gerçek İsrail’in ancak Mesih'in (Maşiah) gelişiyle yeniden kurulabileceğine inanıyorlar, onun için bu günkü İsrail devletini ret ediyorlar.  Sayıları 5.000 civarında ve yoğun şekilde Kudüs’te yaşarlar. Bunlar bayrak yakarlar, İsrail’in düşmanlarıyla birlik olurlar, devleti tanımazlar ama para alırlar… Aşırı Ortodoks’turlar.

Pek çok fraksiyonu olan haredileri bunlarla karıştırmamak lazım. Onlar bu sınıfa girmezler... Gerçi Harediler de devletten para alırlar, bazıları da askerlik görevini yerine getirmez, doğrudur. Ancak çoğu İsrael 'de askerlik dahil birçok vatandaşlık görevlerini canla başla yerine getirmeye çalışır.

Öte yandan İsrail’i tanımayan, askere ve askerliğe karşı duran solcu vicdani retçilerin sayıları çok daha fazladır. Askerlik görevini kabullenmeyen solcu vicdani retçilerin oranı dini vicdani retçilerin 3 katıdır...

Askerimize, Yahudi yerleşimcilere Arap ve Arap yanlısı Avrupalı derneklerin yanında hareket ederek zorluk çıkartan (BDS vb) solcu Yahudilerin verdiği zarar, kendi kendine bayrak yakmaktan başka bir halt yiyemeyen Neturei Karta’cılardan bile çok daha fazladır...

Tüm dindarları cahil sınıfına koymak açıkça belirtmek lazım ki çok yanlıştır. Aralarında birçok bilim adamı, profesör, öğretmen, iş insanı, doktor , STK kurucuları , yazarlar vb. bulunur.

Yani Tora öğreniminin yanında pozitif bilimlere de karşı olmayan okuyup önemli işlere imza atan çok Haredi vatandaşımız İsrail 'in gelişmesinde rol almaktadır... Askerlik, sınır polisi ve polis gibi emniyet güçlerinde de birçok Haredi kahramanımız vardır...

Sosyal yardım konularında da ilk sıralarda onları görmekteyiz...

*Durumu müsait olmayanlara yiyecek sağlamak.

*Kaza ve terör olaylarında ceset parçalarını toplayarak dinimize göre cenazenin tam olarak gömülmesine yardımcı olmak​ (zaka).

*Her hastanede hasta yakınlarına veya ayakta tedavi görenlere ücretsiz yiyecek içecek dağıtmak.

*Brit Milla, Bar Mitsva, Bat Mitsva gibi Yahudilikte önemli ritüelleri gelir bakımından karşılayamayan ailelere toplu olarak bu törenleri ücretsiz sağlamak.

*Tüm bu hizmetleri hiçbir ayırım yapmadan toplumun her kesimine vermek.

*Bunların dışında saymayı unuttuğum birçok destek ve yardım.

Bu insanları ötekileştirmek, nefret duymak, ayrımcılığa tabii tutmak laik ve kendisine seküler diyebilen vatandaşlara uygun düşmez...

“Am İsrael Hay” derken biz tüm Yahudilerden bahsediyoruz...

Görüşü, rengi, politik ve dini tavrının bir önemi olmadan kucaklıyoruz...

Zira kahramanlarımız bu ülke için savaşırken, hayatlarını verirken bu ayırımı yapmadılar...

Maalesef Lag Baomer geldiğinde bu üzücü olayı da hatırlayacağız ömrümüz boyunca...

Yehi Zihram Baruch....

Ruhları Şad Olsun ...

Teşekkürler Sami Gerşon…  Kalemine sağlık…

Benim ilave edeceğim hiçbir şey kalmadı.

Esen kalın…

 

Aaron Baruch  (Ankaralı)

23 Nisan 2021 Cuma

İSRAİL - SIĞINAK ÜLKESİ

 




10 ay evvel Türkiyeli 3 Yahudi gencin söyleşisi Youtube kanalında “Türkiye’de genç Yahudi olmak” başlığıyla yayınlandı. Söyleşinin bir yerinde genç bir hanım aynen şöyle diyordu:

-İsrail beni hiç çekmiyor. Oraya yokum. Sürekli bombalanma tehlikesi, orada sığınak psikolojisini yaşadım, hiç iyi değil…

Oldu güzel kızım, sen şimdi “sadece 5 arkadaşım kaldı” dediğin İstanbul’da korona ile kol kola yürümeye devam et. Korona psikolojisi sana her halde daha iyi geliyor. Dediğin doğrudur, İsrail sığınak ülkesidir, ama senin sığınağın anlamını kavrayamamışsın. İsrail Yahudilerin sığınağıdır, bir Yahudi yalnız İsrail’de kendini emniyette hissedebilir. Sen bunu anlamamışsın.

Pandemi bir gerçeği ortaya koydu. Dünyada hiçbir liderin, hiçbir ülkenin beceremediğini İsrail başardı. Pandemiyi yendik, maskeleri attık. Devlet vatandaşını korudu. İsrail devleti Alman aşısını Almanlardan daha çabuk vatandaşlarına ulaştırdı ve artık 16 yaş üstü sırasız, parasız, güvenli ve karışıklık olmadan çatır çatır aşı oluyor. 2022 yılı aşıları bile hazırlandı. Sen aşını olabildin mi güzel kızım?

Hiçbir İsrail vatandaşı hastanesiz ilaçsız yataksız solunum cihazız kalmadı. Dünyanın en gelişmiş Network ağına sahip bu “sığınak ülkesinin” sağlık teşkilatı aşı yapılan milyonlarca İsraillinin datalarını anında aşı üreticilerine bildirerek bütün insanlık için veri tabanı oluşturdu.

Bak, sana bir şey anlatayım, Kasım 2020 de çok nadir görülen sonuçları çok tehlikeli bir hastalığa yakalandım. (Guillain - Barré sendrom) Hastalığımı yazdıklarımı okuyan bir Türk asıllı doktor (Dr. Jozeph Rodrig) okuduklarından  teşhis etti ve hayatımı kurtardı. O pandeminin tüm şiddetiyle ortalığı kasıp kavurduğu günlerde Kfar Sava’daki Meir hastanesi beni bir haftada iyileştirdi ve evime yolladı. Aralık ayının sonlarında İsrail’de aşılar başladı. Rekorlar kırılıyordu, bir günde 247 bin kişinin aşılandığı oldu. Bu “sığınak ülkesi” hızla liderimiz Netanyahu’nun dediği gibi hayata geri dönmeye başladı.

Ancak ne yazık ki ben aşılanamıyordum. Çünkü geçirdiğim hastalık antikorlarla ilgili bir autoimun” hastalığı olduğu için aşılanmam son derece tehlikeliydi. Gittiğim nörologlar “aşı olabilir miyim” ya da “ne zaman aşı olabilirim” sorularıma “bilmiyoruz, data yok” diye cevap veriyorlardı. Taa ki Tel Aviv’deki İchilov hastanesinde çalışan Prof. Vivian E Droy bana “korkma, evet data yok, ama Pfizer Biontech aşısı RNA tabanlı, aşını olabilirsin” diyene kadar. Ve aşıyı oldum. Hem birincisini hem de ikincisini. Bu satırları yazdığımda ikinci aşının üzerinden iki hafta geçmişti. Çok şükür bir tehlike yaşamadım. Şimdi Pfizer Biontech aşısını üretenlerin elinde artık bu konuda artık data var.  Çünkü İsrail sağlık sistemi bu dataları anında üretici firmayla paylaşıyor.

“İstanbul gibi bir yerde büyüdükten sonra” diyorsun ya, sorarım sana, Yaradan korusun sana bir lanet virüs bulaşırsa o çok sevdiğin İstanbul’da hayati ihtiyacın olan hastaneyi bulabilecek misin? Hadi, Türkiyeli senin gibi gençlerin Pandemi’den kurtulduğunu varsayalım, yüzde kaçınız iş bulabileceksiniz, mezun olduğunuz üniversiteler dünya sıralamasında kaçıncı sırada? Aldığın eğitimin evrensel değeri ne? Bu arada bu “sığınak ülkesinde” işsizlik %10’un altına indi, kaldığımız yerden devam ediyoruz. Belki İstanbul kadar olamadık ama (!) … Haa, bu arada arkadaşın delikanlı kuru fasulye pilav yiyip rakı içerek İstanbul’da yaşamanın mutluluğunu yaşamaya devam ediyordur umarım. Videoda öyle söylüyor. Dünyanın en mutlu ülkeleri arasında İsrail 11’nci sırada. Türkiye’yi kuru fasulye pilav ve rakıya rağmen sıralamada bulamadım da…

Herkes hayata dair aldığı kararların neticelerini yaşayacak. İsrail’i “sığınak ülkesi” olarak tanımlamadan evvel keşke bir kere daha düşünseydin güzel kızım.

Hayatımı kurtaran İsrail sağlıkçıları; hepinizin ellerinden, gözlerinden alınlarınızdan öpüyorum. Hayatımı bana bağışladınız, sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır. Hakkınız ödenemez, Yaradan sizlerden razı gelsin…

 

Aaron Baruch (Ankaralı)