Sevgili kardeşlerim,
yeğenlerim ve
dostlarım.
İsrael kadınları dedin mi bir dakika
duracaksın. Ciddi söylüyorum. Duruşları ile oturuşları ile kalkışlarıyla ile bir
başkadır bu memleketin kadınları. Benzemez başka hemcinslerine. Yani başta
bütün dünya kadınları ile bazı benzerlikleri olduğunu görseniz de tanıdıkça ne
kadar farklı olduklarını görürsünüz.
Bence farklılık daha çocukluktan
başlıyor. İsrael’de kızlar ve erkekler karışık olarak okurlar. Arkadaş
ortamlarında beraber bulunurlar. Bu ilerideki yaşamlarında karşı cinse
yaklaşımlarında bir rahatlık sağlar. Birbirilerinden çekinmezler.
Daha ileriki yaşlarda liseyi bitirince
kızlar da askere giderler. İşte bu noktada İsrael’in kızları farklılaşmaya
başlarlar. Bu kızlar çok genç yaşta askerlik gibi çok zor bir görev
üstlenirler. Kimileri savaşçı asker olur. Tüfekleri her zaman yanlarındadır.
Plajda bikini ile yürüyen, omuzunda neredeyse kendisinden büyük silah taşıyan o
kızları görünce şaşırırsınız, neden farklıdır dediğimi anlarsınız. Bu kızlardan
savaş pilotları olanlar var. Tankçılar var. İnsan onları görev bölgelerinde
dizlikleri, miğferleri, boyunlarına takılmış bombalar ile gördüğünde takdir mi
etsin, şaşırsın mı, korksun mu bilemiyor. Bir de ben neden çok etkileniyorum
biliyor musunuz, bazen videolarda, televizyonda filan görüyorum, birden o
miğferlerini çıkarttıkları zaman dalga dalga dökülen o saçları ile,
üstlerindeki kıyafet, yüzlerindeki kamuflaj boyaları ve silahları öylesine bir
tezat öylesine bir alışılmamışlık ortaya koyuyor ki, gerçekten benzersiz.
Askere giden bu kızlar evlerine dönünce
artık çocuk değildirler. Asker ocağı görmüş, tek başına hayatta kalmayı
öğrenmiş, silah taşımış, belki savaş anında cephede arkadaşının hayatını
kurtarmış, belki savaşmış, belki bilgisayar başında silah arkadaşlarına destek
vermiş birisidir o. Saygı görürler. Senin yüzüne göz seviyenden bakarlar.
Kendilerini ikinci sınıf gibi değil, filmin esas oğlanı olarak kabul ederler. Ve bu bütün
hayatları boyunca devam eder. Tabii, bunda, bu memleketin hakkını arayana,
hakkını veren hukuk sistemi de çok etkili olmakta. Bundan herkes çok cesaret alır.
Nerdeyse hepsi araba kullanır. Hatta
kamyon ve daha büyük taşıtlar kullananları var. Her türlü mesleği yaparlar.
Öyle “seviyeli iş” filan, boş versene, ekmek nereyse o oradadır. Tel
Aviv’de çalıştığım sokağa her zaman gelen bir çöp kamyonu var. Bilirsiniz bu
kamyonların arkasına iki kişi vardır. İşte onlardan biri kadın. Hem de 50 sini
devirmiş beyaz saçlı bir bayan. Hayretler içerisinde izlerim o kadını görünce.
Geçenlerde bu meslekte çalışan insanların kazandıkları parayı bir yerlerde
okudum. Dudağım uçukladı. İnanılmaz bir para. Vaaay be…
En tepelerde de görevli kadınları var
İsrael’in. Örneğin İsrael’in en büyük beş bankasının CEO’ları kadın. Bu
kadınlar işe de giderler, bir sürü de çocuk doğururlar, onları büyütürler de,
eğlenirler de, seyahate de giderler, her bir şeyleri yaparlar. Bu kadınların
giyimlerinde, davranışlarında, konuşmalarında çekinmek yoktur. Hele erkeklerden
hiç çekinmezler. Niye çekinsinler ki? Eşit olduklarını biliyorlar.
Hadi bu kadınlardan birine sürtünsene, bir
laf atsana. Şort giyiyor diye tekmelemeye filan kalksana. Alimallah dünyayı
kafana geçirir.
Ama iş hayatında hala erkek egemenliği
var. Örneğin İsrael’de hightech
sektöründe kadın çalışanların oranı % 35 imiş. İsrael cinsiyet eşitliğini
sağlamak açısından 59 ülke arasında 21nci sırada. Anlayacağınız daha çok işimiz
var. Çünkü biz birinci olmalıyız.
Bu hanımların bazıları çok çok özel işler
başarırlar. Yalnız ailelerine değil, ülkelerine değil, belki de bütün dünyaya,
insanlığa katkıda bulunurlar. İsrael oğulları gururla söyleyebilirim ki böylesi
pek çok kıymetli evlada sahiptir. Şimdi size bunlardan bir kaçını kısaca tanıtmak
istiyorum.
Dr. Kira Radinsky, bu genç hanım 15 yaşında üniversiteye
başladı. 26 yaşında doktorasını tamamlamıştı. Geleceği görebilen bir program
geliştirdi. (Kuba’da çıkacak kolera salgınını aylar önce bildi.) Şu anda İsrael
eBay’in başında bulunan bir bilim insanı. Technion üniversitesinde da
araştırmalar yapıyor. Kullandığı algoritma sayesinde, sosyal ayaklanmalar dâhil
geleceği görebiliyor.
Dr. Kira Radinsky |
Maxine Fassberg, 2009 yılında teknolojideki kadınlar
sıralamasına girdi. 2012’de CNN tarafından teknolojide en güçlü 10 kadın
arasında gösterildi. 2007 den beri İntel İsrael’in bu ülkedeki, operasyonlarını
yönetiyor. Bu, 10 bin teknik adam, onun emrinde demek. Yönettiği şirket tek
başına İsrael’in ihracatının % 9 unu gerçekleştirmekte.
Maxine Fasberg |
Dr. Orna Berry, İsrael’in ilk ve tek kadın şef bilim insanı, Microsoft Xbox için 3 boyutlu sistem ve sensör teknolojisini geliştirdi. Prime Sense start up firmasını kurdu. Bu firma 2013 yılında Apple tarafından 360 milyon dolara satın alındı. Kendisi doktora sahibi olup pek çok ödüle layık görüldü.
Dr.Orna Berry |
Dr. Michal Tsur, İsrael start up firmalarının demir leydisi. Cyota güvenlik sistemlerinin yaratıcısı. 2005 yılında bu start up şirketi 145 milyon dolara satın alındı. Dr. Michal bugün K.Altura start up şirketinin yaratıcısı ve başkanı. Şirketin değeri 500 milyon dolardan fazla. New York üniversitesinden doktorası var. Şu anda Yale üniversitesinde çalışmalarına devam ediyor.
Dr.Michal Tsur |
Nava Swersky Sofer, daha iyi bir yaşam için teknoloji. IDC Beyond’un direktörü. Yönettiği program, IDC Hertzliya’nın yeni nesil girişimcileri eğitmeyi amaçlıyor. 21nci yüzyılın bio-tıp, teknoloji, küreselleşme gibi birçok farklı konularda çalışmaları var. BM’in entelektüel programlarını yöneten WİPO’da danışman.
Neva Swersky Sofer |
Saygıdeğer hanımlar, bu millet sizlerle
gurur duyuyor.
Bu hanımlar evlendiklerinde de inanılmaz
işler başarırlar. Ama ne yazık ki bu kadar başarılı, gözü pek İsrael kadınları
evliliklerini sürdürmekte çok başarılı değil. Tabii bundan kadınlar kadar
erkekler de sorumlu muhakkak. Bu
kadınlar evde oturup koca yolunu gözleyecek, kocanın eline bakacak ev kedileri
değil. Canavar gibi hepsi maşallah. Bunun sonucu olarak da evliliklerinde
nerede trak, orada bırak diyorlar. Elimde istatistiki bir bilgi yok ama
boşanmaların çok olduğunu gözlemliyorum. Bir de beraber yaşamak, hayat arkadaşı
gibi kavramlar bu ülkede saygı ile karşılanıyor. Hatta belirli bir zaman
birlikte yaşayan çiftler, ayrıldıklarında kanun önünde sanki evliymişler gibi
haklara sahipler. Hatta evlat edinmek, bir şekilde tibbi yollarla hamile kalmak
revaçta ve tuhaf karşılanmaz. Muhafazakârlar elbette, bu durumlara dudak
büküyorlar. Kabul etsek de etmesek de ne yapalım, bu var…
Bir zaman evvel bir olaya şahit oldum.
Öyle kadınların ev kedisi olmasından filan bahsettik te oradan aklıma geldi.
Şirket arabalarından birisini servisten almaya
gitmiştim. Bulunduğumuz yer, arabaların düzensiz park ettikleri trafiğin “balagan”
(karışık) olduğu bir yer. İki arabanın yan yana geçmesi
mümkün değil. Bir taraftan bir kamyon geldi. Üstünde de kocaman bir iş
makinesi. Kamyonun şoförü, af edersiniz, tam bir ayı. Suratında üç günlük
sakal, kafada saç yok, göğsünden kıllar fışkırmakta, bir de zavallım terler
içerisinde. Tam o sırada karşı taraftan de bir taksi geldi. Taksinin şoförü
kadın. O da maşallah şöyle bir 90 kilo filan var. Bir elinde pita, (İsrael tipi
pide) öteki eli direksiyonda. Birisi muhakkak ötekisine yol vermeli. Mecbur. Yan
yana geçemezler. Kamyon şoförü kendinden emin, eliyle “geri git” diye
işaret ediyor. Kadın oralı değil. Sonunda kamyon şoförü, dayanamadı,
arabasından yere atladı. Üstünde rengi solmuş bir kirli atlet, en az 110 kiloluk
bir azman. Göbeği atletin altından dışarı sarkıyor. Bağıra bağıra kadına bir
şeyler söylemeye başladı. Kadın eliyle “sen
geri git” diye işaret ediyor ama kim bilir adam ne dediyse birden kadının
tepesi attı. O da arabasından indi. Ama acele ile elindeki pitayı yuttuğundan
tıkandı, konuşamıyor. Derken eliyle göğsüne bir iki yumruk atıp arabadan bir
şişe su aldı. Bu arada kamyon şoförü ha bire sıralıyor. Millet işlerini bırakıp
bunları seyretmeye başladı. Derken kadın suyu içti. Elinin tersi ile ağzını şööööyle
bir sildi. Sonra iki elini beline koyup bir açtı ağzını, yok böyle bir şey. Ben
İbranice bilmiyorum, ne demekte olduğunu anlamıyorum ama etraftaki insan
başladılar gülmeye, gülmek değil, kendilerinde geçiyorlar. Kamyon şoförü başta
direnecek gibi filan oldu ama, mümkün değil, kadın giydirdikçe giydiriyor.
Sonunda bizim ayı, ne yapsın, çaresiz, eliyle söyle bir “Allah’ından bul” gibi bir işaret edip kamyona çıktı. Kadın devam…
Bu arada millet gülmekten altına işiyor. Sonunda o koca kamyon geri geri gitti ve
taksisine binen kadına yol verdi. Millet de işine geri döndü. Yok anam yok,
bunlar öyle ev kedisi filan değil. Resmen tehlikeli…
Son olarak değinmek istediğim bir konu
var. Yahudi evinde kadının sözü geçer. Kadının istediği olur. Onun için hayati
kararlar alma arifesinde olan Yahudi kadınlarına sesleniyorum. Akıllı olun.
Sizden sonraki nesilleri düşünün. Erkeklerinizi doğru yönlendirin. Okuyun.
Bilgi sahibi olun. Ekonomiden de, siyasetten de, eğitimden de, teknolojiden de her
şeyden haberiniz olsun ve doğru kararlar almaya bakın.
Bütün hanımlara saygılarımla…
Bu hafta da bu kadar sevgili kardeşlerim
yeğenlerim ve dostlarım…
Sevgiyle kalın, hoşça kalın.
Aaron Baruch (Ankaralı)
bildiğim kadarıyla dini bakımdan müslümanlar gibi kadın aslında eziliyor ortodoks yahudiler ayrı otobüs istemişti ama dinden uzaklaşmış kesim de kadın artık batılı gibi..
YanıtlaSilhttp://www.huffingtonpost.com/2013/04/11/orthodox-jew-flies-plane-huge-plastic-bag-photo_n_3064473.html
Sil