İsrael, İtalya ve Türkiye’nin
karşılaştırmalı istatistikleri çarpıcı. Sizlerle paylaşmak istedim.
ISRAEL
|
ARTIŞ
|
YÜZDE
|
İTALYA
|
ARTIŞ
|
YÜZDE
|
TÜRKİYE
|
ARTIŞ
|
YÜZDE
|
|||
20.Mar
|
705
|
178
|
25,25%
|
47021
|
6557
|
13,94%
|
670
|
277
|
41,34%
|
||
21.Mar
|
883
|
188
|
21,29%
|
53578
|
5560
|
10,38%
|
947
|
289
|
30,52%
|
||
22.Mar
|
1071
|
371
|
34,64%
|
59138
|
4789
|
8,10%
|
1236
|
293
|
23,71%
|
||
23.Mar
|
1442
|
488
|
33,84%
|
63927
|
5249
|
8,21%
|
1529
|
343
|
22,43%
|
||
24.Mar
|
1930
|
439
|
22,75%
|
69176
|
5210
|
7,53%
|
1872
|
561
|
29,97%
|
||
25ç.03
|
2369
|
324
|
13,68%
|
74386
|
6203
|
8,34%
|
2433
|
1196
|
49,16%
|
||
26.Mar
|
2693
|
342
|
12,70%
|
80589
|
5909
|
7,33%
|
3629
|
2069
|
57,01%
|
||
27.Mar
|
3035
|
584
|
19,24%
|
86498
|
5974
|
6,91%
|
5698
|
1704
|
29,91%
|
||
28.Mar
|
3619
|
628
|
17,35%
|
92472
|
5397
|
5,84%
|
7402
|
1815
|
24,52%
|
||
29.Mar
|
4247
|
584
|
13,75%
|
97869
|
3870
|
3,95%
|
9217
|
1280
|
13,89%
|
||
30.Mar
|
4831
|
101739
|
10497
|
İSRAEL TOPLAM EX 17 İTALYA TOPLAM EX 11591 TÜRKİYE TOPLAM EX 168
Siyah sayılar toplam hasta sayısı gösteriyor.
Mavi sayılar günlük artan hasta sayısını gösteriyor.
Kırmızı sayılar artış oranını gösteriyor.
Bu tabloda olması gereken bir başka değer
elbette günlük test sayısı. Ne yazık ki yok. Ancak artış yüzdelerine bakarak
önümüzdeki 10 günü hesap edebiliriz, ama ne kadar doğru olur bilmiyorum.
Burada esas yanıldığımız nokta “hadi
sıfırlansın da bitsin bu sıkıntı” diye düşünmemiz. Ne yazık ki
bitmeyecek. Çünkü Covit19 bildiğimiz grip virüsünden farklı değil. Grip
bitiyor mu? Bitmiyor. Bu da bitmeyecek. “Peki, ne olacak hep evde
kalmaktan başka çare yok mu” derseniz elimden geldiğince açıklıyayım.
Birinci çare aşı. Bu aşı er ya da geç
bulunacak. O zaman bu sıkıntı hepten bitecek. Ancak aşının bir ya da bir buçuk
seneden evvel devreye girmesi mümkün gözükmüyor.
İkinci çare bu mendebur hastalık için bir
ilaç bulunması. O da çok yakında olacak gibi gözükmüyor.
Hükümetlerin neden insanları evde
oturtarak izole etmeye uğraştığını anlamamız gerekli. Çünkü aşı ve ilaç için zaman
kazanmak istiyorlar. Zamana karşı savaşıyoruz. Hiçbir ülkenin imkânları tüm
vatandaşlarına bu ölçülerde sağlık hizmeti verebilecek kadar büyük değil. Yani
sağlıkçılar “YAVAŞ YAVAŞ gelin” diyorlar. Yatak, yoğun bakım, suni
solunum cihazı, test, sağlık personeli kapasitesinin üzerinde hasta gelirse
sistem bunu karşılayamaz ve İtalya’da, İspanya’da
gördüğümüz, işittiğimiz korkunç durumlarla karşı karşıya gelinir. Onun için
hastalığa yakalanmaları zamana yaymak istiyorlar. Sonuçta hepimiz bir gün bu
hastalıkla tanışacağız. Ama aşı varsa farkına bile varmayacağız. İlacı varsa
kuulanıp iki gün evde istirahat edip atlatacağız… Şimdi zamana karşı bir yarış var…
Zaman geçtikçe başka bir problem ortaya
çıkıyor. Ekonomi. İşletmeler çöküyor. İnsanlar birkaç aydan sonra ekmek alacak
para bulamayacaklar. Şu anda İsrael Ekonomisi % 15’e indi. Yok denecek kadar az
işsizlik oranı ile övünen İsraelde oran % 30’lara doğru gidiyor. Kiralar,
taksitler, borçlar neyle ödenecek? Üst üste borç erteleme kararları ile devlet
yardım etmeye çalışıyor ama nereye kadar? Bu bireylerin derdi. Bir de devletin
derdi var. Bu kadar işsizlik sigortasını nasıl ödeyecekler, kaç ay
dayanabilirler? Öte yandan hastanelerin ihtiyacı olan suni solunum cihazları,
kitler ve diğer malzemeler fiyatı sorulmadan satın alınıyor. MOSSAD devrede,
her yerden taşıyor. Güçlü ekonomiler bile buna zor dayanacak.
Peki, ne yapacağız? Önce hayatta
kalacağız. Zamana karşı savaşımız olacak. Hastalananların % 99’u kurtulacak.
Özellikle kronik hastalıkları olan yaşlıların ne yazık ki küçük bir yüzdesini kaybedeceğiz.
İşte risk gurubunda olanlar aşıya ya da ilaca kadar bu mendebura yakalanmaması
gerekli, ona göre davranmalı… Kaçın mendeburdan dostlarım, kardeşlerim, yakalanmayın,
hayatta kalın ki iyi günlerde tekrar görüşelim…
Üzülerek söylemeliyim ki daha en kötüsü
gelmedi. Sağlık sisteminin kapasitesinin üzerinde hasta gelmeye başladığında o
en kötüyü göreceğiz. Grafik olarak hastaların sayısı parabol eğrisinin en üst noktasına
geldiğinde, yani PİK yaptığında, iyileşme başlayacak ve sistem tekrar hasta
sayısını karşılamaya başladığında tünelin ucundaki ışık gözükmeye başlayacak.
Elbette bunun bilincinde olan devletler ülkelerinin
sağlık sistemini ellerinden geldiğince genişletmeye çalışıyorlar. Yoğun bir
şekilde suni solunum cihazı satın alıyorlar. İsrael’de Demir Kubbe’yi yapan
Refael firması bu işe soyundu. Dünyadaki en büyük üretici firma makinenin
planlarını yayınlayarak üretmek isteyenlere yardımcı oldu. Türkiye’de Arçelik üretim
için kolları sıvadı. Bunu üreten şirketlerin kâğıtları tavan üstüne tavan
yapıyor. Kitler üretiliyor, uzak doğudan uçaklar dolusu getiriliyor. Maskeler askeri
tesislerde üretilmeye başlandı. Oteller hastane haline sokuluyor. Devlet sağlık
sistemini genişletmek için ne gerekiyorsa yapıyor. Tabii dua ederek işi çözmeye
çalışanlar da yok değil.
Buradan şöyle bir sonuçta çıkıyor. Sağlık
sistemi ihtiyacı karşılayamayacak noktaya geldiğinde sakın hastalanmayın. O
zaman kimse size yardım edemez. Yalnız korona için bahsetmiyorum, ne hastalık
olursa olsun, sakın haaa…Diyalize gidenler, kemo terapi tedavisi görenler,
kolu bacağı kırılanlar, hamileler, neredeyse iki günde bir hasta olan bebecikler
ne olacak diye soruyorsanız bilmiyorum. Kimse bilmiyor. Yaradan yardımcımız olsun…
Sağlıkçılarımız… Bu savaşın en önde gelen
askerleri… Kahramanlar… Hakkınızı ödeyemeyiz. Binlerce, milyonlarca teşekkür.
Bu bilgiler dün canlı yayına katılan Kfar Saba Meir Tıp Merkezi Acil
Servis Şefi Dr. Josef Rodrig bize bu muhteşem açıklamaları yaptı. Öncelikle
kendisine çok çok teşekkür ederiz.
Ben
sağlıkçı değilim. Ondan işittiklerimi sizlerle paylaşmaya çalıştım. İnşallah
bir hata yapmamışımdır.
Esen
kalın, evde kalın, hayatta kalın…
Aaron
Baruch (Ankaralı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.