Metrodan aşağı iniyor,
telefonumdan kare kod uygulamasını açıp bilet kontrol cihazına okuttuktan sonra hızlıca gelen
trene yetişmeye çalışıyorum. Oturacak yer bulmak buradaki en önemli konu,
zira yol kısa değil. Neyse ki boş bir yer bulup hemen dolduruyorum orayı.
Metrodaki internet,
evimdeki internetten daha hızlı olduğu için yaklaşık 45 dakika süren
yolculuğumun nasıl geçtiğini fark etmeden Jing’an Temple istasyonundan inerek,
ikinci hatta aktarma yapıyorum. Kafaları telefonlara gömülü şekilde yürüyen
insan kalabalığından sıyrılarak, mini bir markete girip içecek bir şeyler
alıyor ve ödemeyi her zaman olduğu gibi “WeChat Pay” ile
yapıyorum. Zaten Çin’de en son ne zaman para kullandığımı dahi hatırlamıyordum.
Şarjım ya da internetim biter diye telefon kılıfımın arasına koyduğum 100 yuan
bile eskimeye başlamıştı.
İkinci hatta aktarma
yaptıktan sonra, Lujiazui istasyonunda iniyorum. Şu meşhur Şanghay televizyon
kulesinin olduğu yer. İlk işim Luckin Coffee’ye gitmek. Hem Starbucks’tan ucuz,
hem de kahve kalitesini çok beğeniyorum. Üstelik telefonumdaki uygulamadan satın
alınca, 28 yuan’a aldığım kahveyi çok rahat 10-14 yuan aralığında satın
alabiliyorum. Kahve almak için ne kasaya gidiyorum ne de sıraya giriyorum. Telefonumdaki
uygulamadan siparişi veriyorum, kare kod ile ödemeyi yapıyorum. Uygulama bana
bir sıra numarası veriyor. Çağrılınca gidip kahvemi alıyorum. Bitti.
Çin’de sistem teknoloji
kullanımını öyle ciddi bir şekilde teşvik ediyor ki isteseniz dahi bundan uzak
kalamıyorsunuz. Kahvemi alıyor ve yürümeye başlıyorum. Karşıdan karşıya geçmem
gerekiyor. Yolda araç yok ama bekliyorum; çünkü geçersem karşıdaki kamera beni
tespit edip yüzümü trafik ışığının altında bulunan ekrana yansıtacak ve beni
ifşa edecek.
Kaspersky, (*) bundan
yaklaşık bir yıl önce "Earth 2050" isimli bir web sitesi
hazırlayarak çok ünlü fütüristlere geleceğe dair bazı tahminler yaptırmıştı.
Fütüristlerin aksine
şimdi anlatacaklarım tahmin falan değil. Var olan, yaşadığımız ve muhtemelen yakın
bir gelecekte tüm dünyanın yaşayacağı bir gelecek. Biz burada sadece beta
sürümünü önceden deneyimliyoruz. Tüm sistem açıkları giderildikten sonra,
dünyanın diğer ülkeleri de çok yakında bu teknolojileri kullanmaya başlayacak
ve bizim şu anki tecrübelerimizi yaşayacaklar.
Size iyi bir tablo
çizmek isterdim fakat gelecek daha çok toplumun nasıl kontrol edilebileceği
üzerine kurgulanıyor.
Küresel salgınla
birlikte Çin’de çok yeni teknolojiler kullanılmaya başlandı. Öyle ki
sadece 3 aylık bu süreçte, Çin yönetimi 2000 yeni teknolojiden faydalandı.
SOSYAL KREDİ SİSTEMİ
Çin, uzun bir süredir
vatandaşlarının davranışlarını “sosyal güven” başlığı
altında sıralayarak büyük bir puanlama sistemi kurmuş durumda. Sistem şahıslara
sahip oldukları puanlara göre ödül veya ceza veriyor. Devletin belirlediği
kurallara uyanlar ödüllendirilecek. Kurallara uymayanlar cezalandırılıp teşhir
edilecekti. Sistem bireylerin puanlarını belirlerken; harcama alışkanları,
sosyal medya kullanımı, arkadaş çevresi gibi son derece kapsamlı unsurların
dahil olduğu bir algoritmayı kullanıyor. Basitçe anlatmak gerekirse; bankaların
kara listesi olduğu gibi artık devletlerin de kara listeleri olacak. Kara listeye
girenler birçok ayrıcalıktan faydalanamayacak. Seyahat ve sağlık hakları dahi
kısıtlanabilecek. Kırmızı ışıkta geçmek, kapalı alanda sigara içmek bile
notunuzu düşürebilecek. Çin bu yılın sonuna kadar tüm vatandaşlarını puanlamayı
amaçlıyor. Yapay zekâ ile
bütünleşmiş kameralar ile anlık bir şekilde insanlara puan verecek ve bu
puanlar sayesinde, Çin vatandaşları ya iyi vatandaş ya da kötü vatandaş olarak
sınıflandırılacak. Şöyle bir şey hayal edin, sokağa çıktığınız andan
itibaren milyonlarca kamera her anınızı gözetliyor. Yaptığınız her şey
hazırlanan algoritmalarla çözümleniyor ve sizlere puan veriliyor. Üstelik
sistemin yakın gelecekte tüm dünyada uygulanmaya başlanması kesin gibi. Bu
sistemin en önemli yardımcısı ise tüm ülkeyi sarmalayan yapay zekâ destekli 200
milyondan fazla kamera.
YAPAY ZEKÂSI OLAN KAMERALAR
Çin'de yüz tanıma
sistemine sahip kameralar her yerde. Yapay zekânın da dâhil olduğu sistem
korkutucu. Bilim kurgu gibi gelse de her şey gerçek. Sistem aynı anda yüzlerce
kişiyi analiz ediyor. En önemli kısım sistemin psikolojik analizler
yapabilmesi. Kamera görüş alanında bulunan bütün insanları tanımlıyor. Sakin mi
sinirli mi olduğunu, yüzündeki mutluluk oranını, üstünde nasıl bir elbise
olduğunu, saç rengini, cinsiyetini, adını soyadını hatta ırkını bile anında
tespit edebiliyor. Sistem herkesi izliyor, tanıştıkları diğer kişileri
belirliyor ve iki hafta boyunca takipte kalabiliyor. Üstelik sistem sadece
yüzünü gördüğü kişileri değil, arkası dönük ve çok uzakta
bulunan kişileri de tanımlayabiliyor. Bunu da şahsın hareketlerinden anlıyor. Herkesin
yürüme şekli, kol ve bacak koordinasyonunun farklı olduğu bilgisi üzerinden
hareket eden sistem, gün içerisinde herkesten topladığı bilgileri bir havuzda
topluyor. Daha sonra sadece arkadan görülen bir şahıs tespit edilmek
istendiğinde, hedef kişi havuzda bulunan örneklerle karşılaştırılıyor ve
eşleştirme başlıyor. Şu an Çin’de kullanılan bu teknoloji de çok yakın
zamanda tüm dünyaya yayılacak. Zira bu teknoloji, güneydoğu Asya ve Ortadoğu
ülkeleri başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerine ihraç edilmeye hazır halde.
Ve görüşmeler başlamış durumda.
PARAYI LİDYALILAR BULDU ÇİNLİLER BİTİRECEK
Diğer önemli bir olay
da dünyanın çok yakın bir gelecekte para kullanma olayına son vereceği gerçeği.
Çin’de şu an neredeyse nakit para kullanımı sıfırlanmış vaziyette. Çin’i biraz
bilen biri Çin'de “WeChat” ve “Alipay” ile
tüm bankacılık işlemlerinin rahatça yapılabildiğini, en ufak dükkândan tutun en
büyük mağazaya kadar sadece QR kod okutarak her ödemenin yapıldığını da bilir. Sistem
o kadar yaygın ki Çinliler nakit parayı neredeyse bıraktı diyebiliriz. Hiçbir
ücret ödemeden, her istediğinize mesajlaşma uygulamanız üzerinden istediğiniz
kadar para gönderebiliyorsunuz. Faturalarınızı ödeyip, sinema bileti
alabiliyor, ev kiralıyor, uçak ve tren biletlerinizi sadece bu uygulamalar
üzerinden satın alabiliyorsunuz. Çin şimdi bu sistemin tüm dünyaya yayılmasını
istiyor ve bu alanda tekelleşmeye çalışıyor. Bu amaçla dünyanın her ülkesinde
ciddi yatırımlar yapıyor. Şimdiye kadar 49 ülkeye girmeyi başardılar. Türkiye
de girmeye çalıştıkları ülkelerden biri. Çin'in yanı sıra Facebook da WhatsApp üzerinden böyle bir sistem kurmaya
çalışıyor. Yazılanlara göre Facebook sistemin öncelikle para transferi
yapmasına olanak verecek, böylelikle bankaların aracılık ücretlerine son
verecek. Yani çok yakın bir zamanda şunlarla karşılaşacağız. Bankacılık
sistemi değişecek. Artık bankalar olmayacak, nakit para olmayacak, kuyruklar ya
da aracılık ücretleri de olmayacak. Üstelik sistem zaten dünyanın birçok
yerinde uygulanıyor. Ve sistem tuttu. İnsanlar bu yeni deneyimi çok sevdi.
Şimdi mesele bu
deneyimi tüm dünyaya yaymak ve daha da yaygınlaştırmak. Kripto paralar
ile bunun çok daha rahat olabileceğini söyleyebiliriz. Geriye sadece bunu
deneyimlememiş insanların korkularını kırmak kalıyor. Bu sorun da biraz zaman
almakla birlikte yakın zamanda üstesinden gelinecek bir konu.
Polislerin kullandığı
yapay zekâya sahip kask ve gözlükler, elektrikli araçlar, ülkenin tamamına
yayılmış hızlı trenler, insansızlaşan marketler, neredeyse her şeyin barkod
sistemiyle işlediği bir ülke. Kısacası Çin, şimdiden geleceği yaşıyor ve
çok yakın zamanda Çin’in deneyimleri tüm dünyaya yayılacak. Fakat devletin
birey üzerinde kontrolünün arttığı ve her anımızın gözetlendiği bir gelecekle
karşılaşacağız.
Bugün yaşanan salgın ise demokrasi ve insan hakları
gibi itirazlarla bu sisteme karşı çıkanları da susturacağa benziyor. Çünkü
hepimiz bunların gerekli olduğuna inandırılacağız.
Yazıma George Orwell’in
kült romanında 1984’de geçen bir pasajla son vermek istiyorum:
“Biz, zorla boyun
eğilmesinden hoşlanmayız. Bize kendi isteğinle uymalısın. Biz bize
başkaldıranları yok etmeyiz. Akıllarını ele geçirip değiştirir, yeniden
biçimlendiririz. Ondaki tüm kötülüğü yok eder, onu yalnız görünüşte değil, tüm
gönlü ve tüm ruhuyla kendi tarafımıza çeker, sonra öldürürüz.”
NURETTİN AKÇAY
SANGHAY ÜNİVERSİTESİ –
AKADEMİSYEN – ÇİN UZMANI
(*)Kaspersky Lab, merkezi Moskova, Rusya'da bulunan ve
İngiltere'de bir holding şirketi tarafından işletilen çok uluslu bir siber
güvenlik ve virüsten koruma sağlayıcısıdır. 1997 yılında Eugene Kaspersky,
Natalya Kaspersky ve Alexey De-Monderik tarafından kuruldu;
American Factory belgeselini izledin mi? İnsanlar Çin'de köle ...
YanıtlaSilNASILSIN KUZEN, AİLEN, ANNEN?
YanıtlaSil