27 Nisan 2019 Cumartesi

METİN HOCANIN TEDAVÜLDEN KALKAN GÖRÜŞLERİ…












Metin Sarfati’nin Kutsal Topraklarda Yabancı Olmak başlıklı köşe yazısı 17 Nisan tarihli Şalom Gazetesinde yayınlandı. Özetle Metin Sarfati yazısında son seçimlerde İsrael’li seçmenin, sağ eğilimi tercihinden dolayı memnuniyetsizliğini dile getiriyor.

Öncelikle, şunu belirtmek istiyorum. Metin Hoca yazısında bazı filozofların deyişlerinden yola çıkarak haklılığını ispat etme çabasına girişmiş. Yanlış. Metin Hoca’nın sözlerine yer verdiği filozofların yaşadıkları dönemlere bir göz attım.

Spinoza : 1632 – 1677
Feuerbach : 1804 – 1872
Sartre : 1905 – 1980
Camus : 1913 -1960
Nietzche : 1844 – 1900 

Metin Hoca, bu adamlar tedavülden kalkalı çok zaman olmuş. Bak sana çok önemli bir benzetme yapayım. İsrael, Ortadoğu’nun Galapagos’udur. Aynı Galapagos adalarında olduğu gibi burada yaşayan canlıların (insanlardan bahsediyorum) dünyanın hiçbir yerinde örneği yoktur. Yahudilerin ya da İsraeloğulları soyundan gelenlerin dünya üstündeki tek devleti bu topraklarda. Başka yerde de benzeri yok. Sözünü ettiğin bu filozofların kimisi Yahudi olmasına rağmen bilgileri düşünceleri bu topraklarda geçmez. Acaba hangisi İsrael’e geldi, hangisi bu topraklarda şöyle üç ya da beş sene yaşayıp neyin ne olduğunu anladıktan sonra alıntılar yaptığın sözleri söylediler? Bazıları İsrael bayrağını hayatlarında görmediler bile.

Ve sen Metin Sarfati, bizzat sen ve türdaşların, İsrael’de ne kadar zaman bulundunuz? Bu topraklarda üç ya da beş sene yaşamayanlar İsraeloğulları’nı eleştirmemeliler. Neden biliyor musun, çünkü ancak burada yaşadıklarında KUTSAL TOPRAKLAR’DA YABANCI OLMADAN YAŞAMANIN ne olduğunu öğrenirler. Yoksa bilginiz olmadan fikir beyan etmek gibi bir yanlışa düşersiniz.,

Sence bu toprakların öteden beri sakini kimlerdir? Kim, kimin malını kimin elinden almaya kalkıyor? Çok eskilere gitmeyeceğim. Bu toprakların neresini kazsan İsraeloğulları’na ait bir şeyler bulusun derinlerde. Oralara girmeden daha yakın tarihe geleyim. 1948’de kendisine verilenlerle yetinmeyenler, “hepsi benim”  diyerek soyumu, hatta senin de soyunu denize gömmeye kalkanlar kimlerdir?

Türkiye’de yaşayarak İsrael’i eleştiremezsiniz. Gelin burada kafanıza roketler yağarken, sınırda çocuklarınız, torunlarınız Arap vahşileriyle çarpışırken yazın o modası geçmiş naftalin kokulu sol içerikli yazılarınızı.

2014 Ağustosunda İsraeloğulları savaşırken, çocukları, torunları Gazze’de düşerken, Türkiye’de yaşayarak İsrael’i sırtından vuran YAHUDİ AYDINLARININ (!) beyanını unutmuyoruz, her fırsatta hatırlayıp her fırsatta lanetleyeceğiz.

“….Ama hepimiz, İsrail’in saldırganlığına, militarizmine, genişlemeciliğine ve Filistin halkına uyguladığı şiddet politikalarına karşıyız. Bunun da bilinmesini isteriz.”
Bildiriyi imzalayanlar şöyle:
Alp Allovi, Cem Behar, Karel Bensusan, Sandy İpeker Çağlıyor, Metin Damar, Metin Dekohen, Lara Fresko, İlker Geron, Melih Geron, Avi Haligua, Eli Haligua, Roni Margulies, Soli Özel, İrvin Cemil Schick, Reyan Tuvi
Filistin halkına eziyet edenler Filistinli yöneticilerdir. Bunu anlamanız öğrenebilmeniz idrak etmeniz için ne yapmamız lazım? Bilmediğiniz gibi öğrenmek de istemiyorsunuz…
(Mahmud Abbas (Abu Mazen) 27 milyon dolarlık bir AK SARAY'da otururken  çocukları Filistin Telefon şirketinin JAWWAL'in sahipleridir. Keza eski başbakanlardan EBU ALA (Ebu Hureysh) İsrail ile Filistin arasındaki güvenlik duvarının (Utanç Duvarı) inşaatını yapan şirketin sahibidir. Mahmud Abbas'ın kendisi ise PCSC (Filistin Çimento dağıtım şirketi)'nin ana hissedarı olup  İsrail Çimento şirketi NESHER'in tek satıcısıdır ve ton başına 10 dolar kar payı alırlar. Bütün Filistinli liderleri saymayacağım ama Haled Mashal'in en son açıklanan servetinin 2.6 milyar dolar olduğunu,  İsmail Haniye'nin ise  Gazze şeridinde  hiç bir şekilde bombalanmayan 13 adet şatosu olduğunu bilmenizde yarar var. 2014 savaşından sonra Gazze’ye yardım adı altında verilen para 5.4 milyar dolardır. Anlayabiliyor musunuz?)

İsrael’li seçmen, çok uzun zamandır iktidarda olmasına ve hakkında pek çok suiistimal iddiası olmasına rağmen Netanyahu ve sağ görüşü seçti. Çünkü bu görüş ve bu lider İsrael’i Ortadoğu’nun parlayan bir yıldızı yaptı. Ekonomik olarak İsrael sıfır enflasyon, sıfır işsizlik, 43 bin dolardan fazla milli gelirle, İngiltere, İtalya, Fransa’nın önünde tarihi zirvesini yaşarken, siyasi olarak da başarıdan başarıya koşuyor. Yeruşalayim başkentimiz olarak USA ve pek çok devlet tarafından da tanındı. Golan’ın İsrael’e ait olduğu da USA.dan sonra başka devletler tarafından tanınacak. Araplar dâhil, pek çok ülke ile siyasi ilişkiler bütün zamanların en yüksek noktasında. Sporda bayrağımız gönderlerde dalgalanıyor, sanat dersen Eurovision bu sene İsrael’de. Çünkü geçen sene Eurovision şarkı yarışmasını İSRAEL kazandı, biz kazandık. Haberin oldu mu? Aya insansız hava aracı gönderen 7 ülkeden birisi ve en küçüğüyüz. SMALL COUNTRY - BIG DREAMS… Anımsadın mı? İşte bütün bunlar seçmenin tercihini etkiledi.
(GOLAN 1974’den beri israel’indir. Golan tepeleri Yom Kipur savaşı sonrasında 1974 Mayıs ayında Henry Kissinger'in bir ay süren mekik diplomasisi sayesinde AYRIŞMA ANLAŞMASI imzalandı, İsrail işgal ettiği KUNEYTRA şehrini Suriye’ye iade etti ve Golan tepelerinin İSRAEL hâkimiyeti altında kalmasını Suriye yönetimi kabul etti. Anlaşma metni aşağıdaki linktedir. USA bu anlaşmayı şimdi tanıdı. Konunun gündeme gelmesinin sebebi budur.

Uzun lafın kısası Metin Hoca, sen İsrael, İsrael’in politikaları, İsrael seçmeninin tercihleri ile ilgili görüş belirtebilecek bilgiye sahip değilsin, sus ol lütfen… Filozoflarını da al ve git…

İsrael dünyada hiçbir yere benzemez ve Yahudilerindir. Senin görüşünün de fikirlerinin de kıymet-i harbiyesi yok… Bu fikirler ve görüşler tedavülden kalktı.

Am İsrael HAAYYYY !!!!

Aaron Baruch  (Ankaralı)

Kaynakça : ODA TV (Teşekkürler REFAEL SADİ)

Metin Sarfati’nin yazısı: ŞALOM GAZETESİ



3 yorum:

  1. Ne kadar dogru bir yazi. Her yazinizi keyifle izliyorum. Bu yaziyi umarim Turkiyedeki yahudilerde iyice izlesinler. Cunki aralarinda bulunan birkac simariklar, bir bok bilmeden israel politikasini elestirip gevzelikler yapiyorlar. israel karsitligi yaptiklari politik elestiriler israele zarar vermekte, ve Turkiydeki antisemitizimi guclendirmektedir.Umarim kendi rahatluklari icin yaptiklari politik gevezeliklere en yakin zamanda son verirler.. sizi candan kutlarim. Muthis bir yazi olmus tebrikler

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Aaron Baruch
    '' Sevgili '' diye başladım çünkü sizi tanımadığım halde büyük bir saygı ve sevgi duyuyorum. Her yazınızı sonsuz bir keyifle okuyor ve haz duyuyorum. Vermiş olduğunuz cevaplar hak edenlerin biraz beyinlerine işlese belki doğru yoldaki ışığı görüp yolları aydınlanabilir.Ancak halen kör gözlerle bakmaya devam etmekteler.Ağzınıza ,kaleminize ve size sağlık diliyorum.Sevgi ile kalınız. Saygılarımla. Niso Yeruşalmi

    YanıtlaSil
  3. Aron Baruh'un eleştirinin ötesinde yukarıda hakkında yorum yaptığı Metin Sarfati'yi şahsen tanımam, Şalom gazetesinde yayınlanan yazısındaki görüşlerinin tamamını ve/veya bir kısmını eleştirebilirim. Eleştiri derken bir örnek vereyim bundan yaklaşık bir ay önce Şişli'de bir siyasi parti merkezinde yapılan iki cudyo konuşmacının katıldığı antisemitizm bir toplantıda ben ve Istanbul'da yaşayan cudyolardan Nesim Karlıyol ağabeyimiz konuşmacılardan Roni Margulies'i Israel karşıtı (antisemit değil) görüşlerinden dolayı eleştirmiş, hatta ben Margulies'e hitaben "tarihi gerçekleri saptırıyorsun " şaklinde ağır bir ithamda bulunmuştum

    Ancak Aron Baruh'un yaptığı gibi böyle faşizan şekilde yazının sahibine eleştiri getirmek te neyin nesidir ? Yoksa Karel Valansi'den sonra kendisi neredeyse mahalle ağzıyla bu yazara da saldırmanın dayanılmaz hafifliği içinde midir ?

    Üstadımız Av. Yakup Barokas, Denis Ojalvo, Robert Schild te geçtiğimiz günlerde Metin Sarfati'nın bu yazısındaki görüşlerini sert bir şekilde eleştiren içeren bayağı sert seviyeli yazılar yazmışlardır, Aaron Baruh gidip o yazıları incelesin seviyeli bir eleştirinin nasıl olacağını kapasitesi elveriyorsa öğrensin.

    "Kapasitesi elveriyorsa" diyorum, çünkü Aron Baruh yazısında belirli felsefi akımların öncüleri olan Albert Camus, Benedict (Baruch) Spinoza, Andreas Feuerbach, Jean Paul Sartre (kendisine verilen Nobel ödülünü reddetmiştir),Friedrich Nietzsche gibi filozof ve yazarlar için bu yazısında "ben baktım bunlar tedavülden kalmış" gibi bir cümle kullanıyor ve altta devam ediyor, Metin Sarfati'ye hitaben "Sözünü ettiğin bu filozofların kimisi Yahudi olmasına rağmen bilgileri düşünceleri bu topraklarda geçmez." şeklinde akıl yoksunu ve tamamen cahilane bir değerlendirmede bulunuyor. Bu görüşüne karşı tek cümleyle şunu belirtmek isterim Aron Baruh ne bileyim 70 sene sonra unutulur, ancak yazısında tedavülden kalktığını belirttiği o düşünür ve yazarların görüş ve fikirleri Israel dahil eskiden olduğu gibi yaşamaya devam eder.

    Aron Baruh'un yazısından sanki para gibi tedavülden kalktığını ifade ettiği bir kısım filozof ve yazarlardan vazgeçtim de şunu belirtmek isterim ki onun tedavülden kalktığını belirttiği 17. yüzyıl düşünürlerinden Baruh (Benedict) Spinoza günümüzde elbette Israel'de ve bir çok ülkede kimi Yahudi çevreler tarafından benimsenen Reformist Musevilik akımının fikir babası olarak kabul edilmiştir, Spinoza'nın 17. yüzyılda yazmış bulunduğu ölümünde sonra yayınlanan Ethica adlı eseri bugün batı felsefesinin sarsılmaz klasik eserlerinden biri olarak kabul edilir. Halen Türkiye'de yaşamını sürdüren Moris Fransez adlı arkadaşımız Baruh Spinoza ile ilgili olarak Türkiye'nin kalburüstü yayınevlerinden biri olan Kabalcı yayınevinden 2012 yılında ilk baskısı yapılan "Spinoza'nın Taosu- Akıllı İnançtan İnançlı Akla" adlı kitabını yayınlamıştır, bu kitabın linki en aşağıda bulunmaktadır.

    Bu kitabın açıklamasında Spinoza için " Goethe, Hegel, Nietzsche, Marx, Freud, Einstein ve daha nice büyük düşünür, Spinoza'nın hazırladığı entelektüel iklimde yetişti. Onlar, Spinoza'nın etkisinin açıkça görüldüğü yapıt ve kuramlarıyla, dünyaya bakışımızı değiştirdiler.
    Bu kitapta Moris Fransez, Spinoza'nın Etika adlı başyapıtında ortaya koyduğu etik felsefesini açık ve net bir dille çözümlüyor. Ayrıca, Spinoza'nın modern düşünce üzerindeki etkisini, alışılmış akademik yaklaşımlardan çok farklı bir bakış açısıyla irdeliyor. Bir yandan da, "Filozof Okuyucu"ya Spinoza düşüncesinin, Budacılık ve Taoculuk gibi, bir iyi yaşama arayışı, bir iç özgürlük yolu olduğunu gösteriyor." kitabın güzel bir tanıtımı yapılıyor.

    Tabi Aron Baruh'un yazısı için eleştiri mahiyetinde daha çok şey yazılabilir, ancak burası hikaye ve kısa romana döner, ancak kusura bakılmasın tüm Cumartesi'yi harcayacak şekilde eleştiri yazmak için pek fazla zaman yok, uzun yazılar okunmaz.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.