30 Nisan 2021 Cuma

45 CAN…

 



İsrail 29 Nisan Perşembe akşamı çok büyük bir facia yaşadı. 20 bin (?) haredi Lag Baomer kutlamaları için Şimon Bar-Yochai'nin İsrail’in kuzeyindeki Meron dağında bulunan mezarına geldi. Bu bir nevi hac gibi bir ziyaret. Aşırı kalabalık, mekânın bu kadar büyük bir kalabalığa ev sahipliği yapamayacak kadar dar bir alan olması, dağılma sırasında insanların ıslak zeminde ayaklarının kayması neticesinde bir nevi insan çığının oluşmasına yol açtı. Neticede çoluk çocuk 45 İNSAN, 45 YAHUDİ ezilerek hayatını kaybetti. 150’den fazla yaralı var.

Bu ilk değil. 1911 yılında aynı yerde, yine aynı seremonide yine 45 kişi hayatını kaybetmiş.

Suudi Arabistan’da 2015 yılında Hac izdihamı yüzünden 717 kişi ezilerek ölmüştü.

Ey yüce Allah’ım, din uğruna daha kaç kişi ölecek?

Bibi olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Ne işe yarayacaksa? Bu arada hastaneler acele kan ihtiyacı olduğunu bildirince Bibi kan bağışında bulunmuş. Resimler, fotoğrafalar… Tabi güzel bir davranış. Ama keşke resim filan olmasaydı. O zaman reklama giriyor, değeri düşüyor…

Bu arada sosyal medyada ölenler için HAREDİLER ÖLDÜ gibi yazılar çıktı. Tabii çok üzücü, ölenler İNSANDI, YAHUDİYDİ… Aşağılar gibi küçümseyerek HAREDİ diye sıfatlandırmak ne demek? Galiba haredileri biraz yanlış tanıyoruz. Dostum, kalemdaşım Sami Gerşon çok güzel bir yazı paylaşarak hepimizi bir güzel silkeledi. Kendisinin izni ile bu yazıyı paylaşıyorum.

Harediler hakkında bilinen bazı yanlışlar:

İsrael 'de din ile alakalı kesimler sıralanırken tamamen dini kurallara göre yaşamını şekillendiren, yaşayan giyim tarzları ile de bunu dışarı belli eden kesime Haredi adı verilmektedir.

Harediler de aralarında görüş ve davranış olarak ayrılıklar gösterir.

İsrael 'in kuruluşuna karşı gelen, bayrağını, mevcudiyetini tanımayan tarikatın adı “Neturei Karta 'dır.”

Neturei Karta (Aramice: "Şehrin Koruyucuları"), Siyonizm’i ve İsrail Devleti'nin kuruluşunu reddeden bir Ortodoks Yahudiler grubudur. Gerçek İsrail’in ancak Mesih'in (Maşiah) gelişiyle yeniden kurulabileceğine inanıyorlar, onun için bu günkü İsrail devletini ret ediyorlar.  Sayıları 5.000 civarında ve yoğun şekilde Kudüs’te yaşarlar. Bunlar bayrak yakarlar, İsrail’in düşmanlarıyla birlik olurlar, devleti tanımazlar ama para alırlar… Aşırı Ortodoks’turlar.

Pek çok fraksiyonu olan haredileri bunlarla karıştırmamak lazım. Onlar bu sınıfa girmezler... Gerçi Harediler de devletten para alırlar, bazıları da askerlik görevini yerine getirmez, doğrudur. Ancak çoğu İsrael 'de askerlik dahil birçok vatandaşlık görevlerini canla başla yerine getirmeye çalışır.

Öte yandan İsrail’i tanımayan, askere ve askerliğe karşı duran solcu vicdani retçilerin sayıları çok daha fazladır. Askerlik görevini kabullenmeyen solcu vicdani retçilerin oranı dini vicdani retçilerin 3 katıdır...

Askerimize, Yahudi yerleşimcilere Arap ve Arap yanlısı Avrupalı derneklerin yanında hareket ederek zorluk çıkartan (BDS vb) solcu Yahudilerin verdiği zarar, kendi kendine bayrak yakmaktan başka bir halt yiyemeyen Neturei Karta’cılardan bile çok daha fazladır...

Tüm dindarları cahil sınıfına koymak açıkça belirtmek lazım ki çok yanlıştır. Aralarında birçok bilim adamı, profesör, öğretmen, iş insanı, doktor , STK kurucuları , yazarlar vb. bulunur.

Yani Tora öğreniminin yanında pozitif bilimlere de karşı olmayan okuyup önemli işlere imza atan çok Haredi vatandaşımız İsrail 'in gelişmesinde rol almaktadır... Askerlik, sınır polisi ve polis gibi emniyet güçlerinde de birçok Haredi kahramanımız vardır...

Sosyal yardım konularında da ilk sıralarda onları görmekteyiz...

*Durumu müsait olmayanlara yiyecek sağlamak.

*Kaza ve terör olaylarında ceset parçalarını toplayarak dinimize göre cenazenin tam olarak gömülmesine yardımcı olmak​ (zaka).

*Her hastanede hasta yakınlarına veya ayakta tedavi görenlere ücretsiz yiyecek içecek dağıtmak.

*Brit Milla, Bar Mitsva, Bat Mitsva gibi Yahudilikte önemli ritüelleri gelir bakımından karşılayamayan ailelere toplu olarak bu törenleri ücretsiz sağlamak.

*Tüm bu hizmetleri hiçbir ayırım yapmadan toplumun her kesimine vermek.

*Bunların dışında saymayı unuttuğum birçok destek ve yardım.

Bu insanları ötekileştirmek, nefret duymak, ayrımcılığa tabii tutmak laik ve kendisine seküler diyebilen vatandaşlara uygun düşmez...

“Am İsrael Hay” derken biz tüm Yahudilerden bahsediyoruz...

Görüşü, rengi, politik ve dini tavrının bir önemi olmadan kucaklıyoruz...

Zira kahramanlarımız bu ülke için savaşırken, hayatlarını verirken bu ayırımı yapmadılar...

Maalesef Lag Baomer geldiğinde bu üzücü olayı da hatırlayacağız ömrümüz boyunca...

Yehi Zihram Baruch....

Ruhları Şad Olsun ...

Teşekkürler Sami Gerşon…  Kalemine sağlık…

Benim ilave edeceğim hiçbir şey kalmadı.

Esen kalın…

 

Aaron Baruch  (Ankaralı)

23 Nisan 2021 Cuma

İSRAİL - SIĞINAK ÜLKESİ

 




10 ay evvel Türkiyeli 3 Yahudi gencin söyleşisi Youtube kanalında “Türkiye’de genç Yahudi olmak” başlığıyla yayınlandı. Söyleşinin bir yerinde genç bir hanım aynen şöyle diyordu:

-İsrail beni hiç çekmiyor. Oraya yokum. Sürekli bombalanma tehlikesi, orada sığınak psikolojisini yaşadım, hiç iyi değil…

Oldu güzel kızım, sen şimdi “sadece 5 arkadaşım kaldı” dediğin İstanbul’da korona ile kol kola yürümeye devam et. Korona psikolojisi sana her halde daha iyi geliyor. Dediğin doğrudur, İsrail sığınak ülkesidir, ama senin sığınağın anlamını kavrayamamışsın. İsrail Yahudilerin sığınağıdır, bir Yahudi yalnız İsrail’de kendini emniyette hissedebilir. Sen bunu anlamamışsın.

Pandemi bir gerçeği ortaya koydu. Dünyada hiçbir liderin, hiçbir ülkenin beceremediğini İsrail başardı. Pandemiyi yendik, maskeleri attık. Devlet vatandaşını korudu. İsrail devleti Alman aşısını Almanlardan daha çabuk vatandaşlarına ulaştırdı ve artık 16 yaş üstü sırasız, parasız, güvenli ve karışıklık olmadan çatır çatır aşı oluyor. 2022 yılı aşıları bile hazırlandı. Sen aşını olabildin mi güzel kızım?

Hiçbir İsrail vatandaşı hastanesiz ilaçsız yataksız solunum cihazız kalmadı. Dünyanın en gelişmiş Network ağına sahip bu “sığınak ülkesinin” sağlık teşkilatı aşı yapılan milyonlarca İsraillinin datalarını anında aşı üreticilerine bildirerek bütün insanlık için veri tabanı oluşturdu.

Bak, sana bir şey anlatayım, Kasım 2020 de çok nadir görülen sonuçları çok tehlikeli bir hastalığa yakalandım. (Guillain - Barré sendrom) Hastalığımı yazdıklarımı okuyan bir Türk asıllı doktor (Dr. Jozeph Rodrig) okuduklarından  teşhis etti ve hayatımı kurtardı. O pandeminin tüm şiddetiyle ortalığı kasıp kavurduğu günlerde Kfar Sava’daki Meir hastanesi beni bir haftada iyileştirdi ve evime yolladı. Aralık ayının sonlarında İsrail’de aşılar başladı. Rekorlar kırılıyordu, bir günde 247 bin kişinin aşılandığı oldu. Bu “sığınak ülkesi” hızla liderimiz Netanyahu’nun dediği gibi hayata geri dönmeye başladı.

Ancak ne yazık ki ben aşılanamıyordum. Çünkü geçirdiğim hastalık antikorlarla ilgili bir autoimun” hastalığı olduğu için aşılanmam son derece tehlikeliydi. Gittiğim nörologlar “aşı olabilir miyim” ya da “ne zaman aşı olabilirim” sorularıma “bilmiyoruz, data yok” diye cevap veriyorlardı. Taa ki Tel Aviv’deki İchilov hastanesinde çalışan Prof. Vivian E Droy bana “korkma, evet data yok, ama Pfizer Biontech aşısı RNA tabanlı, aşını olabilirsin” diyene kadar. Ve aşıyı oldum. Hem birincisini hem de ikincisini. Bu satırları yazdığımda ikinci aşının üzerinden iki hafta geçmişti. Çok şükür bir tehlike yaşamadım. Şimdi Pfizer Biontech aşısını üretenlerin elinde artık bu konuda artık data var.  Çünkü İsrail sağlık sistemi bu dataları anında üretici firmayla paylaşıyor.

“İstanbul gibi bir yerde büyüdükten sonra” diyorsun ya, sorarım sana, Yaradan korusun sana bir lanet virüs bulaşırsa o çok sevdiğin İstanbul’da hayati ihtiyacın olan hastaneyi bulabilecek misin? Hadi, Türkiyeli senin gibi gençlerin Pandemi’den kurtulduğunu varsayalım, yüzde kaçınız iş bulabileceksiniz, mezun olduğunuz üniversiteler dünya sıralamasında kaçıncı sırada? Aldığın eğitimin evrensel değeri ne? Bu arada bu “sığınak ülkesinde” işsizlik %10’un altına indi, kaldığımız yerden devam ediyoruz. Belki İstanbul kadar olamadık ama (!) … Haa, bu arada arkadaşın delikanlı kuru fasulye pilav yiyip rakı içerek İstanbul’da yaşamanın mutluluğunu yaşamaya devam ediyordur umarım. Videoda öyle söylüyor. Dünyanın en mutlu ülkeleri arasında İsrail 11’nci sırada. Türkiye’yi kuru fasulye pilav ve rakıya rağmen sıralamada bulamadım da…

Herkes hayata dair aldığı kararların neticelerini yaşayacak. İsrail’i “sığınak ülkesi” olarak tanımlamadan evvel keşke bir kere daha düşünseydin güzel kızım.

Hayatımı kurtaran İsrail sağlıkçıları; hepinizin ellerinden, gözlerinden alınlarınızdan öpüyorum. Hayatımı bana bağışladınız, sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır. Hakkınız ödenemez, Yaradan sizlerden razı gelsin…

 

Aaron Baruch (Ankaralı)