22 Temmuz 2023 Cumartesi

RAFAEL SADİ’NİN ARKASINDAN


 



Rafael Sadi’yi 13 Temmuz 2023 günü kaybettik. Şeker ve kalp hastasıydı. Birkaç yıl evvel ciddi rahatsızlanmış ama toparlanmıştı. Yaratanın sevgili kuluymuş, uykusunda çekmeden, çektirmeden bu dünyaya veda etti. Ne yazık ki çok genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı ve pek çoklarımızı, özellikle İsrail’de yaşayan Turkanosları yardımlarından, haberlerinden yoksun bırakıp çekip gitti.

Yardım derken bakın sosyal medyadan tanıdığım sevgili Müge Ataman ölümünün arkasından neler yazdı.

“2017 yılında Al Amiloidoz tanısı aldığımda bu hastalığın dünyadaki en önemli merkezi olan Kudüs Hadassa Üniversitesi merkezinde tedavi olabilmem için elinden geleni yaptı. Sonunda Ankara Üniversitesi derdime çare oldu ve bugün hala hayattayım. Ancak Rafael Bey’e tüm çabası için çok büyük bir saygı ve minnet duydum”

Rafael’in yazılarına İsrail’de fikir ayrılıkları yoğunlaştığı dönemde “imlasına dikkat etmiyor” ya da “keşke Türkçeyi daha özenli kullansa” ve benzeri eleştiriler yapılmaya başlandı. Gazeteciliği sorgulandı, ismiyle hitap edileceği yerde “o gazeteci” diye çağrıldı.  Daha çok eleştiriler yapıldı. O kadar ki, bir gün bir dostuna dert yanarken bu eleştiriler yüzünden telefonda ağlamaya başladı.

Rafael’e Mossad ajanı dediler. Yalçın Soner ile bir konuşmasında “ah bunu bir de bana sor, Oda TV’de yazdığım için bana faşist diyorlar” diye dert yandı.

Bir yazısında eleştirilere bakın nasıl cevaplar verdi:

-İbraniceyi Tarzan’ca konuşuyor diyerek hakarete varan bir ifadede bulunmak size yakışmıyor. Kaldı ki ben buyum ve bu şekilde konuşuyorum. İsteyen dinler, istemeyen kenara koyar. Kimse kimseyi beni dinlemeye zorlamıyor.  

-Neyi yayınlayıp neyi yayınlamayacağıma ben karar veririm. Kimseden icazet alacak halim yok.

-Türkçe lisanım konusunda da eleştirilerinize bir şey diyemem, her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Kaldı ki benim okurlarım, kullandığım Türkçeyi çok seviyor ve beğeniyor. Doğrudur, benim okur kitlem sizin gibi elit tabaka değildir. Kesinlikle halk tabakasıdır ve bu lisandan anlıyor. Hoş ben de Dostoyevski değilim. Shakespeare hiç değilim. Ben Rafael Sadi’yim ve siz arzu ediyorsunuz diye değişmeyeceğim.

-Tarafsız olma konusunda size katılmıyorum. Ben kendimden ve bu ülkeden yana tarafım. Sizin ve bana karşı cephe tutanların bulunduğu taraftan değilim. Sistematik şekilde benim yayınlarımı kötüleme kampanyasının sebebi de farklı politik taraflarda olmamızdır.

Yalçın Soner Rafael’in ölümünden sonra yazdığı yazıda bakın bu eleştiriler konusunda neler yazdı.

“Ne kolay değil mi, entelektüel tartışma yapacak birikimleri olmayanların sığıntısıdır kişisel karalamalar.”

Bugün o eleştirileri yapanlar ne hissediyor acaba?

Devamlı yazdığı bir forumda kendisine cephe alanlar vardı. Bir yazısında onlara şöyle cevap verdi.

-Hep bir ağızdan bu forumu terk etmem için ellerinden gelen yapıldı. Bu numaralarla beni bezdirebileceğini sananlara tek cevabım vardır. Bir yere gitmiyorum. Yazmaya ve konuşmaya devam edeceğim. Beni bu şekilde bezdiremezsiniz.

Bazen yazdığım yazıları Hastürk’te yayınlamak için benden izin isterdi. Çok sevinirdim. Kendisini “usta” diye çağırırdım. Nisan ayında yazdığı bir yazıyı çok beğenmiştim. Kendisine “yine döktürmüşsün usta, helal olsun” diye bir mesaj attım. “Hehehe sağ olasın” diye cevap verdi.

1990’ların başında İsrail’e göç etmişti. Ama ne Türklüğünü ne de Türkiye’yi hiç unutmadı. İki vatanım var derdi. Hep Tahtakale çırağı olarak kaldı. Anılarını Tahta Kale kitabında yayınladı.

Erdoğan’a karşı olmasına rağmen üniversitede onunla birlikte okuduklarına hep şahitlik etti. Türkiye’deki son seçimlerden sonra külliyedeki kutlamalara davet edildi, ancak rahatsızlığı dolayısıyla gidemedi.  

Ruhun şad olsun Rafael. Unutulmayacak bir karakterdin, çok sevilirdin ve her zaman sevileceksin. Yerin doldurulamaz…

 

Aaron Baruch (Ankaralı) 

1 Temmuz 2023 Cumartesi

YENİLENEBİLİR ENERJİ…




1976 yılında İsrail meclisi Knesset konutlarda su ısıtmak için güneş enerjisi (dut şemeş) kullanmayı zorunlu kılan bir yasayı kabul etti. 2012 yılında bu sayede İsrail %8 fosil yakıtlardan artırım sağladı.

İsrail bu sonuçla cesaretlendi. Memlekette güneş bolca vardı. Arayışlar projeler birbirini kovaladı. Bir hayal peşinde koşuluyordu. 2030 yılına kadar İsrail ihtiyacı olan elektriğin %30’unu güneşten sağlamayı hedeflenmişti. Acaba böyle dev bir hayali başarabilecekler mi?

İsrailliler çöllerde tarım yapmayı başarmışlardı, 3000 yıllık İbraniceyi diriltmişlerdi, hatta binlerce yıllık hurma ağacının tohumunu bile yeşerttiler, onların becerdikleri mucizeleri yazmaya kalksak bu sayfa yetmez, ben size bugün sadece güneş enerjisi hakkında yeni yeni neler yaptıklarını yazmakla yetineceğim.

Negev çölü bildiğiniz gibi güneşi çok bol bir coğrafya. Üç ya da dört kilometrekarelik bir alan düşünün. Bütün bu alan 28 bin ton çelik yapı kullanılarak enine ya da boyuna hareket edebilen iç bükey aynalarla (heliostat) kaplanmış. Alanın tam ortasında bu konuda dünyadaki en büyük kuleyi dikmişler. Tam 230 metre yüksekliğinde. Bir başka deyişle 80 katlı bir binaya muadil. Güneş doğudan batıya doğru hareket ettikçe aynalarda güneşin yönüne ve yüksekliğine göre açılarını değiştiriyor. Bu açı değiştirme işi 50 bin bilgisayarla yapılıyor.

O ortadaki kule var ya, işte o kule suyla dolu ve onu da bir çeşit düdüklü tencere gibi düşünün. Aynaların yansıttığı güneş ışığını tam ortadaki o kuleye odaklamışlar. Hani ilkokulda iken bir deney yapardık. Elimize bir büyüteç alıp güneş ışığını bir kâğıdın üstüne odaklardık. Kâğıt hemen tutuşurdu. İşte o hesap, 50 bin bilgisayarın yönettiği 3-4 kilometrekare kadar bir alana yayılmış aynalar o düdüklü tencere benzeri kuleye güneş ışığını yönlendiriyor. Kuledeki su, basınçla 600 dereceye kadar ısınıyor su buharı üretiyor. O buhar elektrik tribünlerini astronomik bir hızda çeviriyor ve böylece çölün ortasında elektrik enerji elde ediliyor. Yani kum ve güneşten başka hiçbir şeyin bulunmadığı Negev çölündeki Ashalim santrali elektrik üretiyor. Santralın klasik güneş santrallarından farkı depolanması verimlilik açısından zor olan elektrik enerjisini depolama kabiliyetine sahip olması. Böylece santral güneşin olmadığı gece saatlerinde bile elektrik sağlıyor.

Ancak elde edilen bu başarı hedeflere ulaşmak için yetmiyordu. Bir de şöyle bir problem var ki, Negev’de üretilen elektriği büyük şehirlere ulaştırmak çok zor, ciddi yatırımlar gerektiriyor, yolda elektriğin bir kısmı da kayboluyor.

Önemli enerji hedefleriniz, ancak çok az alanınız varsa ne yaparsınız? İsrail, yenilenebilir enerji hedeflerini ve hızla artan nüfusun elektrik taleplerini karşılamasına yardımcı olmak için Reuters tarafından yayınlanan bir rapora tüm yeni konut dışı binaların çatılarında güneş panelleri olmasını şart koştu.     

Ülke bol güneş ışığına sahipolmasına rağmen, çevresi geleneksel, yoğun arazi kullanan fotovoltaik enerji santrallerine güvenmek için çok küçük. Rüzgâr enerjisive hidroelektrik alternatifleri de İsrail için önemli bir seçenek değil.

İsrail Enerji Bakanlığının Sürdürülebilir Enerji Bölümü Başkanı Ron Eifer Reuter Haber Sitesine verdiği demeçte şunları dile getirmiş:

-İsrail yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak güneşe çok önemli ölçüde bağımlıdır. Ancak güneş enerjisi çiftliklerinin çok büyük araziye gereksinimi var. Bizim ise bu kadar arazimiz yok. Bu bizi dramatik adımlar atmaya mecbur bıraktı.

Ron Eifer’in dramatik adımlardan kastı konut olmayan binaların tümünün çatılarını güneş enerjisi panelleriyle kaplamaktı. Knesset (İsrail meclisi) bu yönde bir kanunu kabul etti. Böylece eski binalar panellerle kaplanırken yeni binaların yaklaşık %60’ı hem çatı kaplama ve hem de güç üretme amaçlı olarak yapılıyor.

Bakın sistem nasıl çalışıyor? Bankalar kredi veriyor, zaten güneş enerjisi panelleri üretmekte tecrübeli ve usta olan İsrailli şirketler binaların çatılarını en uygun şekilde güneş enerjisi panelleriyle kaplıyor. Elde edilen elektrik ulusal sisteme aktarılıyor. Elektrik şirketi binanın sahibine/sahiplerine aktarılan elektrik kadar ücret ödüyor. Yani o kadar miktardaki elektriği satın alıyor.

Yapılan hesaplamalara göre yatırım 6-7 sene içerisinde kendini amorti ediyor. Tabi bu hesaplar elektriğin bu günkü fiyatlarına göre yapılmış. 6-7 sene sonra elektrik şirketinin ödediği para tamamen kâr oluyor. Yani derenin taşıyla derenin kuşunu vuruyorlar, nasıl, ilginç değil mi?

Şimdilerde İsrail’e gelirseniz yollarda etraftaki binaların çatılarında güneş panellerini görmeniz çok mümkün. Olay bun dan ibaret…

Havayı kirletmek yok, fosil yakıta bağlılık yok, temiz enerji, üstelik yenilenebilir enerji, maaliyet neredeyse yok. Süper bir olay. Bütün bunlara rağmen İsrail’de yakın bir zaman evvel elektrik fiyatlarına zam yapıldı. Herhalde dolar ile ilgili bu durum. İşler çok uzak olmayan bir gelecekte tersine döneceğe benzer. Har gün daha iyiye inşallah…

Esen kalın…

Aaron Baruch (Ankaralı)

Kaynak :

İsrail, Dünyanın En Büyük Güneş ve Termal Elektrik Tesisini Tamamladı.

https://www.israelandstuff.com/israel-completes-worlds-largest-solar-thermal-electric-facility

Necefte Yenilenebilir Enerji: İsrail'in Milyar Dolarlık Güneş Vadisi

https://nocamels.com/2018/01/renewable-energy-negev-solar-power/