8 Şubat 2020 Cumartesi

YÜZYILIN BARIŞ DAYATMASI (!)















ABD başkanı Trump’ın YÜZYILIN BARIŞ PLANI adını takdığı Ortadoğu Barış Projesi bir anlaşmadan ziyade dayatma özelliği taşıyor. Bu nasıl bir barış anlaşmasıdır ki taraflardan birisi (Araplar) masada yok.

Elbette masada yok, olmaları da hiçbir şeyi değiştirmezdi. Defalarca  barışa HAYIR dediler. Dünya artık sadece terör üreten Araplardan artık bıktı.
1947 Milletler Cemiyeti 
1967 Khartoum
2000 Camp David
2001 Taba
2008 Olmert Ofer
2009 Bar-İlan İnitiative
2016 Jhon Kerry Plan
2020 Trump Plan
Bütün bu barış projelerine hayır dediler.

Güya Oslo’da İsrael’i tanıdığını beyan eden Yaser Arafat ertesi gün Ramllah’da yaptığı mitingde omuzuna yaptırdığı bütün İsrael’i Fiilistin olarak gösteren dövmeyi göstererek:
-Qullu Filistin, Qullu Filistin (hepsi Filistin) diye bağırıyordu.

Oslo’da barış adına tavizler veren İsrael, ne kadar büyük bir hata yaptığı yıllar sonra meydana çıktı. İsrael’in kendilerine verdiği silahlarla İsrael’li sivilleri öldürdüler…

İsrael, Gazze’yi Araplar’a terk etti. Sonuç tam bir felaket oldu. İsrael, Hamas ile defalarca savaş tutuşmak zorunda kaldı.  Hamas  sivil hedeflere binlerce roket ve füze attı.

İsrael’in doğu sınırı yoktur. Doğuda İsrael Batı şeria bölgesi ile komşudur. Bu bölge uluslar arası statüde İsrael İşgali altında sahipsiz bölge olarak anılır. 1948 savaşında bölge Ürdün tarafından işgal edilmiş ve Ürdün tarafından ilhak edilmişti. 1967 deki 6 gün savaşında ise İsrael bölgeyi işgal etti ama ilhak etmedi. (Belki bu çok büyük bir hata oldu) Ürdün bölge üzerindeki haklarından Filistin lehine feragat etti. Bölgede Ürdün hakimiyeti kalmadı. O günden sonra Batı Şeria, kimseye ait olmayan İsrael İşgali altındaki bölge olarak belirlendi.

Plana göre bu bölgedeki Yahudi yerleşim yerleri İsrael tarafından İLHAK edilecek. Yeni yerleşimler yapılmayacak. Arap yerleşim yerleri Filistine ait olacak. Ayrıca bugün İsrael hakimiyeti altında bulunan:

Umm Al Fahm (55.000) Tira (19.000) Kfar Qara (19.000) Baqa Al Gharabiyee (30.000) Qalansave (23.000) Kfar Qasim (23.000) Jaljulia (10.000) Tayyibe (43.000) kasbaları  Filistin hakimiyetine terk edilecek. Bu kasabaların tüm nüfusu Arap’tır, ve Arap üçgeninde yer alır.

İsrael başka hakimiyeti altında kalan toprakları da Filistine terk edecek. Bu gün Filstin hakimiyeti altındaki topraklar neredeyse iki misli olacak.

Şuraya dikkat edelim. Hiçbir İsrelli ye da Arap evini terk etmeyecek. Hiçbir Yahudi, Arap hakimiyetine geçen bölgelerde bulunmuyor. Bu topraklar uluslararası statüde “kimseye ait olmayan topraklar” olduğu için İsrael Araplara hiçbir toprağını vermiyor. Hakimiyetini terk ettiği topraklar karşılığında Batı şeriadaki Yahudi yerleşim yerlerini ilhak ederek o bölgeleri yasal İsrael toprağı yapıyor. İsrael bunu yapmak için şunu ya da bunu beklemiyor. Bu ilhak geçen pazar günü yapılacaktı, ancak Kuschner durdutu. Seçimden sonraya kaldı. 

İşin ilginç yönü Filistin hakimiyetine terk edilen Arap kasabalarında bu günlerde “biz İsraelliyiz, Filistinli olmak istemiyoruz” diyen Araplar mitingler, nümayişler yapıyor.

Obama haini başkanlığının son haftasında Araplara BM’e bir önerge verditti. Oylamada çekimser kalarak tasarıyı geçirtti. Buna göre İsrael Batı Şeria’da işgalci duruma düşmüştü. Şimdi bu plan hainin adımını boşa çıkartıyor. Araplar bu planı dört sene içerisinde kabul etmezlerse İsrael  yeni yerleşim yerleri yaparak oraları da ilhak edebilecek. Ayrıca şu anda yapılmakta olan yerleşim yerleri tamamlanacak ve onlarda ilhak edilecek. 

Planın çok önemli birkaç detayı ise şöyle:

Kurulacak olan Filistin devletinin baş kenti doğu Yeruşalayim olacak. Bu bölge  Yeruşalayim’de olmakla beraber Müslüman mahallesini kapsamakta ve burada hiçbir Yahudi yaşamamaktadır. Mecbur kalmadıkkça 300.000 Arabın yaşadığı bu bölgeye israel Polisi ve askeri bile girmez.

Planı kabul ettikleri takdirde kurulacak olan Filistin devletine 50 milyar dolar yardım yapılacak, kabul etmezlerse mevcut yardımlar da kesilecek.Bir başka konu da göçmenler, bu gün başka ülkelerde yaşayan Filistinlilerin göç etmelerine izin verilmeyecek.

Arapların tepkileri tahmin edebileceğiniz gibi tamamiye olumsuz. Kabul etmeye hiç niyetleri yok. Bundan evvel defalarca “hayır” dediler. Yine hayır diyecekler. Zaten dediler bile... Hamas ile Filistin yönetimi konuyu müzakere etmek için buluşma tarihi konusunda bile anlaşamadılar. Bu arada unutumamalıdır ki bu plana evet diyen Arap lider sabaha canlı çıkmaz…

Esen kalın…

Aaron Baruch (Ankaralı)

1 Şubat 2020 Cumartesi

YÜZYILIN BARIŞ PLANI...




Trump ve Bibi, İsrael ile Araplar arasındaki yaklaşık 100 senelik gerilimi bitirmek amacıyla hazırlanan “YÜZYILIN ANLAŞMASI” adı altında hazırlanan barış projesini Beyaz Saray’da basına açıkladılar. Bu planın hayata geçmesi mümkün mü?

Bence mümkün değil. Bu ya da başka bir barış projesinin hayata geçebilmesi için Arapların düşünce tarzlarının  tepeden tırnağa değişmesi lazım. Başka ülkelerden aldıkları yardım (!) paraları ile teröristlere açık açık maaş bağlayan bir devlet olabilr mi? Böyle bir devletle barış yapılabilir mi?

Bugüne kadar İsrael ile Araplar arasında düşünülen barış projelerinde hiç bir zaman bir yaptırım maddesi yoktu. Bu sefer var. Bir yandan Avrupa Birliği “bizim sana verdiğimiz paralarla teröristlere maaş vermeye devam edersen bu yardımı keseriz” diyerek Arapları barış yapmaya zorlarken diğer taraftan ABD “kabul ederseniz 50 milyar dolar geliyor” diyerek ödül vaad ediyor.

Bu arada unutulmamalıdır ki Araplara yardım eden ülkeler bunlardan bıktı. Ver ver ver nereye kadar? Bu gün artık yüksek teknolojilerle ne zaman nerede ne olduğunu artık herkes görüp öğrenebiliyor. Yani yok artık “İsrael bana saldırdı” diye feryat figan ağlayıp şikayet etmek… Önce Abu Mazzen (Mahmut Abbas) oturduğu sarayı, 100 milyon dolarlık servetini açıklasın. Klasik Arap lideri… Bahşiş geçerlidir…

Araplar’ın ekonomisi berbat vaziyette. İhracatları 1.5 milyar dolarken ithalatları 6 milyar dolar, işsizlik ise  % 26. İnsanların gelir kaynağı TERÖRİZİM. Yahudilere karşı eylem yapanlara, yakalanıp hapse girenlere, yaralanlara, ölenlere maaş bağlanıyor. Hatta İsrael tarafından cezanlandırılarak evleri yıkılanlara yeni ev veriyorlar. İsrael böyle bir terörist devleti yanıbaşında istemiyor. Oslo sürecinde, barış için pek çok taviz veren İsrael bunun  çok zararını gördü. İsrael’in verdiği silahlarla İsraellileri öldürdüler. İsrael yanıbaşında bir terörist devlet daha istemiyor. Yeteri kadar “perro” (köpek) var. Savaşsa savaş, İsrael’I korkutmak kolay değil…

Yeruşalayim konusunu devamlı kaşıyarak İslam ülkelerinden destek arayan Filistin yönetimi, İsrael’in ebedi başkentine hiç bir zaman sahip olamıyacağını bildiği halde bu konuyu barış için birinci şart olarak ileri sürmesi, çözümsüzlüğü çözüm olarak görmelerinin ispatı.

Beklenildiği gibi  Filistinlilerden daha çok Türkiye “istemezük” diye bağırıyor.  Bre sana ne?

“Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir.”
Neden?
“Çünkü İslamın ilk kıblesidir”

Yalan, Mescid-i Aksa en uzak mescit olduğunu İslam ilahiyatçıları yıllardır haykırıyor. Yeruşalayim (Kudüs değil, Yeruşalayim) Kuran’da bir kere bile anılmazken Tevrat’ta 699 kere ismi geçer. Yahudiler sürgünde oldukları her gün namazlarında Yeruşalayim’I andılar. Her pesah bayramında binlerce yıl, “bu sene burada seneye Yeruşalayim’de” diye dua ettiler. İsrael’e gelin “İr şel David” (David’in –Kral Davud- şehri) hala mevcut kalıntılarını görün. Dünyada gelmiş geçmiş hiç bir millet, hiç bir ırk toprağına bu kadar bağlı kalmamıştır… Açıkça ifade edeyim, İran gibi, Türkiye gibi ülkeler, iç meseleri ile uğraşmak yerine halkın dikkatini  başka noktalara odaklamak için böylesi suni gündemler yaratıyorlar. Kudüs (!) mitinglerinde o alandaki halka sormak lazım, “Kudüs neresidir?” diye. Eğer % 20’si bilirse büyük başarı…

Bir diğer büyük problem de, bu güne kadar bütün barış projelerinde en büyük sorunlardan  biri olan mülteciler sorunu. Araplar, bugün İsrael sınırları içerisinde kalan taşınmazlarını geri istiyorlar ya da tazminat talep ediyorlar. Sanki, Araplar, Yahudilere sürüldükleri, terk etmeye zorlandıkları Arap ülkelerindeki trilyonlarca dolar tutarındaki taşınmazlarının bedellerini ödediler de şimdi İsrael’den bunu talep ediyorlar. 1948 de o zamanki adıyla Milletler Cemiyetinin (Birleşmiş Milletler) planını kabul edip gitmeseydiniz… Topraklarınızı satmasaydınız... Toplam nüfusu 800 bin kişi olan İsrael  milletini yok etmeye kalktınız. Mısır’ı da, Suriye’si de, Irak’ı da, Lübnan’ı  da hep beraber, kurulduktan 6 gün sonra saldırdınız… Ama başaramadınız. Şimdi bu yenilginizin tazminatını mı istiyorsunuz? Yok öyle şey… Savaşsa savaş… İsrael’I korkutacağınızı mı zannediyosunuz?

Son olarak şu kadarını söyliyeyim ki; İsrael’de sokaktaki halk bu planın başarıya ulaşacağına inanmıyor. Ben de inanmıyorum. Fakat bu sefer Araplar’a, belki İslam ülkelerinin bazıları da dahil, ABD ve Avrupa hayır demenin bedelini ödetecekler...

Esen kalın.

Aaron Baruch (Ankaralı)

Kaynakça: