29 Nisan 2020 Çarşamba

KUŞATMA ALTINDA (3)








 Koronalı günlerde yayınladığım KUŞATMA ALTINDA (1) ve KUŞATMA ALTINDA (2) yazılarımda 1948 özgürlük savaşında Yarushalayim’in kurtarılması için yapılan savaşları ve fedakârlıkları yazmıştım.

Yarın çalışmaya başlıyorum. Söz verdiğim gibi KUŞATMA ALTINDA yazı serisinin 3’ncüsünü yayınlamak bugüne kısmet oldu…

 HAR HaBAYİT BE YADENU...  (TAPINAK DAĞI BİZİM ELİMİZDE!)

Son bir hücum gerçekleştireceklerdi. İsrael devletinin kuruluş savaşının sonuna gelinmişti ve ateşkes 1948 yılının 17 Temmuz Cumartesi günü sabah saat 05.00 de başlayacaktı. 1 Mayıs günü takviye gelmediği için yorgunluktan biten adamlarını geri çekmek zorunda kalan Uzi Narkiss’in terk ettiği surlar o günden beri Ürdünlü Arapların elindeydi. Eski Şehri  (ağlama duvarının –Kotel ve Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Dua tepesi-Har HaBayit  de denilen kutsal alanın bulunduğu antik şehir)  almak için bu son şanstı. Yeruşalayim bölgesinin komutanı David Shaltiel askerlerine şöyle dedi:

Yeruşalayim’i kendi kuşağımıza ve gelecek kuşaklara armağan etmek bizim için en büyük zafer olur” dedi ve planı açıkladı.
Bu plan gerçekten bir kumardı fakat vakit yoktu. Eski Şehir’i çevreleyen surları üç noktadan deleceklerdi.   Bunların her birine ayrı bir isim verilmişti. İrgun’un yüz elli adamı Notre – Dam de France binasından “PARİS” adı verilen Yeni Kapıya saldıracaktı. Stern gurubunun birlikleri “MOSKOVA”  adı verilen Yafa kapısına karşı saldırıya geçeceklerdi.
Her iyi kumarbaz gibi David Shaltiel’in de bir kozu vardı Konik şeklindeki yapısı itibarıyla “KONÜS” adı verilen, bir fizikçinin yaptığı 350 kilo patlayıcı ile dolu olan dev bir mermi. Bu mermi surlara büyük bir delik açacaktı. Buraya da “BERLİN” adı verilmişti.  “BERLİN” adı verilen bu gedikten yeni kurulmuş olan beş yüz kişilik tabur Sion tepelerinden Eski Şehir’e akacak ve Yahudiler iki bin yıl sonra şehri ele geçirecekti. Saldırı 16 Temmuz gece yarısından biraz evvel başlayacaktı.  

Askerlerden biri David’e sordu: . 
“Ömer Camii’nin önüne geldiğimizde ne yapacağız?”
“Pabuçlarınızı çıkartıp savaşa devam edersiniz.”
Saldırı başlamadan biraz evvel acı bir sorunla karşılaştılar. Yahudiler her şeyi düşünmüşlerdi ama bir tek Yeruşalayim’in yüreğine varmalarını sağlayacak aracı yapmanın telaşı ile “KONÜS’ü” surlara kadar nasıl taşıyacaklarını düşünmemişlerdi. Üç yüz elli kiloluk mermi demir çubuklar üzerine kondu ve insan gücüyle taşınmaya başlandı. Elleri ayakları kan içinde kalan taşıyıcılar ateş altında koca mermiyi elleri ile taşıyorlardı.
Bu arada İrgun askerleri Yeni kapıya saldırıya geçti. “PARİS” adı verilen Yeni Kapı Yahudiler’in eline geçti. Komutan Zvi Sinai   “KONÜS’Ü” bekliyordu. Gedik açılır açılmaz “BERLİN’DEN” şehrin kalbine doğru saldırıya geçecekti.
Ne yazık ki, planladıkları gibi olmadı. “KONÜS” tam zamanında tam da istenilen yerde patlatıldı ama surları yıkamadı. Plan başarısız olmuştu. Hayallerine kavuşmak için Yahudiler 19 yıl daha beklemeleri gerekecekti.
1967 yılın Haziran ayında başlayan 6 günlük savaşın üçüncü günü İsrael Kuvvetleri Eski Şehri aldılar.  Şimdi okuyacaklarınız bu inanılmaz anları naklen anlatan radyo yayınıdır. Bu kayıt Avi Yaffe kayıt stüdyolarında bulunmaktadır.
7 HAZİRAN 1967 – SABAH SAATLERİ:
Albay Mordechai Gur (Motta): (Hoparlörde) Tüm birlik komutanları, şu anda sırtta (Sion tepeleri) bekliyoruz. Kısacası birazdan tüm kuşakların hayalini kurduğu Eski Şehre gireceğiz. İlk giren biz olacağız. Eitan’ın tankları solda ilerleyecek ve Aslanlı kapıdan girecekler. Son buluşma yukarıdaki açık alanda (Tapınak Dağı) olacak.
Askerler: Alkış sesleri
Spiker Yossi Ronen: Şimdi ana caddelerin birinde yürüyoruz. Kuvvetlerin öncüleri Eski Şehre girmek üzere…
Silah sesleri…
Spiker Yossi Ronen: Hala her yönden üstümüze ateş ediliyor. Girişe doğru ilerliyoruz.
Silah sesleri ve askerlerin ayak sesleri…
Komutan : Aralarda 5 metre mesafeyi koruyun. Buralarda dolaşmak hala çok tehlikeli, etrafta keskin nişancılar var…
Silah sesleri…
Spiker Yossi Ronen: Hepimize durması söylendi, solumuzda Zeytin Dağı, biz şu anda Eski Şehir’de Rus Kilisesinin karşısındayız. Aşağıya bakıyorum. Dağın yanında koşuyoruz. Taş duvarları görebiliyoruz. Hala bize ateş ediyorlar. İsrael tankları Aslanlı kapıda ve biz önde gidiyoruz. İçeri giren ilk birimin yanındayım. Yanımda bir Ürdün otobüsü var, tamamen yanmış. Girmek üzereyiz. Aslanlı geçidin altında duruyoruz. Geçit çökmek üzere, muhtemelen önceki bombalama yüzünden. Askerler palmiye ağaçlarını siper alıyorlar. Ben de ağaçlardan birinin altına çöküyorum. Şehre daha yaklaştık.
Silah sesleri…
Albay Mordechai (Motta) Gur ordu hoparlöründen: HAR HaBAYİT  BE YADENU… Tekrar ediyorum, HAR HaBAYİT  BE YADENU… (TAPINAK DAĞI BİZİM ELİMİZDE! Tekrar ediyorum, TAPINAK DAĞI BİZİM ELİMİZDE!
David Operasyon Odası : Tüm birimler, ateş etmeyi kesin, tekrar ediyorum, ateş etmeyi kesin.
Uzi Narkiss : Motta, senin gibi biri yok. Ömer Cami'nin yanındasın…
Spiker Yossi Ronen: Aslanlı kapıdan geçtim, hızla ilerliyorum. Eski Şehir…
Ordu hoparlöründen: Alanı arayın, ateş kaynağını bulun. Her binayı koruyun. Özellikle kutsal yerlerde hiçbir yere dokunmayın.
Ta ta ta taaaaa, ta ta ta taaaaaa   (Şofar seleri…)
Spiker Yossi Ronen: Askerler ağlıyorlar… Askerler şarkılar söylüyorlar, Yeruşalayim şel zaav…. (Yeruşalayim altından)



General Uzi Narkiss: Söyle, Batı Duvarı (Kotel-Ağlama duvarı) nerede? Oraya nasıl gidilir?
Spiker Yossi Ronen: Şu anda Batı Duvarına doğru ilerliyorum. Ben dindar bir adam değilim, hiç olamadım, ama şu anda Batı Duvarının taşlarına dokunuyorum.
Askerler : Şehiyanu ve kiyemanu…
Haham Sholomo : Dualar…
Askerler : Amen!
Bir gün olurda Yeruşalayim’in sokaklarında yürürseniz iki bin yıl bu şansı yakalayamayan soydaşlarınızı düşünün, ne kadar şanslı olduğunuzu düşünün, siz orada yürüyebilmeniz için akıtılan kanları düşünün
SENİ UNUTURSAM YERUŞALAYİM…
Aaron Baruch (Ankaralı)



4 yorum:

  1. Aşreha Yisrael mi hamoha am noşav Ba'ADONAY

    YanıtlaSil
  2. çok güzel kalemine yüreğine sağlık işin de başarılar ve sağlık diliyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ ol kuzen. Ben de sana ASPAVA diyorum. Bodrumda çok geçerli bir selamdır Allah Sağlık Para Aşk Versin Amin...

      Sil
  3. Kaleminize sağlık.biz maalesef hiç bir şey bilmiyorduk.israile gelince kim olduğumuzu köklerimizi ve özellikle bu güzel ve kutsal topraklarımızın değerini daha iyi anladık.seviniyoruz duygulanıyoruz ve çok mutluyuz.siz de yazdıklarınızla ışık tutuyorsunuz.çok teşekkürler sağolun ve her zaman burda olun.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.