13 Mayıs 2017 Cumartesi

EN BÜYÜK GÜNAH… FİTNE…


Sevgili kardeşlerim, 
yeğenlerim ve dostlarım;




TC. Cumhurbaşkanı bu hafta Kudüs Vakıfları toplantısında konuşma yaptı. İsrael’e verdi veriştirdi. Söylediği pek çok şey doğru değildi. Bir kısmını ise anlamakta zorluk çektim. Açıklamalarda bulunmak istiyorum.
-RTE : Haçlı seferlerinde kılıçtan geçirilen Yahudiler fetihten sonra Kudüs’e dönebilmişlerdir. Çözümün yegâne kuralı başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin’in kurulmasıdır.
·        Şu fetih kelimesine takıldım. Osmanlı Kudüs’ü alınca fetih oluyor da neden İsrael alınca işgal oluyor? Şimdi Yunanlı da Konstantinopolis’i Osmanlı işgal etti mi demeli? Ya da Konstantinopolis Türkler’in ilşgali altında mı demeli? Türkler alınca fetih, İsrael’li alınca işgal… Saçma gelmiyor mu?
·        Sonra kim neyi işgal etmiş. Kimin malını kim işgal etmiş? Bu şehri Yahudiler kurdu. Davud’un şahri. (Davit Ameleh – İsrail oğullarının üçüncü kralı – MÖ 1000 – 962) Merak eden gider görür. Kalıntıları hala orada. Ben gittim gördüm. Çok güzel. Davut’un oğlu Süleyman (Şlomo Ameleh – İsrail oğullarının dördüncü kralı – MÖ 962 -928) ilk tapınağı yaptı. (Bet Hamikdaş) Ağlama duvarı o ilk tapınağın batı duvarıdır.
·        Ondan sonra gelen herkez, Babil’i de, Asur’u da, Yunanlı’sı da, Romalı’sı da, Osmanlısı’da, İngiliz’i de, Ürdün’ü de hepsi işgalci. O şehri biz Yahudiler yaptık. Bu gün de bizimdir. Doğusu da batısı da bizim egemenliğimizdedir. Başkentimizdir ve adı da YERUŞALAYİM’dir. Bu konuda kimseye laf düşmez. Yunanlı’nın ya da başka birisinin İstanbul için ne kadar konuşmaya hakkı varsa, Yeruşalayim için de başkalarının o kadar söz söylemeye hakkı vardır.
·        “Seni unutursam ey Yeruşalayim, dilim damağıma yapışsın, sağ kolum hünerini unutsun”  2000 sene dünyanın çeşitli yerlerinde istenmeyen misafir olduğumuz bunca zaman, biz Yahudiler böyle dua ettik. Her Pesah (hamursuz) bayramında “bu sene burada, seneye Yeruşalayim’de) diye tanrıya yalvardık. Günde üç defa topraklarımıza dönmek için binlerce yıl Tanrı’dan izin istedik. Şimdi şehrimizden, Yeruşalayim’den vaz geçmemizi mi i bekliyorsunuz? 
·        5 Haziran 1967 de İsrael paraşütçüleri tapınak tepesine İsrael bayrağını diktiği gün, anında, o zamanın İsrael savunma bakanı Moşe Dayan, Mescidi Aksanın yönetimini İslami Vakıf’a teslim etti. O günden beri Yeruşalayim^de herkes, ibadetini eksiksiz ve serbest bir şekilde yapabiliyor.  Mescidi Aksa’nın tamamı İslami vakıf tarafından yönetilmektedir. Mescidi Aksa Müslüman İsrael askerleri tarafından korunur.

RTE : Tika (Türk İşbirliği Koordinasyon Ajansı) vasıtasıyla Doğu Kudüs’teki ev ve işyerlerinin dekorasyonlarını üstleniyoruz. Yüzyıllara dayanan tecrübeye dayalı bu faaliyetleri arttırarak sürdüreceğiz.

·        Aman Sayın Cumhurbaşkanım, bir yanlışlık var, sizin bu Tika dediğiniz var ya, buralarda pekiyi gözle bakılmıyor. İsrael Gizli servisi Şin – Bet açıklama yaptı. Dedi ki “TİKA görevlisi Muhammed Murteca, Gazze’de insani yardın paralarını Hamas’a aktarmıştır.” Hamas da o paralarla askerlerine düğünler yapmış, tünel yapımına harcamış vs.
·        Muhammed tutuklandı. 45 gün sorguda kaldı. Her şeyi itiraf etti. Hatta Türkiye’ye dönebilseydi bazı harita bilgilerini de Hamas’a verecekmiş. Geçen hafta mahkemesi vardı. Tutukluluk halinin devamına karar verildi.

-RTE : Sahilde top oynarken parçalanan masum çocuklarının hesabının kendilerinden sorulmayacağını iyi biliyorlar. Cezasız kalan her suç faili azgınlaştırır.

·        İsrael oğullarının da çocukları öldü Sayın Cumhurbaşkanım. İsrael’li üç öğrenci 2014 Haziranında kaçırıldı. Ordu ve polis çocukları aramaya başladı. Birkaç gün sonra öldürülmüş ve gömülmüş vaziyette buldular. İsrael suçluları tutuklamaya, buna karşılık da Hamas, Gazze’den İsrael’e roket atmaya başladı. Nereye? Evlerimize, sivillere, hedef ayırmaksızın. 4000in üzerinde roket attılar. İsrael evini korumak için roket atılan hedefleri vurmaya başladı. (2014 Temmuz – Sert Kaya operasyonu) Ne yazık ki kalleş Hamas roket rampalarını okullara, hastanelere, evlerin arasına, camilerin içine yerleştiriyordu. Siviller de ölmeye başladı.  İsrael, sivil yerleşim yerlerindeki hedefleri vurmadan evvel gürültü çıkartan bombalar atıyor, sivillerin kaçmasına olanak veriyordu. Hatta telefonla mesaj bile gönderiyorlardı. Bazen  “5 dakika sonra orayı vuracağız, kaçın” yazılı kâğıtlar atıyorlardı. Sonuçta, üç öğrencinin öldürülmesiyle başlayan savaşta ne yazık ki 2000 civarında sivil öldü.
·        O üç öğrenci yanlışlıkla filan ölmedi. Planlı programlı kaçırıldılar ve acımasızca enselerine ateş edilip öldürüldüler. Planlayan ise Türkiye’de konuşlanan Hamas’ın azılı katili Salih Aruri. Sizin himaye ettiğiniz Hamas teröristi... İsrael bir gün onunla muhakkak hesabı kapatacaktır.
·        Yazımın son kısmında Hamas’ın İsrael’de gerçekleştirdiği pek çok eylemin kısa bir listesi var. İnsanlık namına bir okuyun. Belki insafa gelir artık Hamas’ı himaye etmezsiniz. İnanın değmez, bir iktidar uğruna bunca insanlık suçuna değmez. Artık anlayın, İsrael kendini savunuyor…
·        Bütün dünya Hamas’ın bu oyununu anladı. Türk halkı da anlayacak. Her ne kadar gazeteciler hapse atılıyorlarsa da, Vikipedia özgür ansiklopedisi susturtuluyorsa da sonunda gerçeği herkes görecek. Anlayamadığım, Türkiye gibi büyük bir ülke nasıl oluyor da Hamas gibi bir zavallı terör örgütünden siyasi rant umuyor?
·        Sayın Cumhurbaşkanım, Türk halkını İsrael’e karşı fitnelemeyin. Fitne en büyük günah…

-RTE :  İsrael’li yöneticilere hatırlatmak istiyorum. İnancınıza güveniyorsanız bizim ezan sesimizden niye rahatsız oluyorsunuz? Ülkemizde yaşayan Musevi vatandaşlarımıza bu tür olumsuz bir tavır almak gibi bir derdimiz yok. Bu yasakçı zihniyete en güzel cevabı Kudüs’teki kardeşlerimiz her sabah evlerinde okudukları ezanla cevap verdiler.

·        Müslüman olsun, Yahudi olsun, kimsenin inancından şüphesi yok.
·        Ayrıca kimsenin ezan sesinden rahatsız olduğu da yok.
·        Kimsenin ezanı susturmak gibi bir gayesi de yok isteği de yok.
·        Konu sadece sabah ezanında hoparlörlerden okunan ezanın 80 desibel ses yüksekliği ile sınırlandırılması.
·        Suudi Arabistan’da da ezan hoparlörlerden okunuyor ve orada da sorun yaratıyor. Şikâyetler var. 2009 yılında 45 camiden 100 kadar hoparlör ses ayarının fazla yüksek olması nedeni ile söktürüldü. 2012 yılından beri ramazan ayı boyunca hoparlör kullanımı yasaklandı.
·        Dubai’de desibeller devlet tarafından sürekli kontrol ediliyor.
·        Mısır hoparlörleri yasaklıyor. El-Azhar ulemaları hoparlörü, “dinle ilgisi olmayan modern bir icat” olarak yorumluyorlar.
·        Kuzey Kıbrıs’ta geçen sene etrafa rahatsızlık verdiği gerekçesiyle 3 camide sabah ezanlarının hoparlörlerden okunması mahkeme kararı ile yasaklandı.
·        Hindistan’da 2005 yılında “din, gürültü kanunlarını çiğneyemez”  hükmü anayasa ile tescillendi.
·        Endonezya başbakan yardımcısı 2012 yılında “hoparlörlerin sesini kısın, insan sesi çok daha etkileyici” uyarısında bulundu.
·        Ezanın hoparlörlerden okunması Fransa’da ve İsviçre’de yasak. Hollanda ve Avusturya’da sadece cuma günleri hoparlörlerin kullanılmasına izin veriliyor.
·        Türkiye’de ezan düzenleme talimatı var. Buna göre hoparlörlerin ses düzeyleri, çevrede duyulmasını sağlayacak, fakat yakın komşuları da rahatsız etmeyecek şekilde ayarlanması lazım. Star gazetesi yazarı Cemal Aydın diyanet işleri başkanına seslendi. “Hoparlör zulmünü durdurun” dedi.
·        Milli Gazete yazarı, milli görüşün önemli isimlerinden Mehmet Şevket Eygi’de hoparlörden okunan ezan sesinden şikâyetçi. “Hoparlörden şikâyet etmek ezandan şikâyet etmek anlamına gelmez” diyor. Bu konuda bir sürü daha yazısı var.
·        Şimdi bunların hangisi uluslararası bir “ezan” krizine sebep oldu? Hiç biri. Ama söz konusu İsrail olunca “vay efendim ezanı yasaklıyorlar.”  Yahu ne alakası, ne ilgisi var. Konu hoparlööör!  Bu kadar basit.
·        Şimdi gelelim işin komik tarafına. İsrael’deki kanun tasarısı, toplumun huzuru için,  sadece sabah erken saatte ezan için hoparlörlere yüksek ses yasağı getirmeyi amaçlıyor. Esasında ses düzeylerinin ayarlanması ile ilgili kanun var. Ancak uygulamada zorluklar çıktığı için bu kanun işlemiyor. Onun için yeni bir düzenlemeye ihtiyaç oldu. Görüşülmekte olan kanun tasarısı bu düzenleme ile ilgili idi.
·        Ve en önemlisi, Sayın Cumhurbaşkanım, bunların hepsini ve daha fazlasını siz benden çok daha iyi biliyorsunuz ama neden bilmezlikten geliyorsunuz? Neden Türk Halkını da, İslam Âlemini de İsrail’e karşı kışkırtmaya uğraşıyorsunuz? Fitnenin ne kadar büyük bir günah olduğunu bilmiyor musunuz? VİKİPEDİA özgür ansiklopediyi insanlar gerçekleri öğrenmesin diye mi kapattırdınız?
Son olarak İsrael’in Sayın Cumhurbaşkanı’na verdiği yanıtı ileteyim. Türk basınında pek az çıktı da…
“Kendi ülkelerinde insan haklarını sistematik bir şekilde ihlal edenler, bölgedeki tek gerçek demokrasiye vaaz vermemelidir. İsrael, Yahudilere, Müslümanlara ve Hristiyanlara yönelik toplam ibadet özgürlüğünü sürekli olarak koruyor ve buna karşı başlatılan asılsız iftiralara rağmen bunu yapmaya devam edecektir.”
Yazacak daha çok şey var ama bu hafta bu kadar ile yetineceğim. Bu yazı çooook uzadı.
Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.
Hepinizi çok seviyorum.
Hoşça kalın, esen kalın…

Aaron Baruch  (Ankaralı)

Kaynakça : Yukarıdaki ve aşağıdaki bilgiler VİKİPEDİA özgür ansiklopedisinden alınmıştır. Ne yazık ki Türkiye’de özgür olmayan ansiklopediden…
Hamas’ın terör listesi :
·        6 Temmuz 1989 Kiryat Ye'arim yakınlarında meydana gelen bir intihar saldırı sonucunda 22 İsrael’li öldü.
·        6 Nisan 1994 tarihinde Afula'da bir otobüste meydana gelen intihar saldırı sonucunda 8 İsrael’li öldü.
·        13 Nisan 1994 tarihinde Hadera'da bir otobüs durağında meydana gelen intihar saldırısının sonucunda 5 İsrael’li öldü.
·        19 Ekim 1994 tarihinde İsrail'in başkenti Tel Aviv'de meydana gelen bir intihar saldırısı sonucunda 22 İsrael’li öldü.
·        11 Kasım 1994 tarihinde Netzarim'de meydana gelen bir intihar saldırı sonucunda 3 İsrael’li öldü.
·        4 Eylül 1997 tarihinde Hamas militanlarınca gerçekleştirilen Kudüs'teki Ben Yehuda Caddesi'nde meydana gelen intihar saldırısı sonucunda 5i İsrael’li 8 kişi öldü. Ölen üç kişi Hamas militanıydı.
·        1 Haziran 2001 tarihinde Tel Aviv Dolphinarium'un kapısında meydana gelen intihar saldırısında yaşları 14 ile 21 arasında değişen 21 İsrael’li öldü ve 120'den fazla insan yaralandı.[4]
·        9 Ağustos 2001 tarihinde Kudüs'deki Sbarro adlı restoranda meydana gelen intihar saldırısı sonucunda 7'si çocuk 15 İsrael’li öldü ve 130 kişi yaralandı.
·        2 Aralık 2001 tarihinde Kudüs ve Hayfa’da meydana gelen dört patlamada 26 İsrael’li öldü, 220 kişi yaralandı. Saldırıları Hamas üstlendi.[5]
·        9 Mart 2002 tarihinde Kudüs'te bir kafeteryada düzenlenen intihar saldırısının sonucunda 11 İsrael’li öldü ve 54 kişi yaralandı.[6]
·        31 Temmuz 2002 tarihinde İbrani Üniversitesi'nde meydana gelen intihar saldırısının sonucunda çoğu ABD vatandaşı 9 kişi öldü ve 100'e yakın kişi yaralandı.[7]
·        5 Mart 2003 tarihinde Hayfa'da düzenlenen bir intihar saldırısı 7 İsraillinin ölümü ile sonuçlandı. Saldırının sorumluluğunu Hamas üstlendi.
·        11 Haziran 2003 tarihinde Kudüs'deki bir intihar saldırısında 17 İsrael’li öldü. Saldırının sorumluluğunu Hamas üstlendi.
·        19 Ağustos 2003 tarihinde Kudüs'de bir intihar saldırısında 6'sı çocuk 23 İsrael’li öldü. Saldırının sorumluluğunu Hamas üstlendi.
·        9 Eylül 2003 tarihinde Kudüs Hillel Café'de gerçekleşen intihar saldırısı sonucunda 7 İsrael’li öldü ve 70 kişi yaralandı.[8]
·        4 Ekim 2003 tarihinde Hayfa'daki bir restoranda meydana gelen intihar saldırısı sonucunda 21 İsrael’li öldü. Saldırının sorumluluğunu Hamas üstlendi.
·        4 Mart 2004 tarihinde Aşdod Liman'ında gerçekleşen iki intihar saldırısının sonucunda 10 İsrael’li öldü ve 10 kişi yaralandı.
·        31 Ağustos 2004 tarihinde Beerşeba'daki iki intihar saldırısı sonucunda 16 İsrailli öldü. Saldırının sorumluluğunu Hamas üstlendi.
·        27 Aralık 2008 tarihinde İsrail'in operasyonlarının ardından Hamas'ın gerçekleştirdiği roket saldırıları sonucunda 4 İsrailli öldü.


Sayın Cumhurbaşkanım, desteklediğiniz Hamas işte bu !...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.