3 Haziran 2017 Cumartesi

GÖÇ ETMENİN İNANILMAZ MUCİZESİ...







Sevgili kardeşlerim,  yeğenlerim ve dostlarım.

Göç etmek çok zordur. Aynen duvara toslamak gibi. Tosladığında hasarın ne kadar olacağı göç edenin, önce yaşına, sonra donanımına ve parasına bağlıdır. Pek çok alışkanlığını terk edeceksin. Sabahları daha erken kalkacaksın. “Oğlum, söyle bakayım şuradan bana az şekerli bir kahve” günleri bitti.   İklim farklı, yemekler farklı, “ayıp ya da saygı” kavramı farklı, farklı oğlu farklı… Bu yaşa kadar biriktirdiğin pek çok alışkanlığını terk etmek zorundasın…

3 yaşında, 5 yaşında İsrael’e gelen bir çocuk aylarla ölçülebilecek kadar kısa bir zamanda bu ülkeye uyum sağlar. Çünkü o küçücük yavruların biriktirdiği alışkanlıkları çok daha  azdır. Üstelik o gencecik beyinler sünger gibidir. Her şeyi hemen öğreniverirler. Yaş ilerledikçe insanların bu yeni ülkelerine uyumu doğru orantılı olarak zorlaşmaya başlar. Yine de eğitim çağında İsrael'e gelenler, uyum sorununu oldukça hafif atlatırlar.

Bu ülkeye uyum göstermenin en büyük şartı lisandır. Lisanı öğrenemedin mi sorun yaşarsın. Öğrenmekten kastım gazete okumak, haberleri seyretmek, İbranice bilgisayar sürmek. Yoksa çat pat öğrenirsin bir şekilde. O da zor ama  oluyor işte.

Doğal olarak göç eden kardeşlerimizin en çok uykusunu kaçıran konu, geçim meselesidir. Ne yapacaklar da eve ekmek getirecekler?

Demin dediğim gibi önce lisanı öğrenecekler. Sonra ellerinde diplomaları olanlar mesleklerini İsrael’de icra edebilmeleri için gitmeleri gereken kurslara katılacaklar. Bu kurslarda meslekleri ile ilgili İbraniceyi öğrenmenin yanında, bu ülkede o mesleği yapabilecek yeterlilikte olduklarını kanıtlayacaklar. Sonra da iş arayacaklar. Nasıl mı,  iş ilanlarını takip edecekler veya iş bulma siteleri var, oraya öz geçmişlerini koyacaklar, sonunda bir yerle anlaşacaklar ve eve ekmek gelmeye başlayacak.

Ellerinde diplomaları olmayanlar ne yapacaklar? Yine tekrar edeceğim, önce lisanı öğrenecekler, sonra hiçbir meslekleri yoksa hızlandırılmış kurslara katılacaklar ve bir meslek sahibi olmaya çalışacaklar, mesela aşçı, mesela berber, mesela şoför… Sonra yöntem aynı, iş bulma sitelerine müracaat ve şansınız açık olsun.

Kursa da gitmeyenler ne yapacaklar, size de iş var kardeşim, yeter ki şu lisanı öğrenin, korkmayın, kimse aç kalmadı, size de iş var…

“Kendi işimi kuramaz mıyım?” Kurarsın elbette. Burası özgür bir ülke. Ama zordur. Ticarette başaranların oranı oldukça düşük. Mesleğin varsa daha kolay…

Bu ülkede iş bulma şansınız oldukça yüksektir. Neredeyse diyebilirim ki bulamamanız imkânsızdır. Bakın İsrael ekonomisine ait birkaç göstergeyi sizlerle paylaşayım:

2009 yılında 3850 şekel olan asgari ücret şimdi 5000 şekel. Ocak ayında 5300 oluyor. (Artış % 30) Buna karşılık enflasyon eksi...

2009 yılında kişi başına düşen gayrı safi milli hâsıla 27.800 dolar iken 2016da 37 bin doları geçti. (Artış % 34) 2017deki dev start up satışları ve doğal gazın ekonomiye katkıları ile 40, belki de 41 bin doların üstüne çıkacak. İngiltere’yi, İtalya’yı geçtik. Bu sene muhtemelen Almanya’yı yakalayacağız.

İşsizlik oranı 2009 yılında % 7,8 iken şimdi % 4,5 (Bunu,   ”çalışmak istemeyenler var, esasında işsizlik oranı sıfır”   diye yorumlayanlar da var.)

Bu göstergeler geldiğiniz ülkede ne halde? Bir düşünün.  Bir de buradakine bakın. Sizce nerede iş bulmanız ve eve ekmek getirmeniz daha kolay olacak?

Şimdiii, “öyle yazı yazmakla peynir gemisi yürümüyor, asgari ücret 5000 şekel, kiraya mı, elektriğe mi, mutfağa mı, hangisine yeter” diye soruyorsanız önce şunu kafanıza koyun ki bir evde bir kişi çalışıyorsa geçim değil zor, neredeyse imkânsız. İki kişi çalışacak. “Pekiii, 10 bin yeter mi?” Yetmez. Hele çocuklu ailelere hiç yetmez. “Eeee, ne olacak?” hele bir başlayın,  bir iki sene içerisinde artışlar gelir, emeklilikler gelir, çocuklar büyür,  daha iyi bir iş bulursunuz,  ne diyeyim? Şansınız açık olsun…

Bakın arkadaşlar, İsrael son 10 senede yukarıdaki göstergelerden de anlaşılacağı üzere çok hızlı, hatta müthiş bir gelişim gösterdi. Bu gelişim ilimle, bilimle oldu. İsrael AR-GE de dünya lideri. Üniversite mezunu olmak bile artık yetersiz kalıyor, master lazım, doktora lazım, belki ikinci bir üniversite lazım.  Öyle “ ne iş olsa yaparım abi” ile iyi para getirecek bir iş bulmak bu memlekette çok kolay değil. Önce kendini bir tart kardeşim, sen nesin, mesleğin ne, tahsilin ne, kaç lisan bilirsin, deneyimin ne, inan ki kıymetin ne ise burada fazlasını bulacaksın. Hiç birisi yoksa yine de iş bulacak eve ekmek getireceksin ama ona göre artık, şansın açık olsun…

Bu ülkeye son yıllarda belki bir milyon Rus geldi. Adamların büyük çoğunluğu okumuş. Üniversite mezunu. İnanılmaz çalışkanlar. Bu adamlar İsrael’in demografisini değiştirdi. Banka ATM’lerinde bile birinci lisan İbranice, ikinci Arapça, üçüncü Rusça, İngilizce dördüncülüğe düştü. Ruslar her yerde. Az paraya kanaat ediyorlar, hiç şımarık değiller ve inanılmaz çalışkanlar. Onlar varken iyi iş bulmak daha da zorlaşıyor. İsrael’de bedava para yok. Hoş, bu gün Türkiye’de de bedava para yok ya o da başka mesele… 

1980 yılının başları. Türkiye’de sağ sol çatışmaları yüzünden her gün 20 den fazla insanın öldüğü karanlık günler. Bir arkadaşım Aliya (İsrael’e göç) kararı alıyor.  “Orada ne yapabilirim” diye önce bir keşif gezisi için İsrael’e geliyor. Hiçbir şey bulamıyor ve bir karara varamadan kös kös geriye dönüyor. Eve varınca karısı ona ne karara vardığını soruyor ve cevabını beklemeden diyor ki “ben iki oğlumu burada büyütmek istemiyorum, elektrikler kesik, kaloriferler yanmıyor, su yok, asansör çalışmıyor, sabaha kadar kurşun sesleri dinmiyor, gidelim, ne olursa olsun gidelim.” Ve kısa zamanda toparlanıp İsrael’e göç ediyorlar. Daha ulpan  (lisan okulu)  bitmeden karısı arkadaşıma müjdeyi veriyor. “Hamileyim.” Arkadaşım daha şoku üstünden atamadan esas haber geliyor. “İkiz geliyor…”

Bu arkadaşım, Türkiye’de iktisat fakültesini bitirmişti. Ancak İsrael’de acele para kazanması gerektiği için mesleki kurslara devam edemedi. Dolayısıyla mesleğini yapamadı. Ne mi yaptı? Bakkallık da yaptı, kasaplık yapıp tavuk da yoldu, tekstili de denedi, hatta pazarcılık bile yaptı. Karı koca savaş da gördüler, zorluk da çektiler ama 4 tane aslanlar gibi evlat yetiştirdiler. Hepsi üniversitelerini bitirdi. Hepsi esaslı meslek sahibi oldular. Evlendiler. Bugün arkadaşımın 9 torunu var. Cuma akşamları evde bazen 20, bazen 25 kişi birlikte Shabat yapıyorlar. Zenginlik budur. Yaradan onları korusun. Allah’ım onları nazarlardan saklasın. Kol hakavod. Bu memlekette kimse aç kalmaz.

Peki, arkadaşlar bu çektiklerimize ya da çekeceklerimize değer mi? Değer. Hem de nasıl. Çocuklarımız için her şeye değer. Torunlarımız için her şeye değer. Bir nesil kendini harcayacak. Onlar için bu zorlukları biz çekeceğiz, sonra onlar rahat edecek.

Göreceksiniz ki sevgili kardeşlerim, göç ettikten birkaç sene sonra her şey yoluna girecek. O zaman içinizdeki 3 bin yıllık Yahudi genleri uyanmaya başlayacak. Bir gün bir İsrael bayrağının önünden geçerken, başka bir gün Atikva’yı (İsrael ulusal marşı – umut)  dinlerken bir hoş olacaksınız, gözleriniz nemlenecek. Kendi topraklarınızda yaşamanın, ülkenizle, milletinizle gurur duymanın inanılmaz hazzını yaşayacaksınız. Bunun bir mucize olduğunu düşüneceksiniz.

Bruhim abayim ah şeli. Hoş geldiniz kardeşim. Mazal tov. Şansın açık olsun !

Bu haftalık da bu kadar. Hoşça kalın, esen kalın.


Aaron Baruch (Ankaralı) 

3 yorum:

  1. Bay Aron saygilar. lutfen bu kadar urkutmeyin durum o kadar vahim degil. bende sizler gibi 70 yillarinda dusunce ve endise ile geldim derlerdi I stanbul yahudileri is yok guc yok lisan yok oyle degil dostum geldikten 10 ay sonra kendimi ismailiyede kipur harbinde buldum kahireye 100 km mesafede o gunden beri Turkiyede bana verilmiyen imkani buldum . 40 yil ordu icinde once resmi son 22 yil sivil gorev ordu hesabina tahsil 2 emeklilik sukur gecim ve hayat seviyesine yilda 4-5 defa yurt disina cika biliyor emeklilikte sabah spa yi country clubta yapa biliyoruz sadece azim ordaki bu is bana gore degil seviyem degil demiyeceksin kapilar acik her kese.once milli sigortan var gecimin garantili sonra saglik sigortan varilk geldigin gunden genc nesle okuma imkani kamu oyu ordu her meslek sahibine acik. inanis bakimindan hanuka mumunu ortakoyde yakmak icin belediye baskanindan izin istemede yok her kosede yaka bilirsin seyyar gezen arabalar bunu yaparlar her kosede. genc neslin istikbali yaslilarin gecim ve sagligi garantili sayin dostum saygilar.

    YanıtlaSil
  2. Bay Aron saygilar. lutfen bu kadar urkutmeyin durum o kadar vahim degil. bende sizler gibi 70 yillarinda dusunce ve endise ile geldim derlerdi I stanbul yahudileri is yok guc yok lisan yok oyle degil dostum geldikten 10 ay sonra kendimi ismailiyede kipur harbinde buldum kahireye 100 km mesafede o gunden beri Turkiyede bana verilmiyen imkani buldum . 40 yil ordu icinde once resmi son 22 yil sivil gorev ordu hesabina tahsil 2 emeklilik sukur gecim ve hayat seviyesine yilda 4-5 defa yurt disina cika biliyor emeklilikte sabah spa yi country clubta yapa biliyoruz sadece azim ordaki bu is bana gore degil seviyem degil demiyeceksin kapilar acik her kese.once milli sigortan var gecimin garantili sonra saglik sigortan varilk geldigin gunden genc nesle okuma imkani kamu oyu ordu her meslek sahibine acik. inanis bakimindan hanuka mumunu ortakoyde yakmak icin belediye baskanindan izin istemede yok her kosede yaka bilirsin seyyar gezen arabalar bunu yaparlar her kosede. genc neslin istikbali yaslilarin gecim ve sagligi garantili sayin dostum saygilar.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.