7 Kasım 2020 Cumartesi

PANDEMİNİN BOZDUĞU AYARLAR…

 




Ne yazık ki bu kahrolası pandemi dünyada ve ülkemde pek çok cana mal olmasının yanında birçok dengeyi de bozdu. Ekonomiden siyasete, sosyal yaşamdan psikolojimize kadar her şeyi alt üst etti.

Bir de akılları karıştırdı. İsrail’de okuyan Türkiyeli Yahudi gençler var. Bunlar ülkenin çeşitli üniversitelerinde eğitim görüyorlar. Esasında bu konuda pandemiden evvel de bir sıkıntı vardı. Bazıları ole hadaş (*) olan bu gençler İsrail’in göçmenlere tanıdığı bütün haklardan yararlanıyorlar. İsrail vatandaşları devlet üniversitelerinde okumak için para öderken (yıllık 11.000 şekel civarında) göçmen haklarından yararlanan bu gençler bedava okuyorlar. İsrail’deki Türkiyeliler Derneği de elinden geldiğince, karınca kararınca bu gençlere maddi yardım yapıyor, gerektiğinde de pek çok sorunlarına da çözüm buluyor. Üç yıllık eğitimden sonra bu gençlerin bazıları, dünyada ilk 500’e ya da ilk 1000’e giren bu kıymetli okullarını bitirince kalkıp Türkiye’ye geriye dönüyorlar.

İşte bu kanıma dokunuyor.

İsrail’in sana tanıdığı bütün olanakları sonuna kadar kullan, yararlan, okulun bitince diplomayı kap, askerlik de yapmadan kaç git. Olmadı arkadaşım. Kararını keşke baştan verseydin. Devletin göçmenlere tanıdığı pek çok maddi ve sosyal hakkı cebe indirmek için mi ole hadaş oldun?   Bana bu hırsızlık gibi geliyor. Benim ödediğim vergiyi çalıyorlar. Çocuklarımın çalışarak kazandıkları paradan ödedikleri vergileri çalıyorlar. Torunlarımın hakkını çalıyorlar. Yetmedi, Türkiyeliler Birliğinin bin bir güçlükle topladığı ve Türkiyeli öğrencilere verdiği destek paralarını ceplerine indiriyorlar. Keşke kararınızı baştan verseydiniz… Dönecekseniz ne diye ole hadaş oldunuz, sırf olanakları cebe indirmek için mi?

Bu pandemiden evvel de var olan bir sıkıntıydı ve özellikle Turkanozlar (*) bu durumdan rahatsız oluyorlardı.

Şimdi gelelim pandeminin yarattığı kafa karşılıklılığına. Bilindiği gibi mart ayında uçak seferleri iptal oldu. Ülkeler bütünüyle kapandı. Kimse pandeminin bugünkü boyutlara ulaşabileceğini öngörmedi. Birkaç ay sonra açılırız diye düşünüyorduk.

Ama öyle olmadı. Eğitim online’a döndü. Bu arada İsrail’de okuyan Türkiyeli öğrenciler İsrail’de kapalı kalmaktansa Türkiye’ye dönüp ailelerinin yanında bu dönemi atlatmayı düşündüler.

Bu gençlerin kurulu bir düzeni vardı. Neredeyse hepsinin arkadaşlarıyla ortak kullandıkları bir evleri vardı. Eşyaları vardı. Çabucak geri döneceklerini ve eski düzene kaldıkları yerden devam edeceklerini düşünmüşlerdi. Ama öyle olamadı. Geri dönemediler ve İsrail’de ikinci dalga başladı ve korona aşırı yükseldi. Bulaştırmada dünyanın en tehlikeli ülkesi oldu. Ülke yeniden kapandı. Bu arada oldukça yüksek olan kiralar işliyor elbette. Bu gençler İsrail’de kalan arkadaşlarından, akrabalarından yardım istediler. Evler boşaltıldı, eşyalar bu toplanma sırasında kısmen ziyan oldu, kısmen kutulara konup ve bir yerler kaldırıldı. Şimdilik durum bu merkezde, bu gençler ne zaman geri dönüp eğitimlerini bitirecekler veya diplomalarını da online mı alacaklar belli değil. Geri dönerlerse yeniden ev mi kuracaklar, yeniden eksilen eşyalarını satın mı alacaklar, kimilerinin çok az bir eğitimi kaldı, bu kısa süre için bu paralar harcamaya değer mi, cevabı olmayan sorular.

Ancak ortaya beklenmedik başka bir durum çıktı. Özellikle yaz aylarında İsrail’deki sıkı çalışmanın arkasından Bodrum, Alaçatı, Çeşme’deki dolçe vita gençlerin ayarını bozdu. İsrail ile kıyaslandığında inanılmaz bir hayat standardı farkı var. Burada çok zorlanan gençler oralarda arkadaşlarının yaşadıkları hayatı görünce kafaları karıştı.  İsrail’e nazaran oldukça ucuz olan ve Türkiye’de bir de artan döviz kurları yüzünden hayat neredeyse bedava noktalara geldi. Lüks daha kolay satın alınır oldu.  

Şimdi bu gençler pandemiden sonra İsrail’e dönmekte kararsızlar. Bu gençlerin bazılarının cebinde İspanya ya da Portekiz pasaportu bulunuyor. Kimileri bu pasaportların verdiği Avrupa olanaklarını kullanmayı, kimi ise Amerika belki de başka yerleri düşünüyor. İsrail hedefleri sislerin gerisine itildi.

Zaten UÖML’nden mezun olan gençlerin İsrail tercihi çok kuvvetli oranda değil. Bu okuldan mezun olanların %65’i yurt içinde, %35’i yurt dışında eğitim planlıyor ve bunların %82’si Avrupa’yı, %9’u Amerika’yı tercih ediyor. Yurt dışında eğitim almayı planlayan UÖML öğrencilerinden ancak %9’u İsrail’i tercih ediyor.  Bir başka deyişle mezun olan gençlerin sadece %3’ü İsrail’i düşünüyor. Sizin anlayacağınız mezun olan bu gençler İsrail’i eğitim almak için ve hayata başlamak için pek tercih etmiyorlar. Türkiye’den bakıldığında İsrail ne yazık ki, kuru fasulyenin olmadığı, boğazda balık yenilip rakı içilmediği bir sığınak ülkesi konumunda. Yazık.

Kimseye tavsiyede bulunmak gibi bir hata yapmayacağım. İsrail, İsrail’i sevenlerin ülkesidir. Başkalarına ait saraylarda yaşayacağıma kendi küçük evimde yaşarım. Kumuna da sıcağına da sığınağına da razıyım. 60 sene kirada yaşadım. Şimdi evimdeyim. Allah eksikliğini göstermesin.

Aaron Baruch (Ankaralı)

(*) Ole hadaş:. İsrail’e göç edenler ole hadaş denir.

(*) Turkanoz: İsrail’de yaşayan Türk asıllılar.

2 yorum:

  1. Sevgili Aron Kardeşim, bu Türkiye'de daha da büyük bir problem. En iyi öğrenciler mezun olduklarında hemen Amerika'ya , Avrupa'ya kaçıyorlar. Bu beyin göçünü önlemek nasıl olur bilemem. Sizin yine İsrael'de bir High-Tech endüstriniz var . Onlar kapabildiklerini kapıyorlardır. Biz de o da yok...

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.