16 Ocak 2021 Cumartesi

70 YAŞIN BANA ÖĞRETTİKLERİ…

 




İnsanın yaş aldıkça bazı huylarının, alışkanlıklarının değişmesi çok normal. Okuduğum bir yazıdan esinlenerek bende 70’li yaşlarda nelerin değiştiğini, ya da değişmesini istediğimi karalamak istedim. Ortaya bu yazı çıktı. Belki ortak düşüncelerimiz vardır, okursanız keşfedebilirsiniz…

Büyük çoğunluğumuz gibi ben de eşimi, kızlarımı,  torunlarımı, annemi, babamı, ağabeyimi hatta arkadaşlarımı çok sevdim. Başkalarını da hocalarımı da bazı akrabalarımı da aynı muhabbetle çok sevdim. Belki bazıları bu sevgiye layık değildi ama ben kendimi tutamadım ve her şeye rağmen hepsini çok sevdim. Ancak şimdi kendimi de sevmeyi öğrendim. Başarılarımla kendimle gurur duymayı hatta başarısızlıklarımla dalga geçmeyi öğrendim. Ben, beni düşünmeyi, beni olumlu ya da olumsuz eleştirmeyi çok normal buluyorum artık.

Ben Atlas değilim, asla olmadım. Hani Yunan mitolojisinde dünyayı başının üzerinde taşıyan Atlas var ya, ben o değilim. Herkes gibi sıradan bir insanım. Sıradan insanların yapabildiklerini yapabilen, bazen yorulan, bazen, ağlayan, bazen üzülen hatta bazen elindeki işi beceremeyen sıradan bir insanım. Artık bunu kabul etmenin vakti geldi.

Küçük paraların hesabını yapmayı bıraktım. Bazen bir şeyi satın alırken değerinden üç beş kuruş fazla istiyorlar diye almaktan vaz geçmiyorum. Bazen almak istediğim bir şey başka yerde daha ucuza satılıyor diye oraya gitmek için zamanımı harcamıyorum. Alıveriyorum bitiyor, o ucuz satılan yere gitmek için zamanımı harcamıyorum, gitmek için harcayacağım zaman paradan daha değerli, kendime harcıyorum o vakti… Zamanım artık eskisinden daha kıymetli çünkü. Yaşadığım kadar daha yaşamayacağım. Bundan sonra her anım çok değerli…

Yaşıtlarımla muhabbet ederken aynı şeyi bana defalarca anlatan insanları uyarmaktan vaz geçtim. Ben defalarca işittiğim o hikâyeyi onuncu defada olsa bir daha işitmeye yetecek kadar sabrım var artık. Bunu, o hikayelerden bazılarını anlatan arkadaşlarımı kaybedince öğrendim. Keşke şimdi yanımda olsalar da bana o defalarca anlattıklarını bir daha anlatsalar… O insanlar, geçmişlerindeki hatıraları size anlatırken hayatlarının o dönemlerini bir kere daha sizin sayenizde yaşıyorlar, onlara bunu yaşatabildiğiniz için kendinizle gurur duyun.

İnsanların bana göre yanlış olan davranışlarını düzeltmekten vaz geçtim. Onları düzeltmek bana göre değil. Düzelteceğim derken bazen kırıcı olabiliyorum. En iyisinin bu huyumdan vaz geçmek olduğunu öğrendim. Barış ve huzur içinde yaşamak daha önemli. İnsanları mükemmel hale getirmek benim işim değil.

Bir şeyleri değiştirmek için karşımdakini değil kendimi değiştirmem gerektiğini öğrendim. Kimseyi değiştiremem, değişmesi gereken birisi varsa o benim.

Yapılacak bir şey varsa bunu karşımdakinden beklemem. Çünkü yapılmadığı müddetçe de üzülüyorum ve mutsuz oluyorum, buna gerek yok. Kendim yaparım, hem de hemen şimdi yaparım biter gider. Çok ünlü bir deyiş vardır, “ben değilsem kim, şimdi değilse ne zaman” hiç aklımdan çıkmaz...

İnsanlara iltifat etmek bana çok iyi geliyor. Bana da iltifat edildiğinde asla reddetmemeyi öğrendim. İltifat etmek yalnız karşımdakini değil beni de çok mutlu ediyor. Anladım ki iltifat, kantarın topuzunu kaçmadığı sürece insanın ruhuna çok iyi gelen bir şey…

Yaptığım hataları saklamamayı öğrendim. Kişiliğim ve gururum ve kendime olan saygım beyaz da olsa bir yalandan daha önemli. Marketten bir şey almayı unuttuğumda “alamadım, çünkü kalmamıştı” diye yalan söylemektense “unuttum” demek bana daha kolay geliyor artık. Bazen benden beklenildiği gibi bozuk bir şeyi tamir edemediğim zaman “yapamadım, beceremedim” diyorum, “gerekli alet yok” ya da “ihtiyacım olan malzemeyi bulamadım” demiyorum. Bu şekilde davranmanın bana çok daha iyi geldiğini keşfettim. Doğruluğun sesi her zaman daha gür çıkar, bunu öğrendim…

Beni takdir etmeyen insanlardan uzak duruyorum. Benim değerim az ya da çok olabilir, her ne kadarsa onlar benim kıymetimi bilmiyorlar. Ama ben biliyorum. Pek çok insan tanıdım ki kendi değersizlikleri meydana çıkmaması için benim değerimi görmemezlikten geldiler. Onları hayatımdan uzaklaştırdım. Bana iyi gelmeyenler benden uzak, Allah’a yakın olsunlar. Öyle insanlar tanıdım ki sadece bana ihtiyaçları olduğunda akıllarına geldim, ben onları aramazsam onlar beni hiç aramazlar. Artık bu insanlarla ilişkimi sıcak tutmak adına uğraşmamayı, arama mesafe koymayı öğrendim. Vaz geçtim onlardan…

Birisiyle aramı soğutacağıma egomu düşürmeyi tercih etmeyi öğrendim. İnatlaşmaktansa haklısın demek daha kolay.

Sonuçta mutluluğumdan ben sorumluyum. Mutlu olmak benim elimde ve bunu kendime borçluyum. Mutluluk bir seçimdir, ne mutlu bunun farkına varabilenlere. İstediğiniz zaman mutlu olabilirsiniz yeter ki bunu seçmeyi bilin.

Bütün bunları ve hatta çok daha fazlasını hayatınıza katmak için benim gibi 70 yaşını beklemenize gerek yok. Sizi mutlu edecek davranışlara hangi yaşta olursanız olun sahip olabilirsiniz.

Dikkatli olun, esen kalın…

 

Aaron Baruch  (Ankaralı)

 

 

 

 

12 yorum:

  1. ARONIKO BUYUK BIR YAZI ....AYNEN SANA KATILIYORUM ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen bende katiliyorum.

      Sil
    2. Teşekkürler hemşerim dostum. Sağlıklı günlerde görüşelim inşallah...

      Sil
    3. Teşekkürler...Muhteşem bir anlatım..Keşke hepimiz bunu uygulayabilirsek.Sevgi ile kalın....

      Sil
  2. ARON HOCAM MUKKEMEL YAZI.SADECE NUFUS CUZDANININ ESKIDIGI RUHUNUN HER ZAMAN GENC KALDIGI IFADE ETTIN. NICE MUTLU YASLARA .

    YanıtlaSil
  3. Sağ ol sevgili eski asker. Yorumların her zaman benim için çok kıymetli... Esen kal...

    YanıtlaSil
  4. Arom abi dimağına gönlüne sağlık,senden okuyup öğreneceğimiz şeyler var.

    YanıtlaSil
  5. Hayatta yaşanarak tecrübe kazanılıyor, hayat kitap olsaydı herkes tecrübeli olabilirdi...Bu herkes için geçerli...Güzel bir yazı..Eminim 75,80,85... ve daha nice yaşlarında yazacağı daha güzel şeyler de olacaktır Aron Bey'in..Sağlıklar dilerim..

    YanıtlaSil
  6. Şahanesin her zamanki gibi kuzen....

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.