16 Eylül 2017 Cumartesi

MARAŞ OLAYLARI...


 

 

Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.

Maraş, ya da tam ismiyle Kahramanmaraş nerededir bilir misiniz? Güneydoğu Anadolu bölgesinde Adana’nın kuzeyindedir. Bu günkü yazımın konusu Maraş’ta 1978 yılının aralık ayında olan korkunç olaylarla ilgili. Bu olaylar hiçbir zaman yazılsın istenmedi, irdelensin istenmedi, hala da istenmiyor. Çünkü tehlike arz eden bir konudur. Sakat bir mevzuu yani. Elbette yazan oldu, çizen oldu ama sokaktan on tane adamı çevirseniz 9’u bilmez ne olduğunu, belki 10’u da bilmez. Eğer Alevi değilse… Ben bugün bu konuda bildiklerimi sizlerle paylaşacağım…

Türk halkının üç tane çok kırılgan, hassas fay hattı vardır.

1-    Sağ – sol görüş ayrılığı.

2-    Alevi – Sünni rekabeti.

3-    Türk – Kürt ayrımcılığı.

1978 Türkiye’sinde ülke üzerinde emelleri olanlar bu çok hassas konuları kullanarak isteklerine ulaşmaya çalışmışlardır. Buna siyasetçiler de dâhildir, askerler de, polis de, Milli İstihbarat Örgütü de, (MİT) hatta yabancı güçler de…

5 Haziran 1977 seçimlerinde Ecevit liderliğindeki CHP 213 milletvekili ile birinci parti olma başarısını göstermişti. Türkiye “Karaoğlan” sloganları ile inliyordu. Ne ki, bu sayı CHP’nin tek başına iktidar olması için yetmiyordu. Demirel diğer partilerin desteğini alarak 2. Milli Cephe hükümetini kurdu. (41. Hükümet)  Ancak bu hükümetin ömrü uzun olmayacaktı.

Ecevit Güneş Motel’de yapılan pazarlıklar sonucunda 11 Adalet Partisi milletvekilini bakanlıklar vererek kandırdı. Adalet Partisinden istifa eden bu milletvekillerini de yanına alan Ecevit, Demirel’in 41. Hükümetini devirdi. Türkiye tarihine “motel hükümeti”  adıyla anılan 42. Hükümeti kurdu. Bu hükümet öyle bir hükümetti ki kaçakçılıktan sabıkası olan ve Adalet Partisinden istifa ederek CHP’ye geçen Tuncay Mataracı Gümrük bakanı olmuştu. Düşünün artık. (Tuncay Mataracı 12 Eylül darbesinden sonra yargılandı, rüşvet almaktan suçlu bulundu, 10 yıl hapis yattı.) İktidar olmak için şerefinden, gururundan bu kadar çok taviz veren bir hükümet daha ülke tarihinde yoktur.

Gelelim Maraş’a. Ecevit hükümeti Maraş’ta kadrolaşmaya başladı. Bu, sağ görüşün daha yoğun olduğu şehirde gerginliğe sebep olmaktaydı. Tüm ülkede sağ sol çatışmalarının   yaşandığı o günlerde, Maraş’ta huzursuzluk had safhada idi. Sık sık hadiseler çıkmaktaydı.

 

OLAYLAR BAŞLIYOR

16 Aralık günü komünizm karşıtı Cüneyt Arkın’ın “Güneş Ne Zaman Doğacak” filmi gösterilmeye başlandı. Sağcılar (yani ülkücüler-bir başka deyişle MHP partisi ve Türkeş taraftarları) cıvar illerden, köylerden, kasabalardan traktörlerle insanları sinemaya taşıyorlardı.

19 Aralık günü 20.00 seansında gösterim sırasında salonda müthiş bir patlama oldu. Bu, esasında sadece panik yaratmaya yarayan bir ses bombası idi. Kimseye bir şey olmadı. Bombayı elbette olayları fitillemek için bizzat ülkücüler koymuştu.

Ülkücüler  “komünistler Moskova’ya, başbuğ Türkeş, Müslüman Türkiye, milliyetçi Türkiye” sloganları ile CHP il binasına ve PTT’ye saldırdı.

20 Aralık’ta, ülkücüler Aleviler ’in kahvesinde toplu katliam yapmak isterler. İçeride bulunan 82 yaşındaki Alevi dedesi Kureyşanlı Gıjjik dede (Sabri Özkan) kapıya çıkar ellerini açar “beni öldürmeden buraya giremezsiniz” der. Anında vücuduna isabet eden 12 kurşunla oracıkta ölür. Olaylar artık Alevi-Sünni çatışmasına dönmüştür.


21 Aralık’ da TÖBDER’e bağlı 2 solcu öğretmen sokak ortasında öldürülür. Cenaze ertesi gün kaldırılacaktır. Solcular ellerinden geldiğince büyük bir kortej hazırlarlar. Niyetleri gövde gösterisi yapmaktır. Sabahleyin hastaneye gelerek cenazeleri almak isterler. Başhekim otopsi yapacağız diyerek cenazeleri vermez. Bu arada  civarda Ülkücüler toplanmaya başlamıştır. Saatler geçmesine rağmen cenazeler bir türlü verilmez. Ülkücüler giderek daha kalabalıklaşmaya başlarlar. Gizli bir irade bu iki gurubu karşı karşıya getirmek için elinden geleni yapmaktadır. Nihayet cenazeler verilir. Kortej yürüyüşe geçince ülkücüler “din elden gidiyor, komünistlerin cenaze namazı kılınmaz, komünistler Ulu Cami’yi yakıyor, Alevilere ölüm” sloganlarıyla saldırırlar. Çok kalabalıktırlar. O zamanki adıyla Toplum Polisi araya girmeye kalkar. Havaya ateş açar. Ancak çok yetersizdir. Solcular dağılır. Cenazeler yerde kalır, kaldırılamaz. Üç solcu öldürülmüştür. O gece Alparslan Türkeş İKA haber ajansına “hükümetin düşmesi belki yarın, belki yarından da yakın” diyecektir.


KATLİAM BAŞLIYOR


Bu arada şehre 26 seyyar piyango satıcısı gelir. Bu kişilerin kim olduğu hiçbir zaman resmi kayıtlara geçmedi. Muhtemelen MİT ajanlarıydı. Şehirde evler kırmızı boyayla işaretlenmeye başlanır. Kimi evlere üç hilal konur, kimi evlere “katil Ecevit” yazılır. Başka işaretler de konur.


23 Aralık’ta ölen üç solcunun cenazesi vardır. Valilik durumun gerginliği dolayısıyla sokağa çıkma yasağı ilan eder. Ancak dinleyen kim? Bu arada polis muhtemel bir polis-halk çatışmasına engel olmak üzere geri çekilmiştir. Bak bak bak… Olayları engellemek için alınan karara bak! Sokağa çıkma yasağına kimse uymaz. Valinin de bunu engelleme gücü yoktur. Devlet tam bir aciziyet ve beceriksizlik içerisindedir. Şehirdeki az sayıda asker de, “kışlaya baskın oldu, Aleviler kışlaya saldırdı” diyerek geri çekilmiştir. Olay Ülkücü-Alevi çatışmasına dönmüştür ve şehirde Aleviler’i koruyacak kimse kalmamıştı.


Zamanın iç işleri bakanı asker kökenli İrfan Aydın bir gün evvel Maraş’a gelmişti. Emekli Orgeneral derhal garnizon komutanı 2nci Ordu Komutanı Orgeneral İbrahim Şenocak’ı arar. “Olaylara derhal müdahale edin” der. İbrahim Şenocak iç işleri bakanı olan eski komutanına “sizi severim paşam, ama emirleri Ankara’dan alırım” der. Yani sizin anlayacağınız askerin olaylara karşı bu şekildeki tutumunu Ankara emretmiştir. Yani Genel Kurmay. Yani genelkurmay başkanı Orgeneral Kenan Evren. Hayret ettiniz değil mi?  Bakın, inanmıyorsanız size şunu da yazayım. Daha sonraları 12 Eylül Belgesi VDO’sunda Kenan Evren aynen şunları söyleyecektir. “İhtilali yapmak için şartların olgunlaşmasını bekliyorduk”  Ama şartlar olgunlaşana kadar birkaç yüz, belki birkaç bin kişi ölmüş, yaralanmış, tecavüze uğramış, yerinden yurdundan olmuş önemli değil. Yeter ki şartlar olgunlaşsın. Vayyy be!


Bundan sonrasını çok detaylı yazmayacağım. Ne benim ne sizin mideniz kaldırmaz. Kıyım üç gün sürer. Ülkücüler, bıçaklarla, baltalarla, odunlarla Alevilerin evlerini basarlar. Kıyım başlar. Öldürürler, öldürürler, öldürürler… Tecavüz edilen kadınlar, küçücük kızlar… Ağaçlara çarpılarak katledilen çocuklar… Dehşeti yaşar Maraş…


Ecevit derhâl genelkurmaya emir verir “Maraş’ta olaya derhal müdahale edin.” Genelkurmay’ın cevabı inanılmazdır. NATO’nun en büyük ikinci ordusunun genelkurmayı “yeterince gücümüz yok” der.


Kapalı kapılar arkasında pazarlık devam etmektedir. Hâki güç  Türkiye’ye hâkim olmak için sıkı yönetim istemektedir. Pazarlık katliamın devam ettiği 3 gün süresince devam eder. Sonunda 12 ilde sıkıyönetim ilan edilir.




Sıkıyönetim ilanından sonra Maraş’a Bolu’dan birlikler kaydırılır. Birlik komutanı yarbay şehre gelir gelmez, Valiliğe yürümekte olan ve “bakanın kellesini isteriz” diye slogan atan Ülkücü kalabalığa “ateş” emri verir. Ateş açılır ve olaylar anında durur.


Ecevit daha sonraları şunu söyleyecektir. “Olayların akışı bende demokrasiyi sona erdirmek için bir takım hazırlıkların planlanmakta olduğu izlenimi vermiştir.”


Neticede Maraş katliamı iç işleri bakanı İrfan Aydın’ın başını yer. İstifa eden içişleri bakanın yerine Hasan Fehmi Güneş gelir. Daha sonraları açık açık şöyle der:


“MİT hiçbir istihbarat vermediği gibi olaylara çıkmasına de yardımcı olduğu kanaatini taşıyorum. Tüm bakanlığım boyunca içişleri bakanı olduğum halde MİT’ten hiçbir yardım alamadım.”


Maraş katliamı Türkiye Cumhuriyeti derin devleti tarafından organize edilmiştir. Nokta.


Neticede resmi kayıtlara göre çoğu Alevi 111 kişi ölmüştür. Aleviler ölenlerin çok daha fazla olduğu görüşündedir. Kadınlara kızlara tecavüz edilmiştir. Devlet katliamdan hemen sonra Alevilere “sizi burada korumamız imkânsız, gidin” diyecektir. Maraş’ta yaşayan Aleviler ‘in %80 i mallarını, mülklerini, köklerini ve Maraş’ı terk ederler.


12 Eylül ihtilalinden sonra mahkemeler kurulur. 29 idam 7 müebbet ve çeşitli hapis cezaları çıkar.  Ama Yargıtay kararları, aflar filan neticede 1991 yılına geldiğinde cezaevlerinde Maraş olayları yüzünden hiçbir sanık kalmaz. İşin ilginç tarafı 68 sanığa ulaşılamaz. Halen ulaşılamamıştır. O 26 seyyar piyangoculardan da hiç biri bulunamaz.


Bir ilginç nokta da, Amerikan konsolosluğunda görevli birisi olaylardan evvel şehrin demografik yapısı hakkında bir sürü sorular sormuştur. Sonra ortadan kaybolur. Bu şahıs, Çorum ve Sivas olaylarından evvel de bu kentlerde bir sürü insanla konuşmuş ve sorular sormuştur. Kimdir bu Amerikalı? Ne istemektedir? Neyin nesidir? Esasında bilenler muhakkak biliyorlardır. Ama açıklamazlar. Üstelik önemli de bir adamdır. Bu adam Amerikan konsolosluğunda ikinci kâtip Alexander Peck’tir. Ben bu kadar bilgiye ulaşabiliyorsam yetkililer kim bilir ne kadar çok şey biliyorlardır.


Yazıklar olsun. Başka diyecek bir şey bulamıyorum.


Bu hafta da bu kadar sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.


Sevgiyle kalın, hoşça kalın…


Aaron Baruh  (Ankaralı)


 


Kaynakça:


Henüz Ağıtı Yazılmamış Maraş Katliamı – Ayşe Hür – Sayın hocama saygı ve teşekkürlerimle…


Maraş Katliamı Belgeseli –CNN- Ali Mansur Çelik https://www.youtube.com/watch?v=7kh19bpAwjE

Maraş katliamı – Vikipedia ansiklopedisi


Maraş katliamında neler olmuştu – Bianet-


 

2 yorum:

  1. Müslümanlarin kendi aralarinda katliam yapmasi istisna degildir,kuraldir.
    Bunlar ben ayrildiktan 9 sene sonra olmus;hemen hemen bu konuda tamamen cahildim diyebilirim. Simdi basliyacagim ilgilenmeye...sayende arkadasim.
    Tesekkürler,hosça kal.

    YanıtlaSil
  2. Yazida iki kez yer verilen Ecevit hükümetindeki İçişleri bakani emekli asker belirtildiği gibi İrfan Aydın değil İrfan Özaydınlı'dır.
    Bir de teşekkür edilen Ayşe Hür hoca filan değil, tarihsel konularda yazan bir gazetecidir herhangi bir akademik veya hoca olarak nitelendirilebilecek bir ünvanı bulunmamaktadır.Boğaziçi Üniversitesini doktora yaparken kendi isteğiyle terketmiştir. Halihazırda solcu (!) Cumhuriyet gazetesinde köşesinde yazıyor.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.