Kayalıkların
üzerindeki uzun boylu sarışın genç kadın elindeki dürbünle ufku tarıyordu.
Deniz Allahtan bugün çok dalgalı değildi. Yine de kayalıklara çarpan dalgalar
beyaz beyaz köpürüyor, fışkırıyordu. Dürbünlü kadın birden bağırdı:
-Geliyorlaaar
!…
Sahilde
bir grup insan oturdukları yerlerden fırladılar. Belki 10 belki 12 kişiydiler.
Hepsinin üzerinde suya dayanıklı tişörtler vardı.
-Neredeler?
-Orada bakın…
Parmağıyla ileride bir yerleri
gösteriyordu.
Birkaç genç ellerine turuncu renkli can
yeleklerini kaptıkları gibi kayalıklara fırladılar. Ellerindekileri havaya
kaldırarak sallamaya başladılar.
İleride yavaş yavaş kendilerine gelmekte olan
bir bot fark edilmeye başlandı. Hınca hınç doluydu. Belki 40 belki 50 kişi
vardı içinde. Derken yaklaştı, daha yaklaştı nihayet kayalıklara vardı. Grup
denize atladı. Botu yakalamaya ve sabitlemeye uğraşıyorlardı. Bazıları
bottakilere kıyıya çıkmaları için yardıma başlamıştı bile. Kıyıdaki gruptan
birisi devamlı “şöyle yapın, dikkat edin, buraya gelin” diye bottakilere
Arapça bağırıyordu… Küçük çok küçük çocuklar vardı. Bebekler… Aman Allah’ım… O
bebekler suya düşmesin diye olağan üstü bir savaş başladı. İnanılmaz bir telaş…
Dalgalar, yosun kaplı, kaygan sivri sivri kayalar… Bebekler elden ele geçiriliyor
kıyıya güvenli yere ulaştırılıyordu. Sonra çocuklar… Küçük çocuklar… İki
yaşında, belki üç… Ağlıyorlar. Sonra diğerleri. 85 belki 90 yaşında bir de
ihtiyar vardı. Yardımla ayağa zor kalktı. Tuttular, taşıdılar, birisi sırtına
aldı… Ve nihayet herkes kıyıya ulaştı.
Telaş meğerse yeni başlıyormuş. Hepsinin
üstleri başları sırılsıklamdı. Ekip yardıma başladı. Önce bebekler ve
çocukların üstleri çıkartıldı. Onları yaldızlı bir çeşit örtüyle sarıyorlardı.
Her yerlerini ovuşturuyorlar, sarılıyorlar, kendi vücut ısılarıyla bebekleri
sıcak tutmaya çalışıyorlardı… Bazıları kötü durumdaydı. Kimisine
serum taktılar. Birisinin ayağı kesilmiş kanıyordu. Sardılar. Bazıları
ateşliydi. İğne yapıyorlardı.
Bunlar
Türkiye’den batıya iltica etmek isteyen çoğu Suriyeli, savaştan kaçan
mültecilerdi. Bulundukları yer bir Yunan adasıydı. Genç bir Suriyeli birden
yardım edenlerin tişörtlerini fark etti. Hepsi aynıydı ve üzerlerinde IsraAID
yazıyordu. Ve amblemin yazıların tam ortasında altı köşeli bir yıldız vardı.
MAGEN DAVİD (Davud’un yıldızı) Bu İsrael bayrağıydı. Yanındaki kurtarıcısına
sordu:
-Siz
İsraelli misiniz?
-Evet.
-Burada
ne yapıyorsunuz?
-Düşmanlarımızı
kurtarıyoruz.
Genç İsraelli kurtardığı mültecinin
başını okşadı, omuzuna dokundu, sonra ona su verdi. Gülüyordu…
Dr.Talı Shaltıel, Dr.Majeda Kardosh,
Dr.Irıs Adler, Dr.Manal Shehade ve diğerleri… Mültecilere yardım için oradalar.
Kimisi, Yahudi, kimisi Hristiyan, kimisi Arap, ama hepsi İsrael’li IsraAID
Greece üyesi… Din, dil, ırk renk ayırmaksızın yardım ediyorlar. Onlar gönüllü
yardımsever insanlar…
İnsan ne diyeceğini bilemiyor… Allah ne
muradınız varsa versin, sizin gibi insanlar oldukça iyi günlerin ümidi hep
canlı kalacak.
IsraAID 2017 Muhammed Ali İnsani Yardım
ödülünün sahibidir…
Dün haberlerde işittim. Karadeniz’de bir
mülteci botu batmış. 21 ölü, 10 kayıp. İsrael 8 milyonluk çok küçük bir ülke.
Her yere yetişmesi imkânsız…
Muhammed 18 aylık bir Arap çocuğu.
Hastalandı. Doktor, hastane, sıkıntılı bir süreç sonunda teşhis kondu. (Kaynağım
hastalığın ne olduğunu yazmıyor, ancak büyük bir ihtimalle lösemi) Tedavisi çok
zor. Kemik iliği nakli lâzım. Anne, baba doktora boş gözlerle bakıyorlar. “Ne
yapacağız?”
Yaradan hiçbir kimseyi bu durumda
bırakmasın. Evladının çaresiz bir hastalığa yakalandığını öğrenen bir anne baba
neler hisseder? Nasıl anlatılır, nasıl tarif edilir? Evlerden uzak Yarabbi…
Derhal
uygun bir kemik iliği aranmaya başlandı. Aile maşallah genişti. Muhammed’in beş
kardeşi, bir sürü amcası dayısı teyzesi yani kan bağı olan sürüsüyle akrabası
vardı. Maliyete katlandılar. Testler, testler, testler… Ne yazık ki hiç birisi
uymuyordu. Çaresiz kalmışlardı. Doktorlar sonunda dediler ki:
-Araplar
için kemik iliği bankası olan bir hastane var, oraya başvurun.
-Öyle mi,
hangi hastane bu, nerede?
-Hadassah hastanesi, Yeruşalayim’de,
İsrael’de…
Evet, sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve
dostlarım.
İSRAEL, 1,2 milyon Arap vatandaşı ile
dünyada yaşayan 400 milyon Arap için kemik iliği bankası kaydı tutan tek
ülkedir ve Hadassah hastanesi tek hastanedir. Yeruşalayim’dedir.
Muhammed’e verici bulundu. Muhammed’in
hayatı kurtuldu. Allah uzun ömürler versin…
Muhammed ve donörü |
Hadassah Tıp Merkezinde siyaset kapıya
kadardır. İçeri giremez. İster inanın ister inanmayın saldırgan Filistinli ile
kurban İsrael’li yan yana tedavi edilir. Bazen gerilim hastanenin steril
duvarlarını aşıyor ne yazık ki… Hasta yakınları koridorlarda kapışıyorlar
bazen. Hadassa’nın Ein Kerem’deki merkezi, derin bir şekilde bölünmüş
Yeruşalayim’de, ender bir arada yaşam modeli oluşturmakta. Yahudi ve Arap tıbbi
personel yan yana hastaları, yaralıları iyileştirmeye çalışıyorlar. Onlar bu
çatışmalara yabancı değiller. Son intifadada (Arap ayaklanması) hastanenin
Yahudi personelinden 20 den fazlası, ya öldü ya da yakınını kaybetti. Onlar duygularını ayırmayı öğrendiler. Karşı
tarafın da hastalarını tedavi etmeye alıştılar.
Dr. Daniel Weiss ameliyat ettiği kişinin
kurban veya saldırgan olduğunun önemli olmadığını belirtiyor. “Dışarıdan
bakıldığında gerçek dışı gibi gözüküyor ama hastaların hepsini tedavi
ediyoruz.”
Benzer duyguları İsraelli Arap Dr. Ahmed
Eid’de paylaşıyor. 13 yaşında bıçaklanan Yahudi bir çocuğu hastaneye
getirdiler. Çok kan kaybetmişti ve nabzı çok düşüktü. Dr. Ahmed onun hayatını
kurtardı. “Bu bizim için rutin bir durum oldu. Elbette ülkede olanlar bizi
de etkiliyor ama doktorluğumuzu etkilemiyor. Hastane çok özel bir yer.”
Hastane koridorlarında geleneksel
kıyafetleri ve başörtüleri ile Müslüman Araplar, başlarında kipalarıyla
Ultra-Ortodoks Yahudiler yan yana. Ama bu herkes için uygun olmayabiliyor.
Farklı düşünenler de var.
Çocuk 9 yaşındaydı. Suriye’de süre gelen
iç savaşta vurulmuştu. Onu sınırda İsrael askerlerine teslim ettiler. Derhal
Saffed’deki Ziv tıp merkezine nakledildi. Yanında patlayan bir bomba yüzünden
gözleri tehlikedeydi. O çocuk iyileşti.
Midesi bomba ile parçalanan bir kızı
getirdiler. Daha 7 yaşındaydı. İyileşti. Çok sempatik bir kızdı. Hastanenin
maskotu oldu.
Ziv Tıp merkezinde pek çok İsrael’li
olmayan Arap da tedavi ediliyor. Bu haber yapıldığında o ana kadar 147 Suriyeli
Arap tedavi edilmişti. İsrael komşusu olduğu Suriye’den iç savaş dolayısıyla
kaçan ve sığınma hakkı isteyen mültecilere sınırlarını açmamasına rağmen
yaralıları ve tıbbi yardıma ihtiyacı olanları din, dil, ırk, renk ayrımı
gözetmeksizin kabul ediyor. İsrael hastanelerinde tedavi edilen bu insanlar
taburcu edildikten sonra Ürdün veya Türkiye’deki mülteci kamplarına
gönderiliyorlar.
Suriye’de savaş devam ederken, tehlikeli sınırı geçerek Suriyeli Sivil
Toplum Kuruluşlarına insani yardım ulaştıran İsrailli gönüllüler yüz binlerce
Suriyeliye yardım ediyor. Doreen Gold İsraelli bir aktivist. Yılda birkaç kez
kılık değiştirip Suriyeli sivil toplum kuruluşlarına yardım götürüyor. Bu
yardımlar Suriyeli ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor. Gold yalnız değil. Onun
gibi 200 İsrael’li gönüllü İsrael’in düşmanı Suriyelilere yardım götürüyorlar. All4Syrians
adlı sivil toplum kuruluşuna bağlı olan Gold ve arkadaşları 2011 de savaş
başladığından beri faaliyetteler. Bu sınır geçme olayı son derece tehlikeli.
Üstelik sınırı geçenler bir de İsraelli olunca tehlike misliyle artıyor.
Yakalanmaları durumunda başlarına gelebilecekleri kestirmek çok zor. Gold imzaladığı
bir formda yakalanması durumunda İsrael’in kendisi için pazarlık yapmasını
reddettiğini belirtti. Bu formu Arap, Durzi, Hristiyan kim olursa olsun tüm
gönüllülerin imzalaması şart. Doreen Gold takma ismini kullanan ve iki çocuk
annesi olan yardımsever, tehlikenin farkında ve her seferinde çok korktuğunu
söylüyor. Kendisi 1994 yılından beri yardım kuruluşlarında görev alıyor.
Tsunami, deprem veya sel sonrası zarar gören ülkelerde çalışmış biri.
Şimdi İsrael Meksika’da. Depremden sonra ilk yardıma gelen ekip. 70 kişilik
arama kurtarma ekibinin yanında 25 kişilik bir mühendis ekibi de var. Meksika, bu
ekibe, depremden sonra binaların ne kadar güvenli olduğunu öğrenmek için
ihtiyacı olduğunu bildirdi. Birileri daha,
“yardıma hazırııııız!!!!” beyanatları vererek reklam yaparken
İsrael orada iş başında… Kol hakavod İsrael
(Helal sana, aferin İsrael) Evren düşünceyi değil, hareketi alkışlar…
Dünyanın her hangi bir yerinde bir felâket meydana geldiği zaman İsrael
hükümeti, ordusu ve yardım kurumları bölgeye ilk yardım götüren ülkeler
arasında oluyor. Haiti ve Nepal’deki depremde, Sri Lanka ve Japonya’daki
tsunamide, Filipinler' deki fırtınada veya Türkiye, Hindistan, Meksika, El
Salvador, Yunanistan, Ruanda, Ermenistan, Endonezya ve Yeni Gine’de ilk yardıma
koşan İsrael’dir. İsrael ordu seyyar hastanesi dünyadaki en hızlı kurulan ve
dünya sağlık örgütünün 3 yıldızla onurlandırdığı tek hastanedir.
Yahudi dünyası da, İslam dünyası da kendi takvimlerine göre yeni yıla
girdiler. Hayırlı yıllar inşallah, barışa ümitlerle… Ümitsizliğe kapılmayın.
Biz Yahudiler, denizi bile yarıp geçtik, bunu da başarırız, barışı da bir gün
yapacağız inşallah…
Aaron Baruch (Ankaralı)
(Sevgili kardeşlerim NAR TANELERİNE sevgilerimle....)
(Sevgili kardeşlerim NAR TANELERİNE sevgilerimle....)
Kaynakça :
http://www.salom.com.tr/haber-88812-dunyada_araplar_icin_kemik_iligi_bankasi_kaydi_tutan_tek_ulke_Israil.html
Shalom gazetesi arşivleri
BESLE KARGAYI OYSUN GÇZÜNÜ
YanıtlaSil