7 Ekim 2017 Cumartesi

5 SENE SONRA 5000....









Değerli dostlar,

Şu sıralarda Türk Yahudileri böyle düşünüyorlarmış. “Bu gidişle 5 sene sonra Türkiye’de 5 bin Yahudi ya kalır, ya kalmaz” diyorlarmış. Doğru olabilir. Göç hızlandı. Bu sene Türkiye’den İsrael’e 330 Yahudi göç etti. Daha çok gelecekler zannediliyordu. Ama bu kadar oldu. Ne yapalım? Yapacak bir şey yok… Bazı Türk Yahudileri Amerika’ya göç etti, kimileri Kanada’ya… Birkaç aile Londra’ya taşınmışlar. Avusturya’ya bile giden var… Belki başka yerlere de… Çoğunlukla gençler göç ediyor. Dolayısıyla Türkiye’deki Yahudilerin doğurgan nesilleri artık giderek azalıyor. Zaten artık 16 bin civarına inen Yahudi cemaati göçlerle ve vefatlarla hızla azalıyor.

Bu arada yanlış bilindiğini düşündüğüm bir konuya açıklık getirmek isterim. Efendim, esasında sayımız çok daha azmış ve gerçek sayı saklanıyormuş. Kimin evini soruyorsunuz, neyi kimden saklıyorsunuz?  Hepimizin kimliğinde Yahudi yazıyor. Adam düğmeye bastı mı Türkiye’de kaç Yahudi, kaç Ermeni var, kaç bilmem ne var, anında öğrenir, bize mi soracak kaç kişi kaldınız diye? Saçma…

Yukarıda bahsettiğim 330 kişi gerçekten göç edenler. Burada İsrael’de yaşamaya başladılar. Genellikle Raanana’ya yerleşiyorlar. Özellikle gençler. Orada bayağı bir Türk kolonisi oluştu. Yeni açılan bir pastaneleri hatta küçük bir sinagogları bile var. Bir de bildiğim kadarı ile Raanana’da çok çok iyi bir ulpan (göç edenler için hızlı eğitim veren dil okulu) var. Ne mutlu… Daha yaşlılar ve durumları müsait olanlar İsrael’in   “Nişontaş’ını,”   Ramat Aviv’i tercih ediyorlar. Birkaç aile de Netanya’ya yerleşti. Hertzliya Pituah’da da kendilerine ev alan Türk Yahudileri varmış. 

Gençlerin göç sebebi çoğunlukla çocuklarının eğitimi. Türkiye’de eğitim diye bir şey kalmadı. Bazı iyi okulların yıllık ücretleri ödenemeyecek kadar pahalı oldu. Ters orantılı. Yani eğitimin kalitesi düşüyor, bedeli ise yükseliyor. Kaldı ki hangi okul olursa olsun, Milli Eğitimin verdiği programın dışına çıkamaz. Bir de eğitimin sonrası var. Hadi okudun, oldun ne olacaksan, nerede çalışacaksın? Zorluklarla elde ettiğin o diplomanın uluslararası geçerliliği ne? Değeri ne? Sorguluyor gençler…

Aliya yapıp (göç) bir hafta sonra geriye dönenler de var. Onlar bu yukarıda belirttiğim sayıya dâhil değil. Onların maksadı ne? İsrael kimliğine ve pasaportuna sahip olmak. Kısa bir süre evvel değişen bir kanunla İsrael devleti,  aliya yapan vatandaşlarına anında pasaport vermeye başladı. Bu pasaportların beş sene geçerliliği var. Ama İsrael’de yaşamayanların pasaportları yenilenmeyecek. Fakat şunu herkesin bilmesinde fayda var. Aliya yapanlar, daha havaalanında İsrael kimliğine sahip olurlar. (Teudat Zeut) Artık onlar İsrael vatandaşıdırlar. İster İsrael’de yaşasınlar, ister geldikleri uçakla geri dönsünler, bu değişmez. Bu kimliği bu dünyada hiç kimse artık onların elinden alamaz. Onlar İsrael vatandaşıdırlar, oy kullanmak dâhil her haktan istifade ederler. (Sağlık sigortası emeklilik gibi konular kişinin durumuna göre değişkenlik gösterir.)   Pasaport başka bir konu. Demin dediğim gibi onu da artık hemen veriyorlar ama İsrael’de yaşamayanların pasaportunu yenilemiyorlar. Peki, Türk Yahudileri bu işi neden yapıyorlar, neden İsrael kimliğine ya da 5 sene için bile olsa İsrael pasaportuna sahip olmak istiyorlar? “Para kese tope” (bulunsun diye). Acil çıkış kapısı yani… Hoş başka sebepleri de var ya, ben oralara girmeyeyim…

Aynı mantıkla Türk Yahudileri bir de son yıllarda önce İspanya, sonra Portekiz pasaportu kapmaya uğraşıyorlar. 171 Türk vatandaşı Yahudi’ye Portekiz pasaportu verilmiş bile. Neye yarar bu pasaportlar, Türk Yahudileri neden istiyorlar bunu? Efendim, aynı mantıkla… “para kese tope.” Kimisi diyor ki, “Avrupa’ya vizesiz çıkabilmek için”   kimisi de   “bulunsun, hin-i hacette belki lazım olur.”  Bana kalırsa korku dağları bekliyor.  Anladın sen onu…

Bu arada bilgilerinize sunayım, İspanya ve Portekiz, pek çok başka ülke gibi çifte vatandaşlığı tanıyor ama üç ülkenin vatandaşı olmanıza izin vermiyor. Yani hem TC, hem İsrael hem İspanya ya da Portekiz pasaportu taşıyamazsınız.

Aliya, (göç) elbette çok zor alınan bir karar. Türk Yahudilerini İsrael’e göç etme konusunda en çok korkutan şey lisan. İbranice çok zor öğrenilen bir dil.  Ne fark ettim biliyor musunuz? Fransızlar geliyor, anam çoğu İbranice biliyor, Amerikalılar geliyor, onlar da öyle, ötekisi berikisi, çoğu biliyorlar. Şimdiye kadar yaşadıkları ülkelerde öğrenmişler. Elbette bilmeyen de var, mesela Ruslar gibi... Bir de bizimkiler. Abi, biz Türkiye’de dalga geçmişiz, hiç kendimize yatırım yapmamışız, kanasta, pokeriko filan derken yıllar geçmiş, öğrenme yaşı gerilerde kalmış. Artık halledebilirsen aşk olsun.  (Öğrenenleri tenzih ederim) Zannetmişiz ki hep bu işler böyle yürür, böyle gider, öyle olmuyor işte. Onun için çocukların öğrenmelerini sağlamak lazım. Bu konuda para da yardımcı olamaz. “Vereyim kaç para ise alayım bir İngilizce hapı ya da İbranice şurubu, oh, iç şunu öğreniver” diye bir şey yok.  Gün geliyor, Ladino da, İbranice de, İngilizce de lazım oluyor. Hem de nasıl… Yaradan hepimizin yardımcısı olsun.  

Olsun da, biliyor musunuz, bu noktada biraz burukum.  
Yani o yaban ellere göç edip de İsrael’e gelmeyen ailelerin çocukları belki bu topraklarda okuyup bir gün doktor olacaklardı ve bu ülkenin hastalarına çare bulacaklardı, belki bir gün kanseri, başka bir gün alzaymırı yeneceklerdi.  
Belki o çocuklardan biri bir gün bir şey icat edip bu ülkenin, İsrael’in savunmasına önemli bir katkıda bulunacaktı.
Belki aranızdan birisi barışı yapmaya muvaffak olacaktı.
Belki o çocuklar İsrael’in adını uluslararası platformlarda, belki sporda, belki Nobel ödülleri dağıtılırken belki ne bileyim ben, büyük bir başarıda göğsümü kabartacak YÜRÜ BE İSRAEL diye bizi bağırtacaktı.
Belki size ihtiyacımız var.
Belki sizi istiyoruz.
Belki sizi çoook seviyoruz.  
En azından nüfusumuza katkınız gerekiyordu.
Ne yapalım, sesimizi size duyuramadık her halde…
Belki bir gün…  Merak etmeyin sizin karar vereceğiniz güne kadar biz burada nöbetteyiz, istediğiniz zaman, hazır olduğunuz zaman gelin.  

Biliyor musunuz, bir şeye çok üzülürüm, eğer korkup da gelmediyseniz, işte ona dayanamam.

Tanıdığım bir genç kız var. Geçen sene İstanbul’da liseyi bitirdi. Ailesi pek çok alternatifi önüne koyduğu halde o, İsrael’de okumayı tercih etti. Tek başına. Bir üniversitede zor bir bölüm seçti. Kabul ettiler. Bir arkadaşla küçük bir ev tutuldu. O kız şimdi evi de temizliyor, bazen yemek de yapıyor dersini de çalışıyor, hepsini de beceriyor. Ama esas söyleyeceğim başka bir şey. Kız daha kayıt olurken profesörlerden biri “bu çok zor bir bölüm, Türkiye’den gelip de bu bölümü kazanan neredeyse yok, bu bölümü istediğinden emin misin?” diyor. Bir aylık eğitimden sonra sınava girdi. 40 kişilik sınıftan sadece 5 kişi başarabildi. Birisi de o. Kol hakavod…(Helal sana, aferin.)

Bir başka delikanlı Türkiye’den gelerek siyaset bilimi okuyor. Hayalleri geniş. “Bitirip lisansüstü eğitimimi de tamamlamak istiyorum” diyor. Bu yaşta, insanı şaşırtacak kadar genel kültüre sahip. Şimdiden uluslararası ilişkilerde fikirleri var. İşte bu! Yürüyün be çocuklar, Yaradan yardımcınız olsun…

Şimdi dönelim başa, 5 sene sonra 5000…

Türkiye’deki Yahudi nüfusu 5 sene sonra mı, 10 sene sonra mı 5 bine iner bilemem, ama çok yakın bir gelecekte bunun gerçekleşeceği kesin gibi… Peki, bunun ne gibi sonuçları olur acaba?

Beni en çok endişelendiren gençlerin durumu. Sayıları bu kadar azalırsa biri birilerini bulma şansı aynı oranda çok zorlaşacağı kesin. Nasıl olacak, yeni aileler nasıl kurulacak? Neticede asimilasyon oranının artacağını tahmin etmek için kâhin olmak gerekmiyor. Ne kadar yazık, ne kadar üzücü. İnşallah bu gerçekleşmez ve Yahudi gençler kaybolmaz… Anneler, babalar, size sesleniyorum, sesim geliyor mu?

Yahudi nüfusu azaldıkça, yani Türkiye’de, elbette bağışlarla varlığını sürdüren pek çok kuruluşumuz zor duruma düşecek. Daha şimdiden bu böyle, hastanemiz, okulumuz, yardım kurumlarımız, ihtiyarlar, sinagoglar… Peki, ne olacak?  Ne mi olacak, elbette teker teker hepsi kapanacak, en sonunda yüzyıllardır Osmanlı ve devamında Türkiye’deki Yahudi kültürü sona erecek. Ne kadar üzücü, ne kadar yazık.

Ekonomisiyle, eğitimiyle, adaletiyle, siyasetiyle, basınıyla Türkiye batıyor. Üstelik Türkiye’de antisemitizm dünyada rekor seviyede… İşte Yahudi’si, Müslüman’ı fark etmiyor, göçün ya da kaçışın sebebi bu…

Sebep olanlar kına yaksınlar…

Bu hafta da bu kadar değerli dostlarım, Yahudi âlemi bu günlerde Sukot bayramını kutluyor, hepinizin bayramı kutlu olsun. Hag Sukot Sameah…

Esen kalın, sevgiyle kalın...


Aaron Baruch  (Ankaralı) 

10 yorum:

  1. elinize yureginize saglik

    YanıtlaSil
  2. Erol,eline koluna sağlık.Yazmaya devam.Sevgiler ve selamlar

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Arron Baruch benim sahip oldugum kimlikte yahudi yazmiyor musevi yaziyor!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

    YanıtlaSil
  5. 5 SENE SONRA 5000 Mİ? Şu anda zaten 1000 kişi ya var ya yok...

    YanıtlaSil
  6. Aaron 16000 bin olsa keşke 13000 bın ya var ya yok hemde çoğu orta yaş ve yukarısı gelseler ne olur gelmeseler ne olur ! burada hayat rahat ahmet git bir ekmek al hüsso al ayakpları boya süleyman gel bakayım şu halıyı al bılmem nereye götür.... araba bıldıgımde jaguar var bilmedığımde porce panamara .... evde hizmetçi.... sen nelerden bahsedıyorsun... hangi aliya bunlardan alıya olsa ne olur yahu dolara yuzde 5 faız net...nasılsa bır gün öleceğiz muera pato muera arto yahu

    YanıtlaSil
  7. Guzel bir yorum. Allah kalanlara yardimci olsun. Goc etmek, yasanan yillari silmek,hatiralari unutmak kolay degil.
    Ancak canlar caliyor,uyanin diyor. Turkiye hizla degisiyor. Genclerin ufuklari genis,umutlari sinirsiz. Yaslilar rahat bir hayat ozluyor. Allah kalanlarin, goc edenlerin, hepimizin yolunu aydin tutsun. Amen.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.