28 Ekim 2017 Cumartesi

EYYY NETANYAHU, SEN KİMSİN?








Sevgili dostlarım,

Öyle ya, kim bu Benjamin Netanyahu, ben biraz baktım, biraz okudum ve gördüklerimi okuduklarımı sizlerle paylaşayım dedim. 

Takma lakabı ile BİBİ,  21 Ekim 1949 – Israel-Tel Aviv doğumlu. Bugüne kadar İsrael’de doğan ilk İsrael başbakanı. Annesi Elisha Netanyahu (matematik profesörü), babası Benzion Netanyahu (tarih profesörü). Bibi tahsilini Harvard Üniversitesinde siyaset bilimi üzerine yaptı.

Bibi ve ağabeyi Yonathan Netanyahu Israel’in en seçkin komando birliği olan Sayeret Matkal mensubu. Diğer kardeşi Iddo ise radyoloji uzmanı ve oyun yazarı.  Komutan Yonathan, ne yazık ki Entebbe harekâtı sırasında vuruldu ve hayatını kaybetti. 

Bibi asker olarak pek çok operasyona katıldı. 8 Mayıs 1972 de Sabena Hava Yolları’na ait bir uçak kaçırılarak Tel Aviv’e indirilmişti. Kurtarma operasyonuna katılan Bibi omuzundan vuruldu. 


1973 Yom Kippur savaşında en önde savaştı. Süveyş kanalı boyunca baskınlara katıldı. Suriye cephesinde komandolara komutanlık yaptı. Yüzbaşı iken askerlikten ayrıldı.






1984 yılında Birleşmiş Milletler’de 4 yıl  İsrael elçiliği görevini yürüttü. Likud partisine girdi. Parti başkanı olarak 1996 da Israel’in en genç başbakanı oldu.




1999 da Ehud Barak’a yenilip başbakanlığı bıraktı. Çeşitli hükümetlerde dış işleri bakanlığı ve maliye bakanlığı görevlerini yürüttü.

Israel’in en sağcı ve şahin başbakanı olan Bibi 31 Mart 2009dan beri başbakan.

Bibi 160 IQ’su ile dünyanın en zeki, başbakanları arasında…

Israel’de  bu sene yeni yasama yılı başlar başlamaz, Bibi meclisten bir kanun geçirmek istedi. Bu kanun başbakanların görev yaptıkları süre içerisinde haklarında soruşturma açılmaması hususunda idi. En başta Cumhurbaşkanı Rivlin buna karşı çıktı. Meclisin açılış konuşmasında yasa teklifini antidemokratik olarak yorumlayıp Bibi’ye verdi veriştirdi.Sonuçta kanun teklifi reddedildi.

Bibi ise bu konuda kendine göre haklı. Diyor ki; “ beni devirmek için muhalefet devamlı benim ve ailem hakkında karalama kampanyaları yürütüyorlar. Hakkımda bir sürü de soruşturma açılıyor. Bunlarla uğraşmaktan çalışamıyorum. Rahat bırakın beni.”

Şu sıralarda Netanyahu ile ilgili üç sorgulama var:

Birincisi aldığı hediyelerle ilgi. Şu hediyeyi alabilir, bunu alamaz, çok pahalı diye bir kanun yok. Kaldı ki aldıkları, şarap, viski, puro filan. Üstelik kabul edilmemesi de ne kadar doğru? Hediyeyi getirene ayıp olmaz mı? Sonuçta çamur at, izi kalsın taktiği yürüten muhalefet buradan bir şey tutturamaz sanki. Zaten bu konuda yüksek mahkeme bir suç unsuruna rastlamadı.

İkinci konu ise daha zor. Netanyahu’nun bir gazete sahibine kendi hakkında yapılacak haberlerde aleyhine bir şeyler yazılmaması karşılığında maddi çıkarlar önerdiği söz konusu. Gazeteci ile görüşmeleri Bibi namına özel kalem müdürü yürütmüş. Polis şimdi bu adamı sıkıştırıyor. “Her şeyi bize açıkla, biz de seni bu davada az para cezası ile kurtaralım” diyor. İyi de, bu Netanyahu da aptal değil. Bu görüşmeler yapılırken başbakanın talimatıyla her şey kayda alınmış. Soruşturmada her şey ortaya döküldü. Suç unsuru yok. Ancak özel kalem müdürü acaba bir şeyleri sakladı mı? Mahkemeye bu güne kadar açıklanmamış deliller verecek mi? İşin püf noktası bu. Buradan da bir şey çıkmaz. Muhalif gazeteciler bile bunu kabul etmişler. Olsa olsa “etik olarak ayıp etti” filan çıkar.

Bir de denizaltılar konusu var. Israel Almanya’dan üç adet süper denizaltı alıyor. Bunlar nasıl denizaltılarsa İran’a bile etkili olabiliyormuş. İsrael’deki mevcut kanunlara göre, düşmanın ortak olduğu kurumlardan ne malzeme alabilirsin ne de silah. Asla… Oysa bu denizaltıları yapan firmada, (Thyssenkrupp) Dubai ve İran ortaklıkları varmış Aracı kurumun avukatı ile eski deniz kuvvetleri komutanı başbakana çok yakınmışlar. Ortalıkta komisyonlar filan dönmüş. Ancak henüz Bibi’ye bulaşmış ve ispat edilmiş bir suç yok. Soruşturma devam ediyor. Bakalım yüksek mahkeme bir suç unsuru bulup olayı adalete taşıyacak mı?

Bu arada Bibi’nin eski bir hostes olan eşi Sara Netanyahu ile de, gerek basın gerek muhalefet, uğraşmaktan ve yıpratma politikalarından vaz geçmiyor. Aşçısı beni dövdü dedi, tutturamadılar, Yok konuttaki boş şişeleri markete satmış diye iddia edildi, yine bir şey çıkmadı. Başbakanlık çalışanını işten kovdurdu diye haber yaptılar, boş çıktı. Üstelik yalan haber yaptı diye, haberi yapan gazeteci, Sara’ya 50 bin şekel tazminat ödemeye mahkûm edildi. Boş işler. “İnçir  kufas, i eçar a la mar” (boş işler anlamında bir ladino deyişi.)

Neticede bir şekilde bel altı vurarak Bibi’yi durduramazlarsa bana göre bir buçuk sene sonraki seçimleri yine götürür. İsrael onun döneminde çok ilerledi. Şimdi bu lafıma solcu abilerim hemen gerilmeye başlamıştır. Hayat pahalılığı, emeklilerin durumu, ev fiyatları filan daha yazımın mürekkebi kurumadan bana giydirmeye başlarlar. Abiler, isterseniz bu konuda siz durumu ne kadar kötü (!) olduğunu bu yazımdan bağımsız olarak yazın, bu sefer de ben cevap vereyim. Laf aramızda ne yazarsanız yazın, hepinizi çok seviyorum.

Bu hafta da bu kadar sevgili dostlarım.

Esen kalın.

Aaron Baruch  (Ankaralı)

Kaynakça – Vikipedia ansiklopedisi.

Oda TV - Refael Sadi’ye teşekkürlerimle…

1 yorum:

  1. İSHAK RABİNİN ÖLDÜRÜLMESİNDEKİ TUTUMU DOLAYISI İLE UNUTULMIYAN BALKON KONUŞMASINDAKI TUTUMU İLE VE DE SN ERDOĞANDA ÖZÜR DİLEDİĞİ İÇİN SEVMYOR SEVEMİYORUM

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.