11 Ağustos 2017 Cuma

ALİYA RUHU – ATALARIMIN MİRASI - HEBRON




Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım…

Yahudiler 1948 yılında İsrael kuruluncaya dek, topraksız, vatansız bir millet olarak düşünülür. Oysa öyle değildir. Yeryüzünün ilk toprak sahipleri İsrael oğullarıdır. Ve her Yahudi’nin bu mirasta hakkı vardır. Bunun delilleri vardır, belgeleri vardır, tanıkları vardır.  Dilim döndüğü, kalemim yettiği kadar size bugünkü durumunu anlatmaya çalışacağım.

“Abraham’ın karısı Sara yüz yirmi yedi yıl yaşadı.  Kenan ülkesinde bugün Hebron (El-Halil) denilen Kiryat Arba’da öldü. Abraham yas tutmak ve ağlamak için Sara’nın yanına geldi. Sonra ayağa kalkıp Hititliler’e seslendi:

-Ben aranızda konuk ve yabancıyım. Bana mezar yapabileceğim bir toprak satın. Ölümü kaldırıp gömebileyim.

Hititliler cevap verdi:

-Efendim, bizi dinle. Sen aramızda güçlü bir beysin. Ölünü mezarlarımızdan en iyisine göm. Ölünü gömmen için hiç kimse senden mezarını esirgemez.

Abraham Hititliler’e bir kez daha seslendi:

-Eğer ölümü gömmemi istiyorsanız, benim için Sohar oğlu Efron’a ricada bulunun. Tarlasının dibindeki MACHPELAH MAĞRASINI (ATABABALAR MAĞRASI) bana satsın. Fiyatı neyse huzurunuzda eksiksiz ödeyip orayı mezarlık yapacağım.

Tarlanın sahibi Hititli Efron halkının arasında oturmaktaydı. Abraham’ın sözlerini duydu ve kent kapısında toplanan herkesin duyacağı biçimde karşılık verdi:

-Efendim, beni dinle, mağarayla birlikte tarlayı da sana veriyorum. Halkımın huzurunda onu sana veriyorum. Ölünü göm.

Efron, Hititliler’in önünde sözünü ettiği dört yüz şekel gümüşü tüccarların ağırlık ölçülerine göre tarttı ve satışı yaptı. Böylece Machpelah tarlası, çevresindeki bütün ağaçlar ve mağara Abraham’ın mülkü kabul edildi. Abraham öldükten sonra sahip olduğu her şeyi oğlu İsaac’a bıraktı.”

(Book of Genesis-Bölüm 23)

Machpelah mağarasında Abraham ve eşi Sara’nın mezarlarının yanı sıra oğlu İsaac ve eşi Rebbaca’nın da ikiz mezarları ve iç avlunun karşı tarafında Abraham’ın torunu Jacop ve Eşi Leah’ın ikiz mezarları da bulunmaktadır...
Kutsal Kitap Tanah   bütün bunları teyit etmektedir. Böyle yazılıdır. Yazılı belgedir.
Çok önemli tarihçi Paul Johnson Yahudi Tarihi isimli kitabında olayı şöyle yorumlar:
 “Machpelah, Yahudiler’in sahip oldukları ilk topraktır. Yaradılış Kitabının (Book of Genesis) 23 üncü bölümünde Abraham’ın ölen eşi Sara  ve daha sonra kendisinin gömülmesi için Machpelah mağarasını nasıl satın aldığı anlatılmaktadır. Bu bölüm İncil’de de aynen geçer. Hatta İncil’de anlatılan olayların belki de en gerçek olanıdır. Zira tanıkları vardır ve otantik ayrıntıları ile sözlü olarak da teyit edilmiştir. Satın alma töreni en ince teferruatına kadar anlatılmıştır. Bu sadece bir mülkiyet devri değil aynı zamanda bir statü değişikliğidir.” 
Machpelah’ın bulunduğu Hebron ya de el-Halil kenti bugün Batı Şeria olarak adlandırılan bölgededir. Yeruşalayimin 35 km güney doğusunda Lut gölünün (Ölü Deniz) batısındadır. Denizden yüksekliği 940 metredir. Dağlıktır.
Şehri M.Ö.3500 yıllarında Kenaniler kurmuştur. Kenaniler buraya,  Karyetu Erba  diyorlardı. Şehrin Yahudi bölgesine de bugün Kiryat Arba denmektedir.
MÖ. 11 nci yüzyılda Yahudi Kralı David Ameleh  (Hz.Davut)  buraları ele geçirir. Oğlu Şlomo Ameleh’de (Hz.Süleyman) burada krallık yapmıştır. Şehir sırası ile Babil, Persler, Büyük İskender ve Roma imparatorluğunun işgaline uğrar. Daha sonraları şehir Müslümanlar ile Haçlılar arasında defalarca el değiştirir. En sonunda 1517 yılında şehir Osmanlı’nın egemenliğine girer.
Osmanlı egemenliği bu topraklarda birinci dünya savaşının sonuna kadar sürdü. Osmanlılar 1917 de gittiler. Yerine İngilizler geldi.
1929 yılının başlarında kentte yaklaşık 800 Yahudi vardı.  Yahudilerin 800 yıldan fazla zamandır bu bölgede yaşadıkları bilinmektedir. Arapça da konuşurlardı.  Bölgedeki Araplar ile sosyal ekonomik kültürel bağları vardı. Yahudiler  diğer bölgelerin aksine, burada huzur ve sükûn içerisinde korkusuzca yaşamaktaydılar.
15 Ağustos 1929 sabahı Yeruşalayim’de Ağlama duvarına gitmeleri engellenen Yahudiler olayları protesto etmeye başladılar. Olaylar büyüdü. Kirayat Arba’ya gelen bir motosikletli Mescid-i Aksa’nın yakıldığını söyledi. Araplar ayaklandılar. Kentte 15 kadar İngiliz polisi vardı. Olayları durdurmak için yetersiz kaldılar. Araplar, ilk önce yolda yürüyen iki Yahudi çocuğu döverek öldürdüler. Daha sonra evlere saldırmaya başladılar. 63 Yahudi linç edildi ve öldürüldü. Hebron’da olaylar devam ederken Motza Yahudi köyünde Maklef ailesinin evine saldırdılar. Anne, baba, iki kızları ve iki misafirleri hunharca öldürüldü. Daha sonra ev ateşe verildi. O aileden bir tek kişi kurtuldu. MORDECHAİ MAKLEF. Ve yıllar sonra İsrael genelkurmay başkanı oldu…
Hebron , Kfar Uria ve Tel Aviv’de Arap saldırılarında Ağustos 1929 da toplam 133 Yahudi öldürüldü ve 500 den fazla Yahudi yaralandı. Bu felaketin üzerinden tam 89 sene geçti. Unutmayalım, hatırlayalım istedim…
1936 yılında ikinci bir saldırı oldu. Bu sefer neredeyse bütün Yahudiler yok edildiler. Kalanlar güvenlikleri için Yeruşalayim’e götürüldüler ve Hebron’da Yahudi kalmadı. Taaa 1967 yılına kadar.
1948 yılındaki Arap-İsrael savaşından sonra şehir Ürdün’ün kontrolüne geçer.  
Ve sene 1967. 6 günlük savaş. 8 Haziran günü.  İsrael oğulları atalarının mirasını, babalarının hakkını geri alırlar. İsrael paraşütçüleri Hebron’a girer. Hebron İsrael kontrolüne geçer. Fakat ne yazık ki, şehirde neredeyse bir nesilden beri hiç Yahudi yaşamamaktadır. 1968 yılında yerleşimciler Hebron’a geri dönmeye başlarlar. El-Halil’in doğusunda Kiryat Arba’ya yerleştirilirler. Bugün Kiryat Arba’nın nüfusu 6 bin civarındadır.  
Eğer bir gün Hebron’a gidersen, ne olur, bir dakika dur ve düşün:
Bir zamanlar burada olanlar nerede?
Kenanlılar, Edomitler, Helenler, Bizanslılar nerede?
Memluklar, Haçlılar, Osmanlılar nerede?
Hepsi zaman tünelinde kayboldular, buharlaşıp yok oldular.
Ama Yahudiler burada. Hala Hebron’da.
İşte Yahudi azminin gerçek tanıkları 4000 yıldan sonra hala burada.
Kanlı ve canlı.
Bak ve gör.
Bu güne kadar hiçbir ırkın, dünyanın hiçbir köşesine, böyle bir bağlılık gösterdiği görülmemiştir.
Keza hiçbir ırkta, bu kadar azimli bir göç dürtüsü ile bulunduğu yerden köklerini söküp, başka yere yeniden dikme cesareti görülmüş şey değildir.

İŞTE ALİYAH (GÖÇ-EVE DÖNÜŞ)  RUHU BUDUR VE HER TÜRLÜ SAYGIYI HAK ETMEKTEDİR.  

BU BİR İÇGÜDÜDÜR.

ALİYAH YAPMAK KOLAY DEĞİLDİR,  

BELKİ DE YAHUDİ OLMANIN BİR GEREĞİDİR, MECBURİYETİDİR.

ATALARINA BORCUDUR, VARLIĞININ SEBEBİDİR…

ZORDUR YAHUDİ OLMAK. SORADAN DA OLUNMAZ. OLUNAMAZ.

ANCAK YAHUDİ OLARAK DOĞULUR.

Şehir bugün Müslüman bölgesi ve Yahudi bölgesi olarak ikiye ayrılmış durumdadır. Müslüman bölgesine El-Halil, Yahudi bölgesine ise Kiryat Arba denir. Şehir İsrael denetimi ve kısmen Filistin denetimi altındadır fakat sık sık olaylar çıkmaktadır.
Machpelah’a (Atababalar mağarası-mezarlığı) gelince, bugün üzerinde bulunan Halilurrahman Camii aynı zamanda sinagogdur. Defalarca sinagog, kilise ve camii olarak değişikliğe uğramıştır. Katliamlara sahne olmuştur. Çok çok ilginç bir geçmişi vardır. Hikâyesi oldukça uzundur ve bence ayrı bir yazı konusudur. Onu da başka bir sefer yazarım inşallah.
Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.

Sevgiyle kalın, hoşça kalın.

Aaron Baruch   (Ankaralı)


Büyük Kutsal – el-Halil mi Yoksa Hebron mu?   (http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:mf9gHFgO9jgJ:bilgeturkhaber.com/israil-siyasetinde-machpelah-el-halilin-onemi-nedir+&cd=1&hl=tr&ct=clnk&gl=tr)

Kutsalların Çatışması – Hebron

Book of Genesis

Şalom gazetesi – Hebron katliamı – Metin Dellevi (http://www.salom.com.tr/haber-73379-hebron_katliaminin_80_yildonumu.html)



Vikipedia ansiklopedisi

1 yorum:

  1. Hiç bir ırkın böyle eziyetler çekmemesini dilerim.yaşayan bilir ama empati yapmaksazsak anlayamayız.şu koca dünya herkese yeter, bizim olmayan bir şey için bu kadar acı niye?

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.