5 Ağustos 2017 Cumartesi

KÜKREYEN FARE...


 

 



 

Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım,

CFO diye bir örgüt var. Açılımı Chief Financial Officers. Bu örgüt ülkelerin ekonomik yapılarını inceleyip arada bir raporlar filan yayınlıyor. Bu kuruluş, geçtiğimiz günlerde bir rapor daha yayınladı.  İsrael’den bahsediyor.

Ekonomik olarak İsrael’in bulunduğu noktayı bir başarı öyküsü olarak tanımlıyorlar.

İsrael’de son 20 senede ciddi bir nüfus artışı yaşadı. Neredeyse bu ülkede yaşayan insan sayısı ikiye katlandı. (Artış % 45) Oysa ekonomik büyüme % 180 oranında arttı.

2000 yılında İsrael Merkez Bankası 15 yıl içerisinde milli gelirin 700 milyar şekele ulaşacağını öngörmüştü. Oysa bu rakam 1.030 milyar  şekele ulaşarak her türlü tahminin üstünde gerçekleşti. ,

İsrael’in döviz rezervleri 90 milyar doların üstünde. Kişi başına dünyada en fazla döviz rezervi olan ülke. Dünya şampiyonu…

Ülkenin yıllık toplam milli geliri 300 milyar dolar seviyesine ulaştı. Bakın, kişi başına düşen geliri ile, İsrael nerelerde?

Türkiye …………………   9.821 dolar

Yunanistan ……………. 18.063 dolar

Fransa …………………. 27.311 dolar

İtalya …………………..  30.616. dolar

İsrael …………………..  38.127 dolar

 

Esasında 2017 yılında çok daha büyük başarılara imzalar atıldı. Yılın ilk aylarında İsrael start-up şirketlerine, dünyadan 750 milyon dolarlık alıcılar geldi. Bu bir rekordu. Peşinden gelmiş geçmiş en büyük satış gerçekleşti. Sürücüsüz araba teknolojisi üreten İsrael şirketi Mobileye,  İNTEL tarafından tam 15 milyar 300 milyon dolara satın alındı. Devlet bu satıştan 4 milyar dolar vergi aldı. Geçen hafta da yine büyük bir satış gerçekleşti. İsrael ilaç firması Neuroderm, 1 milyar 100 milyon dolara Japon Mitsubishi tarafından satın alındı. Para nakit olarak ödeniyor.

Şimdi  “ne bu abi, onu sat bunu sat, ne oluyor anlamadık ki? “ diyorsanız söyleyeyim:

İsrael yeni teknolojilere çok önem veriyor. Fikri olanlar düşündüklerini gerçekleştirsinler diye, devlet bunlara destek veriyor. Öte taraftan eğitim, dünyaya göre bayağı üst seviyede. İsarel’in 8 üniversitesi de dünyadaki en iyi üniversiteler sıralamasında ilk 100’ün içinde. Kısacası İsrael, dünyada eğitim seviyesi olarak 3ncü sırada. İşte eğitim ve devlet destek politikaları bu neticeleri doğuruyor. İsrael devamlı yeni teknolojiler üretip dev şirketler kuruyor. Sonra birileri gelip onları satın alıyor. İsrael buluyor, geliştiriyor sonra satıyor. Bu teknolojide de böyle, tıpta da böyle, savunma sanayiinde de böyle…  Örneğin dünyada uzaya uydu gönderen sadece 8 ülke var. Birisi de İsrael. Aralarında İntel, HP, Google, Facebook, Apple, Motorola, IBM, Microsoft gibi 300 dev teknoloji firması İsrael’de faaliyet gösteriyor, araştırma ve geliştirmelerini bu ülkede yapıyorlar. New York’daki dünya teknoloji borsasında  (Nasdaq)  İsrael’in tam 86 şirketi var. (Türkiye’nin yok.)

Doğal gaz konusuna hiç girmiyorum, bakalım o cepheden ne haberler gelecek. Daha çok yeni sayılır. Ekonomiye yansıması bu yılsonunda belli olur. Bu şimdi anlattıklarım, henüz yukarıdaki tabloya yansımadı.   Bir komşum İsrael için bir benzetme yapmıştı. “Kükreyen fare” demişti. Bakın şu 8 milyonluk ülkeye, neler yapıyor…

Bütün bu anlattıklarıma bağlı olarak işsizlik oranı dünyanın en iyilerinden biri. % 4 civarında. Asgari ücret 5000 şekel. Yılsonunda 5300 olacak. (1 şekel = 1 TL.) Üstelik de enflasyon yok. Hatta eksi.

Pekiii,  bu halkın refahına yansıyor mu? İsrael’li sosyalistler bundan çok memnun değil. Orta direk kayboluyor diyorlar. Sosyal eşitlik kayboluyor, bu zenginlikten dar gelirliler adil olarak faydalanamıyor diyorlar. Zenginler ile dar gelirliler arasındaki makas açılıyor, uçurum büyüyor diyorlar.  

Bunda en önemli göstergelerden birisi ev durumları. Bundan 15-20 sene evvel İsrael’de ev almak daha kolaymış. Şimdi çok zorlaştı. Mavi yakalıların ev satın alması bayağı güçleşti. Devlet elinden geleni yapıyor. Alınan tedbirler sayesinde biraz sanki ucuzlamaya başladı gibi…

Daha yapılacak çok iş var. Sağlık sektöründeki problemlerin çözülmesi lazım, eğitimin herkes tarafından fırsat eşitliği ilkesi içerisinde ücretsiz olması lazım, herkesin bir evi olması lazım, BARIŞ lazım, daha çok iş var… Yaparız evvel Allah, biz Kızıldeniz’i bile yarıp gelmedik mi? Mucize bizim işimiz. KOL HAKOVOD İSRAEL…(Aferin İsrael)

İsrael’in güneşi pırıl pırıl… Parlıyor… Daha da parlayacak inşallah…

Bu hafta da bu kadar sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.

Sevgiyle kalın, esen kalın…

Aaron Baruch  (Ankaralı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.