25 Kasım 2017 Cumartesi

SU VE ISRAEL







Sevgili dostlarım, 

Bundan yıllar evvel bir İsrael’li bana “İsrael’in en büyük problemi ya da düşmanı Araplar değildir, sudur” demişti. Gerçekten de NASA’nın verilerine göre doğu Akdeniz, son 900 yılın en büyük kuraklığıyla karşı karşıya. İsrael devletinin, su işlerinden sorumlu bir müdürü; “ülkenin herhangi bir yerindeki musluğu açıp suyun gelmediğini görmeye çok ama çok yaklaşmıştık” diyor.

İsrael’in doğal su kaynakları kısıtlı. Kuzeyde Tiberya gölü ülkenin en büyük tatlı su kaynağı. İkinci olarak Ürdün nehri var. Ancak bu akarsuyu, İsrael komşularıyla paylaşmakta. 60lı yıllarda Suriye ve Ürdün bu nehrin yatağını değiştirip İsrael’in sudan faydalanmasını önlemek istediler. 1967 Arap İsrael savaşının en önemli nedenlerinden biri de buydu.

Bunlardan başka bir de yeraltı suları var. Ancak yer altı suları azalan yağmurlarla birlikte giderek kurumakta. Bir de son yıllarda toprağın denizden tuz emmeye başladığı ve yeraltı sularının giderek tuzlanmaya başladığı tespit edildi. Giderek bütün doğal koşullar İsrael’in aleyhinde gelişmekteydi.

2009 yılına geldiğinde artık basında  “İsrael kuruyor” konulu yazılar çıkmaya başlamıştı. Durum son derecede ciddiydi.

Hükümet ilk önce su işlerinde ciddi bir düzenlemeye gitti ve bakanlıklar arası güçlü bir kurum olan “Su İşleri Müdürlüğünü” kurdu. 2007 yılında çalışmaya başlayan  bu müdürlükten evvel  su sorunundan birden fazla  bakanlık sorumluydu. Bu bakanlıkların her birinin kendi çıkar ve lobileri vardı. Su İşleri Müdürlüğünün halkla ilişkiler temsilcisi El Feinerman bu konuyla ilgili bir yorumunda  “çok sayıda su politikası mevcuttu, ancak sağ elin yaptığını sol el bilmiyordu” demişti.

Su İşleri Müdürlüğü kurulur kurulmaz önlemler peş peşe gelmeye başladı. Halk bilinçlendirildi. Hortumla araba yıkamak yasaklandı. Evlerin bahçe çimlerinin ve bitkilerinin yalnız gece sulanmasına müsaade edildi. Pek çok bahçe sahibi çimleri söküp yerine yapay çim koydu. Halktan duş süresinin 2 dakika ile sınırlanması istendi. “Dişlerini fırçalarken suyu kapa” her kesin kesinlikle uyduğu bir kural oldu. Damlayan musluk veya benzeri bir kaçak anında tamir edildi.

Önceleri halktan su vergisi alınıyordu. Bu terkedildi. Kişi başına bir su kotası belirlendi. Kotasından daha fazla kullanana su, daha pahalıya satıldı. Bu, halkı zorunlu su tasarrufuna yöneltti.

Suyu ileten boruların yapılması ve denetimi özel şirketlere devredildi. Kaçaklar en üst seviyede önlenmiş oldu. Su İşleri Müdürlüğünün elemanları ev ev dolaşıp musluklara, duş başlıklarına ücretsiz bir cihaz takmaya başladılar. Bu cihaz suyu havayla karıştırıp tazyikli bir hale getiriyor ve üçte bir su tasarrufu sağlıyordu.

İstatistikler tutulmaya başlandı. Evlerde ve ortak alanlarda kullanılan suyun saatleri ayrıldı. Takip edilen istatistiklere göre, suda beklenilenden daha fazla bir harcama görüldüğünde, ev sahipleri depolarında çatlak vs. olabileceği hakkında uyarıldı.

Çiftçilerin kullandığı suya önemli oranda kısıtlama getirildi. Bu da çiftçileri suyu daha tasarruflu kullanmaya yöneltti. Vahşi sulama neredeyse tüm ülkede terk edildi. Damlama teknolojisi daha da gelişti ve zaten bu tekniğin mucidi olan İsrael, bu konuda dünya lideri oldu ve önemli bir ihracat başladı.  

Bütün bu önlemler sayesinde ciddi bir gelişme sağlandı ve su tüketiminde % 18lik bir tasarruf oranı yakalandı…

Ama bu sorunu çözmeye yetmiyordu.

En önemli gelişme atık sularda yaşandı. İsrael atık suları,  hatta evsel atık suları arıtarak tekrar kullanmada % 85 gibi bir oran yakaladı ve bu konuda açık ara dünya lideri oldu. Tarımda kullanılan suyun % 55i bu yoldan sağlandı.

Ama bu da sorunu çözmeye yetmedi.

Sonunda İsrael deniz suyundan tatlı su elde edecek 5 tesis kurmaya karar verdi. Büyük yatırım gerekiyordu. Üstelik suyun maliyeti de bir hayli pahalıydı. Yetmezmiş gibi bir de çok büyük enerji lazımdı ve bu bir yandan da karbon salımını arttıracağından hayli önemli bir çevre problemi oluşturuyordu. Fakat ne çare, susuz bir hayat yok ki…

·      Kollar sıvandı ve iş başı yapıldı. Dünyanın en büyük RO (reverse osmosis)  tuzdan arındırma tesisleri kuruldu. Bu güne gelindiğinde elde edilen sonuç çok muhteşem oldu.
Öncelikle yeni teknikler geliştirildi ve elde edilen suyun maliyeti düşürüldü. Gelinen noktada bir yandan artık katlanılabilir bir maliyete ulaşılırken diğer yandan bu tekniklerin ihracatı şansı doğdu. Örneğin İsrael firmaları Kaliforniya’da 1 milyar dolarlık tuzdan arındırma tesisi kurmakta…

Ve en önemlisi, artık İsrael’in su sorunu kalmadı. David Goliat’ı yere serdi. İsrael en büyük düşmanını yendi… Kol hakavod  İsrael…   (Aferin İsrael)

Bir yıldan kısa bir süre evvel yeni bir proje hayata geçirildi. Deniz seviyesinden 300 metre aşağıda bulunan Tuz gölü (ya da Ölü Deniz) susuzluktan dolayı kuruyarak ölmekte. Kızıldeniz’den, 180 km.lik altı boru hattı ile deniz suyu, ölü denize akıtılacak. Böylece ölü deniz yeniden hayata dönecek. Üstelik bu deniz suyunun akışı elektrik türbinlerini çalıştıracak ve elde edilen enerji ile tatlı su elde edilecek. İşte bu suyu İsrael Filistin ve Ürdün ile paylaşacak. Bunun elbette İsrael’in en büyük ümitlerinden biri olan barışa fayda sağlaması düşünülmekte… Bu projenin maliyeti bir milyar dolar civarında ve dünya bankası, ABD ve bazı Avrupa ülkeleri tarafından finanse edilmekte…

Bu arada İsrael’li bir start-up firmasının havadaki su buharından temiz su elde etmeyi başardığını bildireyim. Bu çoktan beri bilinen bir şeydi. Buradaki yenilik suyun çok çok temiz ve kaliteli oluşunun yanı sıra gayet az bir enerji ile çalışabilmesi.  Hatta bu enerji küçük bir güneş enerjisi panelinden sağlanabiliyor.

Eylül 2017 de İsrael Watec su fuarında 10binden fazla ziyaretçiyi ağıladı. 160 yakın firma ürünlerini sergiledi. Dünyanın en büyük RO tuzdan arındırma tesisine sahip olan İsrael  (Sorek ve Hadera)  bu konuda dünya lideridir.

Bilim adamları, dünyanın tatlı su kaynaklarının, değişen iklim koşulları ve kirlenen doğa yüzünden azaldığını bildirmekteler. İsrael teknolojileri sayesinde artık çocuklarımız için bu konuda endişe etmemize gerek kalmadı.

İsrael oğulları, bir gün insanlık sana dünyayı daha yaşanır bir hale getirdiğin için umarım teşekkür edecektir. Allah’tan ümit kesilmez ama benim bunu görmem zannederim çok zor, fakat çocuklarımın veya torunlarımın bu gururu yaşayacağından çok ümitliyim.

Bu hafta da bu kadar sevgili dostlarım. Esen kalın.

Aaron Baruch  (Ankaralı)

Kaynakça : İsrael Su Teknolojisinin Gelişimi – Krizden Liderliğe…
Denizin Yardımıyla İsrail Eski Bir Düşmanı Yendi: Kuraklık – New York Times

DERGİ - Dünyada tatlı su kaynakları tükeniyor mu?  Tim Smedley BBC Future

Su ve İsrail – Londra Gazete
Kızıldeniz’i Ölü denize bağlayacak anlaşma ihaleye çıktı – Dünya Haber Bülteni 



1 yorum:

  1. Israiloğulları'nın değerini herkes bir gün anlayacak hocam. O konuda şüpheniz olmasın

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.